28 Temmuz 2009 Salı

çilek grup adlı organizasyon şirketini protesto

Başörtülü kıza hakaret eden şirketten özür
Başörtülü fotoğrafıyla bir organizasyon firmasına iş başvurusunda bulunan Şeyma Engin'e (21) gelen hakaret dolu mail gündeme getirilmişti. Şirket bugün konuyla ilgili açıklama yaptı.
Yazı Boyutu 10 12 14 16
Engin'i sadece başörtüsü takıyor diye din üzerinden siyaset yapmakla suçlayan ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Emir Onur Çilek imzalı mailde, Engin'e Fatih bölgesinden iş arama tavsiyesinde bulunuldu. Konuyla ilgili internet sitelerine bir açıklama koyan Çilek Grup yetkilileri ise, söz konusu mailin işten çıkardıkları bir personel tarafından bilgileri dışında gönderildiğini savundu. Mail mağduru Şeyma Engin ise konuyu mahkemeye taşıyacağını söyledi.

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Mimari Restorasyon Bölümü'nden bu yıl mezun olan Şeyma Engin iş aramaya başladı. Bu başvurulardan birini de Çilek Grup adıyla faaliyet gösteren bir organizasyon şirketine yaptı. Kendisinin başörtülü fotoğraflı bir özgeçmişini iş yerine maille gönderen Engin, iş yerinden bir mail aldı. Hakaret içeren mailde başörtüsünden "Bez parçası" diye bahsedilmesi dikkat çekti. Söz konusu mailde genç kızı din üzerinden siyaset yapmakla suçlayan kişi, din sömürüsü yapan kişileri bünyelerinde çalıştırmadığını ifade etti. Engin'in kendi iş yerinde asla çalışamayacağını söyleyen kişi, genç kıza Fatih'te iş araması konusunda da tavsiyede bulundu.

Engin'e "info@cilekgrup.com" adresinden gönderilen mailin tam metni ise şöyle;

Şeyma Hanım;
Başvurunuzu inceledik. Üzgünüz.
Laik Atatürk Türkiye'sinde yaşayan, cumhuriyet çocukları ve muhafızlarından oluşan bir kurum olarak sizin gibi başörtüsü, türban, tesettür şeklindeki bez parçalarını dini inançlar ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen bu şekilde gösteren, tamamen siyasi amaç güden, din üzerinden ticaret, din üzerinden siyaset yaparak din sömürüsü yapan insanları bünyemizde barındırmıyoruz.
Unutmayınız; Demokrasi gericiliğin önünü açmak değildir.
İş arayışınızda başarılar.
Fatih bölgesini denemenizi şiddetle tavsiye ederiz.
İyi Çalışmalar.. Emir Onur Çilek Çilek Grup (info@cilekgrup.com) Gönderme tarihi: 22 Temmuz 2009 Çarşamba 19:24:35

"MAİL ONURUMU KIRDI"

Dini inançları için başörtüsü taktığını ve gelen mailde başörtüsünün "Bez parçası" olarak tanımlanması nedeniyle onurunun kırıldığını ifade eden Şeyma Engin, olayı şöyle anlattı: "Okulumu bu sene bitirdiğim için birçok yere iş başvurumu gönderdim. Bu iş yerinin de 'yetiştirmek üzere bir personel arıyoruz' şeklinde bir ilanı vardı. Buraya sadece CV'mi gönderdim. 4 gün sonra maillerime baktığımda ise şok oldum. Daha önceden de böyle şeylerin olduğunu biliyordum. Ancak, yüzyüze ilk defa bu olayla karşılaşıyordum. Resmen ayrımcılıktı. Tesettürümden dolayı bana yapılan bir ayrımcılıktı. Mailde başörtümün bir bez parçası olduğu, başörtümle iş bulamayacağımı ve sonunda da Fatih'te iş aramam gerektiği ifade ediliyordu." dedi.

Bundan sonraki süreçte dava açmayı planladığını belirten Engin, 'mailden sonra bu iş yeriyle görüştünüz mü?' sorusuna ise, "İş yeriyle görüşmedim. Sadece kendilerine hukuk yoluyla görüşürüz maili attım. Özür olarak az önce gelen bir mail var. Maili kendisinin değil işten çıkartılan bir kişinin attığını söylemiş. Yarın mahkemeye gitmeyi düşünüyoruz. Bundan sonraki sürece yargı karar verecek" şeklinde konuştu.

Bu arada olayın internet sitelerine yansımasının ardından Engin'e özür maili atan söz konusu firma ise konuyla ilgili internet sitesinden bir açıklama yaptı. Söz konusu mailin işten çıkardıkları bir personel tarafından 'şirketi yıpratma' amacıyla yapıldığı savunulan açıklamada, "Lakin iddia edilen e-postanın atıldığı adres zan altında bırakılmak istenen yönetim kurulu başkanımızın e-posta adresi değil, şirketin web sitesinin genel e-posta hesabıdır. Eski bir çalışanımız tarafından düzenlenen bu gerçek dışı, suni, düzmece yıpratma girişimiyle ilgili olarak gerekli yasal sürecin başlatıldığını duyururuz. Ayrıca iş başvurusunda adı geçen Şeyma Engin isimli şahıs yönetim kurulu başkanımız Emir Onur Çilek tarafından bizzat aranmış ve kendisine durum izah edilerek özür dilenmiştir." ifadeleri yer aldı.

Şirket bünyelerinde 2 başörtülü çalışan bulunduğu belirtilen açıklamada ayrıca, "Ne bireysel ne kurumsal anlamda hiçbir kapalı/açık yada inanç ayrımı yapmamıza ve bu tutumumuz ve duruşumuzun ofisimize gelen müşterilerimiz tarafından da bilinmesine rağmen bu tarz bir zan altında bırakılmak ve bu tip yıpratma politikası ve iftiraya uğramak çok vahim ve trajikomiktir." ifadeleri de yer aldı. (CİHAN)

İşte şirketten yapılan o açıklama:

27.07.2009 tarihinde çeşitli internet haber sitelerinde ve bir kısım yayın kuruluşlarının haber portallarında, 28.07.2009 tarihinde ise gazetelerde hakkımızda yayınlanan haberler tamamen dayanaksızdır.
İşten çıkartılan eski bir çalışanımız tarafından kaleme alınmış bu söz konusu e-postada yönetim kurulu başkanımızın da adı geçmektedir. Hem yönetim kurulu başkanımız sayın Emir Onur Çilek adına bireysel anlamda, hem de Çilek Grup adına kurumsal anlamda işbu haberlerde yer alan ayrımcı, üzücü ve vahim görüşleri paylaşmadığımızı bildiririz. Zira, takdir olunur ki, hiçbir kurumsal şirkette bir stajyer başvurusuna insan kaynakları departmanı dururken, yönetim kurulu başlkanını bizzat kendi yanıt vermez. Lakin, iddia edilen e-postanın atıldığı adres zan altında bırakılmak istenilen yönetim kurulu başkanımızın e-posta adresi değil, şirketin web sitesinin genel e-posta hesabıdır.

Eski bir çalışanımız tarafından düzenlenen bu gerçek dışı, suni ve düzmece yıpratma girişimiyle ilgili olarak gerekli yasal sürecin tarafımızdan başlatıldığını duyururuz. Ayrıca iş başvurusunda adı geçen Şeyma Engin isimli şahıs yönetim kurulu başkanımız Emir Onur Çilek tarafından bizzat aranmış ve kendisine durum izah edilip gerekli açıklama yapılmış ve özür dilenmiştir.

Çilek Grup; organizasyon, reklam, müzik, ajans ve genel anlamda şov dünyasında faaliyet gösteren bir şirketler grubudur. Yaptığımız işin siyasi ve ideolojik bir tarafının olmadığını söylemek malumun ilanından ötesi değildir. Hal böyleyken, firmamızın bu tarz bir tutum içine girmesi mümkün değildir.

Çilek Grup olarak bünyemizdeki iki bayan çalışanımızın başörtülü olmasına ve ne bireysel ne de kurumsal anlamda hiçbir kapalı/açık ya da inanç ayırımı yapmamıza ve bu tutumumuz ve duruşumuzun bizimle çalışan tüm müşterilerimiz tarafından da bilmesine rağmen bu tarz bir zan altında bırakılmak ve bu tip bir yıpratma politikası ve iftiraya uğramak çok vahim ve traji-komiktir. Bu gerçekdışı haberleri değiştiren, çarpıtan, süsleyerek abartan medya kuruluşları hakkında da gerekli yasal süreç başlatılacaktır.

Ulu önder Mustafa Kemal gibi dini kucaklayan bir kurtarıcının adının bu tip kutuplaşma ve yıpratma odaklı eylemlerde kullanılması ise oynanan oyun ve kişilerin bir kısım medyanın gücünü en kolay şekilde nasıl arkalarına alıp, ilgili medya desteğine ulaşmayı ne kadar kolay başardıklarının basit bir örneğidir.

Gazetecilerimizden ‘Araştırmacı-Gazeteci’ sıfatlarının hakkını vermelerini ve ticari bir kuruluşu ya da gerçek bir kişiyi zan altında bırakmadan önce ilgili araştırmayı yapmalarını ve bu asılsız haberler ile ilgili işbu tekzipleri ivedi şekilde yayınlamalarını dileriz.

28.07.2009 11:07:13

24 Temmuz 2009 Cuma

HAK düzeni kurmak

Ey sistem namaz kılabilir miyim?

-Tabi kıl bu benim için bir tehlike arz etmiyor 5 vakit namaz kıl yat kalk.

Ey sistem peki oruç tutabilir miyim?

-Tabi tut. Orucunda bir zararı yok benim için. Hem sen oruş tutarsan iftar vakitleri gelmeden gidip benim marketimden yerimden erzak alacaksın. Zararı yok tut.

Peki ey sistem zekat verebilir miyim?

-Olur ver tabi... Nasıl olsa benim paramdan vermiyosun önemli değil.

Peki ey sistem Siyasal İslamı güçlendirmek için çalışabiir miyim?
-Hooop. Orda dur bak sana ibadat özgürlüğü verdik. Zekat ver namaz kıl oruç tut hacca da git ama bunu unut.
Peki niye ey sistem?
-Ee sen Siyaseti Allahın kanunlarını gözeterek yaparsan Hakkı hukuku önde tutarsın. Vatandaşın bilinçlenir. O zaman müslümanlar uyanır. Uyanık müslümanlar da bize hesap sorar. Sen müslümanları uyandırma.

Peygamberler Tarihine göz attığımızda Allahın göndermiş olduğu bütün peygambeler hep yönetime talip olmuşlardır.
Hz. Yusuf sarayda bir köle iken Allahın izni ile oraya hükümdar olmuştur. Ve hak nizamı getirerek insanları huzura kavuşturmuştur. Yusuf peygamberin de getirdiği İslam değil midir?

Hz. Muhammed Mekkeden Medineye göç ettikten sonra orada bir İslam devleti kurmuştur ve bunun sonucunda Hak gelip batıl zail olmuştur. Ülke yönetmek siyaset demektir. Ve Allahın göndermiş olduğu ve hepsini burada sayamayacağımız peygamberlerde hep baskıcı zulum eden iktidarlara karşı gelmiş ve onların düzenine karşı çıkarak Allahın nizamını orada hakim kılmak için çalışmışlar ve tebliğde bulunmuşlardır.


Son yıllarda İslam ile siyasetin ayrılması ile Allah ve resulunun yetkileri bu ülkede kısıtlanmıştır. Şu anda ise Allah VE RESULUNUN ULKEMİZDE MUHTAR KADAR YETKİSİ YOKTUR. Allah VE RESULUNUN ULKEMIZDE HAMALLAR DERNEGI BASKANI KADAR YETKISI YOKTUR. Allah VER RESULUNUN ULKEMIZDE BİR ZABITA KADAR YETKISI YOKTUR.
Benim ülkemde bir erkekle bir bayan muhtara gidip evlenmek istediğinde muhatın bir kağıt yazıp mühür basması onları karı koca yapar. Amma benim ülkemde İmam Nikahı yani dini nikah yani Allahın huzurunda kıyılan nikah kabul olmuyor. Allah ve Resulunun benim ülkemde Köy MUhtarı kadar yetkisi yoktur. Ne yazık ki acı gerçekler bunlar.

Allah ve Resulu Maraşta yetkili iken oranın insanı Maraşı Kahramanmaraş, Antebi, Gaziantep yaptı.
Allah ve Resulu yetkili oldugu için Fatih ve ordusu İstanbulu fethetti.

Allah ver resulu yetkili olmayınca ülkemde, bacılarımız üniversite kapılarında sürünüyorlar başları örtülü olduğu için, Allah ver resulu yetkili olmadığı için camilerd kıldığımı namazlarda dahi Allaha yakınlaşamıyoruz,Allah ve Resulu yetkili olmadığı için Hacca Umreye gittiğimizde ağlayamıyoruz. Allah ve Resulu bu ülkede yetkili olmadığı için bu ülke hep kaybediyor...Allah ve Resulunun yetkili olması demek Ülkenin AllahIN NIZAMINA gore yönetilmesi demektir. Yönetim içinde siyaset yapmak şarttır.

İslamla siyaset ayrılamaz. İslam zaten HAK düzeni kurmak için gönderilmiştir. Ve Hak düzeni kurmak da ancak siyasetle mümkündür.

Şahitlikte niçin kadının hakkı erkeğin yarısıdır?

Şahitlikte niçin kadının hakkı erkeğin yarısıdır?
İslam hukukunun temelini teşkil eden meseleler vahye dayanır. Ana hatlarıyla Kur'an'da yer alır. Yani hukuki esaslar kainat Yaratıcısı tarafından tespit edilip tayin edilmiştir. Hangi devir, hangi iklim ve şartlar içinde yaşanırsa yaşansın bu esaslar toplumların huzur kaynağı ve rahat vesilesidir. Çünkü hükümler insan yaratılışına en uygun olanıdır. Kur'an'daki hükümler incelendiğinde, ilk göze çarpan husus bu hükümlerde insanın hem bedeni, hem de ruhi yapısının dikkate alınmış olasıdır.

Şahitlik meselesinde de bunu görmek mümkündür. Şahitlikle ilgili ayet-i kerimenin meali şöyledir.



"Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa şahitlerden razı olacağınız bir erkek; biri unuttuğunda, şaşırdığında diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir..."(1)


Demek ki, buradaki esas mesele kadının yaratılışı ile doğrudan alakalıdır. Onun psikolojik yapısının bir gereğidir. Kadının esas mizacı heyecandır ve heyecanlarıyla yaşar. Bunun için düşünceler, aklından çok kalbine işler, tesirleri de o şekilde gelişir. Hadiseler karşısında pek tarafsız kalamaz. Merhamet ve şefkat tarafı ağır bastığından hadiselere sezgisiyle yaklaşır.

Bu hususiyetlerinden dolayı Kur'an, "Kadınlar unutabilirler, onun için şahitlikte onlara bir yardımcı verilmeli" diyor. Bunu, kadını yaratan Yüce ifade buyuruyor. Öyle ise bu değişmeyen bir kaidedir. Kadınların içinde unutkan olmayan, bazı erkeklerden daha güçlü hafızaya sahip olanlar yok mudur? Şüphesiz vardır, ama umumi olarak kadınlarda bu psikolojik hal daha çok görülür. Hadiseyi akıllarında fazla tutamamaları normaldir.


Diğer yandan, kadın daha çok içe dönüktür. Kendine has bir dünyası vardır. Gün boyu ev işleriyle iç içedir. Çocuklarının bakımı ve terbiyesi ile meşguldür. Ticaret, alışveriş, iş hayatı siyasetle çok az kadın ilgilenir. Dış dünyanın bu kadar uzağında olan bir kadın hariçte olan hadiselere nasıl vakıf olacak, mahiyetlerini nasıl öğrenecek, aklında nasıl tutacak, şahitliğini ne nispette tam yapabilecektir?


İslamiyet şahitlik meselesinde kadına erkek kadar bir mükellefiyet yüklemeyip, iki kadının şahitliğini, bir erkeğe denk tutmakla onun hakkını zayi etmemiş, aksine onu korumuş, bir günaha düşmesini önlemiştir. Çünkü şahitlik büyük mesuliyet gerektiren bir iştir, ağır bir vazifedir.

Bu hususta bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur:



"Şahitliği gizlemeyin. Onu kim gizlerse şüphesiz kalbi günahın acısından sızlar. işlediklerinizi bilir."(2)


Hadis-i şeriflerde şahitliğin ne kadar mühim bir mesuliyet taşıdığına işaret edilirken, yalancı şahitliği de büyük günahlar arasında zikredilir.


Evet, İslamiyet kadını büyük günahlara düşmekten korumuş, onun bazı zaaflarına kapılıp, heyecanlanarak yahut hissi davranarak yalancı şahitlik gibi bir günaha girmesine mani olmuştur. Yanına bir yardımcı kadın vererek bunun tedbirini almıştır. İşte bundan dolayı bazı şahitliklerde iki kadın bir erkek yerine geçmektedir.

Bazen kadınlar şahitlik yapacağı meselede kıskanç davranabilir, rekabet hissi baskın gelebilir. Bunun için hadisenin bazı taraflarını gizleyerek, adaletin tecellisine gölge düşürebilir. Fakat iki kadın şahitlik yaparsa, birisinin gizlediğini öbürü açığa vurarak şüpheler ortadan kalkmış olur.


Diğer taraftan iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit tutulması hiçbir zaman kadının erkeğin yarısına eşit olduğunu göstermez. Çünkü bu sadece şahitlik meselesinde her türlü teminatın bulunmasına önem verildiğinin bir göstergesidir. Kadın hangi çeşit davalarda şahitlik yapar, hangilerinden muaftır, hangilerinde erkeğin yarısı sayılır?


İslam hukuku, zina, içki ve hırsızlık gibi had cezalarını gerektiren suçlarda ve kısas gibi cezalarda kadını muaf tutmuş, onun şahitliğini kabul etmemiştir. Bu davalardan zina cezasında dört erkeğin, diğerlerinde ise iki erkeğin şahitliğini esas almıştır. Alış-veriş, ticaret, nikah, talak gibi muamelata giren davalarda ise iki erkek yoksa, bir erkekle iki kadının şahitliğini şart koşmuştur. Fakat erkeklerin vakıf olamayacağı, bekaretin tespiti, doğum anında anne ve çocukla ilgili vuku bulacak hallerde, süt kardeşliğinin tespiti gibi meselelerde tek kadının şahitliği de kafi gelmektedir. Hatta, Hz. Ömer boşanma hadisesinde bile bir kadının şahitliğini kafi görmüştür. Çünkü şahitlikte asıl mesele hakkın zayi olmaması, adalete gölge düşürülmemesi, hakkın tecelli etmesidir. Had cezalarında ve kısasta kadının şahitliğine müracaat edilmemesinin bir hikmeti, bu çeşit meselelerde en ufak bir şüpheye mahal verilmemesi hassasiyetidir. Çünkü kısas gibi bir davada eksik bir beyanla, bir hak zayi olabilecek veya bir insanın kısas edilmesi söz konusu olacaktır. Kadınlardaki unutkanlık ve hislerine mağlup olmak gibi bir arıza bu meseleye gölge düşürebilir.

(1) Bakara Sûresi, 282.
(2) Bakara Sûresi, 283.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA GÖNDERİLMEK ÜZERE ÜSKÜDAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA SUÇDUYURUSU

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA GÖNDERİLMEK ÜZERE
ÜSKÜDAR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA SUÇDUYURUSU

Konu: Suç Duyurusu
Bilgi edinme ve dilekçe kanununa göre aşağıdaki şikayetimle ilgili işlem yapılmasını taleb ederim
Şüpheliler : HSYK üyeleri, YARSAV yönetimi ve Üyeleri, AnaYasa Mahkemesi Üyeleri,
Ali Suat ERTOSUN HSYK Üyesi, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU YARSAV Bşk., Kadir ÖZPEK HSYK Başkanvekili, İlker BAŞBUĞ Genel Kurmay Başkanı, Deniz BAYKAL CHP Genelbaşkanı, Hasan GERÇEKER Yargıtay Başkanı, Osman Ali Feyyaz PAKSÜT Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, GATA ve AdliTıp Yetkilileri, Abdurrahman YALÇINKAYA Yargıtay Başsavcısı ve Diğer Yetkililer
Sabih KANATOĞLU Yargıtay Fahri Başkanı, Encümeni daniş üyeleri ve yönetimi

Konu ve Açıklama: Yukarıdaki isimler ve kurumların ilgili yetkilileri ayrıca HSYK ve YARSAV yönetimi ve üyeleri, YARSAV Bşk. Ö. F. EMİNAĞAOĞLU ve HSYK üyesi Ali Suat ERTOSUN’un hukuka kanuna muhalefeti, halkı kin nefret ve düşmanlığa sevketmek, adam öldürmeye azmettirmek, nüfuz kullanmak, 138. madde, suçu-suçluyu övmek, suçu-suçluyu korumak-gizlemek, adil yargılamayı etkilemek, dolaylı cinayete teşebbüs, darbeye teşebbüs, çıkar amaçlı suç örgütüne ve teröre yardımcı olmak, görevi ihmal, kamu malına zarar vermek, insanları korkutmak, ekonomik ve toplumsal krizlere sebebiyet vermek, suçluyla yemek yemek görüşmek, amirlere itaatsizlik, muhtıra vermek, askeri ve yargı darbesine teşebbüs etmek, kanunları uygulamamak, TBMM kanunlarını yetkisi olmadığı halde 5haziran2008 iptal etmek, askeriyeden emir-birifing-muhtıra alan savcı ve hakimlerin görev yapmasına göz yummak, izinsiz işyerini terk etmek, izinsiz basın açıklaması yapmak-yaptırtmak, görevi kötüye kullanmak v.b TCK daki ilgili maddeler ayrıca yurtdışından yardım aldığı ve yolsuzluk odağı olduğu ve ticaret yaptığı belgelenen CHP’ye ve Ergenekondan 8 yöneticisi tutuklu İP’e kanunları uygulamamak v.s.
ERGENEKON ile PKK stratejik işbirliğini araştırmamak ve dolaylı yardı

23 Temmuz 2009 Perşembe

Ehl-i Nifaka ve Ehl-i Küfre karşı DEHŞETLİ ve HİDDETLİ Haykırış!

Ehl-i Nifaka ve Ehl-i Küfre karşı DEHŞETLİ ve HİDDETLİ Haykırış!

Arabî ibarenin kısa bir tercümesi

-Malum büyüğe karşı birden hiddetle geldi def’aten bu yazıldı.-

Ey Ahmak ehl-i Nifak olan mülhidler!

(Şunu iyi bilin ki!) vücudumu parça parça yapsanız yine hakkı söylemekten asla geri durmayacağım !!!

Eğer imkânım olsaydı sesimi de duyurabilseydim şarktan garba kadar (bütün insanlara) herkese “Şu Kur'an haktır, şu Furkan’ın dediği doğrudur, Allah’ın kelamı olan bu kitabın bahsettiği her şey şüphesizdir, hak ve hakikattır. Keza, Hazret-i Muhammed (A.S.M) Allah’ın Resulüdür, onda şüphe yoktur, Allahın kelamı olan bu kitabın bahsettiği her şey şüphesizdir, hak ve hakikattır. Şeriatı; vahy-i ilahidir. Allah ise zulüm şaibesinden uzak bir adalet sahibidir.” gibi hakikatları haykıracaktım.

Ey dinsiz mülhidler!

Dine karşı yaptığınız zulüm arşı titretiyor. Ölüm vaktinde Kahhar bir el tarafından yakalandığınız zaman göreceksiniz. Arşın sahibi olan Allah perçemlerinizden tutarak sizi ferşden (yer) alıp, cehenneme (sakara) attığı zaman ağlayıp sızlamalarınızı şimdiden görüyor gibiyiz. Bir işkembenin, hayvanın içinden sökülüp atıldığı gibi, içinde bulunduğunuz tabutun karnından pis bir işkembe gibi sökülüp cehenneme atılacaksınız. Cehennem zakkumunu zıkkımlayacak cehennemliklerin vücudlarından irinli cerahatı (ğislin) yudumlayacaksınız. Azabınız daimidir. Gayr-i meşru zevklerinizi unutturacak acılarla doludur.

Siz bize gerici diyorsunuz. Biz de size mürted, kafirlerin en habisi, vahşilerin en vahşisi diyoruz. Bunlar iki deccal bir süfyandır. Süfyan zendakanın başı, çahşlerin çahşi, Yahudilerin en habislerinden, zalimlerin en zalimi (bir şeytan-ı ahbestir.)

(Rumuzat-ı Semaniye - 29. Mektubun Sekizinci Kısmı, sf: 105)

22 Temmuz 2009 Çarşamba

BAŞARI SIRASI

ÖSYM üniversite adaylarını unutmadı ve her bir öğrencinin hangi üniversiteye girmesi gerektiğine dair rehberlik yaptı...
Öğrenci Seçme Sınavı'nın (ÖSS) sonuçlarının açıklanmasının ardından öğrencileri tercih telaşı aldı. "Doğru tercih nasıl yapılır?" sorusunun yanıtını arayan öğrencilerin imdadına ise Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) yetişti.

ÖSYM internet sitesinde öğrencilere tercihlerini belirlemede yol göstermesi amacıyla 2009-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'nda yer alan yükseköğretim programlarında üniversite adı, program adı, puan türü, programın bulunduğu şehir, vb. alanlarında arama yapılabilen bir rehberlik sayfası hazırladı.

BAŞARI SIRASI

Adaylar, rehberlik sayfası sayesinde sınavdaki başarı sıralamasını ilgili alana girerek gitmeyi düşündüğü yükseköğretim programına geçen yıl yerleşen en küçük puana karşılık gelen başarı sırasını öğrenebilecek, tercihlerini daha sağlıklı belirleyebilecek.

ÖSS’de az puan aldım diye üzülmeyin

ÖSS’de az puan aldım diye üzülmeyin


Tags: at antrenörlüğü, at işletmeciliği, Avukat, biyomedikal cihaz teknolojisi, diş-protez, doktor, ege, iklimlendirme, jokey, Jokey Kulübü, mühendis, öğretmen, optisyenlik, öss, puan, soğutma, su altı teknolojileri, türkiye, uluslararası ilişkiler uzmanı, zirve, Zirve Dergisi

ÖSS’de ‘az puan aldım’ diye üzülmenize gerek yok. Çünkü az puanla iyi paralar kazanacağınız işler de var. İki yıllık at antrenörlüğü, at işletmeciliği, optisyenlik, su altı teknolojileri, diş-protez, iklimlendirme ve soğutma, biyomedikal cihaz teknolojisi gibi bölümleri bitirenlere her zaman ekmek var.
Mühendis, doktor, avukat, uluslararası ilişkiler uzmanı, öğretmen…

Bazı meslekler çok cazip
Gençlerin işsiz gezmesindeki etkenlerden biri de gözünü sürekli toplumsal cazibesi olan popüler mesleklere dikmesi. Oysa bazı meslekler var ki, mezun olduğunda hem dolgun bir maaş alabilir hem de yurtiçi ve yurtdışında önemli görevler alabilir. İşte bu mesleklerden bazıları şöyle: At antrenörlüğü, at işletmeciliği, optisyenlik, su altı teknolojileri, diş-protez, iklimlendirme ve soğutma, biyomedikal cihaz teknolojisi. 2 yıllık meslek yüksekokulu bünyesinde yer alan bu bölümleri bitirenler çok rahat iş bulabiliyor.

İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Adem Şenünver, 5 yıldır mezun veren atçılık işletmeciliği, nalbantlık, antrenörlük gibi bölümlerden bugüne kadar işsiz gezen birine rastlamadığını söyledi. Türkiye’de 10 bin yarış atı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Adem Şenünver, “Mezunlarımız Türkiye Jokey Kulübü’nün hara ve hipodromlarında çok rahat iş buluyor. 2 bin 500-3 bin YTL ücretle çalışıyorlar. Ayrıca eğittikleri atların performansına göre de ücret alıyorlar.” dedi. Prof. Şenünver, bölümlerinden 4 yıllık Veteriner Fakültesi’nin ilgili bölümlerine de dikey geçiş imkânı olduğunu hatırlatıyor. 25’er öğrencinin girdiği bölümlerden mezun olanlar ayrıca yurtdışında da görev yapıyor. Şenünver’in verdiği bilgiye göre Amerika, Avustralya, Dubai ve İngiltere’de çok sayıda at antrenörü görev yapıyor.

At antrenörlüğü gibi cazip mesleklerden sualtı teknolojileri bölümü mezunları da çok rahatlıkla iş bulabiliyor. İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, verilen dalgıçlık eğitiminden sonra su altında vida sıkmaktan kaynak yapmaya kadar çok sayıda işin bu bölümü bitirenler tarafından yapıldığına dikkat çekerek, “Su altında yapılan bütün işler bu bölümün ilgi sahasına giriyor. Boru döşenmesinden kaynak yapmaya kadar. Yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda şirket daha mezun vermeden birçok öğrenciye talip oluyor.” dedi.

Mezuniyetten önce iş buluyorlar!
Görme bozukluklarının düzeltilmesi ve giderilmesi için dizayn edilmiş optik gereçleri tedarik eden ve hastaya uygulayan eğitim görmüş kişilerin yetiştirildiği optisyenlik programından optisyen olarak mezun olanlar da şanslı olanlardan. Gözlükçü açmak ve gözlükçülük yapmak isteyenlerin üniversitede optisyenlik eğitiminden geçmiş olma şartının yasalaştığı 2004 yılından beri pisayada optisyenler büyük rağbet görüyor. Ege Üniversitesi Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrenci işleri yetkilileri öğrencilerin mezun olmadan iş bulduklarını söylüyor. Kontenjanların çoğunlukla sağlık meslek lisesi mezunları tarafından doldurulduğunu ifade eden yetkililer, kontenjan açığı kaldığında normal lise mezunlarından da bu bölümü tercih ettiğini belirtiyor.

Zirve Dergisi Rehberlik Uzmanı Hakan Baykal, halk arasında ismi popüler olmayan ancak mezunlarının rahat iş bulduğu çok sayıda bölüm olduğunu belirterek “Bunlar iki yıllık bölümler olduğu gibi mekatronik mühendisliği, enerji sistemleri mühendisliği, yönetim bilişim sistemleri, biyomedikal mühendisliği, uluslararası lojistik ve taşımacılık gibi 4 yıllık bölümler de olabiliyor. Adayların ve ailelerin dikkat edeceği çok şey var. Ancak ‘Mezun olunca işsiz ve mutsuz biri mi olmak isterler yoksa dolgun bir maaşla iyi bir gelecek mi?” diyor.

Gençleri en kritik dönemlerinde meslek seçimi bekliyor. Hayatın büyük bölümünün işyerinde geçtiği dikkate alındığında işyerinde mutlu olmak hayatın da mutlu geçmesi anlamına geldiğini belirten uzmanlar gençleri ve aileleri meslek seçerken dikkatli olmaya davet ediyor.

Tuncer Çetinkaya/Zaman

Kontenjan Arttı Başarı Sırası Değişti

Kontenjan Arttı Başarı Sırası Değişti
13 Punto 15 Punto 17 Punto 19 Punto
16 Temmuz 2009 08:34
Üniversite sınav sonuçları açıklandı; şimdi sıra tercihlerde. Kontenjanların artırılması ve baraj puanlarının 20 puan düşürülmesi bu kez tercihlerde daha dikkatli olunmasını gerekli kılıyor.

Geçen yıllara göre öğrenciler bu yıl daha şanslı. Çünkü üniversi-te sayısı 137'ye çıktı, konten-janlar yüzde 16 arttı ve en önemlisi bu yıl ÖSS'ye giren öğrenci sayısı geçen yıla gö-re yaklaşık 200 bin kişi azal-dı. Sınava giren yaklaşık 1 milyon 350 bin adaydan 302 bini iki yıllık meslek yükseko-kulları olmak üzere 635 bini bu yıl üniversiteli olacak.

Üniversite sınav sonuçları açıklandı; şimdi sıra tercihlerde. Gerek kontenjanların artırılması gerekse baraj puanlarının 20 puan düşürülmesi bu kez tercihlerde daha dikkatli olunmasını gerekli kılıyor. Sistem içinde puanlar yine arz-talep dengesine göre değişecek. Ancak bu seneki ÖSS'deki sözel bölüm sorularının zorluğu Türkiye ortalamalarının düşmesine ve dolayısıyla öğrencilerin genel başarı sıralamasını da değiştirecek. Bir de buna kontenjanların artması eklenince öğrencinin daha ince düşünmesi gerekiyor. Uzmanlar bu konuda öğrenciyi uyarıyor: Tercihlerde puanı değil, kesinlikle başarı sırasını dikkate alın.

Zirve Dergisi rehberlik uzmanı Hakan Baykal tercih sırasında hiçbir zaman puanın baz alınmaması gerektiğini belirterek, "Öğrenci bu yıl kontenjan artışlarını dikkate alarak başarı puan barajını öne çekmeli. Mesela bir program geçen yıl 15 bininci sıradaki bir adayı yerleştirmişse öğrenci bu program için bu yıl barajını 8 binlerde kurmalı." dedi.

Fakülte veya yüksekokul tercihi yapabilmek için gerekli 185 ve 165 olan taban puanın 20 puan geriye çekilmesi ise en fazla vakıf yükseköğretim kurumları ile KKTC'deki özel üniversitelere yaradı. Barajı geçemeyen öğrencilerin çokluğu yüzünden kontenjanlarını dolduramayan bu üniversiteler şimdi öğrenci sıkıntısı çekmeyecek.

GİTMEYECEĞİNİZ ÜNİVERSİTEYİ TERCİHE YAZMAYIN

Öğrenciler şu an gelecekleri adına önemli bir karar aşamasında. Çünkü yapacakları tercihler onların aynı zamanda mesleklerini, gelecek planlarını, sosyal çevresini ve hatta sosyal statülerini büyük oranda etkileyecek. Bu yüzden tercihlerde çok dikkatli davranılması gerekiyor. FEM Dershanesi Rehberlik Uzmanı Faruk Ardıç ve Zirve Dergisi Rehberlik Uzmanı Hakan Baykal, tercih yapacak öğrencilere şu uyarılarda bulunuyor:

2009 tercihleri için esas olan bilgiler, yayımlanacak olan 2008 Tercih Kılavuzu'ndaki bilgiler. Kılavuz dikkatle incelenmeli.

Tercih edilen bölüm ve üniversiteye dair özel şartlar mutlaka okunmalı.

Gitmeyi düşünmediğiniz bölümleri tercih etmeyin. Kayıt yaptırmasanız bile yerleştirildiğiniz bölümlerden dolayı ertesi yıl ağırlıklı ortaöğretim başarı puanınız yarı yarıya düşecek.

Tercih edeceğiniz bölümün yeni sistemde hangi puan türüne dahil olduğuna dikkat edin ve o türdeki puanınızı göz önüne alarak tercihinizi yapmalısınız.

Sadece istediğiniz bölümlerden oluşan tercih listenizi yüksek puanlı olandan düşük puana doğru sıralayın. Siz daha düşük puanlı bir bölümü istiyorsanız sadece onu üste yazmanız gerekir. Bu halde istemediğiniz yüksek puanlı bir yeri sadece puanınız yettiği için yazmanızın bir anlamı yok.
Tercihleri yaparken dikkat edin: Hakkâri Üniversitesi'ni kazanıp Adana'da okuyabilirsiniz

Öğrenciler tercih yapmadan önce mutlaka Tercih Kılavuzu'nu okumalı. Çünkü kılavuzda yer alan en küçük bir bilgi öğrenciyi çok derinden etkileyebiliyor. Mesela bu yıl Hakkâri Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde açılan bazı bölümler öğrencilerini yer sıkıntısı ve öğretim elemanı yokluğundan dolayı 2 yıl Adana Çukurova Üniversitesi'nde okutacak. Hakkâri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Belenli, mühendislik fakültesinde de benzer bir durumun olacağını; ancak bu yıl yetişmediğini söyledi. Prof. Dr. İbrahim Belenli, "Mühendislik fakültesi öğrencilerini 2 yıl İstanbul Teknik Üniversitesi'nde misafir öğrenci olarak okutmak istedik; ancak takvim yetişmedi. Seneye düşünüyoruz. Ancak eğitim fakültemize bu yıl öğrenci alacağız ve bu öğrenciler 2 yıl Çukurova Üniversitesi'nde eğitim görecek." dedi.

Yine kılavuzda yer alan özel şartlar bölümünde ambulans ve acil bakım teknikerliği için tam teşekküllü resmi bir hastaneden sürücü belgesi almaya engel olmayan bir beden yapısı ve ruh sağlığına sahip olduklarını belgeleyen rapor almaları; kurtarma, taşıma işlerinde yeterli vücut yapısı ve gücüne sahip olmaları; öğretim programı gereği ikinci sınıfta araç kullanmalarının zorunlu olması nedeniyle kayıt tarihinde 17 yaşını tamamlamış olmaları gibi şartlar aranıyor. Bazen de aynı bölüm olmasına rağmen üniversiteler arasında farklı uygulama olabiliyor. Mesela Almanca öğretmenliği bölümüne yerleştirme için Anadolu Üniversitesi, yabancı dilden İngilizce, Fransızca dahil ayrım yapmadan hangi sınava girmiş olursa olsun kabul ederken Hacettepe Üniversitesi sadece Almancadan sınava girmeyi kabul edebiliyor.

Zirve Dergisi Rehberlik Uzmanı Hakan Baykal kılavuzlardaki özel koşullar bölümünün çok önemli olduğunu belirterek, "ÖSYM tarafından hazırlanan Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'nda, programların özel koşulları bulunmaktadır. Bu bölge yeterince incelenmeden yapılan tercihler sonrasında birçok öğrenci yerleştirildiği halde kayıt yaptıramamaktadır." diyor.
Bunlara dikkat edin

* Tercih listesinin tümünü doldurmak zorunda değilsiniz.
* Tercih ettiğiniz yükseköğretim programlarını sıralarken aldığınız ÖSS puanından ziyade, başarı sırası daha gerçekçi sonuç verecektir.
* Her yıl olduğu gibi bu yıl da tercih hakkı 24'tür. Tercihlerin tamamının doldurulması kişiye avantajlı olunmasıyla bir ilgisi yok. Bu tamamen öğrencinin isteğine bağlı bir durumdur.
* Tercihlerinizi yaparken önce dört yıllık programlar, sonra da AÖF programları yazılacak diye bir kural yok.
* Puanınıza ve isteklerinize göre bu programları karışık olarak da tercih listenizde sıralayabilirsiniz.
* Ailenize ve çevrenize danışın. Ancak son karar sizin olsun.
* Mutlaka bir uzmandan yardım alın. Değişen sistem nedeniyle bu yıl tercih hatalarının fazla olması bekleniyor. Fakat uzmanın tercihlerinizi sizin için yapmasını beklemeyin.
* Seçtiğiniz üniversitenin vakıf veya devlet üniversitesi olmasına, burs durumuna dikkat edin. Yeni açılan bölümlere önem verin ve iyi inceleyin.
* Tercih listenizi teslim etmeden bir fotokopisini alın.

Öğrencilerin en çok yaptığı hata: Ölü tercih

Tercih aşamasında öğrenciler pek çok hata yapıyor. Bunlardan en önemlisi ise ölü tercih. Aynı puan türünden alt sıralara yazdığınız bir programın puanı, üst sıralara yazdığınız programın puanından fazla olması durumuna ölü tercih deniyor. Tercih edilecek programlar 24'ten fazla ise hatalı sıralanan bu durumların gözden geçirilmesi gerekir. Bu durumda tercihlerde istek ile programın geçen seneki puanları arasında paralellik göstermesine dikkat edilmeli. Bir yükseköğretim programı seçecek adaylar için ailelerin tercihlere müdahaleci olması, onlar için en iyisini kendilerinin bildiğini düşünmesi, baskıcı olması, çocuğuyla yeteri kadar iletişim kurmadığından onu iyi tanımama ve bunun farkında olmaması gibi durumlar tercihleri olumsuz yönde etkiliyor. Bazen de öğrencinin beklentisi ve yaşamsal öncelikleri, ailenin beklenti ve öncelik sırasıyla uyuşmuyor. Öğrenci "Benim meslek ve iş yaşamından beklentim statü ve liderliktir." derken, aile "Meslek ve iş yaşamından beklenti maddi doyum olmalıdır." diyebilmekte. Problem en fazla genç ve aile arasındaki bu algılama ve yorum farkında ortaya çıkıyor.
En sık hangi yanlışlar yapılıyor?

1. Ölü tercih (Aynı puan türünden alt sıralara yazdığınız bir programın puanı, üst sıralara yazdığınız programın puanından fazla olması)
2. Kişinin seçmek istediği üniversite hakkında detaylı bilgi sahibi olmaması,
3. Öğrencinin kendi yetenek ve isteklerini bilmeden mesleki tercih yapması,
4. Seçilen yükseköğretim programının özel şartlarının gözden geçirilmemesi, (ÖSYM tarafından hazırlanan Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu'nda, programların özel şartları bulunmaktadır. Bu bölge yeterince incelenmeden yapılan tercihler sonrasında birçok öğrenci yerleştirildiği halde kayıt yaptıramamakta.)
5. "Puanım kaybolmasın" anla-yışı ile öğrencinin girmek istediği değil, puanının yettiği daha yüksek puanla öğrenci alan bir programı tercih etmesi,
6. Öğrencinin, programların puan türleri ile liseden mezun oldukları alanları dikkate almaksızın tercih yapması. (Lisede sözel alanından mezun olan bir öğrencinin, EA -2 puanı ile hukuk fakültesini tercih etmesi gibi)





Yorum Ekle Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yazdır Yazdır Toplam 10 Yorum
başarı sıram tutuoo ama puan tutmuo
özlem
benimde durum tam tersi puan yetmıo ama sıralama tutuo anlamdım gitti
21 Temmuz 2009 Salı 13:44
----
nur
arkadaşlar herkes farklı söylüyo şimdi biz başarı sıramızın 7-8bin üstündenmi başlıcaz tercih yapmaya.ben sayısalcıyım başarı sıram 258000lerde ben başarı sırası 250000 olan fizik bölümünü istiyorum gelme ihtimali varmıdır sizce lütfen cevaplarsanız sevinirim...!
20 Temmuz 2009 Pazartesi 19:17
başarı sırası
derya taşçı
arkadaşlar kafam çok karıştı ben düz lise mezunuyum say-1 puanım 294 bi kaç üniverstenin ebelik geliyo du ama şimdi bide başarı sırası çıktı benim ki 153000 lerde ama ebelik 140000 lerde ben neye göre tercih yapmalıyım puan fazlasıyla yetiyo ama başarı sırası uymuyoo
17 Temmuz 2009 Cuma 18:18
__?
adem erdoğan
yani ben 15000. olduysam 8000 lerdeki bölümleri mi tercih etmeliyim. :S
17 Temmuz 2009 Cuma 12:17
Yanlışlık var!
Ömer AKÇAY
\"Mesela bir program geçen yıl 15 bininci sıradaki bir adayı yerleştirmişse öğrenci bu program için bu yıl barajını 8 binlerde kurmalı.\" bunu açar mısınız_?Hakan Eroğlu\'na katılıyorum.Çünkü sıralama olarak dez avantajlıyız bu sene mesela ben 7 bin kişi gerideyim geçen seneki puandaşıma göre!
17 Temmuz 2009 Cuma 11:28

Okul birincilerine çifte şans

Okul birincilerine çifte şans

Sibel Kahraman
güncellenme zamanı 29.7.2008

* Haberi tek sayfada göster
* Habere yorum yaz
* Arkadaşına gönder
* Sitene ekle
* Sayfayı yazdır
* RSS
* Cepten oku
* Bize Ulaşın

haberi paylaş

* Facebook
* Google
* Yahoo
* Mixx
* Digg
* StumbleUpon
* Del.icio.us
* reddit
* Twitter
* Myspace
* friend feed

Blog yaz, haberi yorumla!
Web siteni ekle, Günün Sitesi yarışmasına
sen de aday ol!
HABERİN ETİKETLERİ

* Ege Bolu Rize Buca Abant İzmir Konya Muğla Afyon finans eğitim Avrupa Uludağ Ankara lisans Kıbrıs Isparta Sakarya Erciyes yazılım Maltepe Giresun Denizli Akdeniz Kocaeli Marmara tekstil Kayseri İstanbul Erzincan biyoloji Pamukkale mezuniyet Hacettepe Kırıkkale Eskişehir Balıkesir Gaziantep Karadeniz istatistik üniversite Mimar Sinan Doğu Avrupa
* Sen de etiket ekle!
gönder

milliyet.com.tr hep yanınızda

* + Haberci ile bilgisayarında oku
* + Sitene ekle ile haberleri sitende göster
* + SMS ile cebine gelsin
* + İnternet ile cepten oku

Üniversite Seçme ve Yerleştirme Sınavı sonunda okul birincileri iki kez yerleştirme işleminden geçiyor. Okul birincisi olarak yerleşemeyenlerin tercih listelerine tekrar bakılarak normal yerleştirme işlemi yapılıyor

ÖSYM okul birincilerini her yıl ödllendiriyor. Bu ödüllendirme bazı bölümlerde okul birincilerine kontenjan ayırmak şeklinde gerçekleşiyor. Öğrenciler tercih listelerini gönderdiklerinde yerleştirme işlemi yapılırken okul birincilerine farklı bir işlem yapılır. Bu işlemin birinci aşamasında tercihlerin ilgili bölümü yazan okul birincileri arasından ayrılan kontenjan kadarı yerleştirilir. Eğer okul birincisi olan öğrenci tercihlerinden herhangi birisine okul birincisi olarak yerleşmezse normal bir öğrenci gibi tercih listesine tekrar bakılarak normal yerleştirme işlemi yapılır.Yani okul birincisi öğrenciye iki kez bakılır.
Okul birincisi olarak tercih yaparken avantajınızı kullanmak için ilk 10 tercihinizi kendi sıralamanızın 30- 35 bin üzerinden yazmalısınız. Diğer tercihlerinizi ise kendi sıralamanıza eşit veya düşük sıralamalı bölümlere yer vermelisiniz.
Okul birincilerine ayrılan kontenjan ayrıcalığı yalnızca bu yıl için geçerli olacak. Okul birincilerinin kendi okullarında en yüksek ağırlıklı ortaöğretim başarı puanına sahip olabilmeleri için okullarındaki en yüksek mezuniyet puanına sahip olmaları gerekiyor.
Okul birincileri için ayrılan kontenjanlar sınırlı. Bu nedenle tercihlerin tümünü çok istenen programlar arasında yapan okul birincileri puanlarının yüksek olmaması durumunda hiçbir programa yerleştirilmeyebilirler. Kılavuzda yer alan tüm genel kurallar okul birincileri için de geçerli. 2008 ÖSS’de 160’dan az ÖSS puanı alan okul birincileri diğer adaylarda olduğu gibi yerleştirme işlemine alınmazlar.

Sporcu öğrenciler
Spor dallarında yetenekli ve üstün başarılı adaylar spor alanlarındaki yükseköğretim programlarına yerleştirilirken ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları YÖK’ün belirlediği katsayıyla çarpılarak ÖSS puanlarına ekleniyor. Bu uygulamadan yararlanabilmek için olimpiyat oyunları, dünya şampiyonası, Akdeniz oyunları, Avrupa şampiyonası, Karadeniz oyunları, Güney Doğu Avrupa ülkeleri oyunları, üniversiade oyunları, dünya ve Avrupa gençlik olimpik festivali ile dünya askeri oyunlarında ilk üçe girmesi gerekiyor. Bu adaylar, merkezi yerleştirme dışında ÖSS puanları, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanları, yükseköğretim programının kontenjanları ve adayların tercihleri gözönünde tutularak ÖSYM tarafından yerleştiriliyor.

OKUR TERCİHİ

Hukuk tercihi yapmak istiyorum. (Ümit Kozan)

Üniversite Fakülte
Erciyes Hukuk
Kocaeli Hukuk
Selçuk Hukuk
Çukurova Hukuk
Kırıkkale Hukuk
Kırıkkale Hukuk (İÖ)
Selçuk Hukuk (İÖ)
Atatürk Hukuk
Erzincan Hukuk
Dijle Hukuk
KTÜ Hukuk
Bahçeşehir Hukuk
Maltepe Hukuk

Sorun, yanıtlayalım

Say-2 sıralamam 6931.Benim önümde eşit ağırlık öğrencisi ya da ortak alandan tercih yapacak fazla sayıda sayısalcı var mı? Tercihlerimi hangi sıralamadan başlayarak yapmalıyım? Bahçeşehir Üniversitesi Endüstri Mühendisliğine burslu girme şansım ne kadar?
Senin önünde eşit ağırlıkçı yok denecek kadar az. Dolayısıyla senin tercihlerini etkilemez. Tercihlerini üst taraftan istediğin yerde başlat. Ancak en son tercihin senin sırandan 10000 düşük olsun. Bahçeşehir Üniversitesi endüstri mühendisliğini tercihlerin ararsında göster bence girebilirsin.

0.8 AOBP SAY-2 114607 mühendislik, istatistik, biyoloji, fizik mühendisliği istiyorum. Gidebileceğim iller Ankara, Kayseri, Eskişehir, Konya, İzmir, Muğla, Isparta, Bolu. Tercihlerime kaçıncı sıralardan başlamalıyım?
Tercihlerine 90000’lerden başlamalısın.

EA-2 başarı sıram 42037, 20000 ile en son öğrenciyi alan bir okulu kazanma şansım var mı? Yani tercih listemi 20000 den başlatmalı mıyım? Çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri ve uluslar arası finans hakkında bilgi verirseniz çok sevinirim.
Tercih bir olasılıktır sen olasılıklarını yüzde 1’den başlayarak yüzde 99’a kadar arttırmalısınız. Dolayısıyla ilk tercihler 20000’lerde olabilir. ÇEKO ekonomi ve iş hukuku dersleri veren bir bölümdür. İktisat , işletme, ekonomi ve çalışma yaşamı alanında eğitim alırlar. Ancak uluslar arası finans daha kapsamlı bir eğitim.

Oğlum Serhat Günaydın SAY-2 alanından 300.963 puan aldı. Sıralaması 67.187. Makine mühendisliği, malzeme mühendisliği, kimya ve inşaat mühendisliği istiyor. 53 bin ile 55 bin sıralaması tutar deniyor. Doğru mu?
Tercihlerinizi belirttiğiniz bölümlerden yapabilirsiniz. 40 binden başlayarak 80 bine kadar yazabilirsiniz. Büyük ihtimalle 50 binlerde bir bölümü yerleşebilirsiniz.

SAY-2 puanım 288. Başarı sıralamam 96047. İnşaat, makine, çevre mühendisliği bölümlerini istiyorum. Tercih yaparken sıralamaya bakacak olursam çok umudum kalmıyor. Fakat bir yandan kontenjan artışı ve eski mezunların benden önceki sıralara yerleşmiş olabileceğini düşündüğümde umutlanıyorum. Aşağı yukarı hangi aralığa yerleşebilirim.
Söylediklerin tamamen doğru. Kontenjan artışı, 290 üzerinde daha az öğrenci olması senin avantajın. Bunu kullanmalısın. Sıralama yaparken 70 bin ile 100 bin arasından yapabilirsin.

SAY-2 başarı sıram 88.287. Doğu illerinde kimya mühendislikleriyle tercihe başladım. Atatürk Üniversitesi 76500 olabilir mi? Kaçtan başlamalıyım? Kimya ve kimya mühendisliklerini yazıyorum 4 yıllık bir fakülte şansım var mı? Kimya bölümü okursam iş bulabilir miyim?
4 yıllık şansın var. Tercihine 60 binden başlayabilirsin. Kimya mühendisliği iş alanı oldukça geniş.

SÖZ-1 sıralamam 890.382. SÖZ-2 puanım 158.729. Bu puanlarla 4 yıllık nerelere girebilirim?
Puanların 4 yıllık için yetersiz. Ön lisans veya açıköğretim tercih etmelisin.


OKUR TERCİHLERİ

Kızım Ezgi Uzanay’ın SAY-2 başarı sırası 11.689. Tıp, diş hekimliği, eczacılık istiyor.
Üniversite Fakülte
KTÜ Tıp
Süleyman Demirel Tıp
Kırıkkale Tıp
Afyon Kocatepe Tıp
Dicle Tıp
İnönü Tıp(ing)
Düzce Tıp
Cumhuriyet Tıp
Marmara Diş Hekimliği(İng)
İstanbul Diş Hekimliği
Ege Diş Hekimliği
Selçuk Diş Hekimliği
Ondokuz Mayıs Diş Hekimliği
Erciyes Diş Hekimliği
Kırıkkale Diş Hekimliği
Cumhuriyet Diş Hekimliği
Sakarya Tıp (yeni bölüm)
Rize Tıp (yeni bölüm)
Namık Kemal Tıp (yeni bölünm)
Mustafa Kemal Tıp(yeni bölüm)
Kocaeli Diş Hekimliği(yeni bölüm)
Erzincan Tıp (yeni bölüm)
Giresun Tıp (yeni bölüm)

SÖZ -2 başarı sıram 33.685. Öncelikle Ankara ve iletişim fakültelerinden bir bölüm istiyorum.
Üniversite Fakülte Bölüm
Anadolu İletişim Bil. İletişim
Anadolu İletişim Bil. İletişim
Gazi İletişim Halk. İliş. Tanıtım
Marmara İletişim(İÖ) Halk. İliş. Tanıtım
Ankara İletişim Radyo-Sinema-TV.
Marmara İletişim(İÖ) Radyo-Sinema-TV.
Gazi İletişim Radyo-Sinema-TV.
Anadolu İletişim. Bil. Basın Yayın
Bahçeşehir İletişim(yüzde 50 B) Halk. İlişkiler
Bahçeşehir İletişim(Yüzde 50 B) Sinema-Tv.
Başkent İletişim(Yüzde 25 B) Halk. İlişk.

Diş Hekimliği, mimarlık, bilgisayar mühendisliği, kimya mühendisliği istiyorum. İzmir, İstanbul, Ankara, Denizli ve Eskişehir istiyorum. SAY-2 başarı sırası 21.253.(Yasemin Aktürk)
Üniversite Fakülte Bölüm
İTÜ Mimarlık Mimarlık
Gazi Müh. Mimar. Bilgisayar Müh.
Ege Mühendislik Bilg. Müh.
Dokuz Eylül Mühendislik(İng) Bilg. Müh
İzmir YTÜ Mühendislik(İng) Bilg. Müh.
Mimar Sinan Mimarlık Mimarlık
YTÜ Mimarlık Mimarlık
Gazi Müh. Mimarlık Mimarlık
Hacettepe Mühendislik(ing) Kimya Müh.
İzmir YTÜ Mimarlık(İng) Mimarlık
Dokuz Eylül Mimarlık Mimarlık
YTÜ Kimya- Met. Kimya Müh.
Marmara Mühendislik Kimya Müh.
Ege Mühendislik(İngi) Kimya Müh.
İzmir YTÜ Mühendislik Kimya Müh.
İstanbul Mühendislik Kimya Müh.
Ankara Mühendislik Kimya Müh.

Yazılım, bilgisayar, elektrik elektronik, gıda, tekstil ve endüstri mühendislikleri ile ilgileniyorum. Bana bir tercih listesi hazırlayabilir misiniz ?
Universite Fakülte Bölüm
Balıkesir Müh.-Mimarlık Endüstri Müh.
Dumlupınar Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
İnönü Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
Pamukkale Mühendislik Endüstri Müh.
Kırıkkale Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
Sakarya Mühendislik Endüstri Müh.
Atatürk Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
Gaziantep Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
Erciyes Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
S. Demirel Müh-Mimarlık Elektronik ve Hab. Müh.
Dumlupınar Mühendislik Endüstri Müh.
Kırıkkale Mühendislik Endüstri Müh.
Kırıkkale Mühendislik Elek. Elektronik Müh.
Ege Mühendislik Tekstil Müh.
M. Kemal Müh.-Mimarlık Elek. Elektronik Müh.
Dokuz Eylül Mühendislik Tekstil Müh.
Uludağ Müh-Mimarlık Tekstil Müh.
Pamukkale Mühendislik Tekstil Müh.
Gaziantep Mühendislik Tekstil Müh.
Çukurova Müh-Mimarlık Tekstil Müh.
S. Demirel Müh-Mimarlık Tekstil Müh.
Çukurova Müh-Mimarlık(İ.Ö.) Tekstil Müh
ODTÜ K.Kıbrıs Kampüsü Elek. Elektronik Müh.


Sayısal öğrencisiyim. SAY2 ile tercih yapacağım. SAY2 başarı sıram 75624.

Üniversite Fakülte Bölüm
Çukurova Eğitim Fen Bil. Öğrt.
Uludağ Eğitim Fen Bil. Öğrt
Osmangazi Eğitim Fen Bil. Öğrt
Balıkesir Necatibey Eğitim Fen Bil. Öğrt
Kocaeli Eğitim Fen Bil. Öğrt
Selçuk A. Keleşoğlu Eğitim Fen Bil. Öğrt
Dokuz Eylül Buca Eğitim(İ.Ö.) Fen Bil. Öğrt
Ç. Onsekiz Mart Eğitim Fen Bil. Öğrt
Abant İ.Baysal Eğitim Fen Bil. Öğrt
Ondokuz Mayıs Eğitim Fen Bil. Öğrt
Pamukkale Eğitim Fen Bil. Öğrt
KTÜ Fatih Eğitim Fen Bil. Öğrt
Balıkesir Necatibey Eğitim(İ.Ö.) Fen Bil. Öğrt
Kocaeli Eğitim(İ.Ö.) Fen Bil. Öğrt
Kırkkale Eğitim(İ.Ö.) Fen Bil. Öğrt
Balıkesir Müh.-Mimarlık İnşaat Müh.
S. Demirel Müh.-Mimarlık İnşaat Müh.
Erciyes Mühendislik(İ.Ö.) İnşaat Müh.
Pamukkale Mühendislik(İ.Ö.) İnşaat Müh.
Namık Kemal Çorlu Mühendislik İnşaat Müh.
Z.Karaelmas Mühendislik(İ.Ö.) İnşaat Müh.
Mimar Sinan Fen-Edb. İstatistik
Ege Fen-Edb. İstatistik
Dokuz Eylül Fen-Edb. İstatistik

YARIN:

Özel yetenekliler için alternatifler
Okur tercihleri
Bölümlerin kontenjan ve başarı sıraları

20 Temmuz 2009 Pazartesi

tv5

tv5

TV5 UYDUDAN GİTTİ

TV5 UYDUDAN GİTTİ....AMA HİÇBİR HABER YOK...ORTALIKTA DOLAŞAN HABER UYDU KİRASINI ÖDEYEMEDİĞİ İÇİN YAYINI KESİLDİ HABERİ....
TV5 BİR AN ÇNCE UYDUYA DÖNSÜN


Siz Yusuf Kaplan'ı Çooook Ararsınız
Çar, 01/03/2006 - 15:09 — ismail kılıçarslan

Yusuf KaplanBen asıl, “Yusuf Kaplan, TV5’in genel yayın yönetmeni oldu” haberini duyunca şaşırmıştım.

“Yusuf Kaplan, tam da şark politikacılarına mahsus bir takım ayak oyunları ile TV5’in yayın yönetmenliğinden el çektirildi” haberini duyunca, şaşırmadım. Bu, beklediğim bir şeydi benim.

Bakınız, hep böyle olmuştur ve hep böyle olacaktır. Daha geçen gün, SP’li bir ağabeyimiz, “ilçe teşkilatında en çok çalışan adam bendim. Günün birinde bana ‘seni kırklar meclisine alalım’ dediler. Bu, bana açıkça ‘git’ demekti. Ben de mesajı alıp gittim” diyerek anlatıyordu.

Ben, mevzii asla terk etmemiş bir adam olarak, evet, sabahlara kadar bayrak asan bir adam olarak, Milli Görüş’ün bu kasabalılığından, bu köylülüğünden bıktım usandım be abi.*

Şimdi olayları baştan alıp hatırlayalım. Neler olmuştu?

“Milli Görüş, bir televizyon kuruyor” haberi, gündeme bomba gibi düşmüştü. Televizyonun genel yayın yönetmenliğine Yusuf Kaplan’ın getirilmesi ise, hepimizi umutlandırmıştı. Çünkü, Yusuf Kaplan, bu memleketin en namuslu entelektüellerinden biriydi. Düpedüz “medeniyet savaşçısı” idi. Üstelik, “sinema nedir”, “televizyon nasıl bir şeydir” sorularına çok sağlam cevapları olan biriydi. Kulağımıza gelen haberler de Milli Görüş’ün TV5’e ekonomik anlamda kesintisiz destek olacağı idi. Yani, televizyonun başında iyi bir kaptan vardı. Parası da olacaktı TV5’in. O zaman, işte beklediğimiz televizyon karşımızdaydı.

Böyle sanmış ve heyecanlanmıştık.

Kurulma aşaması, test yayını bilmem ne kötü gidiyordu; ama bizdeki beklenti aynı idi: Nasılsa Milli Görüş, söz verdiği ekonomik desteği verir ve Yusuf Kaplan, hayalindeki birinci sınıf yayıncılığı gerçekleştirir.

O destek, bir türlü gelmedi. TV5, ekonomik krizden bir türlü çıkamadı. Milli Görüş, Yusuf Kaplan’ı ve TV5’i ters köşeye yatırdı. Yusuf Kaplan’ın, hayallerini gerçekleştirmesi bir yana, TV5’in yayınını devam ettirmek gibi bir sorunu vardı artık. Programcıların hemen hiç biri kendilerine vaat edilen ücretleri alamıyorlar; çalışanlar alamadıkları 5-6 aylık maaşlarıyla geçim savaşı veriyorlardı.

Yusuf Kaplan, bu zor dönemde, tam bir yatıştırıcı ve uzlaştırıcı görevi görüyor; risk alıyor ve yayının devam etmesi, işlerin düzelmesi için gayret ediyordu. Ben, Yusuf Kaplan’ın hatırı için TV5 ekranına çıkan, Yusuf Kaplan’ı kıramadığı için maaşının üçte birine talim eden insanlar tanıyorum. Şimdi size, bu isimleri tek tek sayabilirim. İçerde milyarlarca alacağı olan programcılar, aylarca maaş alamamış elemanlar sayabilirim.

Yusuf Kaplan, TV5’i bir “medeniyet platformu” haline getirmek istiyordu abiler. Bunu iyi etüt etmek lazım. Ekrana çıkardığı sunucudan tutun da yayınladığı filme kadar TV5’i bir “medeniyet platformu” olarak görmek istiyordu. İstiyordu ki TV5, şık cevaplar veren, önemli meselelerde referans kabul edilen, aktif, sözü olan bir televizyon olsun. Biz, zaman zaman bunun örneklerini de gördük o ekranda.

Doğrudur. Gelinen son noktada, TV5, parasızlıktan, imkansızlıktan, bir çeşit radyo, bir çeşit “dolgu yayınlayan yerel televizyon” haline dönüştü. Ama bu dönüşümde, Yusuf Kaplan’ın en küçük bir sorumluluğu yoktur. Aksine, o ekranda hala bir şeyler yayınlanabiliyorsa, hala o ekranda yayın varsa; bu tamamen Yusuf Kaplan’ın başarısıdır. İnsan ilişkilerindeki başarısı, uzlaştırmadaki başarısı, olaya bakıştaki başarısı.

Peki. 2 yılı aşkın süredir canhıraş gayretlerle bu televizyonu ayakta tutan Yusuf Kaplan’ın ödülü ne oldu?

Son günlerde Yusuf Kaplan’ın yakın çevresine “yakında iyi şeyler olacak, bir şeyler düzelecek” dediğini biliyorum ben. Bu, TV5’in ekonomisinde bir rahatlamayı ve Yusuf Kaplan’ın hayalindeki işleri gerçekleştirmeye başlayacağını işaret ediyordu.

Ancak, Yusuf Kaplan’ın hayallerini gerçekleştirmesine elbette müsaade edilemezdi. İşler iyi gitmeye başladığında “zorluğa katlanan” adamları mevcut yapıdan uzaklaştırmak, bizim mahallenin geleneklerindendir çünkü.

Üstelik, uzaklaştırma biçimi şık olsa gam yemeyeceğim. Yani, bir yetkili ağız Yusuf Kaplan’a gelip “bizim artık seninle işimiz bitti. Sen artık git” dese bunu anlayacağım. Ama bunun yerine bir kasaba politikacısı Yusuf Kaplan’a gelip “sana genel yayın danışmanlığı öneriyoruz” demiştir. Enteresan olan budur.

Maalesef, Türkiye’de İslamcı siyasetin gelip gelip tıkandığı, gelip gelip duvara tosladığı mesele, Yusuf Kaplan’a yapılan davranışta bir kez daha kendini göstermiştir. İslamcı siyasetçiler, entelektüelleri, kuramcıları, yazarları, şairleri hep zor zamanlarda, sıkışık anlarda hatırlarına getirirler. Onlarla işleri bitince de “sınırlı algılama biçimlerine” kesin dönüş yaparlar.

Bunca tozun dumanın arasında olan TV5’e olmuştur. TV5, “Müslüman-Türklerin ARTE’si olmak yerine Milli Gazetenin görüntü oynatanı” olmayı seçmiştir bu son hamleyle. Vatana millete hayırlı olsun.

*Ellinci Kere Not: “Kasabalılık” ve “köylülük” tanımları coğrafi değil, sosyolojik tanımlardır. Sözlükteki ikincil anlamları ile kullanılmışlardır. Buradan magazin çıkmaz yani. Boşuna heveslenmeyin

**Önemli Not: Yusuf Kaplan’ın TV5’teki görevine dönme ihtimali gündemde imiş. Keşke…

14 Temmuz 2009 Salı

Sonuçlarında Alınan Puana Göre Nasıl Tercih Yapılmalıdır

Sonuçlarında Alınan Puana Göre Nasıl Tercih Yapılmalıdır

-Adaylar Düz Lise Mezunu İseler Alan dışı tercihlerde 0.3 ile çarpılacağını unutmamalıdırlar.

-2 Yıllık Yüksek Öğretim Programlarına Yerleşmek İsteyen Adaylar Öncelikle Hangi Puan Türüne Sahiplerse Örneğin Sözel Bölüm Çıkışlı Adaylar Sözel Meslekleri Tercih Edeceklerdir.

-4 Yıllık Programları İsteyen Adaylar ise 2009 öss sonuçlarında yeterli puanı alıp almadığına bakmalıdırlarki yerleşme şansları yüksek olsun.

-2009 öss sonuçlarında kaç puan almış olursanız olun size göre uygun yerler muhakkak bulunacaktır Barajı Geçmiş Tüm Öğrenciler İçin Mutlaka 2 Yılllık Yada 4 Yıllık Programlama Yerleşme Şansı Vardır.

-Öğretmenlik Bölümü İstiyorsunuz Diyelim Önceliğin Anadolu Öğretmen Liseleri Olduğunu Hatırlatmak İsteriz

-Öğretmen Lisesi Mezunu Birisi Öss Sonuçların'dan Ham Puan Olarak 220 Aldığını Varsayalım Siz İse Ham Olarak 230 Aldınız Fakat O eK Puan Alacağından O Yerleşecektir Büyük İhtimalle

-İhtimal Derken Şunu Demek İstiyoruz Arada 20 Puan Gibi Önemli Bir Fark Bulunuyorsa Yerleşme Şansınızın Düşük Olacağını Uzmanlardanda Nettende Görebilirsiniz

-Varsayımları Bir Kenara Bırakıp Gerçekçi Olmak Gerekirse Birazda Şunları Düşünmekteyiz

-Toplamda 300 Puan Aldınız Ve Bilgisayar Mühendisliği Kazanmak İstiyorsunuz İlk Tercihinize 330 Puanlı Biryer Yazarsanız Ve Anadolu Lisesi Yada Düz Lise Mezunu İseniz Yerleşme Şansınızı Siz Tahmin Edin Meslek Lisesi Bilgisayar Bölümünde Okuyanlar Sizi Kaydıracaktır

-Sizin ilk tercihinize En Fazla 305-310 Yazmalısınızki Bunlar Bile Fazla Olabilir Kesin Birşey Söylemek Yanlış Olur 2009 Öss Sonuçlarından 300 Aldınız ilk tercihinize 305 li yazın yerleşirsiniz diyemeyiz ama 299 lu yazarsanız yerleşme şansınız artar diyebiliriz

-daha objektif olmak açısından çevrenizdeki yerleşenlerin durumuna bakmanızda yarar var

-Bizlerde bir örnek verelim

-Geçen Sene Düz Lise Çıkışlı Bir Aday ham 250 alıyor ve okul puanıda 70 250+70=320 yapıyor

-Bu Aday Kesn yerleşmek istiyor ve ilk tercihine çok istediği dokuz eylül üniversitesini değilde 312 ile almış biryer yazıyor ve kesin yerleşiyor doğuda bir matematik öğretmenliğine sonuçta yerleşiyor ama
büyük üniversitelerin matematik öğretmenlikletini yazmış olsaydu boğaziçi yada vs... yerleşemeyeilirdide o 320 almasına rağmen ilke 312 yzdı ve sonuçta yine matematik öğretmenliğine yerleşti

-Sonuç olarak şunu Söyleyebiliriz İstediğiniz Bölüm Olduktan Sonra Ve Kesin Yerleşmek İsteyenler Üniversite Ayrımı Yapmamalı Ve Puanlarının Altını Yazmalarını Tavsiye Ediyoruz ki Yeleşme Şansları Çok Artsın Ama Yinede 3-4 Puan Üstünüde Yazabilirsiniz ama üstünü yazıp yerleşen kişi sayısı azdır

-Yukarıdaki Bilgilerin Aydınlatıcı Olduğunu Umar Ve 2009 Öss Sonuçlarında En Yüksek Puanları Almanızı Diler Sağlıcakla Kalın Diyoruz...
Gönderen Admin zaman: 03:01

4 Temmuz 2009 Cumartesi

AK Parti ve Gülen’e sahip çıkmak

AK Parti ve Gülen’e sahip çıkmak.
16.06.2009

Taraf Gazetesi’nin açıkladığı “gizli belge” tozu dumana kattı. Belgenin içeriği oldukça vahim. Belgeyi hazırlayanlar AK Parti ve Gülen Grubu’nu yıpratmak için her şeyi düşünmüşler. Hatta Kurtlar Vadisi’nin yönlendirilmesi bile hesaba katılmış. Peki bu durumda nasıl bir tavır almalıyız?

AK Parti halkın oylarıyla seçilmiş meşru bir iktidardır.

Gülen Grubu kabul edersiniz yada etmezsiniz, samimi olduğunu veya olmadığını düşünüyor olsanızda bu ülkenin gerçeği ve binlerce mensubu var. Hatta karşı olanların bile çocuklarını emanet ettikleri bir eğitim başarısı var. Etrafınızda cemaate karşı olan ama çocuklarını Gülen Grubu’nun okullarında ve dersanelerinde okutan yüzlerce insan rastlamanız mümkün.

Bu belgeyi hazırlayan ve planlayanların amaçlarının Türkiye’de olağanüstü bir zemin oluşturmak ve halkın iradesi ile seçilmiş bir siyasi partiyi darbe yoluyla yıkmaya çalışmasına karşı çıkmak boynumuzun borcudur. Belgenin nasıl ele geçirildiği ve içeriği konusunda şüpheleriniz olabilir ama darbelerden ve darbecilerden çok çekmiş bir toplum olarak darbeye ve darbecilere açıkça tavır koymak zorundayız.

Bu duruma karşı tavır koymak AK Parti ve Gülen’i savunmak anlamına gelmediğini artık anlamalıyız. Burada önemli olan darbeye karşı durmaktır. Bazıları bizi 28 Şubat’ta yalnız bırakmış olsa da biz onların bize yaptığını yapamayız. Bazıları gavura gösterdiği hoşgörüyü bizden esirgese de biz inancımız ve köklü tarihi geleneğimiz gereği darbecilere karşı çıkacağız.

AK Parti demek Gülen demek değildir.

Gülen demekte AK Parti demek değildir.

Siyaset ve cemaat ilişkisi karşılıklı denge üzerine bina edilir. Bunu bir kenara not edin. Konjönktür değiştiğinde “reel politik” neyi gerektiriyorsa her iki tarafta gereğini yapacaktır. Gülen Grubu ve AK Parti koalisyonu karşılıklı güç ve dengelere dayanmaktadır. Eğer o dengeler sarsılırsa her iki tarafında nasıl bir tavır ortaya koyacağını hep birlikte göreceğiz.

Fakat bizim durduğumuz noktadan bakıldığında, hem AK Parti, hemde Gülen Grubu’na karşı gerçekleştirilmek istenen bu darbe ve gayri meşru hareketlere sonuna kadar karşı duracağız. AK Parti’nin yanlışlarına karşı eleştirilerimiz elbette devam edecek. Gülen Grubu’nun siyasete ilişkin ortaya koyduğu “siyaseti içselleştirme ve cemaatin geleceğini bir partiyle özdeşleştirme” pratiğine karşı elbette eleştirmeye devam edeceğiz.

Taraf Gazetesi’ne askeri mahkemenin müdahale etmesinin doğru bir davranış değildir. Bu tür olaylara neden sivil bir mahkeme değilde askeri mahkemeler bakıyor doğrusu AK Parti önce bunu düzeltmelidir. AK Parti yeni anayasa ve sivilleşme konusundaki adımları geciktirdikçe bu tür olağanüstü durumların oluşmasını engellemek zordur.

Artık hepimiz sivilleşmeyi ve darbecilere karşı durmayı içimize sindirmeliyiz. Bunu iktidarda AK Parti var diye Milli Gazete Yazarı Hasan Ünal gibi “sun’i gündem” diyerek ötelersek kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan öte birşey yapmış olmayız.

Birilerinin geçmişte işlediği cürümler bizimde hata yapmamızı gerektirmez.

Ne demek istediğimi arif olan anlar…


Bu Yazı 2836 Kez Okunmuş

Erbakan`a haksız mahkumiyet tescillendi

Erbakan`a haksız mahkumiyet tescillendi.
04-07-2009 11:01

CHP`ye açılan davada eğer CHP suçsuz bulunursa mahkemenin kararı Milli Görüş Lideri Erbakan için verilen haksız mahkumiyet kararı içinde emsal teşkil edecek...

CHP`ye açılan davada Necmettin Erbakan`a müthiş bir fırsat doğdu. Erbakan kurtulacak...Anayasa Mahkemesi`nin CHP`nin 2004 yılı hesaplarında usulsüzlük tespit etmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açıldı.

Açılan davada CHP`nin eski Saymanı Mahmut Yıldız, eski muhasebe müdürü Ertuğrul Kaya ve muhasebe görevlisi Ersin Şenol`un yargılanması istendi. CHP lideri Deniz Baykal hakkında dava açılmamış olması `kayıp trilyon` davasında mahkum olan Necmettin Erbakan için emsal teşkil edecek.

Kayıtlar usule uygun değil
CHP`nin hesapları ile ilgili Maliye Bakanlığı`nın suç duyurusu üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı Anayasa Mahkemesi`ne göndermişti. Anayasa Mahkemesi de CHP`nin hesaplarındaki usulsüzlük nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`na suç duyurusunda bulunmuştu. Anayasa Mahkemesi`nin, CHP`nin 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait kesin hesap incelemelerine yer verilen iddianamede, ``2004, 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin usule uygun kayıtların tutulmaması, yevmiye defterinin zamanında tasdik ettirilmemesi, defter- i kebire sayfa numarası verilmemesi ve hiç tasdik ettirilmemesi nedeniyle` Siyasi Partiler Yasası`na aykırılık eyleminden, ilgili dönemlerdeki görevlilerin sorumlu olduğu`` belirtildi.

Tek tek hesap soruldu
Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede CHP hesaplarındaki usulsüzlükler sıralanırken şunlar belirtildi: "31 Aralık 2004 gün ve 188 yevmiyeli numaralı mahsup fişinde gider yazılan 13 bin 387 TL 94 KRŞ`luk harcamaya ilişkin hiçbir belgenin bulunmaması, gider yazılan harcamalara ilişkin belgelerin 10 Ocak 2005 gün ve 4 yevmiye numaralı mahsup fişine eklenerek tekrar gider olarak yazılması ile 2004 yılı için 13 bin 387 TL ve 94 KRŞ`luk harcamanın belgesiz, gider olarak gösterilmesi; İtalya seyahatindeki taksi ücretlerine ilişkin düzenlenen iki belgede, havaalanı ücretine ilişkin düzenlenen belgede tahrifat yapılarak bin 132 TL 13 KRŞ`un fazladan gider yazılması.``

Erbakan`a emsal olur
Anayasa Mahkemesi`nin suç duyurusu üzerine CHP`nin 2004 yılı hesapları ile ilgili dava açılması Refah Partisi`nin `Kayıp Trilyon` davasını yeniden gündeme getirdi. Eski Milletvekili Mustafa Kamalak "Deniz Baykal`a dava açılmaması doğru bir karar. Necmettin Erbakan dava açılarak neden mahkum edildi?" diye sordu.

RP`de Anayasa ihlal edildi Kamalak, CHP`nin hesapları ile ilgili izlenene yönteminin doğru bir yöntem olduğunu belirterek "Maliye, CHP`nin hesaplarını inceledi. Hazırlamış olduğu dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`na gönderdi. Başsavcılık da Anayasa Mahkemesi`nin hesapları incelemesini istedi. Anayasa Mahkemesi suç unsuru tespit etmesi üzerine Yargıtay Başsavcılığı`na dosyayı gönderdi.

Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu ihlal edildi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da dava açtı. Burada izlenen yöntem doğrudur" dedi. Başsavcılığa gönderildi CHP`de izlenen yöntemin kapatılan RP`nin `Kayıp Trilyon` davasında izlenmediğine dikkat çeken Kamalak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Maliye tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`na gönderilen dosya Anayasa Mahkemesi`ne değil Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`na iletilerek dava açıldı. Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu ihlal edildi.

CHP davasının sonuçlanmasından sonra Erbakan`ın yeniden yargılama isteme hakkı doğacaktır." Bu arada davanın açılmasındaki usul yanlışlığı nedeniyle `Kayıp Trilyon ile birlikte Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki davanın da düşeceğine dikkat çekiliyor. (Bugün)



Bu Haber 2043 kez Okunmuş

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR