31 Mayıs 2009 Pazar

19 MAYIS GÜNÜN ANLAM VE ÖNEMİNİ BELİRTEN KONUŞMA METNİ NİMET ÇUBUKÇU

Sayın Cumhurbaşkanım
Sevgili Öğrenciler ve Değerli Öğretmenler
Değerli Vatandaşlarım

Tarihimizde çok önemli bir dönüm noktası olan 19 Mayıs 1919 gününün doksanıncı yılı hepimize kutlu olsun.

Bir milletin kaderini değiştiren o büyük yolculuk büyük önder Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla başlamıştı.

İşte milli mücadelenin ilk adımının atıldığı 19 Mayıs'ta yazılmaya başlanan Kurtuluş Savaşı Destanı, bağımsız ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini atmıştır.
İlk mütareke topu hasta adamın ölüm müjdesini verdiği zaman Anadolu ruhuyla, kalbiyle, etiyle, canıyla bitmiş görünmektedir. Yoksul, yorgun ve ümitsizdir. Anadolu'da şehirler yanar, köyler yerle bir edilir. Fakat orada öyle bir şey vardır ki ne ateşler yakabilir onu, ne mermiler ezebilir.

O işte, her ateşten daha bir sağlam çıkan Anadolu'nun kalbidir, ruhudur... Bir milletin özgür ve bağımsız yaşama arzusudur.

Büyük önder Mustafa Kemal Samsun'a çıktığı günden itibaren bu direniş ruhunu ve halkın istiklâl iddiasında olduğunu sezmiştir.

Bütün bir milletin kaderini değiştiren Kurtuluş Savaşı Destanı işte bu inançla, bu umutla yazılmıştır.

Kurtuluş Savaşı gibi büyük bir destanın baş kahramanı olan Atatürk, en az milli mücadele kadar zorlu ve büyük bir çabanın yeni Türkiye'nin inşası için verilmesi gerektiğini biliyordu. Büyük Zafer'den sonra İzmir'e girildiğinde Mustafa Kemal, Falih Rıfkı Atay'a şöyle der: "Sanıyorlar ki Falih Bey, ben artık istediğimi elde ettim ve her şey bitti. Oysa asıl bundan sonra bir şeyler yapmaya başlayacağız."

Öyle de oldu. En az Kurtuluş Savaşı kadar güçlü bir mücadeleyi, inancı, coşkuyu, azmi, çabayı birlikte yola çıktığı arkadaşlarıyla, kurduğu Millet Meclisi'yle ve bütün bir ulusla yeni Türkiye'nin inşası için seferber ettiler.

Yapmakta olduğu devrimlerin amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağa uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline getirmekti.

Yani Atatürk idarede, hukukta, kültürde, sanatta ve günlük hayatta bir değişimin, kabuk değiştirmenin zamanının geldiğini biliyordu.

Hukuk devleti, adil toplum ve bütün dünya ile fikir ve bilgi alışverişine açık bir ulusal kültür. Onun dediği gibi Cumhuriyet fikri hür, vicdanı hür insanlar istiyordu.

Sevgili Gençler

İnançla, azimle, umutla çalışarak gelecek kuşaklara aydınlık bir gelecek ve değerli bir miras bırakan Atatürk'ün ve onun kuşağının tutuşturduğu meşale elden ele taşınarak bugünlere geldi.

Onun sizlerden istediği yüceltilmek değil anlaşılmaktı. Sizlere şöyle sesleniyordu:

"Gençler, benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum."

İnanıyorum ki sizler o büyük insanın bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına, gençlerine duyduğu umudu boşa çıkarmayacaksınız. Dünya nasıl onun eylemlerinden bir özgürlük dersi çıkarmışsa, ancak birkaç yüzyılda bir doğan böyle büyük bir lidere sahip olan bizler de gereken dersleri çıkarmalıyız.

Şimdi sizlere düşen bu meşaleyi daha da uzak mesafelere taşımak ve ülkemizi ileriye götürmektir. Türkiye'yi bilimde, teknolojide, sanatta, sporda, edebiyatta Atatürk'ün özlemini duyduğu başarılarla taçlandırmaktır. Küçük, karanlık ve hüzünlü bir kasabadan modern bir başkent yaratan, ülkeyi temelinden çatısına yeniden kuran Mustafa Kemal'in gençleri olarak sizler; modern Türkiye'nin yeni yüzyıldaki mimarları olacaksınız.

Atatürk, ülkeyi gençlere emanet etmişti; yani umuda, coşkuya, değişime ve yeniliğe en açık olan kesime.

Baş döndürücü değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığı günümüzde bu öngörüsünde ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

Büyük bir hızla kendini yenileyen dünyada, bu hıza ayak uydurmak için hem kendimizi sürekli olarak yenilemek, hem de yenilenirken kendi kimliğimizi, kültürümüzü, bizi biz yapan değerleri sahiplenmek zorundayız.

Yaşadığımız dünyada değerlerimizi muhafaza etmek ne içimize kapanmakla mümkün artık, ne de etrafımıza yüksek duvarlar örmekle. Kaldı ki hiçbir uygarlık kendi içine kapanan toplumların eseri değildir. Aksine ne zaman bir toplum dışarıdan gelen etkilere kendini kapatmışsa bir katılaşma ve çöküş sürecine girmiş ve uygarlık meşalesi bu etkilenmeye açık olan toplumların eline geçmiştir.

Ben bu duygularla 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı en içten duygularımla kutluyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 19/05/2009

Nimet ÇUBUKÇU
Millî Eğitim Bakanı

Cinayet Işlemek,birisini öldürmek,kendinizi Savunmak Için Cinayet Işlemek

Rüya Tabirleri-C Harfi / Cinayet Işlemek,birisini öldürmek,kendinizi Savunmak Için Cinayet Işlemek

Mahzurlu iş yapmaya, İhramlı iken ihram yasağını işleyerek cinayet işlediğini (bir canlıyı öldürdüğünü) görmek, uyanıkkan ber kurban bedeli kadar bir ödeme yapmasına delalet eder. (Ayrıca Bakınız; Öldürmek.)
Cinayet işlediğinizi görürseniz, zor günler geçireceğiniz ve bütün işlerinizde hüsrana uğrayacaksınız demektir. Eğer kendinizi savunmak için cinayet işlediyseniz, iş hayatınızda başarılar kazanacağınız, yükseleceğiniz anlamındadır. Sıkıntılı günler ve işlerinizde başarısız olacağınız anlamına gelir. Kendinizi savunurken birini öldürdüyseniz zafer kazanacağınızın işaretidir.
Bu rüyaların genelde üstünde durulmaz ama durup dururken rüyasında cinayet işlendiğini gören kişi, hiç ummadığı bir durumla karşılaşır.
Rüyada birisinin öldürüldügünü görmek, uzun zamandan beri kayboldugunu sandiginiz bir yakininizdan ha-ber alacaginiza delildir. Birisinin kendi gözü önünde öldürüldügü-nü görmek, ilerideki günlerde çok önemli olaylarla karsilasacagina delalet eder. Kendisinin bir kisiyi öldürdügünü görmek, eger öl-dürdügü kimseyi taniyorsa ona çok büyük bir yardimi dokunacagina, tanimiyorsa yaptigi bir haksizliktan ötürü büyük bir pis-manlik duyacagina isarettir. Kirmani diyor ki: Rüyada cinayet görmek haramla tabir edi-lir. Rüyada öldürüldügünü görmek çok yasayacagina; bir baskasinin öldürüldügünü görmek, eger o kisiyi taniyorsa, o kisinin uzun Bir baska rivayete görede: Rüyada bir cinayet isledigini gören mahzurlu bir ise girer. Bazan bu rüya, maksadina ve arzusuna nail olmaya isaret eder. Haccda ihramda bulunan kimsenin bir av cinayeti yaptigini görmesi, uyaniklikta o hayvanin mislini ödemeye mecbur olmasina isaret eder. Bir kimsenin rüyada cinayet isledigini görmesi, maksadina ve arzusuna nail olacagina isaret eder. Bazen de cinayet isledigini görmek, mahzurlu bir is ile tabir edilir.
Cinayet işlediğinizi görürseniz, sıkıntılı günler geçireceğiniz ve bütün işlerinizde başarısız olacağınız anlamına gelir. Eğer kendinizi savunurken cinayet işlediyseniz, iş hayatınızda yükseleceğiniz anlamındadır.
Rüyada cinayete tanık olmak; tedbirli olmanıza, kimse için kötü konuşmamanız gerektiğine, komşularınızın birinin evinde hırsızlık olayının olacağına işarettir.

Bal şifa kaynağı

Bal şifa kaynağı

Geçen hafta yayınlanan bal yazımızın oldukça ilgi görmesi ve konu hakkında sürekli soruların gelmesi sonucunda okuyucularımın bal konusunda gerçekten ciddi ve güvenilir kaynaklara ihtiyacı olduğunu anladım. Bal ile ilgili bilgileri 1 haftaya sığdıramadığımdan, bu hafta da konunun devamını sizlerle paylaşmaya karar verdim. Önümüzdeki günlerde de hakkında çeşitli yorumlar yapılan fakat tıpkı bal gibi hakikisini bulmanın ve anlamanın zor olduğu ürünleri yazmaya devam edeceğim. Örneğin kekik gibi...

Arıların çiçeklerden topladığı balların hemen hepsi zamanla kristalleşme denilen veya halk arasında şekerlenme olarak bilinen halde katılaşır. Yani akışkanlığını kaybeder. Kristalleşme aslında hakiki balın doğal bir durumudur. Bazı ballar iki üç ayda bazıları ise iki üç yıldan sonra kristalleşebilir. Balın kristalleşmesi durumunda bal kabı, içinde sıcak su bulunan bir diğer kabın içerisine konularak bir iki saat bekletilir. Bu sayede bal tekrar eski akışkan halini alır. Fakat kristalleşmiş balın o haliyle yenmesi daha doğru olacaktır. Günümüzde maalesef bazı bal üreticileri balın kristalleşmemesi adına 90-100 derecede kaynatarak ambalajlamakta, böylece baldaki tüm vitamin ve diğer özellikleri öldürüp yok etmektedirler. Balın tedavi edici ve koruyucu özelliklerini ortadan kaldırmaktadırlar. Bu sebepten, piyasada hakiki bal bulabilmek oldukça güçtür.

HAKİKİ BALI NASIL ANLARSINIZ?

Hakiki balı anlayabilmenin sırrını kime soracak olursanız herkesten farklı bilgiler alırsınız. Bazıları hakiki balı ancak vicdanların anladığını öne sürer. Yani balı satan kişinin vicdanı nasıl el veriyorsa ona göre satış yaptığını, aksi taktirde balın hakiki veya sahte olup olmadığını anlamanın herhangi bir yöntemi olmadığını savunurlar. Bu konuda Dr. Sefa Saygılı ve Mehmet Şevki Eygi'nin bir anısını anlatmak uygun olacaktır. Sefa Saygılı ve Mehmet Şevket Eygi bir gün bal almaya gitmişler. Satıcı kişi balın hakiki, katıksız olduğuna dair bin bir söylemde bulunsa da, Eygi'nin içine bir kuşku düşmüş. Eygi, gözünde ağrı olduğunu, bal söylenildiği gibi hakikiyse gözüne sürdüğü taktirde iyileştireceği, hakiki olmadığı taktirde gözünü kör bile edeceğini söylemesinin ardından, satıcının "sürmeseniz daha iyi olur" sözüyle gerçek ortaya çıkmış. İşte bu olay da, hakiki balı vicdanların anlayacağının bir göstergesi olsa gerek.

BAL ÇEŞİTLERİ

Tüketilen ballar üç sınıfa ayrılmaktadır. Arı Görmemiş Ballar: İmalathanelerde sakaroz, glikoz ve şeker karıştırılarak, içinde kimyasal maddeler bulunan esans ve renklendirme katkıları konarak yapılan ballardır. Bu tür ballarda şekerlenme olmaz. Şeker Balı: Kovanların içine veya önüne doldurulan şekerli su şerbetini arıların emip sindirim sisteminden geçirerek petek gözlerine doldurmasıyla yapılır. Fakat bunun bal ile hiçbir ilgisi yoktur. Arıların Yaptığı Saf Bal: Herkesin şifa olması amacıyla yemek istediği doğal yollarla yapılan bal çeşididir. Arılar tarafından değişik çiçeklerden toplanarak üretilir. Arının bir gram balı yapabilmesi için 60 bin çiçeğe, bir kilo balı yapabilmesi için ise 120 milyon çiçeğe konması gerekmektedir. İşte gerçek balın kıymeti ve değeri de bu zor formülde saklı olsa gerek.

ARILARIN MUCİZELERİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?

l Bir kilo bal için 40 bin arı 7.5 milyon kere çiçeklere dalış yapıyor. l Bir petek bal için 100 bin km. kanat çırpıyor. l Vücut ağırlıklarının 330 katı yük çekebiliyorlar. l Bir koloninin 1 kg. bal üretmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kg. bal tüketmesi gerekiyor. l Kraliçe arı bir günde kendi ağırlığının 20 katı yumurtluyor. l Arının beyni saniyede 16 milyar işlem yapıyor. Bu en hızlı bilgisayardan 100 milyon kat daha hızlı olması anlamına geliyor. l Her bir petek gözünün derinliği 12 mm. olup, altıgen prizma şekli sebebiyle, büyük bir dirence sahiptir, kilolarca balı taşır. l En az bal mumu harcayarak, maksimum ölçüde bal depolamak için en uygun şekil, arıların inşa ettiği altıgen prizmalardır.

YEMEK KÜTÜPHANEMİZDEN

Kitabın Adı: Dengeli Beslenme Sağlıklı Zayıflama
Yazar Adı: Sefa Saygılı, İbrahim Balcıoğlu
Yayınevi: Timaş Yayınları

Bu kitabı okuyunca zayıflamanın zor birşey olmadığını göreceksiniz. Sadece fazla kilolu olup da zayıflamak isteyenler değil, mevcut durumunu muhafaza edip daha sağlıklı yaşamak isteyenler de bu kitaptan istifade edebileceklerdir.

BAL ŞERBETİNİ İHMAL ETMEYİN

Balı kaynar suda erittiğinizde besin değerinin büyük bir kısmı değerini yitiriyor. Bu sebepten balı mümkünse soğuk veya ılık suda eritin. Özellikle çocuklarınız ve siz balı kaşık kaşık yiyemiyorlarsa onlara bal şerbeti yapmak uygun olacaktır. Süzme balı en fazla 30-40 derece hafif ılık suda eritip üstüne elma sirkesi ekleyin. Bu bal şerbetini günde 1 bardak içmeye devam ettiğiniz taktirde 2 ay içerisinde kendinizde ve vücudunuzda meydana gelecek olumlu değişikliğe inanamayacaksınız. Süzme balın içine dövülerek eklenen çörek otu da inanılmaz bir şifa kaynağıdır. Bu karışımı sabah ve akşam birer kaşık olmak üzere yediğinizde yine 2 ay içerisinde olumlu sonuçlar verecektir.

LEZZETLİ SÖZLER

Sizlere iki şifayı tavsiye ederim.
Birisi bal (bal şerbeti içmek), diğer
Kur'an-ı Kerim okumaktır.
(Hadis-i Şerif, İ. Mace)

24 Mayıs 2009 Pazar

Darüşşafaka ve Bozüyük... Okullarda neler oluyor?

asan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2009-05-24
Darüşşafaka ve Bozüyük... Okullarda neler oluyor?


Yanılmıyorsam Perşembe akşamıydı... Televizyonlarda “Darüşşafaka Okulları”nın reklâmlarını görünce, şaşırdım... Evet, şaşırdım, çünkü; “Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü” misali, ne okulun “yıldönümü”ydü, ne de “öğretim yılının başlangıcı” idi... Tam aksine, okullar “kapanmak” üzereydi... O halde, bu “reklâm” da neyin nesiydi?.. Bir türlü anlayamadım!..
Bu düşüncelerle Cuma günü gazeteye geldiğimde, bir de ne göreyim?.. Habertürk gazetesinin sürmanşetinde “İlköğretimde rezalet” başlıklı bir haber vardı... Haberde, “İstanbul’un ünlü okullarından biri”nden bahsediliyor, ancak “okulun ismi” verilmiyordu...
Habere göre; “7. sınıfta okuyan bir erkek öğrenci, 4. sınıfta okuyan bir kız öğrenciye tacizde bulunmuş”tu!..
Yine habere göre; “tacize uğrayan” kız öğrenci, 2 gün boyunca diğer arkadaşlarının yanına çıkartılmayarak, ailesine “dengesiz davranışları var, çocuğunuzu okuldan alın!” denilmişti!..
Aileye tacizle ilgili tek kelime edilmemişti... Uzatmayalım; 9 Mayıs’ta “taciz”e uğrayan 4. sınıf öğrencisi kız; hem de “mağdur” olmasına rağmen, 12 Mayıs günü okul yönetimi tarafından okuldan atılmıştı.
Daha sonra aile tacizi şans eseri “içeriden bir kaynak”tan öğrenmişti... Aile İstanbul’a gelerek savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, küçük çocuk ‘pedagog’ gözetiminde savcıya ifade vermişti!..
Son duruma gelince...
Son durum şu: Sarıyer Millî Eğitim Müdürlüğü’nün yaptığı “ilk inceleme”den sonra, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü de olayla ilgili “soruşturma” başlatmış!..

HÜRRİYET VE VATAN NİYE VERMEDİ?
Yalnız, burada şöyle bir “acayip durum” var: Habertürk’ün, hiç olmazsa “okulun adını vermeden” kullandığı haber; Hürriyet’te, Vatan’da ve Milliyet’te niye yoktu acaba?..
Onlara haber mi vermemişlerdi?..
“İnternet siteleri”ne baktım, “hayır” diyorlardı;
“Hürriyet’in de haberi vardı, Vatan’ın da!.. Ama Ertuğrul Özkök ile Zafer Mutlu’ya rica telefonları açıldı ve onların haberi kullanması engellendi... Ancak Habertürk, ricalara rağmen haberi yayınlama cesaretini gösterdi!.. Şimdi cevabı merak edilen soru şu: Tecavüze uğrayan kendi çocukları olsaydı, Ertuğrul Bey ve Zafer Bey, yine de sansür ederler miydi bu haberi?!?”
Şimdi anladınız mı;
Meğer, “reklâmı yayınlanan” o okul, yani Darüşşafaka Okulları; aynı zamanda “taciz olayı”nın yaşandığı o okulmuş, iyi mi?..
Demek oluyor ki;
Televizyonlara “reklâm” vererek, gazetelere de “telefon” açarak engellemek istemişler “taciz olayı”nın duyulmasını!..
Mı acaba?..
Kimbilir, belki de; hem “Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı” olan ve hem de Mayıs 2008’den bu yana “Doğan Şirketler Grubu Holding AŞ’nin Yönetim Kurulu’nda” bulunan Zekeriya Yıldırım telefon açıp, “rica” etmiştir Ertuğrul ve Zafer beylere!..
Onlar da, “gereğini” yapmışlardır!..
Haa sahi... Bir de Gülsün Kaya var... O da; hem “Darüşşafaka Eğitim Kurumları Türkçe Bölüm Başkanı”dır, hem de “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi”dir, efendim!..
Benimkisi sadece bir tahminden ibaret!.
“Bilgi, belge ve duyum” yok!..
Ama, şunu gayet iyi biliyorum:
Darüşşafaka; Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslamiye adı ile 30 Mart 1863’te; babası ölmüş ve parasal durumu yetersiz kız-erkek öğrencilere karşılıksız eğitim imkânları sağlamak amacıyla, zamanın devlet adamları Maliye Nazırı Yusuf Ziya Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Vidinli Tevfik Paşa, Hariciye Nazırı Sakızlı Esad Paşa ve Trabzonlu Ali Naki Efendi öncülüğünde kurulmuş...
Lütfen dikkat;
“İslâmî tedrisat” yapmak üzere kurulan bir okul, şu anda “çağdaş yöneticiler”in elindedir ve maalesef “taciz”lerle gündemdedir!..
Dahası; belki de “taciz olayını örtbas” için, televizyonlara “reklâm” verilmektedir!..
Çok enteresan çoook!..

BOZÜYÜK’TE NELER OLUYOR?
Sözü “okul”dan açmışken, ne dersiniz; bir de Bilecik’in Bozüyük ilçesine uzanıp, Mustafa Şeker Anadolu Lisesi’nde neler olup-bitiyor, bir bakalım mı?..
Orada olup-bitenleri de, geçenlerde telefon eden Şadi Erdal Bey haber verdi... Meğer Mustafa Şeker Anadolu Lisesi’nde de “büyük dolaplar” dönüyormuş!..
Ama aynen Darüşşafaka Okulu’ndaki “taciz olayını örtbas etme çabası” gibi, bu lisedeki “şayia”ları örtbas etmek için Eğitim İş Sendikası’nın Bozüyük Temsilcisi Aylin Selışık adlı hanım, var gücüyle çalışıyormuş!..
Çünkü efendim;
Mustafa Şeker Anadolu Lisesi’ndeki öğretmenlerden 12’si “Eğitim İş’e üye” imişler!..
İşbu öğretmenler, “okuldaki onur kırıcı faaliyetler”den dolayı suçlanıyorlarmış!.. Bu yüzden “ifadeleri” bile alınmış!..
Aylin Selışık hanımefendi de; bu olayın “yukarılara yansımaması” için “açıklama üstüne açıklama” yapıyor, hatta “Valiye bile” kafa tutup, “tertipçilere alet olmamasını” istiyormuş!..
Dahası; “CHP, DP ve İP’lileri” yanına alıp, “basın açıklamaları” yapıyormuş!..
Aynı zamanda, yerel yayın yapan Sakarya gazetesinin sahibi de olan Şadi Erdal ise; hem “gazetesi” vasıtasıyla hem de “bireysel girişim”lerde bulunarak, “iddiaların örtbas edilmemesine” gayret ediyormuş!..
Peki, “iddialar” ne?.. Buyrun, okuyalım:
1. Okula ait bilgisayardan mesai saatleri içinde görevli amir pozisyonunda olan kişinin ‘iddia’ oyunu oynaması,
2. Pansiyon talebelerine verilen yemeklerde temizliğe dikkat edilmemesi, kıl, tüy, böcek çıkması. Ayrıca yurttaki mutfağa fare girip fırın içinde pişmesi,
3. Yurtta kalan öğrencilere devletin harçlık olarak verdiği 6.18 TL’lik harçlığın 1.18 TL’si kesilerek 5 TL ödenmesi,
4. Yurtta nevresim satıldığı, sene sonunda demirbaşa kaydedildiği,
5. Yemeklerin yetersiz olması, talebelerin aç kaldığı,
6. Öğretmenlerin kamu alanlardaki sigara yasağına uymaması ve haklarında hiçbir işlem yapılmaması,
7. Derste siyaset yapılması ve okumaları için hep aynı gazetenin isminin verilmesi,
8. Gezilerde kız ve erkek öğrencilerin beraber olmalarına göz yumulması,
9. Yurtta su tesisatı ve tuvaletlerin bozuk olduğu ve tamir edilmediği,
10. Pansiyon öğrencilerine, görevlilerce su satılması,
11. Yemeklerin az çıkartılması ve öğrencilerin kantinden yüksek ücretle satılan yiyecekleri yemelerinin teşvik edilmesi,
12. Bir öğretmenin talebeleri evine götürerek, babası tarafından onlara siyasi görüş empoze ettirmesi,
13. Bir öğretmenin derste “Bir kızla bir erkek öğrenci lise döneminde özgürdür. İstedikleri her türlü cinsel münasebette bulunabilirler” dediği,
14. Yine bir öğretmenin talebeler arasında ayrım yaptığı, özel ders verdiği ve o talebelere yüksek not verdiği, öğrencileri dövdüğü, partileri gerici-ilerici gibi ayrıştırdığı, gerici diye ileri sürdüklerine küfürler ettiği,
15. Bugüne kadar yurtta kalan öğrencilerden en az 5 kişinin intihar girişiminde bulunduğu, sebeplerinin araştırılmadığı,
16. Okulda “Şeker” ismi verilen kanunen yasaklanmış uyuşturucu maddelerin kullanıldığı,
17. Bir talebenin parmaklarının kesildiği, sebepleri üzerinde durulmadığı,
18. Bazı öğretmenlerin pansiyonda nöbetçi olarak kaldığında, öğrencileri sabah kaldırırken terlik atarak kaldırdığı, hakaret ettiği, dövdüğü,
19. Her sene Antalya’ya geziye gidildiği, ahlaki olmayan olayların yaşandığı, bir anne babanın duymak istemediği çirkinliklerin meydana geldiği,
20. Bir hocanın Malazgirt Savaşı’nda Türklerin Hıristiyanları katlettiğini söylediği... Türklere barbar dediği, hocaların aynı masada talebelerle içki içtiği, evlerine öğrencileri davet ettikleri, içki içmelerine yardımcı oldukları, kız ve erkek öğrencilerin aynı odada durmalarını teşvik ettikleri!..

NİMET ÇUBUKÇU’YA ÇAĞRI!
İşte bu iddialar üzerine okula “müfettiş” gönderilip, hem “öğretmen”lerin, hem de “öğrenci”lerin ifadeleri alınmış!..
Ama, Aylin Hanım, isyanlarda;
“Bu iddialar üzerine soruşturma mı açılır”mış!.. “Vali Bey, tertipçilere alet oluyor”muş!..
Falan!.. Filan!..
Bakalım müfettişler nasıl bir “rapor” yazacaklar ve bu iddialar “yukarıya” gidebilecek mi?..
Ben derim ki;
Çiçeği burnunda Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu, hem “Darüşşafaka rezaleti”ne, hem de “Mustafa Şeker Anadolu Lisesi’ndeki iddialar”a bir el atsın da, “gerçek” neymiş, öğrenelim!..
Bu “rezalet”lere el atılmazsa var ya; “lise”lerden “ilköğretim”e inen sapkınlıklar, bir gün gelir, “anaokulları”na kadar inebilir!..
Benden söylemesi!.. Demedi, demeyin!..
====================
Dilipak üzerinden reyting!
Bizim Abdurrahman Dilipak’ın eleştirdiği, bir “zihniyet” idi... “Bunlar pornocu değil mi?.. Bunlar grup seks yapıp, ensest ilişkiye giren lolita takımından değiller mi?” derken, bir “genelleme” yapıyordu... Yani, “doğrudan hedefi Müjde Ar değil”di!..
Ne var ki; “Gazoz kapağımı Bedri açtı ama!..” diyebilecek kadar pervasız olabilen bir Müjde Ar, her ne hikmetse bu sözleri “kendine söylenmiş” saydı ve Dilipak hakkında dâvâ açtı!..
Sonuç: Dilipak “beraat” etti... Ama öğrendim ki, Müjde Ar, bu karardan “tatmin” olmamış!.. Şimdi AİHM’e gitmeye hazırlanıyormuş!..
Bana öyle geliyor ki; Müjde Ar’ın amacı “dâvâyı kazanmak” filan değil... Onun amacı “gündemde kalmak!”
Daha doğrusu; “Dilipak’ın şöhretinden yararlanıp, NTV’deki programının reytingini artırmaya” çalışıyor!..
Demek oluyor ki; “botokslama” filân işe yaramadı!.. Dilipak’a “bodoslama”dan yükleniyor ki; “reytingi” artsın, “yüzüne bakan” olsun!..
Reytingleri düşenler, bu numaraları hep yapar!..

22 Mayıs 2009 Cuma

ADSL bağlantınızı gerçek zamanlı takip edin!

ADSL bağlantınızı gerçek zamanlı takip edin!
Bugün, 00:03
iTraffic Monitor: İndirin, deneyin...
iTraffic Monitor: İndirin, deneyin...
Program çalışırken sağ tuşla tıklayarak "Session Stats"ı seçerseniz, bilgisayarınız açık olduğu sürece tüm trafik istatistiklerinizi pencerenin sağında görüntüleyebilirsiniz. Eğer sadece belirli bir süre için bu istatistiğe ihtiyacınız varsa StopWatch özelliğini çalıştırmanız ve istediğinizde durdurmanız yeterli.iTraffic ayrıca size detaylı istatistikleri de sunuyor. Programın "Reports" bölümü, size Günlük, Haftalık, Aylık ve Yıllık olarak tüm internet trafiğinizi takip etme olanağı sunuyor.

Programın tek eksiği verileri tek bir bilgisayar için tutuyor olması. Aynı bağlantıyı kullanan farklı bilgisayarların verilerini bir arada görme imkanı da sunabilseydi çok daha işlevsel hale gelecekti. Fakat bu haliyle bile pek çok kullanıcının bağlantısı ile ilgili merak ettiği pek çok detayı görmesine olanak sağlayacak.

Download: iTraffic Monitor
http://www.trvx.com/share/download/itm_setup.exe

30 BİN ÖĞRETMEN ADAYINA YENİ UMUT

30 BİN ÖĞRETMEN ADAYINA YENİ UMUT
30 bin öğretmen adayına yeni umut
Karakter boyutu : Normal Büyük Daha Büyük En Büyük
22 Mayıs 2009 08:22
30 bin yeni öğretmen alımını ön gören Genel Kadro ve Usulü Hakkında KHK'de değişiklik yapılmasına ilişkin yasa tasarısı Meclis'e sunuldu.

Milli Eğitim Bakanlığına 30 bin öğretmen kadrosu ihdasını öngören yasa tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı, eğitim ve öğretimin aksatılmadan sürdürülmesi için 30 bin öğretmen kadrosu ihdas edilmesini içeriyor.

Tasarının gerekçesinde, Milli Eğitim Bakanlığının bilgi çağının gereklerine ve bilgi toplumunun beklentilerine cevap verebilmek için çeşitli değişim ve gelişim projeleri hazırladığı belirtilerek, ''Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın bilgi çağının ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilecek ve yetişmelerini sağlayacak şekilde eğitim ve öğretimin aksatılmadan sürdürülebilmesi bakımından öğretmen kadrosu ihdası yapılması zorunlu hale gelmiştir'' denildi.

21 Mayıs 2009 Perşembe

Hakiki Sevgiliye

Hakiki Sevgiliye
2009-05-17 00:38:42
Sahte sevgilerden Hakiki Sevgiliye ALLAH'a yaklaşmamın,kalbi ilahi rıza ile nurlandırmanın tek çaresi Fani sevgileri ve sevgilileri terk etmektir. İnsan dönüp kalbine baksın...

Nice kabiliyette yaratılmış olan kalbi ALLAH'ın azametini bilmek için halk edilmiştir.

Bu kalbe Rabbine muhabbet yerine, bir şeye yaramayan türlü türlü sevgililer doldurulur.
Oysa dolu bir kaba ikinci birşey doldurulmaz. İnsan, Alah için verilen hakiki sevgiyi
ne zaman mecazi olana yönlendirrise, mahşer gününde mahçup düşer.

İnsan soyunduğu kadar giyinir. Kirli çamaşırlar çıkarılır, temizlenir, giyilir.
Bulduğun herşeyi üst üste giymediğin gibi, mecazi kirlilik sayılan sevgilileri terk etmedikçe
hakiki sevgi kalpte tecelli etmez. Dünyaya ait sevilen şeylerin cümlesi geçicidir.
ALLAH için hazırlanmış olan bu kalp, mecazi sevgililere teslim edildiği kadar hakiki sevgiliye perdeli olur.

Hakiki sevgiliye kendini teslim ederse ALLAH mecazi sevgililerin cümlesini kendine nasip eder.ALLAH'a bir kulübeni ver, O sana saray ihsan eder.

Mecazi sevgililerden gönlünüzü hakiki sevgiliye döndürün. Gücünüzün yettiklerini çıkarın.
Cezbe verilmişkne, muhabbet kalbe konulmuşken, temizlenecekler temizlenmezse, temizlenme yolları çetin olur.

Evliya-i izam, Rabbimizin bir ikramıdır. Bu zamanda paha biçilmez bir mücevherdir.
Evliya ocağı insanın eline geçmeyen bir hazinedir. İnsan şimdi temizlenmeli.
Günahlarından ve kötü huylarından temizlenmezse temizlerler.

Fıkıhta temizlenme yolları vardır. Kirli olan şey ovalamakla, yıkanmakla temizlenir.
Yanmayan bir cisim ateşle temizlenir. Şimdiden tövbe ederek temizlenmezsek, kabir azabı temizler.Ondada temizlenmezsek arasat meydanında güneş tepemize iner, ALLAH'ın kudretiyle terlerimiz dizlerimizi,başımıza geçer. Elli bin sene arasat meydanında beklemekle temizlenir. Ondan da temizlenmezsek Sırat'ta temizlenir.

Ondanda temizlenmezsek cehennem temizler.
ALLAH bir kuluna mağfiret edip onu temizlemedikçe cemalullah nasip olmaz.

Gelin, fırsat eldeyken temizlenin. Güzel giyinmek değil, Güzel ahlaka bürünmek süstür. Binbir elbise ile güzellik olmaz,binbir haslet ile güzellik olur. Cezbe ile temizlenelim, muhabbet ile Hakk'a dönelim, fırsatı ganimet bilelim.

ALLAH Teala bir adama anlayış verirse, sarhoşun sözü bile adama ibret verir. Şaban-ı Şerif geldiği zaman ayyaşın biri hem içiyor hem de şu şarkıyı söylüyordu:

" İç iç, kana kana iç. Zira Ramazan gölgesi üstüne düştü.
" Yani Ramazan'da içemeyeceksin, demek istiyordu.

Bir imam efendi camiden çıkmış, evine gidiyordu.
Sarhoşun şarkısınu duydu. "Sarhoş ne güzel söylüyor ! Onun içtiği içki
benim içtiğim ise ömrüm. Ben gafletle ömrümü içiyorum. Ölüm gölgesi ise üzerimde.
Ecel gelmeden sen de dünyayı ganimet bil..."
diyerek zamanının ulu zatlarından biri oldu.

İnsan dünyaya ibretle bakmalı. Sarhoşada bakılsa ibret vardır.
Yeter ki insan ibret almasını bilmeli. Bunun yanı sıra neyi , ne için,
kime verdiğinide bilmeli. Canımı veremem, alacaklar... Malımı veremem, bırakıp gideceksin...Çoluk çocuğun ne olacak ?
Planların bitmeden gideceksin.

Kimin için, nelere kıyamadığımıza bakalım. Kıyamadıklarımızı bir gün elimizden alacaklar. ALLAH cezbe verir, intibaha gelmeyiz.Kamil mürşid verir, tövbeye gelmeyiz. Şimdi fırsat varken malını önüne kat, tövbeyi yanına al.

Ey Rabbim, canımızı gafletle alma, kamil imanla al. Şeytanın şerrinden halas eyle ey Rabbim. Karanlık toprağın soğukluğundan haberimiz yok. Işık olarak ameli salih nasip eyle. Enbiya-i Zişanın şefaatine, evliya-i izamın himmetine nail eyle.
Sadatın üzerimizdeki emeklerini zayı etme-amin!

Mehmet Ildırar. Semerkand Dergisi
Menzil.Net - Tasavvufi yazılar..

HUŞU DUYUYOR MUYUZ ?

HUŞU DUYUYOR MUYUZ ?
2009-05-13 10:49:17
Kur�ân-ı Kerim�de şöyle buyurulmuştur:
�Namazlarında huşu� duyan müminler iflah olmuşlardır.� (İflâh oldukları söylenen müminlerin vasıfları şöyle devam eder: �Onlar eğlence türü boş şeylerden yüz çevirirler. Zekât verme vazifesini yerine getirirler. Onlar, cinsiyet organlarını haramlara karşı korurlar...
Onlar, emanetlere ve verdikleri sözlere riâyet ederler. Onlar namazlarına devam ederler. Bunlar Firdevs cennetine vâris olurlar ve orada ebediyyen yaşarlar.� Müminûn, 1-11)

Bil ki, bu âyette iflah olmanın şartı olarak zikredilen huşu�, bazı âlimlere göre, namaz kılarken korku ve haşyet duymak gibi kalbe âit hâllerdir. Bazı âlimlere göre ise, hareketsiz durmak, kendisiyle oynamamak, baş ve bakışıyla Kıbleden başka tarafa dönmemek gibi vücuda yönelik fiillerdir. Ancak huşu�un aslı bunlardan hangisi olursa olsun, diğeri de onunla beraberdir. Onun için ALLAH Resulü aleyhissala-tu vesselam, bir adamın namaz içinde sakalıyla oynadığını görünce şöyle buyurmuştur:

�Bu adamın kalbi huşu� duysaydı, eli de huşu� duyardı.�




HUŞU DUYUYOR MUYUZ?

Namaz kılarken huşu� duymanın farz veya fazilet olduğu konusunda da iki görüş vardır. Huşu�un farz olduğunu söyleyen âlimler, �Beni anmak için namaz kıl.� (Tâhâ, 14) âyetiyle, �Kişiye kıldığı namazdan ancak anladığı ve duyduğu kadar sevap vardır.� hadisine dayanmışlardır. Çünkü huşu�, namaz kılarken ALLAH teâlâ�yı anmak, namaz kıldığını düşünmek ve namazın mânası olan ALLAH teâlâ�ya itaati duymak demektir.

Bir âyette de, aynı anlamda olmak üzere, �Sakın, gafillerden olma!� (A�râf, 205) denilmiştir.

Ebû Hüreyre radıyALLAHu anh şunu söylemiştir:

�ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam, önceleri namaz kılarken ara sıra başını kaldırıp gök tarafına bakardı. Huşu� emreden âyetler geldikten sonra bunu terk etti ve başını hafifçe eğip secde yerine baktı.�

Hasan Basrî, ALLAH Resûlü�nun şu hadisini rivayet etti:

�Günde beş vakit namaz, evinizin önünde akıp geçen gür bir nehir gibidir. Bu nehirde günde beş defa yıkanırsanız, vücudunuzda kir kalır mı? Beş vakit namaz da kalplerinizi böyle temizler.� Ondan sonra da şu yorumu ekledi:

�Kalpleri nehir suyu gibi temizleyen namaz, huşu� ve huzur duyarak kılınan namazdır.�

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

�Namazı ilk vaktinde kılan, rükû, sücud ve huşu�unu tam yapan bir kimsenin namazı kristal gibi aydınlık ve parlak bir şekilde göğe çıkar ve çıkarken sahibine, �Sen beni gözettin, ALLAH da seni gözetsin.� diye dua eder. Onu vaktinde kılmayan, rükû, sücud ve huşu�unu eksik yapan bir kimsenin namazı ise kömür gibi siyah bir hâlde çıkar ve çıkarken sahibine, �Sen beni zayi ettin; ALLAH da seni zayi etsin.� diye beddua eder. Bu namaza göğün kapısı açılmaz ve o tekrar geri döner.� (Bir rivayette de �Bu namaz, eski bir paçavra gibi sahibinin yüzüne vurulur.� denilmiştir.)

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

�Kim dünyaya âit her hangi bir şeyi aklına getirmeksizin iki rekât namaz kılarsa, ALLAH teâlâ onun geçmiş günahlarını affeder.� (Âlimler demişlerdir ki, bu gibi hadislerle bildirilen af, kul hakkı ve büyük günahları kapsamaz. Hadis-i şerifler de bunları hariç tutmuşlardır.)

Şu bilinmelidir ki, namazın farz kılınması, hac ve umrenin emredilmesi ve diğer ibadetlerin önerilmesi ALLAH teâlâ�yı anıp hatırlamak,

O�nun azamet, büyüklük ve yakınlığını hissetmek içindir. Gaye ve maksat olan bu husus gerçekleştirilmezse, içi boşalan ibadetlerin mâna ve kıymeti kalmaz.

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

�Kişinin namazı onu günahlardan ve çirkin işlerden uzaklaştırmazsa, bu namaz onu ALLAH teâlâ�ya yaklaştırmaz, O�ndan uzaklaştırır.�

Kur�ân-ı Kerim�de şöyle buyurulmuştur:

�Namaz sahibini fuhuş ve kötü işlerden uzaklaştırır.� (Ankebût, 45) Bu âyete göre, sahibini fuhuş ve çirkin işlerden uzaklaştırmayan namaz, görünüşte namaz da olsa, hakikatte farz kılınıp emredilen ve çok sevap taşıyan namaz değildir.

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

�ALLAH teâlâ, kişinin kalbini de vücuduyla birlikte hazır bulundurmadığı namaza değer vermez ve ona bakmaz.�

Meşâyihten bir zat şöyle demiştir:

�Namaz kılarken aklı ve kalbini yanında tutmayan bir kimsenin; namazı içi boş bir namazdır.�

Âişe radıyALLAHu anha şunu söylemiştir:

�ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam, normal zamanlarda bizimle konuşur, biz de onunla konuşurduk. Fakat namaz vakti girince değişirdi ve o zaman öyle davranırdı ki, sanki ne biz onu tanımışız, ne de o bizi tanımıştır.� (İbadette ciddiyet bunu gerektirir.)

Ebûbekir ibni Abdullah şöyle demiştir:

�Namaz kılmak, arada vasıta bulunmadan doğrudan doğruya âlemin büyük padişahı ile konuşmaktır. Namaz kılmanın bu olduğunu bilenler, kaçınılmaz bir şekilde huşu� duyarlar ve duydukları huşu� onlarda sararma, titreme ve ağlama gibi hâller meydana getirir.�

Said et-Tunuhî, namaz kıldığı zaman, gözlerinden yaş eksilmezdi.

Hz. Ömer (Bir rivayette de Hz. Ali) radıyALLAHu anh, namaz vakti geldiğinde sararır, titrer ve şöyle derdi:

�Emâneti yerine getirmenin zamanı geldi. Bu emanet göklere, yere ve dağlara teklif edilmiş, onlar korkup kabul etmekten imtina etmişler. Biz ise onu kabul etmişiz.� (Bu söze göre emanet, ALLAH teâlâ�ya ibadet etmektir. İbadetin en büyüğü de namazdır.)

Ali ibni Hüseyin (Zeynülâbidin, Hz. Ali�nin torunu) namaz kılmak için abdest aldığı zaman yüzünün rengi uçar ve sararırdı. Neden bu hâle girdiği sorulursa da şöyle derdi:

�Kimin önüne çıkmaya hazırlandığımı bilir misiniz?� Namaz kılarken, kimin önüne çıktığını bilenler, namaz içinde iken bu dünyadan ve hatta kendi vücutlarından bütünüyle kopar ve bunlara karşı duyarsız hâle gelirler.

Halef ibni Eyyub namaz kılarken, iri bir arı gelip yanağını soktu ve onu mosmor hâle getirdi. Fakat kendisi buna karşı hiç bir tepki göstermedi. Namazdan sonra ona olup biteni söylediler. Kendisi ne arıyı gördüğünü, ne de onun sokmasını hissettiğini söyledi. Ancak ondan sonra ağrıyı hissetmeye başladı.

Önde gelen zâhid ve âbidlerden olan Ömer ibni Zerr�in bir kolu kangren olmuştu. Doktorlar onun kesilmesi gerektiğini söylediler. Kendisi:

- Kesin öyleyse, dedi. Onlar:

- Tepinmemen için, keserken seni iplerle bağlayacağız, dediler. Ömer:

- Buna lüzum yoktur. Ben namaza girince hiçbir şey hissetmem. Onun için, ben namaza gireyim, siz de kolumu kesin, dedi. Onlar da öyle yaptılar ve onun namaz içinde hiçbir tepki göstermediğini gördüler.

Hâtem el-Asamm şunu söylemiştir:

�Namaz vakti girince kalkıp iyice abdest alır, ondan sonra biraz oturup fikrimi toplamaya çalışırım.(Abdest aldıktan sonra uzuvlardaki ıslaklık kurumadan önce iki rekât namaz kılmak sünnettir.) Bunu gerçekleştirince kalkıp namaza dururum. Namaz süresi boyunca da Kabe�yi önümde, Sırat köprüsünü ayaklarımın altında, cenneti sağ yanında, cehennemi solunda, ölüm meleğini arkamda hisseder ve namazı son namazımı kılar gibi kılarım. Korku ve ümit içinde olurum. Fatiha ve zamm-i sureyi acele etmeden okurum. Tevazu ile rukûa gider, huşu� ile secde ederim. İhlâsı önemle korurum. Ve bütün bunlara rağmen, kıldığım namazın ALLAH teâlâ�nın emrettiği namaz olduğunu söyleyemem.�

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam, ashabına:

- Size en kötü hırsızın kim olduğunu söyleyeyim mi? Dedi. Onlar:

- O kimdir, ya Resûlellah? dediler. ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam:

- O, namazdan çalandır, dedi. Onlar:

- Bu nasıl olur? dediler. ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam:

- Namaz kılarken rükû ve secdesini tam yapmaz, dedi.

ALLAH Resulü aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur:

�Kıyamet gününde kula en evvel sorulan amel namazdır. O namazı tam kılmışsa, ALLAH, onun kalan hesabını kolaylaştırır.�



Kalplerin Keşfi
İmam-ı Gazali
Menzil.Net - Genel Konular

10 Mayıs 2009 Pazar

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Tören Programı Sunumu

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Tören Programı Sunumu:

Sayın Kaymakamım, Değerli

Misafirler, Kıymetli Öğretmenlerim, Sevgili Öğrenciler

Yeni bir yüzyıldayız, 1919'un üzerinden ..... yıl geçti. Bir insan için ömür sayılan bu süre ,ulusların tarihinde bir soluk ,bir nefes ancak...
Atatürk zaferden sonra: "Gerçek ve zor savaş şimdi başlıyor. Silahıyla olduğu gibi kafasıyla da savaşmak zorunda olan ulusumuzun, birincisinde gösterdiği gücü, ikincisinde de göstereceğine hiç şüphem yoktur. Bu yeni savaş, aydınlığın karanlıkla savaşıdır. Ulusal inanışın ve insanlarımızın aydınlanmasına yönelik değişimlerin savaşıdır."
"Ulusun varlığı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir."
Atamızın bu sözlerinden esinlenerek, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda Atatürk'ün "Uygarlık ve Barış" anlayışını öne çıkararak "Dünya Adamı" olduğunu vurgulamaya çalıştık.
Bu senaryo, uygarlığın ve barışın senaryosudur. Barışı ve uygarlığı tüm dünyaya yaşatacak gençler, Atatürk'ü iyi tanımalıdır; çünkü o, ulusal olduğu kadar evrenseldir.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma , Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlamak için toplandığımız bu günde hepinizi Atatürk'ün uygar, aydın ve barışçı düşünceleriyle selamlıyoruz.

Sayın kaymakamım tören programını arz ediyorum

1. Bayram Kutlama Komitesi’nin , öğrencilerin , öğretmenlerin ve halkın bayramını kutlaması
2. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı
3. Günle ilgili konuşmalar
4. Şiirler
5. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
6. Gençliğin Ata'ya Cevabı
7. Şeref Çağrısı
8. Gençlik Marşı
9. Tören geçişi
10. Kız ve erkek öğrencilerin gösterileri
11. Atletizm yarışmaları
12. Şarkılar
13. Ödül töreni
14. Halk oyunları ekibinin gösterileri
15. Program boyunca fon grubunun gösterileri

Birinci Dünya Savaşı'na katılan devletimiz yenilmediği halde yenilmiş sayıldı. Ordularımız dağıtıldı. Köylerimiz, kasabalarımız, şehirlerimiz ,yurdumuz bölge bölge gidiyor; düşman çizmesi altında zalimce çiğneniyor, eziliyor, inliyor! Büyük Türk milletinin bağrına yılan dişli esaret hançeri sokuluyor. Başkent İstanbul bile işgal altında. Acı ama gerçek, bin yıllık koca çınar yıkıldı artık. Hasta denilen fakir millet çaresiz, başsız; ama korkmayın ey kahramanlar! Bu millet yılmaz, yıkılmaz, ölmez. Bir yiğit çıkarır kendi gibi kahraman.
19 mayıs sabahı Samsunlular heyecanlı, coşkulu! Milletin kötü talihini yenmek üzere kollarını sıvayan Mustafa Kemal'i bağrına basmaya ,onu kucaklamaya hazır. Onunla birlik olmaya, güç olmaya kararlı.Esir olmak mı? Asla!



1.İlçe Kaymakamı İ.................ve beraberinde Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı; öğrenci, öğretmen ve halkın bayramını kutlayacaklardır.

Yıl 1919
Mayısın on dokuzu,
Uyanın Samsunlular;
Uymak ölüme eş,
Diriltin ruhunuzu.
Ufukta bir gemi var!
Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor?
Acaba yol mu az, yoksa yükü mü ağır?
Bu gemi umut yüklü, inanç yüklü, hız yüklü;
İçinde bu vatan derdiyle yanan bağır,
Kurtulacak yarını düşünen baş geliyor.
Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü!
Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.

Sayın Kaymakamım, Değerli Misafirler, Kıymetli Öğretmenlerim ve Sevgili Öğrenciler

Eğer vatanımız, bayrağımız ve bağımsızlığımız varsa bunları Atatürk'e ve şehitlerimize borçluyuz. Bizim görevimiz de vatanımızı, bayrağımızı ve bağımsızlığımızı korumak ve kollamaktır.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nda tüm halkımızın ayağa kalkma hususunda hassasiyet göstermesini rica ediyoruz.

2.Büyük Devlet Adamı Mustafa Kemal Atatürk ve aziz şehitlerimizin manevi huzurunda sizleri bir dakikalık saygı duruşuna ve akabinde İstiklal Marşı'na davet ediyorum.

_____DİKKAT
_____RUHLARI ŞAD OLSUN

Uygarlık yolunda baş öğretmenimiz Mustafa Kemal'dir.
"İlim ve fen için kayıt ve koşul yoktur." Diyerek eğitimin önemini vurgulamış, önemli adımlar atmakta da hiç tereddüt etmemiştir.
Bir millet irfan ordusuna sahip çıkmadıkça muharebe meydanlarında kazandığı zaferlerin önemi yoktur; çünkü kurulan cumhuriyet fikren, bedenen, ilmen kuvvetli ve karakterli koruyucular ister.

3. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmak üzere İlçe Milli Eğitim Müdürü ........... davet ediyorum.

Bugünün gençleri de kahraman atalarına layık olabilmek için gerekirse canlarını verirler. Vatanımızın bir karış toprağı için sel olur akar, ateş olur yakarlar. Önüne çıkacak her türlü engeli aşmak için azim ve kararlılıkla doludurlar. Cumhuriyetin ve bağımsızlığın yılmaz bekçileridirler. Atatürk ilkeleri ışığı, onun inkılapları yoludur. Bu yoldan asla geri dönmez ve döndürülemezler.

4. Gençlik adına konuşmayı yapmak üzere .................davet ediyorum.

"Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir." Diyen Mustafa Kemal ATATÜRK Türk milletinin tarih boyunca, hürriyet ve istiklale sembol olduğunu söylemiş, özgürlükten mahrum bir milletin, medeni insanlık karşısında , ezileceğini, yok olacağını belirtmiştir.

5. "19 Mayıs" adlı şiiri okuması için ............................davet ediyorum.

Atatürk gençliğe verdiği değeri şöyle belirtmiştir: "Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız da beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar. Türk gençliği, gayeye, idealizme durmadan ve yorulmadan yürüyecektir. Bütün ümidim gençliktedir."

6."O Geliyor" adlı şiiri okuması için ................davet ediyorum.

Sivas Kongresi'nde İstanbullu tüm aydınlar mandayı yeğlerken bir genç yüz parıldar, bağımsızlık düşüncesinde direnir,bağımsızlığa karşı olacak herkesle mücadele edeceğini söyler. Hikmet adında bu genci dinleyen Mustafa Kemal: "Gençlikle övünüyor, gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak bile mandayı kabul etmeyeceğiz.parolamız tektir, değişmez. Ya istiklal ya ölüm."

7. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni okuması için ................. davet ediyorum.

Onunla var olduk, onun izinde gideceğiz,
Onun öğrettiği inkılap şarkılarını söyleyeceğiz.
O, bizim hakkımız, hukukumuz,
O, Türkiye kalesinde dalgalanan bayrak,
O, sonsuza kadar yaşayacak.

8. Gençliğin Ata'ya Cevabı, ........................... yönetiminde tüm öğrenciler adına bir grup öğrenci tarafından söylenecektir.

Bu vatan toprağın kara bağrında,
Sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.


9. T..............................tarafından tüm öğrencilere "şeref çağrısı" yaptırılacaktır.

"Türk gençliğinin özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına sesleniyorum. Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Anlamda, fikirde, tarihte bu söylendi. Eğer bugün batı, nihayet teknikte bir üstünlük gösteriyorsa... Ey Türk çocuğu! O suç da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki çok zekisin! Bu belli fakat zekanı unut! Daima çalışkan ol!"

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

10. Gençlik Marşı, ................................. yönetiminde bir grup öğrenci tarafından söylenecektir.

Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Türk eline kafir dolmuş,
Dadaş ağlar,uşak ağlar, er ağlar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar.
Bugün 19 Mayıs
Bir tarih burda biter, bir tarih burda başlar.

11. Tüm öğrenciler ve görevliler bando eşliğinde tören geçişi yapacaklardır.

BAYRAK ,FLAMA VE TEKNİK KÖMİTE GEÇERKEN
a) Ay yıldızlı bayrağım selam dururum sana
Özgürce dalgalanman gurur veriyor bana
Rengin kanımın rengi kanım soylu Türk kanı
Dalgalanmanla güler vatanımın dört yanı
Dolunay kadar parlak yıldızlar kadar yüce
Bir görüntü saçarsın gönderde yükselince
Bayrağım, senin için feda olsun bu canım
Özgürlük saç ulusa mutlu olsun vatanım

b) Selam Türkiye,
Acısını canımda,
Sevincini kanımda duyduğum
Kara ekmeğim, billur suyum.
Hasretim, özlemim, bereketim
Selam, canımdan aziz bildiğim memleketim

Selam, başı pare pare dumanlı dağlar,
Toroslar , Ilgazlar, Palandökenler
Selam Menderesler, selam Meriçler
Selam Yeşilırmak , Fırat, Gedizler...
Selam Türk'ün kader coğrafyası
Selam Türk'ün ay yıldızlı bayrağı

HALK OYUNLARI EKİBİNİN GEÇİŞİ

Geleneğin can suyundan yansımalar...
Gürlesin davullar, ötsün zurnalar,
Tutun hep el ele haydi gardaşlar
Hey deyin yükselsin yer yer naralar
Hey deyin, hey! Desin hey! Dağlar taşlar...


KIZ GÖSTERİ GRUBUNUN GEÇİŞİ

a) Dağların zirvesini yakalayıp bulutlar, karışınca sonsuz maviliklere, nilüferler gibidir Türklük... Ay gecelerinin gümüşlüklerine çiçekler kokulanır, böcekler müziklenir.
19 Mayıslarda durur zaman, her şey durur zaman tünelinde...Özgürlük atları uçuşurlar. Damarlarımdaki kan şahlanır sonra Sakarya, Dumlupınar, Kocatepe olur. Özgürce açılır yaprakları nilüferin sevgi olur,barış olur, kardeşlik olur.
Selam verir çağına Türkiye Cumhuriyeti olur.

b) Ben,
Şerife bacıyım Kastamonu’da
Mustafa Kemal'in kağnısı derlerdi kağnımıza
Özgürlük taşırdım,
Sevgiyi, barışı taşırdım Ilgaz’dan Ankara’ya

ERKEK HAREKET GRUPLARININ GEÇİŞİ

a) Atatürk deyince aklıma özgürlük gelir, kanatlanır uçarım göklerde...
Atatürk deyince aklıma; barış gelir, bir uçtan bir uca sararım dünyayı...
Atatürk deyince aklıma coşku ile akan ırmaklar gelir, o hızla akarım ulusların damarına...
Atatürk deyince aklıma en yüksek dağlar gelir, bin bir emekle mangal yürekle çıkarım doruklarına...
Atatürk deyince aklıma engin denizler gelir, aşkın, sevginin, yaşamın denizleridir onlar...
Atatürk deyince aklıma uzun uzun yollar gelir,renk renk güzellikler gelir.
Atatürk deyince aklıma her türlü açan ulus çiçekleri gelir. İnsanlığın erdemi , barışın kokusu dalga dalga yükselir.

b) Bir gençlik geçiyor
tarih önünde alınları ak!
Omuzlar dimdik, yüzler berrak...
sert adımlarla geçiyor
Tozu dumana katarak...!
Atatürk gençliği,
Atasına inanarak...

c) Atatürk gençliği diyor ki:
Bağlıyız sana atam!
Dün nasılsa bugün ve yarın,
Genç, yaşlı, kız, erkek, çocuk
Kıvancını yaşarız yolunda olmanın.

ATLETİZM EKİBİNİN GEÇİŞİ
a) Başarılı olmak için diyor Atam;
Her türlü yardımdan çok, bütün milletçe,
Sporun değerini anlamak,
Ve ona kalpten sevgi göstermek,
Onu vatani vazife saymak lazımdır.

Gençliğim,
Sağlam kafan, sağlam vücudunla
Barışı korumalı, sevgiyi yaymalısın cihana.
Günü aşmak borcun,
Çağdaş uygarlığı taşımalısın vatana.

YÜRÜYÜŞ GRUBUNUN GEÇİŞİ

a) Ben 19 Mayısların sabahı...
Özgürlük, barış, sevgi rüzgarıyım şimdi.
Bağımsızlık güllerim açar bahçelerde,
Yenilikler ışır.

Çağdaş olma yarışında ulusça,
Genci, ihtiyarı,
Kızı, kadını...

b) Kemal Paşam bize ısmarladı güneşi,
Işığı, aydınlığı gayrı
Karanlığı kovmak bize;
Yerine koymak aydınlığı barışı.
Kemal Paşa bize ısmarladı gündüzle geceyi;
Alacakaranlığı, şafağı, ikindiyi...
Ala sabahlarda buram buram, toprak toprak burcu burcu
Gençliğe ısmarladı Kemal Paşam,
Uygarlığı, çağdaşlığı, barışı
Gayri bizden sorulur Türkiye Cumhuriyeti

1914'te başlayan 1.Dünya Savaşı sonunda vatan toprakları İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar tarafından işgal edilmişti. Mustafa Kemal bu işgalleri kabul etmeyerek 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Mili Mücadele'yi başlattı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni topladı. Böylelikle başlatılan kutsal savaş millete mal edilmiş oldu. Ankara, Milli Mücadele'nin merkezi olmaya uygun görüldü. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kararları ve Atatürk'ün direktifleri ile toplanan ve eğitilen düzenli ordularla İnönü ve Sakarya Zaferleri kazanıldı. 30 Ağustos 1922'de Mustafa Kemal'in bizzat idare ettiği Büyük Taarruz'la Anadolu toprağı düşmandan temizlendi.

12- Kız gösteri grubu hareketlerini sunacaktır.

Anlatması güçtür oğul
Bir kara duman sarmıştı yurdumuzu
Yitirmedik umudumuzu
Biliyorduk
Bir gün gelecekti mavi gözlü kahraman
Yürüyün dedi yürüdük
Vurun dedi vurduk
İşte oğul bu mübarek vatan
Bu hürriyet kokulu rüzgar
Size Mustafa Kemal'den armağan

13- Erkek gösteri grubu hareketlerini sunacaktır.

Uygarlık dersindeyiz tüm vatan
Sen derse giriyorsun Samsun kapısından
Selamlıyor başöğretmenini
İl il, köy köy, can can
Tüm anavatan

14- Kasa minder gösteri grubu hareketlerini sunacaktır.

Devrimlerimiz ki bir volkan olacak
Bize doğrulacak göklerin beli
Sevinç ışığıyla bu yurt dolacak
Yıkılmaz bu tunçtan gençlik temeli

15- Eşli gösteri grubu hareketlerini sunacaktır.

Biz yürekten bağlıyız bunca yıldır bu yolda.
Yurtta barış ilk hedef cihanda sulh parola
Koparamaz hiçbir güç bizi milli birlikten
Atamızın izinde koşuyoruz kol kola

16- Kızlar arası 4 x 100 bayrak yarışı yapılacaktır.

Gençliğim,
Sağlam kafan sağlam vücudunla
Barışı korumalı, sevgiyi yaymalısın cihana.
Günü aşmak borcun,
Çağdaş uygarlığı taşımalısın vatana

17- Erkekler arası 1200 m koşu müsabakası yapılacaktır.

İstanbul'da Boğaz'a demirlemiş düşman gemilerini görünce Mustafa Kemal: "Geldikleri gibi giderler" demişti. Ona: "Ordu yok" dediler; "kurulur" dedi. "Para yok" dediler, "bulunur" dedi. "Düşman çok" dediler. "yenilir" dedi ve bütün dedikleri gerçekleşti.

18- ....................................... canlı müzik sunacak ve ............................ playpack gösterisi yapacaktır.

En doğru, en gerçek yol uygarlık yoludur. Uygar olmak için de en hakiki yol gösterici ilim ve fendir. Bağımsızlıkları ve saygınlıkları güçlü olan uluslar uygarlık yolunda başarılı adımlar atmışlardır. Ülkemizin modern, uygar, yenilenmiş olması için her yurttaş üzerine düşeni yapmalıdır. Durmadan ilerlemeliyiz. Çünkü uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki ona ilgisiz olanları yakar, mahveder.


19- Ödül töreni yapılacaktır.

Cumhuriyetimizin 80. yılı nedeniyle ilçemizde düzenlenen kurumlar arası voleybol turnuvasında dereceye giren kurumların takım kaptanlarına ve kız öğrenciler arasında yapılan 4x100 bayrak yarışı birincilerine ödüllerini "İlçe Kaymakamımız" takdim edeceklerdir. Arz ederim.
Voleybol turnuvasında:
Birinci olan kurum: ...........................
İkinci olan kurum: ...........................
Üçüncü olan kurum: .............................
4x 100 bayrak yarışı birincileri: ...................., ......................., ....................., ............................

...................öğrencileri arasında yapılan resim, şiir, kompozisyon yarışmasında;

................ birincilik ödüllerini "Garnizon Komutanımız" verecektir.


1200 metre erkekler arası koşu müsabakasında birinci olan öğrencimize ve ilköğretimlerde kız öğrenciler arası voleybol müsabakasında birinci olan takımın kaptanına ödüllerini "Belediye Başkanımız" verecektir.
1200 metre koşu müsabakasında birinci olan öğrenci: ..................................
İlköğretimler arası voleybol müsabakasında birinci olan okul: .........


Türkiye'm düğün dernek
Anadolu kalkmış ayağa
Baştan başa çiçek
Baştan başa sevgi dolu
Ele ele gönül gönüle
Baştan uca sevda kokar Türkiye'm
Birlik kokar, dirlik kokar, barış kokar...



20- ......................halk oyunları ekibi gösterilerini sunacaktır.


Ne mutlu karanlığı ışık tutanlara
Ne mutlu kavgayı kini unutanlara
Ne mutlu sevgi ışığını yakanlara
Ne mutlu ulusça uygarlığa koşanlara el ele
Ne mutlu evrene hoşgörü ikliminden bakanlara

Bu akşam Atatürk Anıtı’nın önünde Kaymakamlık ve Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen "Gençlik Şöleni" yapılacaktır.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Kutlama Programı sona ermiştir. Arz ederim.


Gençliğe Hitabe:

Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927




19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Tertip Komitesi İçin "Senaryo Özeti":

GENÇLİĞE YÖN VEREN IŞIK

Bu koskoca ulusu yok ederiz, sandınız. Elinizde uygarlığın her türlü silahıyla bu güzel Anadolu'yu paylaşmak istediniz. Fakat karşınızda bir tek yumruk, bir tek yürek olan Türk ulusuyla karşılaştınız. Bu toprakların uğruna canını verecek, her damla kanda umudunu bir adım daha arttıracak yüce bir ulus...

Bu mücadele, Samsun'da başlamıştır. Samsun, bir ulusun kurtuluşunun, çağdaş, demokratik devletin kuruluşunun ilk adımı, yorgun bir ulusun, yok edilmeye çalışılan bir ulusun mücadelesi. Türk milleti kendisine vurulmak istenen esaret zincirini kırmak için kalktı ayağa. Duramaz kimse bu kükremiş selin karşısında. 1919 mayısının ilk ışıkları ile Samsun ufkunda doğan Mustafa Kemal, Anadolu destanının yaradılışının ilk müjdesini veriyor. Yanan ve yıkılan bir yurt, silahları ellerinden alınmış asker, şaha kalktı Samsun'dan gelen ışıkla... Umutsuz insanların kalbini umutla dolduran bir ses şöyle diyordu: "Bizi öldürmek değil, diri diri mezara sokmak istiyorlar, şimdi çukurun kenarındayız; fakat hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyeceğiz. Cesaretimiz bizi kurtaracaktır.." İşte bu ses bir an dalga dalga yayıldı. Mustafa Kemal'in sesiydi bu. Samsun'dan Sakarya'ya, Kocatepe'den, Dumlupınar'a yankılandı halkımın cesaretiyle.

Savaş bittiği zaman bile, Türk gençliği her zaman Ata'nın ilkelerine bağlıydı. Bu ilkeleri her zaman yaşatmaya kararlıydı. Ve seslendi Ata'sına Türk gençliği: "Seni anlamak sevmek demektir, seni anlamak yüceltmek, yükseltmek demektir. Emanetlerin en kutsalını emanet ettiğin gençliğe, yine dinç, yine zinde emanetine sımsıkı sarılmış durumda. Dün olduğu gibi bugün de, yarın da izinde, sözünde yolundayız ATAM. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Türk genci olarak göreve atılmak için içinde bulunacağım durumun imkân ve şartlarını düşünmeyeceğiz. Cumhuriyetin ve inkılaplarının yorulmaz bekçisi olacağız. Tek amacımız, milletimizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkartmaktır. Hürriyet ve istiklâl karakterimizdir. Hep dediğin yolda, gösterdiğin hedefe doğru, hep izinde daima zafere, medeniyete, istikbâle koşacağız. Türk'üz, İnançlıyız, başaracağız. Yolumuzda sen ışığımızsın."

5 Mayıs 2009 Salı

2007-2008 ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2. DÖNEM 2. YAZILI YOKLAMA SORULARI

BAYINDIR SADIK SUSAMCIOĞLU ANADOLU LİSESİ 2007-2008 ÖĞRETİM YILI 11. SINIF
TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2. DÖNEM 2. YAZILI YOKLAMA SORULARI

Şimdi anlat bakayım neydi senin hastalığın
Nezle oldum sanırım, çünkü bu kış pek salgın.
Mehmet Ağanın evi akmış, onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün
Ne işin var damlarda a sersem desene
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene
Hadi aktarmayayım, kim getirir ekmeğimi
Oturup kör gibi namerde el açmak iyi mi? Akşam yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam
Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem, bir kamış
olsam Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an
okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu
Hüda’nın
Ey Türk oğlu, işte orasıdır senin vatanın!

Soru 1- Yukarıdaki üç şiiri temsil ettikleri anlayış (saf şiir, milliyetçi şiir, manzum hikaye) bakımından inceleyerek hangi anlayışta yazıldıklarını ve nereden anladığınızı açıklayınız.? ( 12 puan)
Soru 2- Yukarıdaki şiirler Ziya GÖKALP, Ahmet HAŞİM ve Mehmet Akif ERSOY’a aittir. Hangi şiir hangi sanatçının olabilir? Eşleştiriniz. (6 puan)
Soru 3- Yukarıdaki 3. şiirin uyaklarını, varsa rediflerini bularak uyak düzenini gösteriniz.(16 p)
Soru 4- Yukarıdaki 1. şiirde geçen edebi sanatlardan ikisini bularak açıklayınız.(10 puan)

1. METİN:
….. Bugün için çağdaşlaşmak demek, zırhlılar, otomobiller, uçaklar yapıp kullanabilmek demektir. Çağdaşlaşmak, yaşama biçimleriyle Avrupalılara benzemek demek değildir. Ne zaman, bilgi ve yapılmış malların alımı için Avrupalılara gereksinim duymadığımızı görürsek, o zaman çağdaşlaştığımızı anlarız. (Ziya GÖKALP)
2. METİN:
….Her şeyden önce şunu itiraf edelim ki, şiirde mana(anlam)dan ne kastedildiğini bilmiyoruz. “Fikir” dedikleri bayağı düşünceler yığını mı, hikaye mi, mazmun mu ve “vuzuh”(açıklık) bunların adi idrake (anlama kabiliyeti) göre anlaşılması mı demektir? Şiir için bunları elzem addedenler (gerekli sayanlar) şiiri, tarih,felsefe, nutuk ve belagat (güzel ve yerinde söz söyleme) gibi bir sürü söz sanatları ile karıştıranlar ve onu asıl çehre ve alaiminde (izlerinde) seçip tanımayanlardır. (Ahmet HAŞİM)

Soru 5- Yukarıdaki iki öğretici metnin yazılış amaçları nelerdir? (10 puan)
Soru 6- a) Yukarıdaki metinlerin ana düşünceleri nelerdir?( 10 puan)
b) Bulduğunuz ana düşünceleri dönemin tarihi, sosyal ve siyasi şartları açısından değerlendiriniz.(10 p)
Soru 7- Yukarıdaki edebi metinler hangi edebi geleneğe ait olabilir? Nereden anladınız? (10 puan)
Soru 8- Aşağıda tanıtılan sanatçıların kim olduklarını noktalı bölüme yazınız. (12 puan)

Servet-i Fünun döneminin şiir alanındaki öncüsüdür. İlk şiirlerinde bireysel bir üslubu varken sonradan toplumcu bir şair olmuştur. Gür söyleyişi Atatürk’ü de etkilemiştir.
…………………………….. Fecr-i Ati döneminin en önemli şairidir. Fransız sembolistlerinin eserlerinden etkilenmiştir. “Piyale” adlı eserinin ön sözünde sanat anlayışının özelliklerini anlatır.
…………………………….
Konuşma dili ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirleriyle tanınır. Servet-i Fünun edebiyatının popüler olduğu dönemde o, topluluğun edebi görüşlerini benimsemez. Ekonomik yönden sıkıntılı bir çocukluk geçirmiştir. “Cenge Giderken” adlı şiiri oldukça önemlidir.
………………………………………. Milli Edebiyat akımının tarih ve edebiyat alanındaki en önemli sanatçısıdır. İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerde profesörlük yapmıştır. “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar” adlı araştırma eseri önemlidir.
…………………………..

NOT: Yazı güzelliği ve kağıt düzeni 4 puandır.



Dilek ESENBEL Ümmühan ÇETİNKAYA
TED Öğrt. TDEÖğrt.

RUÇ REİS AND. LİSESİ 11 TM-A SINIFI 2. DÖNEM TÜRK EDB. 2. YAZILI SOR

2007–2008 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ORUÇ REİS AND. LİSESİ
11 TM-A SINIFI 2. DÖNEM TÜRK EDB. 2. YAZILI SOR.
MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, 1. Yandaki şiirden ne anlıyorsunuz?Yorumlayınız.
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet Haşim










2. Yukarıdaki şiirde “merdiven” ve “çıkmak” sözcükleriyle hangi edebi sanat yapılmıştır?Açıklayınız.








3. Şinasi, Batı edebiyatı yolunda ilk örnekleri veren, batılı türleri tanıtan İLKLERİN ADAMI niteliğindedir.Sanatçının Türk edb. getirdiği yenilikleri yazınız.







4. Genç Kalemler dergisi’nin önemli elemanlarını yazınız.





5. D – Y koyunuz veya boşlukları doldurunuz.
( ) İlk dram örneği 1870 yılında yazılmış Recaizade Mahmut Ekrem’in Afife Anjelik adlı oyunudur.
( ) Ahmet Mithat Efendi’nin tiyatro tekniği çok güçlüdür ve 12 eser vermiştir.
Hece ölçüsüyle ve manzum yazılmış ilk tiyatro eseri Abdülhak Hamid’in .....................................................
ve Liberte adlı eserleridir.
Bülbül şiiri ........................................................................’in olup .....................................................’nın işgali üzerine yazılmıştır.
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ
Atatürk’e göre milliyetçilik, devletin ayrılmaz bir parçasıdır.Milleti birlik ve beraberlik çatısı altında birleştirir.Bütünleştirir...Ve yüceltir. Onun içindir ki Atatürk: “Siyasi kuvvet, milli irade ve hakimiyet milletin bir bütün halinde, ortak kişiliğine aittir.Birdir, bütündür, bölünmez, ayrılmaz ve devredilemez.” der. Bekir TÜNAY (Atatürkçü Düşünce)
6. a) Atatürk’ün milliyetçilik anlayışının temel özellikleri nelerdir? ( 5 )




b) Milliyetçilik ilkesinin cumhuriyetimizin kuruluşunda oynadığı rolü dikkate alarak bu ilkenin günümüz için ifade ettiği anlam ve önem nedir? ( 5)




MAHALLE KAHVESİ 7. Akif’in şiirlerinde işlediği konular ve manzumelerinin
Çamurlu bir kapı, üstünde bir değirmi delik; yazılış amacı nedir?Yazınız.
Önünde tahta mı, toprak mı?Sorma pis bir eşik.
Şu gördüğüm yer için her ne söylesem caiz;
Ahırla farkı: O yemliklidir; bu yemliksiz!
Mehmet Akif ERSOY




8. ESER YAZAR TÜRÜ
Ey Türk Uyan ..................................................... ...........................

Harap Mabetler ..................................................... ............................

Piyale ..................................................... ............................

Safahat ..................................................... ............................

Yaban ..................................................... ............................

9. Aşağıdaki sanatçıların hangi edebi akıma bağlı olduklarını karşılarına yazınız.
Tevfik Fikret :
Emile Zola :
Victor Hugo :
Tristan Tzara :
Tolstoy :

10. Tevfik Fikret ve Mehmet Akif arasındaki edebi kavgayı anlatınız.















NOT DAĞILIMI: Her sorunun doğru yanıtı 10 puandır.
BAŞARILAR Mustafa İBİŞ
T. D. ve Edb. Öğrt.
www.edebiyatogretmeni.net

MUSTAFA KAÇIKOÇ ANADOLU LİSESİ II. DÖNEM 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 1. YAZILI YOKLAMA SORULARIDIR

2007-2008 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI MUSTAFA KAÇIKOÇ ANADOLU LİSESİ II. DÖNEM 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 1. YAZILI YOKLAMA SORULARIDIR

Adı Soyadı:……………………………………….. No:……… Sınıf:……..

1. “Primo Türk Çocuğu” adlı hikayeyi kısaca özetleyiniz. (10)
2. Servet-i Fünun ve Milli Edebiyat dönemi edebiyat anlayışları arasındaki farklardan beş tanesini yazınız.(10)
3. Ahmet Haşim’in edebi kişiliği, sanat anlayışı hakkında bilgi veriniz ve eserlerini yazınız.(10)
4. Halide Edip Adıvar’ın eserlerinden beş tanesini yazınız.(5)
5. “Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır. Sadece Ok şiirini heceyle yazmıştır. Şiirde şekil mükemmelliğine, ahenge ve kafiyeye önem vermiştir. Albert Sorel’in etkisiyle Türk tarihine yönelmiştir.” Sözü edilen sanatçı kimdir?(5)
6. Namık Kemal ve Abdülhak Hamit’in tiyatrolarını genel özelliklerine göre karşılaştırınız.(10)
7. “İlk gençlik şiirlerini Tamat adı altında toplamıştır. Şiirlerini Evrak-ı Leyal adıyla yayımlamayı düşünmüş ama yayımlayamamıştır. Tiryaki Sözleri, Avrupa Mektupları düzyazı eserlerine örnektir.” Sözü edilen sanatçı kimdir?(5)

8. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.(5)
a) Milli Edebiyat, yer yer şahsi konular işlense de hamaset yüklü bir edebiyattır. (…..)
b) Milli Edebiyat sanatçıları, Türkçe karşılıkları olan Arapça , Farsça kelimeleri şiirlerinde kullanmaya
özen göstermişlerdir.(……)
c) Milli Edebiyat sanatçıları halk şiiri nazım şekillerini kullanmışlardır.(……..)
d) Milli Edebiyat sanatçıları hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsünü de kullanmışlardır.(……..)
e) Milli Edebiyat sanatçıları eserlerinde yerli hayatı ve milli tarihle ilgili konuları işlemişlerdir.(………)

9. Aşağıdaki cümlelerde yer alan boşlukları doldurunuz.(10)
Mili edebiyata manzumeleri ve düşünceleriyle yön veren …………………………………
Milli edebiyatın tarih ve edebiyat tarihi alanındaki temsilcisi, …………………………….
………………………. tarafından yazılan “Yeni Lisan” adlı yazı Milli edebiyatın bildirgesi durumundadır.
Türkçülük akımını sistemleştiren ve eserlerinde işleyen sanatçı …………………………………….
Tevfik Fikret’in, çocuklar için yazdığı şiirlerini topladığı kitabının adı ……………………

10. Aşağıdaki sözlerin karşısına ait olduğu sanatçıyı/akımı yazınız.(6)
“Şiir, söz ile musiki arasında,fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisandır.” ………………………
“Şiir, musikiden başka türlü bir musikidir” ………………………………..
“Sanat şahsi ve muhteremdir.” ……………………………………

11. Aşağıdaki eserlerin yazarlarını/şairlerini yazınız.(5)
* Türk Sazı:……………………………………………………………………………………
* Eğil Dağlar:………………………………………………………………………………….
* Mor Salkımlı Ev:…………………………………………………………………………….
* Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar:…………………………………………………………
* Türkleşmek Muasırlaşmak İslamlaşmak :…………………………………………………….

12. Aşağıdaki isimlerin temsilcisi olduğu düşünce akımlarını yazınız.(3)
* Ziya Gökalp :…………………………………
* Said Halim Paşa………………………………
* Abdullah Cevdet:……………………………..

13. Aşağıdaki tablodaki boşlukları doldurunuz.(16)
Eser Adı Yazar Ana Kahramanlar Konusu
Madam Bovary

Anna Karanina

Aşk-ı Memnu

Eylül


Başarılar
Süre 45 dakikadır. Savaş KAYAN

LİSESİ 2007-2008 ÖĞRETİM YILI 11/C SINIFI TÜRK EDEBİYATI DERSİ II.DÖNEM I.YAZILI SINAV SORULARIDIR.

Adı-Soyadı:
Nu. :
…….. LİSESİ 2007-2008 ÖĞRETİM YILI 11/C SINIFI TÜRK EDEBİYATI DERSİ II.DÖNEM I.YAZILI SINAV SORULARIDIR.
1. Aşağıda verilen cümleleri doğru – yanlış durumlarına göre inceleyiniz.
-Servet-i Fünun döneminde nazım nesre yaklaştırılmıştır. ( )
-Servet-i Fünun döneminde ahenk geri plana itilmiştir. ( )
-Mensur şiirde, şiirdeki sınırlayıcı kurallar olmadığı için sanatçı duygularını daha serbest ifade eder. ( )
-Servet-i Fünun hikâyesinde mekân tasvirleri gerçeklik duygusu uyandırmaz. ( )
-Anlatma esasına bağlı edebi metinler, Servet-i Fünun döneminde teknik olgunluk kazanmıştır. ( )
2.Servet-i Fünun Dönemi hikayelerinin özelliklerini yazınız.
3.Macera romanları hakkında bilgi veriniz.Macera romanlarına iki örnek eser (yazarıyla birlikte) yazınız.
4. “O güne kadar yazınımızda anı, yazınsal değerde tür değildi.Modern anlamda romancılığımızın kurucusu sayılan yazarımız,ilk kez yazınsal değerde anılar yazmıştır.Hem yazınsal, hem siyasal nitelikte olan bu anılarını dokuz ciltte toplamış ve kırk yılı kapsayan ilk beş cildine “Kırk Yıl” adını vermiştir.
Paragrafta sözü edilen sanatçı kimdir?Bu sanatçının roman türündeki eserlerinden beş tanesini yazınız.
5. Aşağıdaki cümlelerde yer alan boşlukları doldurunuz.
*Türkçülük akımını sistemleştiren ve eserlerinde işleyen sanatçı …………………………………….
*Tevfik Fikret’in, çocuklar için yazdığı şiirlerini topladığı kitabının adı …………………………….
* Mehmet Rauf’un mensur şiirlerini topladığı yapıtın adı……………………………………………….
* Servet-i Fünun Dergisi Hüseyin Cahit’in yazdığı………………………………adlı makaleden dolayı kapatılmıştır.
* Fecr-i ati Topluluğu slogan olarak …………………………………………. sözünü kullanmıştır.
6.Fecr-i Ati döneminde tiyatro türünde eser veren sanatçıların adlarını yazınız.
7.Durum hikayeleri hakkında bilgi veriniz.
8.Fikir akımlarının başarısızlık nedenlerini yazınız ve İslamcılık akımı hakkında bilgi veriniz.
9. Aşağıdaki eserlerin yazarlarını/şairlerini yazınız.
* Piyale:……………………………………………………
* Notre Damın Kamburu:………………………………………… ..
* Gülnihal :……………………………………………… ..
* Rübab-ı şikeste:………………………………………….
* Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak :………………………………
10.Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız.

1.Halit Ziya’nın etkisindedir.İlk psikolojik romanımız olan “Eylül”ü yazmıştır.Romanlarında anlatım pürüzlerine rastlanır.
Sözü edilen yazarımız hangisidir?
A)Ahmet Hikmet Müftüoğlu
B)Ahmet Haşim
C)Hüseyin Suat
D)Hüseyin Cahit Yalçın
E)Mehmet Rauf

2.Servet-i Fünun öncülüğü yaptığı halde toplumsal sanat anlayışına yönelen sanatçımız aşağıdakilerden hangisidir?
A)Halit Ziya Uşaklıgil
B) Tevfik Fikret
C)Cenap Şahabettin
D)Ahmet Haşim
E) Mehmet Rauf


3.Aşağıdakilerden hangisi Fecr-i Ati topluluğunun içinde bulunmamıştır?
A)Ahmet Haşim
B)Yakup Kadri Karaosmanoğlu
C)Fuat Köprülü
D)Faruk Nafiz Çamlıbel
E)Refik Halit Karay

5.Ünlü şairimize göre şiir: “Şairin dili düz yazı gibi anlaşılmak üzere değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş musiki ile söz arasında sözden çok musikiye yakın ortalama bir dildir.”
Bu parçada sözü edilen edebi akım ve şairimiz aşağıdakilerden hangisidir?
A)Parnasizm:Yahya Kemal Beyatlı
B)Sembolizm:Cenap Şahabettin
C)Klasisizm:Şinasi
D)Parnasizm:Tevfik Fikret
E)Sembolizm:Ahmet Haşim
BAŞARILAR…

4.Aşağıdaki edebi türlerden hangisine Servet-i fünun döneminde çok az yer verilmiştir?
A)Tiyatro B)Roman C)Şiir
D)Eleştiri E)Öykü
Not baremi:Her sorunu doğru cevabı onar puan olmak üzere toplam 100 puandır.
TDE Öğrt.

11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.TÜRK EDEBİYATI SINAVI SORULARI

2007-2008 11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.TÜRK EDEBİYATI SINAVI SORULARI
Adı Soyadı : Aldığı Not:
S.1) Aşağıdaki üç şiirin temsil ettikleri anlayış (saf şiir, milliyetçi şiir, manzum hikaye) bakımından hangi anlayışta yazıldıklarını açıklayınız.?
Uyu yavrum,yine şimsek çakıyor,
Şehit baban gelmiş bize bakıyor
Yarasından kızıl kanlar akıyor
Bu yarayı dur bağlayım ninni!
Sen ağlama ben ağlayım ninni! Gün bitti. Ağaçta neş'e söndü.
Yaprak ateş oldu, kuş da yakut;
Yaprakla kuşun parıltısından
Havzun suyu erguvana döndü Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
-Nesi varmış acaba?
-Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
-Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah!

FERHUNDE KALFA”dan
“…Düğüne karar verildikten sonra ufak bir korku ile sevinmekten hali kalmamıştı.Birden silkinerek kendini hakikate davet etti.:Çılgın Kız!Çifte düğün yapacak değiller a!Her şeyin sırası var.
Kıskanmıyor, aksine o beklenen sıra çabuk gelmek için herkesten ziyade o telaş ediyordu.Her sabah çarşıya çıkılmak lüzumunu küçük hanımın hatırına o getiriyordu.Üsküdar çarşısından aldıkları türlü türlü kumaş paketleri,sırmalı bohçalar kollarında birikiyor,bunları kimseye taşıttırmıyordu.
..Bu vakıadan sonra Ferhunde’ye başka bir hiffet geldi.Bu defa emelinin ufkuna ciddî ve sarîh bir umut dikilmişti.Düğünde Ferhunde’nin şahsiyeti taaddüt etti.
…Ferhunde hiç cevap vermedi,çevrildi ve dışarıya baktı,inanamıyordu.Kendi kendine mırıldanırken arkasından işittiler:”Tamam!diyordu.Bekle,bekle de lalaya var…..”
S.2) Halit Ziya’nın Ferhunde Kalfa öyküsünden alınmış yukarıdaki metinden Servet-i Fünun öykücülüğüne ait özellikleri bulunuz.
S.3) a) Ferhunde Kalfa hikâyesindeki temel çatışmayı yazınız.
b) Yukarıdaki parçadan hareketle S.Fünun hikayelerinde tasvirin özelliklerini yazınız.
c) Bu öyküyü etkilendiği edebî akıma göre adlandırınız.
S.4) “Bu akıma bağlı sanatçılar yaşanan zaman yerine geçmiş zaman üzerinde durmuşlar; tarihin her döneminden, özellikle Hint, Mısır, Filistin gibi uzak ve yabancı ülkelerin kültür ve efsanelerinden yararlanmışlar; bu ülkelerin doğa görünümlerine eserlerinde yer vererek egzotik bir hava yaratmışlardır. "Sanat İçin sanat" anlayışının benimsendiği bu akımda şiirin biçimsel özelliklerine de önem verilmiştir.”
Bu parçada hangi edebi akımdan söz edilmektedir?
S.5) Aşağıdaki eserlerin yazarlarını yazınız
a) Türk Sazı b)Üç Tarz-ı Siyaset c) Hayat-ı Muhayyel d) Tarih-i Kadim e) Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar
S.6) Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.(Soruyu üstünde yanıtlayınız.)
a) ………………….. akımı Millî Mücadele’nin kazanılması ve Cumhuriyet’in örgütlenmesinde rol oynamıştır.
b) Yusuf Akçuraoğlu ……………………..……adlı eserinde ……………………. akımını eleştirir.
c) İslamcılık akımını savunanlar,Osmanlı İmparatorluğunun ve Bütün İslam dünyasının kurtuluşunu,İslam bir-
liği yanında …………………………………………….formülüne bağlamıştı.
d) Fecr-i Ati topluluğu dağılınca ……………………………..adlı sanatçı Fecr-i ati’nin temel ilkelerine bağlı kalmış ve …………….. ………………………..… e katılmamıştır,bağımsız kalmıştır.
S.7) YAZ CENGE GIDERKEN

Ada’nın çamlı, güzel sahili üstünde, zarif
Bir güzel lane-i sevda..bu küçük köşk, bu latif
Yuvanın her tarafından, gece gündüz mürgaan
Pür meserret uçuşurlar ve öterler; o zaman
Bu saadetli, meserretli, güleryüzlü eve
Mütemadi dökülür hep uçuşan bir nağme…
(lâne : yuva, latif:güzel,hoş, mürgaan:kuşlar
meserret: sevinme mütemadi: sürekli,durmadan)
Tahsin NAHİT
Ben bir Türküm dinim, cinsim uludur.
Sinem, özüm ates ile doludur.
Insan olan vataninin kuludur.
Türk evladi evde durmaz; giderim
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz giderim
M.Emin YURDAKUL
a)Yukarıdaki şiirlerden hareketle Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat ve Fecr-i Ati dönemi şiirlerini karşılaştırınız.
b)Yukarıdaki “Yaz” şiirinden hareketle Tahsin Nahit’in edebî kişiliği ve şiirlerinin özellikleri hakkında bilgi veriniz.
PUANLAMA: 1 2 3 4 5 6 7 -BAŞARILAR-
12 15 15 10 10 18 20
-YANITLAR-




2007-2008 11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.T. EDEBİYATI SINAVI YANIT ANAHTARI
C.1) 1. milliyetçi şiir 2.saf şiir 3. manzum hikâye 4+4+4=12
C.2) 1-Romanların aksine öykülerde gündelik hayattan kişiler (Ferhunde) de işlenir.
2-Realizm etkisindedir.Bunun sonucu günlük hayatta görülebilecek olay anlatılmış.
3.Cümleler uzundur
4-Yazarlar kişiliklerini gizler
5-Dili ağırdır, 5 x 3 = 15
6-Üslup süslüdür.
7-Tasvirler süs olsun diye yapılmaz.İç tasvir de önem kazanır.
8-Öyküler de mekan olarak genelde İstanbul’da geçer.
C.3) a) Hayal-gerçek çatışmasıdır. 5
b) Tasvirler süs olsun diye değil kişileri daha iyi anlatmak için yapılır.İç tasvir de önem kazanır. 3+3 = 6
c)Realist öykü 4
C.4) Parnasizm 10
C.5) Aşağıdaki eserlerin yazarlarını yazınız 5 x 2 = 10
a)Türk Sazı :M.Emin Yurdakul b)Üç Tarz-ı Siyaset:Yusuf AKÇURAOĞLU c)Hayat-ı Muhayyel : H.Cahit Yalçın d)Tarih-i Kadim : Tevfik Fikret e)Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar: Fuat KÖPRÜLÜ
C.6) Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.(Soruyu üstünde yanıtlayınız.) 6 x 3 = 18
a) TÜRKÇÜLÜK akımı Millî Mücadele’nin kazanılması ve Cumhuriyet’in örgütlenmesinde rol oynamıştır.
b) Yusuf Akçuraoğlu ÜÇ TARZ-I SİYASET adlı eserinde OSMANLICILIK. akımını eleştirir.
c) İslamcılık akımını savunanlar,Osmanlı İmparatorluğunun ve Bütün İslam dünyasının kurtuluşunu,İslam bir-
liği yanında İSLAMCI RÖNESANS formülüne bağlamıştı.
d Fecr-i Ati topluluğu dağılınca AHMET HAŞİM adlı sanatçı Fecr-i ati’nin temel ilkelerine bağlı kalmış ve MİLLİ EDEBİYAT HAREKETİNE katılmamıştır..

C.7) a) MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ FECR-İ ATİ ŞİİRİ
Dili sadedir Dili ağırdır,yabancı sözcükler ve tamlamalar vardır.
Üslubu sadedir Süslü bir üslubu vardır
Halk edebiyatı nazım şekilleri kullanılır Serbest nazım kullanılır ( 8 tane yapan 10)
Nazım birimi dörtlüktür. Serbest nazım kullanılır
(genelde) Hece ölçüsü kullanılır Aruz ölçüsü kulanılır 10
Sosyal ve Türklük,kahramanlık gibi temalar işlenir. Bireysel temalar işlenir
Toplum için sanat anlayışı vardır. Sanat için sanat anlayışı vardır.
Nazmın nesre yaklaştırılması pek görülmez Nazmı nesre yaklaştırırlar.
Kulak için kafiye anlayışı vardır. Kulak için kafiye anlayışı vardır.
b) Bireysel şiirler yazar. Sanat için sanat anlayışındadır.Aruz ölçüsünü kullanır.Dili ağırdır.Arapça –Farsça tamlamalar ile yüklü süslü bir üslubu vardır.”Adalar Şairi” olarak ünlenmiştir.Nazmı nesre yaklaştırır.Şiirlerinde tabiatı da işler. 10 (8 tane yapan 10)

PUANLAMA: 1 2 3 4 5 6 7 -BAŞARILAR-
12 15 15 10 10 18 20

11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.TÜRK EDEBİYATI SINAVI SORULARI

2007-2008 11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.TÜRK EDEBİYATI SINAVI SORULARI
Adı Soyadı : Aldığı Not:
S.1) Aşağıdaki üç şiirin temsil ettikleri anlayış (saf şiir, milliyetçi şiir, manzum hikaye) bakımından hangi anlayışta yazıldıklarını açıklayınız.?
Uyu yavrum,yine şimsek çakıyor,
Şehit baban gelmiş bize bakıyor
Yarasından kızıl kanlar akıyor
Bu yarayı dur bağlayım ninni!
Sen ağlama ben ağlayım ninni! Gün bitti. Ağaçta neş'e söndü.
Yaprak ateş oldu, kuş da yakut;
Yaprakla kuşun parıltısından
Havzun suyu erguvana döndü Geçen akşam eve geldim. Dediler:
-Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
-Nesi varmış acaba?
-Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
-Keşki ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah!

FERHUNDE KALFA”dan
“…Düğüne karar verildikten sonra ufak bir korku ile sevinmekten hali kalmamıştı.Birden silkinerek kendini hakikate davet etti.:Çılgın Kız!Çifte düğün yapacak değiller a!Her şeyin sırası var.
Kıskanmıyor, aksine o beklenen sıra çabuk gelmek için herkesten ziyade o telaş ediyordu.Her sabah çarşıya çıkılmak lüzumunu küçük hanımın hatırına o getiriyordu.Üsküdar çarşısından aldıkları türlü türlü kumaş paketleri,sırmalı bohçalar kollarında birikiyor,bunları kimseye taşıttırmıyordu.
..Bu vakıadan sonra Ferhunde’ye başka bir hiffet geldi.Bu defa emelinin ufkuna ciddî ve sarîh bir umut dikilmişti.Düğünde Ferhunde’nin şahsiyeti taaddüt etti.
…Ferhunde hiç cevap vermedi,çevrildi ve dışarıya baktı,inanamıyordu.Kendi kendine mırıldanırken arkasından işittiler:”Tamam!diyordu.Bekle,bekle de lalaya var…..”
S.2) Halit Ziya’nın Ferhunde Kalfa öyküsünden alınmış yukarıdaki metinden Servet-i Fünun öykücülüğüne ait özellikleri bulunuz.
S.3) a) Ferhunde Kalfa hikâyesindeki temel çatışmayı yazınız.
b) Yukarıdaki parçadan hareketle S.Fünun hikayelerinde tasvirin özelliklerini yazınız.
c) Bu öyküyü etkilendiği edebî akıma göre adlandırınız.
S.4) “Bu akıma bağlı sanatçılar yaşanan zaman yerine geçmiş zaman üzerinde durmuşlar; tarihin her döneminden, özellikle Hint, Mısır, Filistin gibi uzak ve yabancı ülkelerin kültür ve efsanelerinden yararlanmışlar; bu ülkelerin doğa görünümlerine eserlerinde yer vererek egzotik bir hava yaratmışlardır. "Sanat İçin sanat" anlayışının benimsendiği bu akımda şiirin biçimsel özelliklerine de önem verilmiştir.”
Bu parçada hangi edebi akımdan söz edilmektedir?
S.5) Aşağıdaki eserlerin yazarlarını yazınız
a) Türk Sazı b)Üç Tarz-ı Siyaset c) Hayat-ı Muhayyel d) Tarih-i Kadim e) Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar
S.6) Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.(Soruyu üstünde yanıtlayınız.)
a) ………………….. akımı Millî Mücadele’nin kazanılması ve Cumhuriyet’in örgütlenmesinde rol oynamıştır.
b) Yusuf Akçuraoğlu ……………………..……adlı eserinde ……………………. akımını eleştirir.
c) İslamcılık akımını savunanlar,Osmanlı İmparatorluğunun ve Bütün İslam dünyasının kurtuluşunu,İslam bir-
liği yanında …………………………………………….formülüne bağlamıştı.
d) Fecr-i Ati topluluğu dağılınca ……………………………..adlı sanatçı Fecr-i ati’nin temel ilkelerine bağlı kalmış ve …………….. ………………………..… e katılmamıştır,bağımsız kalmıştır.
S.7) YAZ CENGE GIDERKEN

Ada’nın çamlı, güzel sahili üstünde, zarif
Bir güzel lane-i sevda..bu küçük köşk, bu latif
Yuvanın her tarafından, gece gündüz mürgaan
Pür meserret uçuşurlar ve öterler; o zaman
Bu saadetli, meserretli, güleryüzlü eve
Mütemadi dökülür hep uçuşan bir nağme…
(lâne : yuva, latif:güzel,hoş, mürgaan:kuşlar
meserret: sevinme mütemadi: sürekli,durmadan)
Tahsin NAHİT
Ben bir Türküm dinim, cinsim uludur.
Sinem, özüm ates ile doludur.
Insan olan vataninin kuludur.
Türk evladi evde durmaz; giderim
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz giderim
M.Emin YURDAKUL
a)Yukarıdaki şiirlerden hareketle Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat ve Fecr-i Ati dönemi şiirlerini karşılaştırınız.
b)Yukarıdaki “Yaz” şiirinden hareketle Tahsin Nahit’in edebî kişiliği ve şiirlerinin özellikleri hakkında bilgi veriniz.
PUANLAMA: 1 2 3 4 5 6 7 -BAŞARILAR-
12 15 15 10 10 18 20

11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.T. EDEBİYATI SINAVI YANIT ANAHTARI

-YANITLAR-




2007-2008 11 TM.C-SOS.B SINIFLARI 2.DÖNEM 2.T. EDEBİYATI SINAVI YANIT ANAHTARI
C.1) 1. milliyetçi şiir 2.saf şiir 3. manzum hikâye 4+4+4=12
C.2) 1-Romanların aksine öykülerde gündelik hayattan kişiler (Ferhunde) de işlenir.
2-Realizm etkisindedir.Bunun sonucu günlük hayatta görülebilecek olay anlatılmış.
3.Cümleler uzundur
4-Yazarlar kişiliklerini gizler
5-Dili ağırdır, 5 x 3 = 15
6-Üslup süslüdür.
7-Tasvirler süs olsun diye yapılmaz.İç tasvir de önem kazanır.
8-Öyküler de mekan olarak genelde İstanbul’da geçer.
C.3) a) Hayal-gerçek çatışmasıdır. 5
b) Tasvirler süs olsun diye değil kişileri daha iyi anlatmak için yapılır.İç tasvir de önem kazanır. 3+3 = 6
c)Realist öykü 4
C.4) Parnasizm 10
C.5) Aşağıdaki eserlerin yazarlarını yazınız 5 x 2 = 10
a)Türk Sazı :M.Emin Yurdakul b)Üç Tarz-ı Siyaset:Yusuf AKÇURAOĞLU c)Hayat-ı Muhayyel : H.Cahit Yalçın d)Tarih-i Kadim : Tevfik Fikret e)Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar: Fuat KÖPRÜLÜ
C.6) Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.(Soruyu üstünde yanıtlayınız.) 6 x 3 = 18
a) TÜRKÇÜLÜK akımı Millî Mücadele’nin kazanılması ve Cumhuriyet’in örgütlenmesinde rol oynamıştır.
b) Yusuf Akçuraoğlu ÜÇ TARZ-I SİYASET adlı eserinde OSMANLICILIK. akımını eleştirir.
c) İslamcılık akımını savunanlar,Osmanlı İmparatorluğunun ve Bütün İslam dünyasının kurtuluşunu,İslam bir-
liği yanında İSLAMCI RÖNESANS formülüne bağlamıştı.
d Fecr-i Ati topluluğu dağılınca AHMET HAŞİM adlı sanatçı Fecr-i ati’nin temel ilkelerine bağlı kalmış ve MİLLİ EDEBİYAT HAREKETİNE katılmamıştır..

C.7) a) MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ FECR-İ ATİ ŞİİRİ
Dili sadedir Dili ağırdır,yabancı sözcükler ve tamlamalar vardır.
Üslubu sadedir Süslü bir üslubu vardır
Halk edebiyatı nazım şekilleri kullanılır Serbest nazım kullanılır ( 8 tane yapan 10)
Nazım birimi dörtlüktür. Serbest nazım kullanılır
(genelde) Hece ölçüsü kullanılır Aruz ölçüsü kulanılır 10
Sosyal ve Türklük,kahramanlık gibi temalar işlenir. Bireysel temalar işlenir
Toplum için sanat anlayışı vardır. Sanat için sanat anlayışı vardır.
Nazmın nesre yaklaştırılması pek görülmez Nazmı nesre yaklaştırırlar.
Kulak için kafiye anlayışı vardır. Kulak için kafiye anlayışı vardır.
b) Bireysel şiirler yazar. Sanat için sanat anlayışındadır.Aruz ölçüsünü kullanır.Dili ağırdır.Arapça –Farsça tamlamalar ile yüklü süslü bir üslubu vardır.”Adalar Şairi” olarak ünlenmiştir.Nazmı nesre yaklaştırır.Şiirlerinde tabiatı da işler. 10 (8 tane yapan 10)

PUANLAMA: 1 2 3 4 5 6 7 -BAŞARILAR-
12 15 15 10 10 18 20

3 Mayıs 2009 Pazar

19 MAYIS'TA DÜŞÜNCELER

19 MAYIS'TA DÜŞÜNCELER

Sen, geceyi gündüze katan
Kaputa sarınıp karda yatan
Sen, müstesna ölümsüz kahraman
Çanakkale'nin çelik kalesi
Sen, düşmandan kaçılmaz, diyen
Bir avuç, cephanesiz, keşif koluyla
Dağ gibi zırhların karşısında duran
Duru durup, Dumlupınar'da
Turnayı gözünden vuran
Çarıksız, tüfeksiz, ekmeksiz
Kağnıyla, Ayşeyle, Fatmayla
Ordulara Akdeniz'i gösteren
Senin yolundayız bugün de...
Yorulmaz Usanmayız
Yenilmeyiz, dönmeyiz
Senden aldık ışığımızı,
Gökte bile kalmasa bir kıvılcım
Yine sönmeyiz.
Gözlerin güneş bize,
Sözlerin ateş bize,
Bir kavuşturdun sevdiğimize,
Hürriyet, vatana.
Bugün 19 MAYIS
Senin yolundayız.
Dönmeyiz bir adım sağa, sola,
Dönmeyiz bir adım geri.
Hep aynı heyecanla görüyoruz seni
At üstünde,
Parmağın ufukta
"-Ordular, Hedefiniz Akdeniz'dir, İleri!"
Hep böyle görüyoruz seni,
Hep aynı heyecanı taşıyoruz,
Hep aynı heyecanla
9 Eylül'de İzmir'e girer gibi
Yaşıyoruz.
Hep dev gibiyiz
Hep aslan gibi,
Şimdi hep senin gibiyiz.
Kimse yan bakamıyor artık bize,
Hattı müdafaa yok,
Sathı müdafaa var.
Edirne'den Kars'a,
İzmir'den Rize'ye kadar
Akdeniz'den Karadeniz'e,
Yalın kılıç,
Kükremiş,
Bekliyoruz.
Bugün elle tutuyor, gözle görüyoruz
"^Yurtta sulh, cihanda sulh" dediğini.
Dumlupınar'da yatıyor şehitler,
Her gün gidip geliyoruz
Senden onlara mekik dokuyoruz.
Silah çatıyor, süngü takıyoruz...
19 Mayıs'ta Samsun'a çıktığın gibi heyecanla
Her yıl okuldan çıkıyoruz.
Biz de sen olduk şimdi
Her köyde, her okulda, her fabrikada
Cumhuriyeti emanet ettiğin
GENÇLİK VAR!...


Gönderen: Uğur YİYİT
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İ.Ö.O. Ankara

RENKLERDE 19 MAYIS

RENKLERDE 19 MAYIS

Ak 19 Mayıs ak
Mustafa Kemal Samsun'a çıkacak.
Al 19 Mayıs al
Sivas'ta Mustafa Kemal...
Yeşil 19 Mayıs yeşil
Çimenlerde çocuklar oynaşır.

Mavi 19 Mayıs mavi
Ordular hedefimiz uygarlık, ileri.
Mor 19 Mayıs mor
Sonrasını anlatmak zor.

Sarı 19 Mayıs sarı
10 Kasım'da bayraklar yarı.
Ak 19 Mayıs ak
Atatürk vatan, Atatürk bayrak.

Pembe 19 Mayıs pembe,
Atatürk aklım sende.


Gönderen: Uğur YİYİT
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası İ.Ö.O. Ankara

19 mayıs tüm şiirler okutulacak şiirler

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI'NDA

Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa'nın kollarıydı.

Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum'a kadar.

Cahit KÜLEBİ
BU GELEN BANDIRMA VAPURU

Tekmil Anadolu ayakta,
Bu gelen Bandırma vapuru.
Mustafa Kemâl'in bakışı
Göklerden duru.
Boz kalpağın hele bir çıkarsın Mustafa Kemâl
Altın saçları pırıl pırıl uçuşur rüzgarda.
Mustafa Kemâl'in elbisesi
Rütbesiz, nişansız...
Ve avuçlarında
Kaderi yazılmış Türkiye'nin.
Karadeniz sereserpe uzanmış önünde
Bandırma vapuru yavaş yavaş yol alır,
Gazi Anadolu divan kurmuş bekleşir
Mustafa Kemâl geliyor.
Vapur yaklaşır, yaklaşır;
Secde eder dağlar taşlar.
Selam verir Gazi Anadolu'm;
Bandırma vapurunun içinde.
Güneşten süt emmiş
Bir sarışın kahraman var.
Mustafa Kemâl, ölümsüz kahraman,
Sen Samsun'a ayak bastığın an,
Al bir bayrak gibi açılıp rüzgarınla,
Dalgalandı vatan.

Özker YAŞIN
19 MAYIS

Samsun'da o gün doğdu
Türk'ün eşsiz güneşi,
Arasalar bulunmaz
Dünyada onun eşi.

Bütün yurt inliyordu,
Vatan gidiyor diye.
O sanki Türk yurduna
Gökten geldi hediye.

Samsun, Sivas demedi
Bütün yurdu dolaştı,
Türk'ün bu öz evlâdı
Vatanla kucaklaştı.

Bin dokuz yüz on dokuz
Türk'ün temel taşıdır.
Ardından gelen savaş
İstiklâl Savaşı'dır.

Temiz Türk gençliğine
Armağan olsun diye
Bu büyük ve şanlı gün
Bırakıldı hediye.

Ramazan Gökalp ARKIN
BOYNUMUZUN BORCUDUR

Atamızdan bize emanet oldu bu vatan,
Onu ebedî yaşatmak boynumuzun borcudur.
Bil ki her zaman plân yapıyor düşman,
Vatanı korumak boynumuzun borcudur.

İnmesin, göklerde dalgalansın bayrağım,
Verilir mi şehit kanıyla sulanmış toprağım?
Ölürüm de bırakmam, burası benim yatağım,
Sancağı korumak boynumuzun borcudur.

Şerefsiz hayat için, bu toprağı satanlar,
Bu milletin içine fesat ruhu katanlar,
Bunu bize yakıştırır mı toprakta yatanlar?
Türklüğü yaşatmak boynumuzun borcudur.

Tarih okusun ki, mazimiz ne imiş görsün
Her bir kötülüğü kalbinden silsin,
Düşmanımız, Türk gençliği ne imiş bilsin.
Cumhuriyeti korumak boynumuzun borcudur.

Mehmed'im ne söylese hepsi haktır,
Cumhuriyetçi gençlikte hile yoktur,
Atatürkçü olanda vatan sevgisi çoktur,
Vatanı korumak boynumuzun borcudur.

Mehmet SARIOĞLAN
Göksun D. Dere Çok Programlı Lisesi / MARAŞ
BİR KURTULUŞ DESTANI

Osmanlıydı bir zaman tarihler yazan,
Dört bir yana kök salmış, kükreyen aslan.

Asırlarca yaşadı, nesil geçti aradan,
Zayıfladı kuvvetçe, dediler "hasta adam".

Asiler çıktı, Osmanlıya başkaldıranlar,
Fitneyle parçaladı hain düşmanlar.

Küçüldü topraklar savaşlarda bir yandan,
Atmak istediler Türk'ü Anadolu'dan.

Bir inançla gürledi, yüce Türk milleti,
Önder seçti kendine Mustafa Kemal'i.

Millet birlik oldu, koştu düşman üstüne,
Nice canlar verildi, Maraş, Urfa, Antep'te.

Cephelerde Mehmetçiğin Allah sedası,
Temizlendi düşmandan güney, doğu, batısı.

Ay ve yıldız dalgalandı akan kanlar üstüne,
Ve ölümsüz marşımız doğdu Mehmet Âkif'le.

Büyük harpler yaşadı bu vatan, bu topraklar,
Yine de bir nebze susmadı gök kubbede ezanlar.

Büyük Ata önder oldu, açtı Millet Meclisi,
Daha sonra kuruldu Milletin İradesi.

Binlerce şehidiyle aldı, Türk milleti vatanı,
Tarihe şerefiyle yazıldı, bu "Kurtuluş Destanı".

Bu "Kurtuluş Destanı"dır kuşak boyu sürecek,
İlelebet, yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecek

Erdoğan GÜNEŞ
Saltukova İlköğretim Okulu Öğretmeni
Çaycuma / ZONGULDAK
19 MAYIS TÜRKÜSÜ

On dokuz Mayıs,
En yüce bayram.
Bize armağan,
Bıraktı Ata'm.

Sağız vatanca,
Kafamız zinde,
Tek bir kitleyiz,
Ata izinde.

Ata'yı sevmek,
Kutsal ülkümüz,
O'na benzemek,
Coşkun türkümüz.

Ata her yerde,
Yol gösteriyor,
Koşun güzele,
Bilime diyor.

Samsun'a O'nun,
Çıktığı bugün.
Vatanda düğün,
Çocuğum övün!

Halim YAĞCIOĞLU

NUTUK

Vatan boylu boyunca vurulmuş
İki gözü iki çeşme derelerin
Dağlar kapkara yasından
Ovalar tüm kavrulmuş
Düşman kan içinde parmaklarıyla
Ta Kars'a kadar Menderes Ovası'ndan.

- Geldi geçti, ama hatırlanmalı -
Neler çektik o günler milletimle ben
Bir bir yollara düştüler perperişan
Aç susuz ama aşk içinde
Yanmış yıkılmış damları koyup
Sessiz sedasız köylerden.

... İşte böylece efendiler
Aşk istediler verdim
Ateş istediler verdim
Ekmek istediler verdim
- Güldüler, yalan dediler, olmaz dediler -
Uğraştım sonunda en güzel boyalarla
Önümüze bir bütün harita çıkardım...

Ben, Atatürk'üm öldüm - demiştim zaten -
İşte nutkumu da baştan sona okudum.
Öldüm ama gözüm arkada değil
Kitabım bir uzun bir güzel oldu
Hem ne iyi ettim, ne iyi ettim de efendiler
- Sonunda "EY TÜRK GENÇLİĞİ" dedim. -

Turgut UYAR

19 MAYIS GENÇLİK MARŞI

19 MAYIS GENÇLİK MARŞI

Bir şerefli milletin şanlı çocuklarıyız.
Kalplerimiz, nabzımız, vatan diyerek atar.
Ayrılmadan yürürüz, aynı yolda erkek, kız.
Ruhumuzda ateş var, göğsümüzde iman var...

Vücudumuz yay gibi, bacaklarımız çevik,
Kalplerde cumhuriyet, başımızdadır bayrak,
Bir emanet taşırız, Ata'mıza söz verdik.
Kuvvetimizi, gücümüzü, kanımızdadır kaynak...

Bilgi ile sporu, yürütürüz atbaşı,
Çalışkanlık, çeviklik atalardan mirastır.
Türk olmanın amacı kazanmaktır savaşı...
Bize ülkü yaraşır, bize hamle yaraşır.

19 Mayıs bizim en kutsal bayramımız.
Tarihlerde var mıdır, böyle bir günün eşi ?
Bu pınardan içiyor, alıyoruz kuvvet, hız,
Bu ocaktan yakıyor bütün gençlik ateşi...

İ. Hakkı TALAS

ŞU SONSUZ KOŞU

ŞU SONSUZ KOŞU

Samsun'a ayak basmış Kahraman bugün,
Çayır, çimen yeşermiş zafer yolunda
Davul zurna sesinde şahlanır düğün,
Gönlüm coşup öter bir bahar dalında.

Ata'nın rüyasına gelincikler sun,
Emek bahçelerinin güzel gülünü...
Biz sonsuz bir sabahtayız... O uyusun,
Sevincimiz coşturur O'nun gönlünü.

Nasıl çıkmış bir sabah Samsun'dan yola,
Dağlardan dağlara o zafer türküsü,
Şahlanıp bayrak çekmiş her eski kola,
Taze bir bahar açmış yurdun gözünü.

Al bayrağın Ankara Kalesi'nde hür,
Dalgalanmakta altın bir çağa doğru,
Yeni kahramanlar kol kol, boy boy yürür,
Şu karlı dağlardaki bayrağa doğru.

On dokuz Mayıs'ın hür başına çelenk,
Kiraz mevsimi, gençlik ay'ı, gül ay'ı,
Bir bahar bahçesinde gönüller renk renk,
Şu sonsuz koşuya bak, sarmış yaylayı.

Ceyhun Atuf KANSU

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR