7 Aralık 2008 Pazar

33 Yaşında

33 Yaşında

Peygamberler Peygamberinin 63 yaşında vefat ettikleri o ân, Hazret-i Ali, 33 yaşlarında bir gençtir. İnsanlığın Tacını, kendi maddî ve manevî kuvvetleri bakımından öyle bir kıvam yaşında kaybetmektedir ki, buna kemâle erişme, pişme, olgunlaşma çağı denilebilir. «Gâye-İnsan ve Ufuk-Peygamber», Ali'nin ufkunda uful ettiği an, artık Ali tamamlanmış bulunuyor. Şimdi Ali'nin gözünde, kendisi on yaşındayken idrak ettiği nübüvvet devresinin bütün hatıraları, çizgi çizgi ve kelime kelime canlanıyor ve onu alâkalandıran âyet ve hadîsler, kulaklarında uğulduyor.
Hicret gecesi... Delikanlı Ali, Allah Resulünün yatağında... Allah'ın emriyle onu korumak için Cebrail, ve Mikâil gökten inmiştir. Cebrail, Ali'nin başucuna, Mikâil de ayak ucuna geçmiş... Cebrail'den Ali'ye hitap:
«-Yâ Ebâ Tâlib'in oğlu! Saadet sana olsun ki, Allah, meleklerine seninle öğünüyor.
Ve Bakara Sûresinden bu münasebetle inen âyet:
«İnsanlardan öyleleri de vardır ki, nefslerinî Âllahın rızası yolunda feda ederler...»
Hazret-i Ali'nin, oruçluyken biricik iftarlığını kapısını çalan fakire vermesi üzerine inen âyet meali:
«Onlar ki, yemeklerini seve seve fakirlere, öksüzlere ve kölelere verirler...»
Bir gün de Ali'nin dört dirhem parası var... Birini gizli, öbürünü açık, daha öbürünü gündüz, sonuncusunu da gece sadaka ediyor. Hâdiseyi haber alan Peygamberler Peygamberi, bu dört veriş tarzının sebebini soruyorlar.
Ali cevap veriyor:
-Birinden biri kabul edilir ümidiyle...
Ve âyet iniyor:
«Onlar ki, mallarını, gece ve gündüz, gizli ve açık, Allah için harcarlar... Onlara Rableri katında ecr vardır; ve korkuyla hüzün yoktur.»
Yine bir gün Allah'ın Resulü, Ali uzaktan görününce buyurdular:
«-İşte Arab'ın Efendisi!»
Hazret-i Aİşe soruyor:
-Arab'ın efendisi sen değil misin ey Allahın Resulü?
Şu cevabı alıyor Hazret-i Aişe:
«-Ben insanoğlunun efendisiyim, Ali ise Arab'ın efendisi.»
Allahın Resulü sahabîleri arasındalar...
Buyuruyorlar:
«-Allah bana, dört kişiyi sevmemi, kendisinin de onları sevdiğini söyledi.»
Sahabîler soruyorlar:
-Kimdir onlar, Ey Allahın Resulü?
«-Ali... Ve Ebu Zer ve Mikdâd ve Selmân...»
Hadîs:
«-Yâ Ali! Sen benim dünya ve ahirette kardeşimsin.»
Hadîs:
«-Ben hikmet eviyim, Ali de onun kapısı...»
Hadîs:
«-Ben ilim beldesiyim, Ali de onun kapısı...»
Hadîs:
«-Ben kimin büyüğü isem Ali de onun büyüğüdür...»
Hadîs:
«~Yâ Ali, sen bana ve ben sana sımsıkı bağlıyız.»
Hadîs:
«-Ali, sabah yıldızı dünyadakileri nasıl ışıldatırsa, Cennettekilere öyle ışık saçacaktır.»
Hadîs:
«-Ali bana bağlılıkta, başımın vücuda nisbeti gibidir.»
Hadîs:
«-Ali bana, Musa ve İsa'ya ilk inananlar gibi inandı.»
Hadîs:
«-Ali'ye nazar etmek, (O vasıtayla Allaha yönelmek noktasından) ibadettir.»
Hadîs:
«-Ali'ye eza eden bana eza etmiş olur.»
Hadîs:
«-Ali'yi seven, beni de sever; beni seven Allahı da sever. Ali'ye buğz besleyen, bana da buğz beslemiş olur; bana buğz eden İse Allaha buğz etmiştir.»
Hadîs:
«-Ali'ye söğen, bana söğmüştür.»
Hadîs:
«-Ali Kur'ân ile, Kur'ân da Ali iledir ve onlar kıyamete dek birbirlerinden ayrılmaz.»
Hadîs:
«-Kardeşlerimin en hayırlısı Ali, amcalarımın en hayırlısı da Hamza'dir.»
Hadîs:
«-Sıddikiler üçtür: Biri Al-i Yasin'den Habib-ün-Neccar ki, kavmine peygamberelere uymalarını söyledi. İkincisi Firavun soyundan Herkil adlı kimse ki, (Rabbim Allahtır diyenleri öldürür müsün?) diye bağırdı. Üçüncüsü de Ebu Talip oğlu Ali ki, hepsinden üstün...»
Hadîs:
«-Ali İyilerin İmamı, fâcirlerin de kaatilidir. Ona yardım eden, kazanmış, hiyanet eden de mahvolmuştur.»
Hadîs:
«-Ali benim dinimi kaza eder (Öder ve yerine getirir.)
Hadîs:
«-Cennet üç kişiye hasret çeker: Ali, Ammâr ve Selmân...»
Hadîs:
«-Ali bendendir ben de Alî'denim. Ve benim borcumu ancak o edâ eder, onunkini de ben...»
Hazret-i Ali'nin gözlerinde ve kulaklarında kaynaşan bu çizgiler ve sesler arasında bir tanesi vardı ki, Allah Resulünün doğrudan doğruya büyük mucizeleri arasında:
Hayber dönüşü... Allah'ın Resulü ve Ali, kuytu bir noktada yanyanalar... Allahın Resulü başlarını Ali'nin göğsüne dayamış, istirahat ediyorlar... Birden, bütün heybet ve haşmetiyle vahy... Ali, tavrını bozmaksızın, vahyin eritici tesirine rağmen Peygamberler Peygamberine dayanak olmakta devam ediyor. Vakit ikindi... Vahyin yıldırımları akşama kadar, kesiksiz yağıyor. Ali kımıldayamaz halde... Fakat güneş de batmakta ve Ali'nin ikindi namazı kaybolmak üzere... Ali'nin ıstırabı büyük...
O zaman Allah Resulünün, ellerini açarak duaya başladıklarını görüyor-Hazret-i Ali:
«-Allahım, Ali sana ibadette ve Resulüne hizmettedir. Sen ona güneşi geri gönder.»
Güneş geri geliyor ve namaz kılınıyor.
Hiçbir mantık, nisbet ve şuur unsuriyle alâkası olmayan idrâk üstü tecelli; mucize...
Üstün akıl için hiçbir «olur»un izahı, inananlar için de hiçbir «olmaz»ın mevzuu yoktur.
Hikmet, müminin nerede bulsa alacağı kaybedilmiş malıdır.

Hz Ali'den

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR