20 Aralık 2008 Cumartesi

Zakkum Çiçeğimsin

Gece;sessiz ve sakin uykuda,
Pörsümüş yanakları,
Esmer, yaşlı bir kadın.
Yıldızlar, yuvasından,
Kaldırmış başlarını,
Esniyorlar, mağara gibi ağızla.
Ayışığı, kirli beyaz,
Dolaşır telaşlıca,
Yitirdiği şeyi arar gibi,
Ölü bir şehrin üstünde.
Gri bulutlar, salkım saçak,
İki çukurdan fırlamışlar,
Öfkelerini boşaltırcasına.
Bir caddenin kenarında,
Rüzgar ağaçları yalarken,
Ağlamaklı,
Yarasanın solgun ışıkları.

Akşamleyin, kulakları kalbura çeviren,
Cırcırböceğinin sesi yok,
Kimbilir, belki de rüyasında şimdi.
Ya, az ötemizde dalgın dalgın gezen,
İki süt beyaz güvercin nerede,
Yassılaşmış kara gölgeleri dururken.
İşte, ıssızlığı yırtan bir vapur,
Uzaktan gelir,
Balıklara göz kırparak.
Siyah peleriniyle,
Sıska bir çocuk gibi gezer yalnızlık.
Yılların acısı demlenmişken gözlerinde.
Hışırtısı vardır, dallarda umudun,
Yanağı susuzluktan sararıp,
Hüznün damlaları, dehlizlerde saklıyken.

Ne yüzü buruş buruş bir kağıt parçası,
Ne, tel tel rüzgarı saklamış koynunda,
Ne, bakışları ekin tanesi gibi sapsarı,
Ne de, ellerindeki çizgide depolanmış keder.
Sen zakkum çiçeğimsin.
Dilin, dışarı fırlamış bir ok,
Elin, duyarsızlığı yok eden bir silah.
Gözlerin, güneşin ışığında umudu yıkar.
Umut, sende!
Hadi çek kaldır geceyi,
Ensesinden tutarak,
Çıkar, pestilini!
Sevdaya uzanan eldir zaman,
Tükenmesin kendiliğinden,
Al, beyninin fırınında,
Şekillendir.
Yüreğinde resmini çiz yarının,
Kokunu sindire sindire,
Kalp krizi geçiren bir köprüye,
Masaj yapar gibi.
Eğil, güneşten bir demet al,
Savur yüzlere, gülücük açan,
Bir meşale olsun,
Umut kışın,
Kırık dökük bir çizgiyken.

Zakkum çiçeğim,
Sen, denizin köklerinden gelen dalga gibi,
Yine dirençlisin,
Yine ayaktasın, dimdik.
Kokunu salmışsın bir kentin,
Kılcal damarlarına,
Kuşatırcasına.

Zakkum çiçeğim, sensizlik,
Fırtınayla yüreğe işleyen hançer,
Sensizlik, umuda çekilen simsiyah perde,
Sensizlik, mezar taşı gibi, gövdesini uzatmış yatan,
Zifiri karanlık bir gece.
Sensizlik,
Ablukaya alınmış bir kent,
Gitmek, bir uçurumda parçalanmak.
Kalmak, bir girdapta yok olmak gibi.
Ya sevda,
Köklerinde tomurcuklanmak, güneşinde doğmaktır.

İzmir - 04.08.2004
Ali Ertan Akgün

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR