HAM MISIRLA TAM MISIR - 08.07.2008
-
Tam Mısırın heyecanına bir anlam veremeyen Ham Mısır, yattığı köşeden seslenmiş;
- Sarı kardeş, ambara geleli şurada kaç gün oldu da hemen tarlayı özledin? Toprağın altına girip karanlıkta kalmaktan ve çürüyüp gitmekten ne zevk
alıyorsun anlayamadım, demiş.
Tam Mısır gözleri ışıldayarak ve heyecanla karşılık vermiş:
- Tembel sarı dost, evet günlerce toprağın altında karanlıkta kalıyoruz ama
ondan sonra güzelim güneşle bir dost gibi kucaklaşıyoruz. Bu dostluğumuz, günler hatta haftalar sürüyor. Sonra saçlarımızı okşayan rüzgârı ve dallarımıza konup şarkılar söyleyen güzel kuşları unutma, demiş.
Yattığı köşeye iyice yerleşen Ham Mısır;
- Bu anlattıkların güzel güzel olmasına da toprağın altında çürüyüp
gitmekten hiç bahsetmedin, demiş.
Tam Mısır yine heyecanla hoplayıp zıplayarak;
- Doğru söylüyorsun sarı dost. Toprağın altında bir bölümümüz çürüyüp
gidiyor ama asıl özümüz devam ediyor. Hem de çoğalarak...
Tam Mısırın sözünü keserek alaylı alaylı konuşmuş Ham Mısır;
- Hem yok olmaktan bahsediyorsun hem de çoğalmaktan. Bu nasıl oluyor
bilge kardeş?
- Nasıl olacak, toprağın üstüne çıkınca her koçanımızda yüzlerce mısır tanesi oluşmuyor mu? Tarlaya bir tane gidip bin tane dönmüyor muyuz?
Söyleyecek bir söz bulamayan Ham Mısır, köşesinde uyumaya başlamış.
Biraz sonra da horlaması duyulmuş. Tam Mısırsa yerinde duramıyor, hoplayıp zıplıyormuş. Biraz sonra çiftçi bir çuvalla gelmiş ambara. Mısırları doldurmaya başlamış. Tam Mısır, fırsat bu fırsat deyip zıpladığı gibi girmiş bir çuvalın içine.
Aradan bir sabır yılı, bir ümit yolu geçmiş. Ambardaki mısırlar mışıl mışıl
uyumuş. Tarladaki mısırlar fidan gibi büyümüş. Ürünleri toplama zamanı
gelmiş. Ambarlar binlerce mısırla dolmuş. Hepsi de çok neşeliymiş.
Onların sevinç çığlıklarından Ham Mısır da uyanmış. Gözlerini ovuşturarak;
- Ne oluyor dostlar? Bu yeni mısırlar da kim oluyor, demiş.
Binlerce mısır hep bir ağızdan;
- Biz tam Mısırın çocuklarıyız. Bir tane iken bin tane olduk, üzüntüyü unuttuk sevinçle dolduk, demişler.
Ham Mısır bunların sevincine bir anlam veremiyormuş. O, yan gelip yatmayı, uykusuna uyku katmayı düşünüyormuş sadece. Yine öyle yapmış. Başlamış horlamaya. Bu sırada çiftçi de yeni çuvallar getirmiş ambara.
Ham Mısır uyumayı seviyormuş ama uyumayı sevmeyenler de varmış.
Bunlardan biri de küçük fareymiş. Aç fare nasıl uyusun? Yavaş yavaş
yuvasından çıkmış küçük fare. Şöyle bir bakmış ambara. Uyumakta olan Ham Mısırı görünce ağzı sulanmış. Üzerine atladığı gibi yakalamış onu. Ne olduğunu anlayamayan Ham Mısır, son gücünü kullanıp kurtulmuş farenin elinden.
Hoplayıp zıplayarak kaçmaya başlamış. Küçük farenin peşini bırakmaya
hiç niyeti yokmuş. Çünkü karnı çok açmış. Ama Ham Mısırın da canı çok tatlıymış. Farenin elinden kurtulmak için kaçarken kendisini çuvalların içine
atmış. O sırada çiftçi de gelerek çuvalları alıp gitmiş...
Sonra ne mi olmuş? Güneşle dost, rüzgârla arkadaş olmuş. Kuşlarla kuş
şarkıları söylemiş günlerce. Bizim Ham Mısır da bir tane iken bin tane olmuş, koçanları neşeyle dolmuş.
Bir dakika canlar! Uzun kış gecelerinde annenizin pişirdiği mısırları yerken
Ham Mısırla Tam Mısırı unutmayın olum mu? Hangisinin Ham Mısır, hangisinin Tam Mısır olduğunu merak mı ediyorsunuz? Tavada patır patır patlayan ve sağa sola kaçmaya çalışan mısır tanesi var ya! Sakın o bizim Ham Mısır olmasın?..
BESTAMİ YAZGAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder