13 Ağustos 2009 Perşembe

Twitter furyası, maksat Web 2.0 havasına uymak

Twitter furyası, maksat Web 2.0 havasına uymak
Tarih March 16, 2007

TwitterBu aralar sıkca Twitter’den her yerde duyar oldum. Şurada burada bir Twitter furyası var ama bir anlam veremedim. Twitter nedir sorarsanız ben de tam anlamış değilim tek bildiğim insanlar o an ne yapıyorlarsa onu yazıyorlar. Örneğin kahve içiyorsanız, ben şimdi kahve içiyorum diyorsunuz. Başkaları da bu yazdıklarınızı okuyabiliyor. Msn iletilerinde yazılanlar gibi desem daha iyi olur, msn iletindeki bu yazıları daha geniş bir platforma taşımışlar. Herkes kendi dilinde yazıyor, çoğunlukla tabi ingilizce. Türkçe Twitter çıkar mı bilmem, fakat Twitter kendi içinde gruplar ya da dillere ayrılırsa bu da mümkün olur. Peki bunun bize bir yararı ya da zarar var mı sizce ? İnsanlar neden kullanır Twitter’i ?

Birilerinin bu hoşuna gitse de insanların neden her şeyi anlattıklarını anlamıyorum. Hadi anladım, bir Web 2.0 denen bir şey var, insanlar paylaşarak bir şeyler yapıyorlar, ve bu da herksin işine geliyor. Flickr‘de fotoğraflarımızı yayınlıyoruz, Last.fm‘de dinlediklerimizi paylaşıyoruz, Bloglarımızda özgürce konuşup, bazen de dertlerimizi döküyoruz ortalığa. Sosyomat gibi siteler sayesinde ilgi alanlarımızı başkalarına gösteriyoruz, komik komik haretkler ile başkalarını güldüreceğiz diye film çekip bunu Youtube ekliyoruz. Google Belgeler , Zoho gibi yerlerde başkaları ile belgelerimiz topluca düzenleyebiliyoruz, Facebook gibi yerlerde insanlar üniversite hayatları hakkında bilgiler paylaşıyor, Digg sayesinde sevdiğimiz siteleri hep beraber yüceltip daha çok kişilerin okunmasını sağlayabiliyoruz.

Demek istediğim o kadar bilgiyi paylaşır hale geldik, birileri isterse bir kişinin hemen anında ne yaptığını, nerede oturduğunu ne içer ne eder herşeyi öğrenebilir. İnanıyorum ki ileriki yıllarda bu piyasa üzerine kurulmuş özel kurumlar mantar gibi türeyecek. Özel denen hiç bir şey kalmamış. Başlıkta neden Twitter dedim, çünkü Twitter bu halkanın son üyesi. Ve bir o kadar saçma diyebilirim. Bir gireyim bakayım dedim, binlerce insan, saçma saçma beni ilgilendirmeyen şeyleri yazıp duruyorlar. Bana bir yararı var mı ? Yok. Onlara bir yararı var mı ? Yok.

Peki insanlar neden Twitter’i kullanır hale geldi ?

Bunu cevabı çok basit, herkes girmiş yazıyor ben de yazayım diyor insan. Ha ben kötü demiyorum, severek kullandığım onlarca hizmet var, fakat sırf Web 2.0 havasına uyalım diye böyle insanların kendilerini bin bir şekle sokmalarının da anlamı yok. Kardeşim insan herşeyini paylaşır mı yahu. Adam dökmüş resmen, şu an tırnaklarımı kesiyorum, birazdan lavaboya gidecem, 1 saat önce çamaşırları yıkadım … Uzar gider, girip bir bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.

Bir 10 yıl sonra George Orwell’in 1984 kitabındaki gibi bir duruma düşersek o zaman şu anki zamanın kiymetini de daha iyi anlarız gibi. Bu konuda dikkat etmediğimiz sürece, herşeyi hafife alıp, Twitter gibi saçma Web 2.0 furyalarına katılırsak başımıza daha çok şey gelir. Aman ha diyorum !

11 Ağustos 2009 Salı

Web hosting firması seçiminde dikkat edilecek konular

Web hosting firması seçiminde dikkat edilecek konular,

1.
Güvenlik ve hızlı erişim: Web hosting firmanız güvenli olmasının yanında web sayfalarınız hızla erişilebilir ve 24 saat kesintisiz yayında olmalı.
2.
Veri transferi - bant genişliği (bandwidth): Bant genişliği yada veri transferi ziyaretçiler web sitenizi gezerken sunucu tarafından ziyaretçi bilgisayarına aktarılan/transfer edilen byte miktarıdır. Web hosting firmalarının sınırsız bant genişliği reklamlarına inanmayın, çünkü tüm hosting firmaları ve data centerlar ödemelerini kendilerine sağlanan anlık ve aylık bant genişliği üzerinden hesaplayarak yaparlar. Bu hosting firmaları için ciddi bir maliyet unsurudur. Genelde sınırsız olarak belirtilen tüm hizmetlerin de bir sınırı vardır. Size bildirilen çok yüksek miktarda kotalar aslında web sitenizin kullanabileceğinden çok daha fazlasıdır ve genelde hiç kullanmayacağınız bir özelliğe ücret ödemiş olursunuz.
3.
Web alanı (sınırsız web alanı kandırmaca mı?): Ne yazıkki bant genişliği için geçerli olan kandırmaca aynı şekilde disk alanı içinde geçerlidir. Popüler bir web hosting firması sınırsız web alanı sağladığı müşterilerine email konusunda çok cimri davranmakta 10 adet email ve her email için 10 MB mail saklama alanı sağlamakta çünkü ortalama bir kurumsal websitesi maksimum 20 MB web alanı kaplar ama emailler için yüzlerce MB alan gerekir. Bu durumda bizim en çok sattığımız paket 100 MB web + 100 MB mail alanı ile bir çok firmadan %50 daha ucuza gelmekte. Dikkat edin sizi de hiç kullanamayacağınız sınırsız web alanı ile şaşırtıp fazla ücret ödetmesinler.
4.
Teknik destek: Teknik destek en önemli unsurlardan birisidir. Teknik destek için telefon açınca sorunu çözmekle görevli kişiye kaç dakikada ulaşabiliyorsunuz? Görüştüğünüz kişi sorunu çözebiliyor mu yoksa sizi başkasına mı aktarıyor? Email ile destek taleplerinize geri dönüş zamanı nedir?
5.
Email, otomatik cevaplayıcı, POP3, web mail: Web hosting hesabınız bunları destekliyor mu?
6.
Web sunucusunda kaç tane site barındırılıyor: eğer 1499 web sitesi var ve sizin kurumsal siteniz 1500. olacak ise işiniz gerçekten zor. Eğer sunucudaki diğer sitelerden bazıları forum sitesi yada seri ilan sitesi gibi çok ziyaretçi trafiği olan web siteleri ise sunucunun kaynaklarının çoğunu bunlar tüketeceğinden sizin web sitenize erişimin yavaşlamasına sebep olacaktır.
7.
Web sunucusunun donanım özellikleri nelerdir? Eğer web sunucusu Intel Celeron yada Pentiun IV gibi çok eski model işlemci çalıştırmakta ayrıca 256 yada 512 MB RAM gibi çok düşük değerde RAM varsa büyük ihtimalle web sayfaları sunucunun hizmeti yetiştirememesinden dolayı çok ağır yüklenecektir. Bu sizin için ziyaretçi kaybı demektir. "Eski model teknoloji / donanım her zaman ucuzdur"
8.
Hosting firması seri ilan sitesi yada arkadaşlık siteleri veya amatör siteler barındırıyor mu? Bu tür we siteleri barındıran sunucularda hem yavaş çalışacaktır, hemde yeni başlayan tasarımcıların yapacakları programlama hatalarından dolayı sunucu daha da yavaşlayacaktır. Özetle komşularınız amatör sitelerse sizinde web siteniz amatör siteler performansına sahip olacaktır. "Web hosting firmasının referanslarını dikkatle inceleyin, ne kadar az kurumsal müşteri varsa okadar çok sorun var demektir."
9.
Web hosting firmanızı seçerken kaç tane web sitesi barındırdığını da önceden öğrenmelisiniz. Bir web sunucusunda nekadar çok web sitesi varsa size düşen kaynak o oranda azalmakta. Web hosting firmanızın sizi yerleştirdiği serverda kaç tane web sitesi var olduğunu öğrenmek istiyorsanız linki tıklayın ve karşısında check yazan kutuya web hosting firmasının name serverlerini yazıp kontrol ediniz. Neotasarım name serverları "ns01.neotasarim.com" ve "ns02.neotasarim.com" dur kontrol linki için tıklayınız...
10.
Web hosting firmanız " Telekomünikasyon Kurumu Yetki Belgesi " ne sahip mi? 24.01.2008 den itibaren Türkiye'de faaliyet gösteren web hosting firmalarına Telekomünikasyon Kurumu tarafından yer sağlayıcı belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir. Buna uymayan hosting firmalarının faaliyetleri durdurulacaktır, sizde web hosting firmanızın faaliyet belgesi var mı kontrol ediniz.

SİTE İNTERNET WEB HOSTING PAKETLERİNİN ÖZELLİKLERİ İÇİN TIKLAYINIZ...

Site İnternet Hizmetleri Ltd. Şti. kurumsal hosting sağlamaktadır, bu ayrıcalıklı hizmetimizden sadece işyerleri faydalanabilmektedirler. Hiç bir şekilde arkadaşlık siteleri, portal siteleri barındırılmamaktadır.

webhosterim.comdan uzak durun!

Bir arkadaşımın tavsiyesi ile alan adı aldığım webhosterim.com adlı kaynağı yurtdışında olan siteden alan adımı aldığıma hizmet aldığıma pişman oldum.Alan adımın ödeme süresi geçtiği için ödeyemeyince hiçbir şekilde yardımcı olmadılar.Teknik destek falan faso fiso.Cengiz Çapraz msnsine bile girmiyor.Online olmuyor sanırım müşterilerine illallah ettirdği için onlarla muhatap olamıyor.Yurtdışına bir telefon vermiş yarı almanca yarı türkçe konuşamayan bir bayan açıyor.
Cengiz bey işte diyor.Yani hosting işini extradan yapıyor.
Alan adımın süresini uzatamadım ilgisizlikleri yüzünden.Hizmet yok.Müşteriye saygı yok.
Size şunu söyleyeceğim webhosterim.comdan uzak durun arkadaşlar!!!Beni çileden çıkarttılar.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Alan adı transferi için ipuçları

Alan adı transferi için ipuçları
Nisan 16, 2009 tarihinde Hakan Yamanoğlu tarafından yazıldı

2 Yorum


Son bir kaç gündür, alan adımı yenilemediğim için başıma gelmeyen kalmadı. Sonunda alan adımı transfere teşebbüs ettim ve bu teşebbüs sayesinde de bir çok tecrübe kazandım bu konuda. Alan adı (domain) transferi ile ilgili yaşadığım tecrübeleri ve dikkat edilmesi gereken noktaları, bu işe ilk defa kalkışacaklar için maddeler halinde sıralayım dedim. Bir gün mutlaka işinize yarayacak..

1- Alan adınızı transfer etmeden önce şunu kesinlikle aklınızdan çıkarmayın; bu işlem minumum 7 gün maksimum 1 ay kadar sürüyor.

2- Alan adları ilk kayıt tarihinden itibaren 60 gün içerisinde transfer edilemiyor. Yani alan adınız yeniyse ve başka bir firmaya transfer etmek istiyorsanız 60 gün beklemeniz gerekiyor.

3- Eğer alan adınızı yenilemeyi unuttuysanız ve “Domain Expire” durumunda iseniz, yani alan adınızın başlangıç sayfasının yerini abuk subuk pop-up reklamlarla dolu bir parking sayfası aldıysa vay halinize.. Bu gibi bir durumda eski firmanız ile “tekrar yenileme yapmak” ilk önceliğiniz olsun. Çünkü alan adınızın askıya alındığını ve transfer işlemlerinin 1 aya kadar uzayabileceğini göz önüne alarak ziyaretçilerinizin bu süre içerisinde sitenize erişemeyeceğini kesin olarak söyleyebiliriz. Bir sonraki maddelerde anlatacağım sinir stres durumları da ayriyetten tuzu biberi olacak.

4- Eğer herşeye rağmen alan adınızı transfere karar verdiyseniz, ilk önce eski domain sağlayıcınızdan alan adı transfer kodunuzu alın. Bu kod alan adınızı transfer edebilmek için bir anahtardır. Bu kod olmadan alan adınızı transfer edemezsiniz.

5- Daha sonra alan adınızın “kilidini” eski domain firmanızdan kaldırttırın. Bu adımı sakın atlamayın yoksa bütün işlemleri tekrar baştan yapmanız gerekiyor. Bu kilit, alan adınızın yetkisiz kişilerce transfer edimesini ve whois bilgilerinizin görünmemesi gibi güvenlik önlemlerini içerir.

6- Bu adımları geçtikten sonra http://whois.domaintools.com gibi bir araç kullanarak alan adınızın kayıt bilgilerini sorgulayın. Sorgu sonuçlarında “Domain admin” ya da “Domain Manager” bölümünde kayıtlı olan mail adresine çok dikkat edin. Eğer burada, alan adınızı kaydederken kullandığınız mail adresi görünmüyor ve bunun yerine alan adını kaydettirdiğiniz firmanın mail adresi ya da “xxx@protectionxx.com” gibi bir mail adresi görünüyorsa hemen eski domain firmanızla irtibata geçin ve buradaki mail adresinin, alan adınızı kaydederken kullandığınız mail adresi ile değiştirilmesini sağlayın. Eğer bunu yapmazsanız, transfer onay maili size ulaşmaz ve transfer sürecini başlatamazsınız.

domaintransfer

7- Tüm bunları yaptıktan sonra transfer talebini, “alan adı transfer kodunuz” ile birlikte yeni firmanıza iletin. Yeni firmanız, alan adınızın domain admin mail adresine -ki bu mail adresi sizin mail adresiniz olmalı bkz.6. madde- bir transfer onay maili gönderecek. Bu maili onaylayın.

8- Bu aşamadan sonra artık transfer işleminin tamamlanması için beklemekten başka yapabilecek bir şey yok. Tabi bu sürenin minimuma inmesi için yeni domain firmanızı taciz edip, sıkıştırmanız yararınıza olacaktır. En iyi ihtimalle 1 hafta içerisinde yeni firmanıza taşınmış olacaksınız.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Çocuklarda İştahsızlık

Çocuklarda İştahsızlık

Hazırlayan: Psikolog Yüksel Demirer

İştah, bir yemeğin zevkle, neşeyle ve arzu edilerek yenmesidir. Lokmayı uzun süre ağzında çeviren, çiğnemek için zaman kazanmaya çalışan, tabağındaki yemeği bir türlü bitiremeyen bir çocuk karşısında önce aklımıza fiziksel bir rahatsızlığın var olup olmadığı gelmelidir. Örneğin; yüksek ateş, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, nefes almayı güçleştiren nezle-grip gibi üst solunum yolları enfeksiyonları gibi bir rahatsızlık çocuğun sofrada nazlanmasına neden olur. Böyle durumlarda doktor kontrolünden geçirilen çocuğa, önerilen biçimde yiyecek verirken çocuğun isteklerini de dikkate almak en uygun yoldur. Hastalık sırasında çocuğu yemek yemeye zorlamanın hiçbir yararı yoktur. İştahla ilgili olarak ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli şey çocukların bireysel farklılıklar gösterdikleridir. Bu nedenle de başka çocuklara bakarak, onların yemek yeme davranışı ile kendi çocuğunuzun yemek yemesini kıyaslamak, çocuğunuzun daha az yediğini düşünmenize neden olabilir.

Neler Yapılabilir?

Bazı çocukların iştahlı bazı çocukların iştahsız olmaları pek çok nedene bağlı olabilir. Çocuğu iştahlı ya da iştahsız yapan faktörlerin başında onların iç dünyalarında yaşadıkları büyük önem taşır. Çocuğun bilinçaltına yerleşmiş bir endişe, üzüntü, nefret veya kıskançlık gibi bir duygu onun iştahını kesebilir. Bu nedenle iştahsız bir çocuk için öncelikle organik bir rahatsızlığının olup olmadığı araştırılırken diğer yandan ruhsal çatışmalarının olup olmadığı, duygusal bir sorunun bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. Bu arada çocukların iyi gıda alamadıkları için problemli olabileceklerinin yanısıra problemli oldukları için de iştahsız olabilecekleri düşünülmelidir.

İştahsız çocuk karşısında neler yapılabilir?

· Herşeyden önce çocuğa sofrada yemek yemesi için zor kullanılmamalıdır. Her çocuğun kendine özgü yemek yeme kapasitesi olduğundan çocuk daha fazlasını yiyemez. Çocuğun yemesi konusunda ısrarcı olunduğunda çocuk kendisine fazla gelen gıdayı çıkartılabilir.

· Her çocuğun büyüme oranıyla ilgili olarak yemek yeme miktarı vardır. Örneğin, yıllar ilerledikçe başlangıçta alınan yiyecek miktarı azalabilir. Erinlik ve ergenlik döneminde ise iştah yeniden artabilir.

· Yemek zamanından önce çocuğa verilen şekerlemeler, çikolatalar, cips vb abur cubur gıdalar da iştahı engelleyebilir. Ancak, çocuk acıktığında yemek zamanını beklemeden ona yemeğini vermek gerekir. Acıkan çocuğa ısrarla yemek zamanını bekletmek onun iştahının kaçmasına neden olabilir. Henüz yemeği hazır olmamış çocuğa, alması gereken gıdalardan bir miktar verilerek iştahının kaçmamasına yardımcı olunabilir.

· Sofrada çocuğu olabildiğince kendi haline bırakmak ve kendisinin yemek yemesine olanak tanımak, evi kirletmemesi ve çeşitli kurallara uyması yönünde onu zorlamamak çocuğun yemek davranışına karşı daha olumlu tutum geliştirmesini kolaylaştırabilir. Bazen iştahsızlığın altında, çocuğun yemek yeme karşısında yaşadığı zorlamalar ve baskılar geliyor olabilir ve bu müdahaleler nedeniyle çocuk yeme isteğinden uzaklaşmış olabilir.

· Çocuğun sofrada oyalanması ve yemeğini ağır yemesi karşısında tepki göstermemek en iyisidir. Bu arada çocukla konuşmak, hikayeler anlatmak, şakalar yapmak da onun yemek yemesini zevkli hale getirebilir.

· Küçük çocukların istediği gıdaları ve onların gereksinimleri olan gıdaları bilerek tertiplenen yemek listeleri onları sağlıklı tutacaktır. Çocuğa değişik alternatifler sunmanın yanında alınması gereken gıdaları süsleyerek göze daha hoş hale getirmek, çeşitlendirmek onların istemedikleri gıdalara karşı da olumlu davranmalarına yardımcı olabilir. Amaç çocuğun çok yemek yemesi değil arzu edilen ve onun için gerekli olan gıdaların alınmasıdır.

· Aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkilerinin de çocuğun iştahı üzerinde önemli etkisi vardır. Evde yaşanan gergin bir hava, tartışma ortamı çocukların iştahlarının kesilmesi için yeterli bir neden oluşturabilir. Yine bu bağlamda çocukların, çok sevdiği büyüklerinin üzüntülerinden de etkilendikleri ve iştahlarının kesildiği unutulmamalıdır. Bu nedenle yaşanan sıkıntı ve üzüntüleri çocuğa hissettirmemeye çalışmak önemlidir.

· Bazen çocukluk kıskançlıkları da iştahı olumsuz olarak etkileyebilir. İştahsızlık sorununda bu durumun var olup olmadığı da dikkate alınmalıdır. Bazı çocuklar sürekli olarak dikkati üzerlerine çekmek istediklerinden iştahsızlık onlar için bir kazanç halini alabilir. Diğer yandan küçük bir kardeşin varlığı ve annenin onun beslenmesi ile ilgilenmesi de çocuğun yemek yemeye karşı tavır almasına ve yemeğinin anne tarafından verilmesini istemesine yol açabilir.

· Anneleri ya da babaları tarafından dövülen ve sık azarlanıp eleştirilen çocuklarda da iştahsızlık görülebilir. Çocuk yemek yemeyerek büyüklerini cezalandırmak itiyor olabilir. Yemek yemediğinde anne ya da babasını üzüldüğünü gören çocuk bundan zevk alabilir ve kızdığında ebeveynlerini üzmek için bu yola başvurabilir.
· Yemek sırasında olumsuz, üzücü ve rahatsız edici olaylardan söz etmek, onların yaramazlıklarını ve hoşlanmadığınız yanlarını dile getirmek, eleştirmek, ayıplamak ya da suçlamak çocukların lokmalarını boğazlarına dizebilir. Yemek sırasında rahatsız edici durum ve konuşmalardan kaçınmak gerekmektedir.

· Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek koymak, bazen de azar azar yemek koyarak tabaktaki yemeğin her bitişinde çocuğu takdir etmek onun yemek yeme davranışının pekişmesine yardımcı olabilir.

· Çocukların iştahlı olmalarını sağlamada bir yol da onların açık havada zaman geçirmelerini sağlamaktır. Temiz hava ve dışarıda yapılan gezinti ya da oyun çocukların iştahını artırılmasına yardımcı olabilir.

· Çocuğun süt içiyor olması ve süt ile doymuş olması nedeniyle yemek yemeye fazla istekli olmadığı durumlar iştahsızlıkla karıştırılmamalıdır. Bu durumda verilen süt miktarını biraz azaltmak sorunun çözümüne yardımcı olabilir.

· Yemeklerin lezzetli ve iyi pişirilmiş olmalarına özen göstermenin yanında soğuk ve aşrı sıcak olmamalarına da dikkat etmek gerekir.

· Yemek sırasında yemek yeme usul ve kurallarına ilişkin uzun konuşmalar yapmamak,ikazları müşfik ve sempatik bir biçimde yapmak çocuğun yemek yemeye karşı daha olumlu davranmasını sağlayabilir.

Biberonla Besleme
Katı Besinlere Geçiş
Vitaminler Hakkında Bilgiler
Kalori Cetveli
Anne Sütü
İnek Sütü
Bebeklerde gelişim bozuklukları hakkında bilgi edinmek için tıklayın.
Bebeğinizin kilosu ayına göre normal mi?
Beslenme bozuklukları
İştahsızlık
Aylara göre bebeğinizin ağırlığı
Bebeğiniz için hazırlayabileceğiniz yiyecek tarifleri
Örnek beslenme tablosu
Sütten Kesme
Bebeğinizin günlük sıvı gereksinimi
1-5 yaş arası çocukların beslenmesi

kaynak:www.tr.net

AYDINDA DOĞALGAZIN AKIBETİ..

AYDINDA DOĞALGAZIN AKIBETİ..





Tarih : 05.08.2009 - 14:13:38
Yenipazarın çok şirin dağ köyleri var, bilmem bilir misiniz? En aşağıda Çavdar köyünden başlar.




Yenipazar’ın çok şirin dağ köyleri var, bilmem bilir misiniz?

En aşağıda Çavdar köyünden başlar.

Eğridere, Karacaören, Paşaköy ve Hacıköseler olarak devam eder tepeye doğru.

Bu dağ kardeşliğine Bozdoğan’ın Güney Köyü’de katılır yukardan.

Bu köylerin her biri çok kıymetli köylerdir.

Her köyün sakinleri birbirinden daha çalışkan ve daha misafirperverdir.

Yediklerini içtiklerini genellikle kendileri yetiştirdikleri için doğal beslenirler.

Doğal besleniyor olmaları onların kişilik olarak ta doğal kalmalarını sağlamış olmalıdır.

Ki yapaylığın bir kangrene döndüğü dünyada onlar doğallıklarından hala bir şey kaybetmemişlerdir.

Bu köyler öteden beri sorunlarını kendileri çözmeye alışkındırlar.

O yüzden fazla sorunları olmamıştır bugüne kadar.

Onların Devletten bekledikleri en önemli hizmet ulaşımdır.

Diyebiliriz ki, ulaşım onlar için nefes almak gibi bir şeydir.

Bunu bilen köy sakinlerinden bir kişi zamanın birinde sorumluluk alır ve bu konuda köylüler adına bir atılım yapmaya karar verir.

Yanına birkaç şoför arkadaş alır, başlar uğraşmaya.

Siz, benim birkaç dediğime bakmayın…

Emin olun, bunun için gerçek anlamda uğraşan kişi sayısı bir elin parmak sayısını geçmez.

Çünkü o zamanlar arkadaşla birlikte bu işe başlamayı kabul edenler bile bunun kabul edilebilir olduğuna dair umutsuzluk içindedirler.

Bunu böyle düşündüren çok önemli etkenler vardır çünkü.

Nitekim…

Hamzabali Köyünden Yenipazar’a kadar Yenipazar Birlik müşteri taşımaktadır.

Ve…

Onların kaybedecekleri günlük birkaç müşteri için Yenipazar bürokrasisi eliyle buna engel çıkarılmaktadır.

1998 yılında ilk defa resmi olarak başlayan bu mücadele 2003 yılı sonuna kadar bir türlü başarılı olamaz.

2002 yılında farklı yönden esen bir rüzgâr bu dağ köyleri için yeni bir umut kapısının doğmasına sebep olur.

Ve 2003 yılı sonunda bu dağ köylerine hizmet etmek üzere Karacaören Birlik adında bir birlik kurulur ve faaliyete geçer.

O zamana kadar böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermeyenler bu sefer farklı menfaat hesaplarının içine girerler.

Bazı köy muhtarları köyünü birliğe katmak için şahsa özel kontenjan talep etmeye başlarlar.

Nitekim…

Bugün o köylerin içinde ulaşıma diğerlerine göre en fazla ihtiyacı olan Hacıköseler Köyü bu birlik dışında tutulmaktadır.

Sizin anlayacağınız Hacıköseler halkının ulaşım rahatlığı/ihtiyacı, bir iki (köylü) şoförün haftada bir gün fazladan ilçeye taşıyacağı beş on yolcu parasına kurban edilmiştir.

Yirmi birinci yüzyıl Türkiye’sinde…

Türkiye’nin Aydın gibi bir vilayetinde…

Sırf bu yüzden…

Bugün hala Hacıköseler Köyüne toplu taşıma araçlarıyla ancak haftada bir gün ulaşım yapılabilmektedir.



Ben bu hikâyeyi durup dururken anlatmadım.

(Jeotermal enerji meselesini tartışmak demode olduğu için artık ondan söz etmek istemiyorum.)

Baktım…

Aydın’da son günlerde herkes doğalgaz meselesini tartışıyor.

Böylesine önemli bir mesele tartışılırken…

Yenipazar’ın dağ köylerinde yaşanmış böylesine bir hikâyeyi hatırlamamak olmazdı.

- Bu iki meselenin arasında ne ilişki var?
- Öyle güzel bir ilişki var ki…

Takdir edersiniz ki, ben, birbiriyle bağlantı kurulması bu kadar güç olan iki konuyu bir yerlerden bulup gündeme taşırken haliyle yoruldum.

Ben söylemeye kalkarsam dilime dolaşır şimdi...
Yeterince anlatamam.

Bu yüzden…

Aradaki ilişkiyi zahmet edip siz bulun!

Şayet bulamıyorsanız başlığı tekrar okuyun…

BULAŞICI HASTALIKLAR

BULAŞICI HASTALIKLAR

KIZAMIKÇIK:Bu hastalık hafif geçirilen bir hastalıktır. Bu yüzden çocuğunuzun genel durumu iyi olup yatmak istemeyebilir. Belirtiler virüsün alınmasından iki üç hafta sonra ortaya çıkar.Çocuğunuzun bol sıvı almasını sağlayın. İlk günlerde hafif boğaz ağrısı ,kulak arkasında ,boyunda ve bezelerde şişlik görüleilir. Yüzden başlayarak vücuda yayılan pembe renkli döküntüler oluşur. Genelde 10 gün sürer. Kızamıkçık geçiren çocukları gebelerden uzak tutmalısınız. Yoksa bebeklerinde anormallikler görülebilir.Gebelikleri sırasında kızamıkçık geçiren annelerin çocuklarında %20-50 ihtimalle doğumsal bozukluklar görülebilir. Körlük, sağırlık ve kalp rahatsızlıkları en sık rastlananlardır. Özellikle kızamıkçık gebeliğin erken dönemlerinde geçirildiğinde bebekte doğumsal bozukluk riski daha yüksektir. Gebeliğin 20. haftasından sonra geçirilen kızamıkçıklarda risk sıfıra yakındır. Gebeliğin ilk 6 ayı içinde kızamıkçık düşünülen kadınlarda çeşitli yöntemlerle antikor aranmalı ve 3 hafta sonra da testler tekrarlanmalıdır. Antikor var, fakat miktarı artmıyorsa gebelik devam ettirilebilir.Erken dönemde antikor olmasa bile3 hafta sonra gelişir ve artarsa gebelik sonlandırılmalıdır.

• Çocuk hastalık süresince veya döküntü gelişmişse, döküntü kaybolduktan sonra bir hafta süreyle evde tutulmalıdır.

• Şikayetlere yönelik tedavi uygulanır. Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

Zayıflatılmış canlı virüs aşısı 15 aylık çocuklara tek doz uygulanır. Çocukluğunda kızamıkçık geçirmemiş kız çocukları ergenlik çağına kadar mutlaka aşılanmalıdır. Aşı canlı olduğu için gebelikte kullanılamaz. Çocuk doğurma çağındaki erişkinler aşılandıktan sonra 2 ay süreyle gebe kalmamalıdır.

• Gebeyseniz ve kızamıkçık enfeksiyonuna maruz kalma riski varsa.

• Çocuğunuz kızamıkçık geçiriyor ve sürekli uyku eğilimindeyse, huzursuz ve gerginse, sayıklıyorsa veya şiddetli kasılmaları varsa. Çok nadir olsa da çocuğunuzda beyin iltihabı gelişmiş olabilir.

• Çocuğunuz kızamıkçık geçiriyor ve aynı zamanda çocuğunuzda kusmayla beraber karın ağrısı varsa. Bu durumda pankreas veya karaciğer iltihabı gelişmiş olabilir.

KIZAMIK:Döküntü , ateş ve öksürüğe neden olan bulaşıcı bir hastalıktır. Çocuk virisü aldıktan iki hafta sonra belirtiler ortaya çıkar. Kızamık olan çocuk keyifsizdir.belirtileri şunlardır: Burun akıntısı,kuru öksürük , gözlerde kızarıklık,sulanma,gittikçe yükselen ateş. Genelde 10 gün sürer. Çocuğunuza bol bol sıvı verin. Gözleri için suya batırılmış pamukla masaj yapın.

KABAKULAK:.Tükürük bezlerinin iltihaplanması ile kendini gösteren akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Alt çene kemiğinin hemen üzerinde tek veya çift taraflı şişkinlikle kendini belli eder. En sık 3-10 yaşlar arasında görülür ve bir kez yakalanıldığında hayat boyu bağışıklık kazanılır. Kabakulak aşısı 15. ayda kızamık ve kızamıkçık aşılarıyla birlikte yapılır.Çok bulaşıcı bir enfeksiyon değildir. Her ne kadar çocukluk çağında geçirilen bir hastalık olsa da daha önceden bağışıklık kazanmamış ergenler ve yetişkinler bu enfeksiyona yakalanabilir. Yetişkinlerde genellikle tehlike yaratmaz. Testislerde şişme meydana gelirse mutlaka doktora gidilmelidir çünkü az da olsa kısırlık riski vardır.BELİRTİLERİ:Alt çene kemiğinin hemen üzerindeki tükürük bezlerinde tek veya çift taraflı şişme,ateş ve halsizlik,baş ağrısı, boğaz ağrısı,bulantı,bazen dil altı tükürük bezlerinde ağrılı şişme,özellikle ergenler ve yetişkinlerde testislerin, yumurtalıkların veya pankreasın iltihaplanması. Bu bölgelerdeki iltihaplanma kendini karın ağrısı şeklinde belli eder.

İstirahat gerektirir. Şikayetlere yönelik tedavi uygulanır: Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar verilebilir.Ağrıyı azaltmak amacıyla şişkinliğin üzerine sıcak veya soğuk uygulamalar yapılabilir.Hasta yumuşak gıdalarla beslenmeli ve bol sıvı almalıdır.Bütün belirti ve bulgular geçene kadar çocuk okula gönderilmemelidir.
15 aylık çocuklara zayıflatılmış canlı virüs aşısı yapılır. Aşı tek doz olarak deri altına veya kas içine uygulanır.

• Çocukta kabakulak olma ihtimali varsa teşhisi doğrulamak amacıyla.

• Çocukta kabakulak ve aynı zamanda da şiddetli baş ve ense ağrısı, ışığa tahammülsüzlük varsa. Bu şikayetler menenjit belirtisi olabilir.

• Çocukta kabakulak ve aynı zamanda da şiddetli karın ağrısı ve kusma varsa.

• Kabakulak olan ergen veya yetişkin erkek hastada testis şişmesi varsa.


BOĞMACA:Çocuk hastalıkları içinde en tehlikeli olanıdır. Şiddetli öksürükle kendini gösterir.Bulaşıcıdır.Boğmaca olan çocuğunuzu aşılanmamış çocuklardan uzak tutmalısınız. Belirtilerin başında öksürük ve soğuk algınlığı belirtileri gelir. Göz yaşarması,burun akıntısı,iştahsızlık, halsizlik,gece gelen öksürük gibi belirtileri vardır. Öksürdükten sonra kusabilir. Çocuk öksürürken morarırsa hemen doktor çağırın. Çocuğunuzun yanından ayrılmayın.Öksürük nöbetleri tehlikeli olabilir. Yaklaşık üç hafta süren bu hastalık bebekler için daha tehlikelidir. Bebeğiniz öksürük nöbeti geçirirken yatağına yüzüstü yatırın. Yatağın ayak ucunu yükseltin.Korunmanın temelini aşılama oluşturur.Çocuğunuz boğmaca aşısı olmamışsa ve yakın zamanda hastalığa maruz kalmışsa,çocuğunuzun boğmaca olduğundan şüpheleniyorsanız, özellikle çocuğunuzda bir haftadan uzun süren soğuk algınlığı ve öksürük varsa,çocuğunuzun dudaklarında morarma varsa ve nefes almakta zorlanıyorsa, boğmaca tedavisine rağmen çocuğunuzun öksürüğü geçmiyor ve ateşi varsa. Çocuğunuzda zatürree veya bronşit gibi bir başka enfeksiyon gelişmiş olabilir.

SUÇİÇEĞİ:Kaşıntılı deri döküntüleriyle ortaya çıkan çok bulaşıcı bir hastalıktır. Su çiçeği virüsü yetişkinlerde zona hastalığı yapar. Bu yüzden yaşlılardan uzak tutmalısınız. Çocuğunuza bol bol sıvı verin. Mikrop kapmaması için çocuğunuzun kaşınmamasını sağlayın. Çocuğun tırnaklarını kesip temiz tutun. Böylece kaşısa bile mikrop kapma olasılığı az olur. Kaşıntılarını azaltmak için ılık suda bir avuç yemek sodasını karıştırıp eriterek çocuğa banyo yaptırın.

KIZIL : Kızıl, streptokokların toksini ile meydana gelen döküntülü bir enfeksiyon hastalığıdır. Hasta kişiyle yakın temas veya bakteri içeren hava damlacıklarının solunmasıyla bulaşır. Bakterinin kuluçka dönemi 3-7 gündür.Daha çok 2-10 yaşlar arasındaki çocuklarda görülür. Ancak çocuklarda görülen diğer döküntülü hastalıklar (örn; kızamık, kızamıkçık) gibi doğal seyrine bırakılmamalıdır. Tedavi edilmezse eklem iltihabına, sarılığa, böbrek ve kalp hastalıklarına neden olabilir.

BELİRTİLERİ :Genellikle ense veya göğüste başlayan açık kırmızı renkte yaygın döküntü,yüzde, gövdede, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında deri soyulması,başağrısı, boğaz ağrısı,yüksek ateş,bademciklerde kızarıklık ve büyüme,boyundaki lenf bezlerinde büyüme,dil üzerinde küçük, kırmızı noktalar (çilek dili görünümü).

Hastanın soyulma dönemi sonuna kadar izole edilmesi ve yatak istirahati yapması gerekir. Bu dönemde hastaya bol sıvı verilmelidir.

HAVALE

HAVALE

Ateşin hızla yükselmesi bilinç kaybına sebep olabilir. bu durumlarda çocuğunuzu yere yatırın ve yanında kalın. hemen doktor çağırın. ailenizde ateşli havaleye yönelik bir eğilim varsa çocuğunuz hastalandığında ateşlenmemesi için elinizden geleni yapın.


Bebeklerin hastalıklarını anlamak çok kolay değil. Derdini anlatamadıkları için sadece ağlarlar. Genelde huzursuz ve çok ağlayan bir bebekte de ağlama da ipucu olarak değerlendirilmeyebilir. Eğer bebeğin yeme, içme ve uyuma alışkanlıklarında dikkat çekici bir değişme varsa, o çocuğun hasta olduğu düşünülür. Her hastalık ateş yükselmesine neden olmazsa da, bebeklerde ve küçük çocuklarda infeksiyon hastalıkları daha sık rastlandığı için, hastalıkların büyük bir kısmında ateş yükselmesi olacaktır. Bu nedenle bebeğin ateşini ölçmek sağlığı hakkında bilgi verecektir. Cildin terli ve bebeğin hareketli olması nedeniyle, koltuk altı yerine makattan ateş ölçmek daha doğrudur.Eğer bebeğin makattan ölçülen ateşi 38 dereceden fazla ise, o bebekte yüksek ateş olduğunu kanıtlar. Ancak çoğu zaman ateşin yüksekliğinden çok bebeğin genel durumu daha da önemlidir. Ateşi normale yakın ama halsiz, devamlı uyuyan, mama yemek ya eda emmek istemeyen bir bebek, 39 derece ateşi olmasına rağmen, canlı hareketli, beslenmesini sürdüren bir bebeğe oranla daha hastadır. Eğer iki aylıktan küçük bir bebeğin ateşi 38 dereceyi aşarsa doktora götürmek gerekir. İki aylıktan büyük bebek için doktora götürme sınırı 39 derece ateştir. Ancak daha düşük rakamlarda da olsa ateş üç günden daha fazla sürüyorsa, doktora götürmek gerekecektir.Ateş yükselmesi vücudun savunma mekanizmalarından biridir. Vücutta virüs ya da bakteri cinsi bir hasatlık etkeni olduğunu ve vücudun buna karşı tepki gösterdiğini kanıtlar. Ateş yükselmesi halinde hastalık etkenleri faaliyetlerini sürdüremez ya da ölürler. Bu nedenle ateş yükselmesi hastanın yararına bir durumdur. Ancak, yüksek ateşin devam etmesi, vücudun hastalığı yenemediğini gösterir. Hastalığın devam etmesi organlarda kalıcı bir bozukluk yaratabileceği için, müdahale edilmelidir. Doktor yapacağı muayeneden sonra hastalığı teşhis edecek ve gerekli önlemleri alacaktır. Gerekli tedaviye başlamadan ateşi düşürmek yararlı bir davranış değildir. Ateşin savunma sistemi için yararlı olduğunu belirttim ancak bunun tek istisnası, yüksek ateşle gelen havale nöbetidir.Beyin hücrelerinin normal dışı bir aktivite göstermesi sonucu ortaya çıkan, vücuttaki istemsiz kasılmalara, tıp dilinde konvülsiyon, halk arasında da havale adı verilmektedir. Tipik bir havale nöbetinde, bebek şuurunu kaybeder, kol ve bacakları kasılır. Birkaç saniye sonra da bütün belirtiler kaybolur. Havale nöbetleri genellikle 6 aylık ile 5 yaş arasındaki çocuklarda olur. çoğu zaman yüksek ateş ile beraberdir. Ancak ateşin yüksekliği ile havale geçirme arasında her zaman bir ilinti yoktur. Yani bazılarında çok yüksek ateşte havale olmazken, bazı bebeklerde daha düşük ateşlerde bile havaleye rastlanabilir. Çocukların %4-5´inde hayatlarında en az bir kez havaleye rastlanırken, bunların yarısında bir kereden sonra havale görülmez. Eskiden, havale geçiren çocukların mutlaka beyin hasarı kalacağı düşünülürken, bunun doğru olmadığı artık anlaşıldı. Önemli olan havalenin kendisi değil, havaleye neden olan hastalıktır. Bu iyi tedavi edilmediği takdirde hasar kalabilir.

Havale nöbeti anne ve babalar için korkutucu olabilir. Ancak bilmeniz gereken en önemli şey, havalenin birkaç dakika sonra kendiliğinden geçeceğidir. Eğer bebeğin ateşi yüksekse, düşürmek için, giysilerini çıkartmak, başına ve göğsüne ıslak bez koymak, tüm vücudu serin su ile ıslatılmış bezlerle silmek yararlıdır. Havale geçiren bebekte, kolonya gibi alkollü maddeler kesinlikle kullanılmaz. Ayrıca ateş düşürmek için su dolu küvete sokmak da tehlikeli olabilir.

Kusmaya başlarsa, yüzükoyun ya da yan yatırarak kusmuğun nefes borusunu tıkamasını önleyin. Nefes alması güçleşirse, alt çenesini hareket ettirmeye çalışarak nefes almasına yardımcı olun. Çoğu insan, havale geçiren kişinin dilini ısıracağını ya da yutacağını ve nefes yolunun kapanacağını düşünür. Dil ısırma olursa da çok önemli değildir. Bunu önlemek için ağzına elinizi ya da başka cisimleri sokmak tehlikeli olabilir. Eğer nefesi durursa, yapay solunuma başlamayın, kısa bir süre sonra kendiliğinden soluk alıp vermeye başlayacaktır. Havale nöbeti geçtikten sonra bebeğin devamlı doktoru varsa, ona haber verin. Bebeği muayene etmek isteyecektir. Eğer bu doktora ulaşamıyorsanız, bir hastanenin acil kısmına götürün.

Çocuk Sağlığı

BURUN KANAMASINA DİKKAT !

BURUN KANAMASINA DİKKAT !

Burun kanamaları çoğunlukla can sıkıcıdır. Ancak bazen korkutucu ve yaşamı tehdit edici boyuttadır. Uzmanlar burun kanamalarını iki gruba ayırmaktadırlar.

1. Ön burun kanamaları burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran yada oturan kişide burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir.
2. Arka kanama: Burun arkasından olan kanamadır. Kanama genize doğrudur. Otururken veya ayakta dururken bile kanama boğaza doğru olur. Hasta sırt üstü yattığında ön kanama bile olsa her iki yönde kanama olabilecektir.

Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipi bir uzmanın takibini gerektirmektedir. Arka kanamalar çoğunlukla yaşlı kişilerde görülür. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (tansiyon) olan kişiler yada travma geçirmiş kişilerdir. Burun kanamaları çocuk yaş grubunda genellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava veya kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadır. Bundan korunmak için nemlendirici bir kremi burun orta bölmesine parmak ucu ile sürmek faydalı olacaktır.

Bu amaçla vaselin gibi kremler kullanılabilir. Günde üç defa kullanılması önerilir. Ancak gece yatmadan önce sürülmesi yeterlidir.

Burun kanaması sık tekrarlıyorsa doktorunuza görünmenin faydası vardır.

ÖN KANAMALARIN DURDURULMASI

Siz yada çocuğunuzda ön burun kanaması varsa şunları uygulayınız:

1. Burunun ucundaki yumuşak kısmını başparmağınızla diğer iki parmağınız arasına alınız.
2. Burunu parmakla sıkıştırılmış olarak yüzünüze doğru bastırın.
3. Beş dakika böyle bekleyiniz. (Saat tutunuz.)
4. Başınızı kalbinizden daha yüksek tutmaya dikkat ediniz. Bu nedenle oturmanız yada başınız daha yukarda uzanmanınız önerilir.
5. Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içine buz doldurarak. )

KANAMA DURDUKTAN SONRA YENİDEN KANAMAYI ÖNLEMEK

1. Sümkürmemeye dikkat ediniz.
2. Yerden ağır bir şey kaldırmak yada buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız.
3. Başınızı mutlaka göğsünüzden daha yukarda tutmaya çalışınız.

TEKRAR KANAMA OLURSA

1. Burun içindeki tüm pıhtıları sümkürerek temizleyiniz.
2. 3, 4 defa her iki burun deliğine dekonjestan burun spreyi sıkınız.
3. Tekrar en baştaki 1. ve 3. basamaktaki gibi buruna baskı yaparak sıkınız.
4. Doktorunuzu arayınız.

NE ZAMAN DOKTORU ARIYALIM YADA ACİL SERVİSE BASVURALIM?

Eğer kanama durmuyorsa veya yeniden kanamaya eğilim gösteriyorsa;

Eğer kanama nedeniyle yorgunluk ve halsizlik hissediliyorsa.

Eğer kanamanız burun önüne kanamadan çok boğaz arkasına doğru oluyorsa.

BADEMCİK İLTİHABI

BADEMCİK İLTİHABI

Hemen herkes bademciklerin ne olduğunu bilir. Ancak, bademciklerin vücuttaki görevlerini ve bazen niçin alınmaları gerektiği konusunda herkesin kesin bilgisi yoktur. Bademcik ameliyatıyla ilgili bazı bilgilerin öğrenilmesi, ebeveynlerin ve çocuğun korkularınının giderilmesine yardımcı olur. Bademcikler ve bademcik ameliyatı ile ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki sorular üzerine tıklayınız:

Bademcik (tonsil) nedir?
Bademcikler, boğazımızın her iki yanında bulunan yapılardır. Bademcikler, boğaza giren bakteri ve virüs cinsi mikropları yakalarlar ve vücudun mikroplarla savaşmasına yardımcı maddeler olan antikorları üretirler. Bademcikleri, çocuğunuzun boğazına bir fenerle bakarak görebilirsiniz.

Bademcik iltihabı (tonsillit), bademciklerin mikroplarla karşılaşması ve şişmesi sonucunda gelişir. Eğer çocuğunuzda sürekli veya sık tekrarlayan bademcik iltihabı varsa, doktorunuz bademciklerin alınmasını önerebilir. Çocuklar bademcikleri alındıktan sonra daha sık hastalanmazlar; çünkü, vücutta bademcik gibi görev yapan başka dokular mikroplarla savaşan maddeleri yeterince üretebilirler.

Bademcik iltihabının (tonsillit) belirtileri nelerdir?
Çocuğunuzda bademcik iltihabının aşağıdaki belirtilerinden biri veya birkaçı bulunabilir :

boğaz ağrısı
yutkunma sırasında ağrı veya rahatsızlık hissi
kötü ağız kokusu
ateş
sesinde çatallanma
boyundaki lenf bezlerinde şişme
Eğer çocuğunuzun boğazına bakarsanız, bademciklerin kızarmış ve şişmiş olduklarını görebilirsiniz. Bazen de, bademciklerin üzeri beyaz veya sarı renkli bir maddeyle kaplanmış gibi olabilir. Çocuğunuzun bademciklerinin iltihaplı olup olmadıklarını anlamayabilirsiniz; eğer bademcik iltihabından şüpheleniyorsanız doktorunuza başvurunuz.
Bademcik iltihabının tedavisi / Ameliyat ne zaman gerekli?
Antibiyotikler sayesinde artık her bademcik iltihabının standart tedavisi, eskiden olduğu gibi ameliyat değildir. Ancak, sık tekrarlayan boğaz ağrısı ve bademcik iltihabı halinde bunu bir doktorun değerlendirmesi gerekir. Doktorunuz streptokok enfeksiyonu olup olmadığını araştırmak üzere boğaz kültürü yapılmasını isteyebilir. Streptokoklar, iltihaplanmaya neden olan bakteri türü mikroplardır. Bakterilerin neden olduğu iltihaplarda da antibiyotik tedavisi iyi sonuç verir.

Doktorunuz aşağıdaki durumlardan biri veya birkaçının bulunması halinde bademcik ameliyatı önerebilir :

çocuğunuzun solunumunu engelleyecek derecede bademciklerin büyümüş olması
çocuğunuzda yutkunma güçlüğü bulunması
sık tekrarlayan boğaz ağrısı
sık tekrarlayan boğaz iltihaplanması
bademcik iltihabının orta kulak iltihabı, sinüzit vs. gibi komplikasyonlara neden olması
Bademcik ameliyatı (tonsillektomi) sırasında neler olur?
Ne kadar sık yapılıyor veya basit görünüyor olursa olsun, her ameliyat çocuk ve ebeveynler için genellikle korkutucudur. Onu nelerin beklediğini anlatarak, çocuğunuzun kendini ameliyata hazırlamasına yardımcı olabilirsiniz.
Bademcik ameliyatında :

çocuğunuz, genel anestezi verilerek uyutulacaktır. Bu, ameliyatın bir ameliyathanede yapılacağı ve çocuğunuzun ameliyat sırasında bir anestezi uzmanı tarafından izleneceği anlamını taşır.
çocuğunuz yaklaşık 20-30 dakika süreyle uyuyacaktır
cerrah, bademcikleri çocuğunuzun ağzının içinden alacaktır. Bademcik ameliyatı için deride bir kesi yapılmasına gerek yoktur.
cerrah, bademcikleri bulundukları yerden bazı kesiler yaparak çıkartacak ve kanamayı durduracaktır.
Çocuğunuz uyanma odasında ayılacaktır. Solunum güçlüğü veya kanama belirtisi olması halinde tekrar ameliyathaneye alınması gerekebilir. Genellikle hastanede toplam kalış süresi 5-10 saat arasında olmaktadır. Yeterli sıvı gıda almaya başlamayan, 3 yaşın altında olan ve bayılma nöbetleri gibi sürekli bir hastalığı bulunan çocuklar hastanede bir gece kalacaktır.

GÖZ İLTİHABI

GÖZ İLTİHABI

Bebeğiniz göz iltihabı olduğunda uykudan gözleri birbirine yapışmış olarak kalkar. Gözpınarlarında sarımsı beyaz irin vardır. Bebeğin gözünü kaynatılıp ılıtılmış suya batırdığınız pamukla temizleyin. Eğer gözde sarı renkli bir akıntı varsa doktora gidin. Size bir antibiyotik verebilir.

KUSMA

Bebeğinizin beslendikten sonra az miktarda kusması normaldir. Anne sütüyle beslenen bebeklerde kusma daha az görülür. Biberonla beslenen bebeklerde kusma ile birlikte ishalde varsa bunun nedeni mide ve bağırsak iltihabı olabilir. bu çok ciddi bir hastalıktır. peki bu durumda ne yapabiliriz. biberonla beslemeye 24 saat ara verin. bebeğe sık sık kaynatılıp ıltılmış su ve glikoz eriyiği (3 çay kaşığı şeker ve 200 ml su) verin.

Eğer bebeğiniz 8 saat içerisinde her beslemeden sonra kusmuşsa , dili ve ağzı kuruysa , gözleri çukurlaşmışsa ,bıngıldağı içeri çökmüşse, altı saat boyunca altını hiç ıslatmamışsa mutlaka doktora gidin.

Eğer biberonla besliyorsanız kullandığınız tüm gereçleri sterilize edin. Artan mamaları atın .Mamayı hazırladıktan sonra musluk suyuyla soğutup buzdolabına koyun : ılık bekletmeyin.

FIŞKIRIK KUSMA

Bazen bebekler şiddetli ve fışkırtır gibi kusarlar. Bebek bu şekilde kusmaya başlarsa en kısa zamanda doktora götürün. Bunun en önemli sebebi bebeğin emerken hava yutmasıdır. Ancak her öğünden sonra kusuyorsa ve aç kalıyorsa nedeni pilor stenozu olabilir. Bu hastalıkta midenin onikiparmak bağırsağına boşalan bölümü tıkalı olduğu için fışkırır gibi kusmalar olur. Pilor stenozu kalıtsaldır ve ameliyat edilebilir.

GECİKMEYE GELMEZ DURUMLAR

GECİKMEYE GELMEZ DURUMLAR

*

Bebeğiniz yeşil renkli kusarsa
*

Ateşi 39 derecenin üzerine çıkarsa
*

Çok kusup aynı zamanda ağlarsa
*

Ağlarken bıngıldağı kabarırsa
*

Rengi solarsa
*

Kanlı ve sümüksü kaka yaparsa

ACİL DURUMLAR

*

Her zamankinden çok ve farklı şekilde ağlarsa
*

Her zamankinden farklı, hareketsiz , halsiz ve uykulu görünüyorsa
*

Tedirgin ve rahatsızsa mutlaka doktorunuzu arayın.

BEL SOĞUKLUĞU

Neisseria gonorrhoeae (gonokok) adı verilen bakterinin yol açtığı bir enfeksiyondur. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en sık görülenidir.

A.B.D.'de her 30 saniyede bir kadının bel soğukluğuna yakalandığı ileri sürülmektedir. Bu kişiler 3-5 gün süren kuluçka dönemi süresince ileri derecede bulaştırıcı olmaktadırlar. Gonoreli bir erkek ile ilişki kuran her kadın enfekte olmaz. Sadece %60-90 kadında enfeksiyon gelişir. Kadından erkeğe bulaşma ise daha zordur.

Gonoreli bir kadınla ilişkide bulunan erkeklerin %20-40'ı enfekte olur.

Kadınlarda en çok rahim ağzında yerleşir.

Dokuların yapısı nedeni ile vajina dokusunda gonore bakterisi yerleşemez. Rahim ağzı (serviks) dışında sırasıyla ürethtra ve vajinanın hemen girişinde her ki yanda yer alan bartholin bezlerini tutar. Kadınların %80'inden fazlası asemptomatik kalır yani hiçbir belirti olmaz. Bu kuluçka döneminin değişken olabileceğinin belirtisidir. Gonoreye neden olan diplokoklar

Bel soğukluğuna neden olan gonokoklar

Belirtileri

Bel soğukluğunun en sık yarattığı yakınma vajinal akıntıdır. Bu akıntı sarı-yeşil renkli ve kötü kokuludur. Sümüğümsü bir yapısı vardır. Beraberinde nadiren kaşıntı da olabilir. Bu tabloya idrar yaparken yanma da eşlik edebilir. Akıntıdan sonra en sık görülen yakınma ise kasık ağrısıdır.Genelde her iki tarafta da ağrı olur. Öğleden sonra ve akşam çıkan ateş görülebilir. Bartholin bezi tutulmuş ise vajina girişinde oldukça ağrılı bir şişlik yani bartholin absesi olabilir. Mikroorganizma kan dolaşımına geçer ise eklemlerde de enfeksiyona neden olabilir.Eklem ağrıları ve şişlikleri görülür. Tek bir eklemde belirtiler olmaz. Ağrılar gezici tiptedir. Bir eklem düzelir belirtiler bir diğerinde başlar. Buna gezici eklem ağrıları adı verilir. Nadiren gonokoka bağlı boğaz enfeksiyonları gelişebilir. Doğum esnasında anneden bebeğe geçerek yenidoğanın gözlerinde konjuktivite yol açabilir.

Gonorenin en önemli komplikasyonu pelvik iltihabi hastalıktır. Enfeksiyonun tüplere ve yumurtalıklara kadar ilerlemesidir. Kısırlık dahil pekçok komplikasyon yaratır.

Tanı

Servikal ve vajinal akıntının incelenmesi ile konur. Vajen kültürü alınmasının en faydalı olduğu durum gonoredir. Kültürde gonokokların üretilmesi tanı için yeterlidir.Klinik olarak tanı konmuş olsa bile bunun kültür ile doğrulanması gerekir.

Tedavi

Bel soğukluğu tedaviye son derece duyarlı bir hastalıktır. Antibiyotik tedavisi ile genelde iyileşme sağlanır. Antibiyotik kullanımından bir hafta sonra kültürler tekrarlanarak enfeksiyonun geçtiği teyid edilmelidir.

Kaynak: Dr. Alper Mumcu

ERKEKLER İÇİN

ERKEKLER İÇİN:
Maydanoz,Nane,Tarçın,Kekik,Vanilya,Sivri Biber,Hardal KerevizAyçiçeğiGreyfurtSusamYumurta
Kuşkonmaz,Enginar,Bezelye,Badem,Ceviz,İstiridye (İçindeki çinko spermin çoğalmasına neden olarak cinsel isteği artırıyor)Hindi (İstiridyeden daha fazla çinko ihtiva ediyor. Üstelik daha ucuz ve protein açısından da zengin),Roka (Bolca demir ve C vitamini içeriyor),Kereviz,Şalgam,Antep Fıstığı ve Fındık (İçerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamini nedeni ile afrodizyak olarak kullanılırlar),Salatalık,Kuşkonmaz,Soğan,Domates,Fesleğen,Karpuz,Hindistancevizi,Bal,Pekmez
Kivi,Mango

KADINLAR İÇİN:

Çikolata: Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori cinsel uyarıcı ve keyif verici. Çikolata beyindeki serotonin seviyesini de artırıyor ve mutluluk hissi veriyor. Ve kadınlar erkeklere nispeten çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlı.

Ahududu, Yoğurt,Tarçın,Çilek ve Şampanya birlikte,Kırmızı biber, Köri ve diğer baharatlarla, baharatlı yiyecekler (kalbi daha hızlı çarptırdıkları için, seks sırasında oluşana benzer bir terleme oluşturuyor)

Çocuk aşıları ne zaman yapılmalıdır?

Verem aşısı (BCG)

tüberküloz mikroplarına karşı yüksek derecede koruma gücüne sahip bir aşıdır. Bebek 1 veya 2 aylık olduğunda sol omuzdan deri içine yapılır. Uygulandıktan sonra oluşan beyazlık yarım saat içinde kaybolur. Birkaç hafta içinde yara oluşur, sekizinci haftada kabuklanır.

Karma Aşı (Difteri-Boğmaca-Tetanoz) (DPT)

Süt çocuklarına karma aşı içinde bir iki ay arayla üç kez uygulanır. Son enjeksiyondan 1 yıl ve 5 yıl sonra tekrar dozları yapılır. Altı yaşından sonra karma aşıdaki difteri miktarı azaltılarak erişkin dozu (dT) uygulanır. 10 yılda bir tekrarlanır.

Kızamık

Doğumdan sonraki ilk aylarda bebek, anneden geçmiş olan antikorların etkisiyle bu hastalığa karşı korunur. Ancak daha sonra korunma yetersiz kalır. 9 ayını dolduran her bebeğe en kısa zamanda kızamık aşısı yaptırılmalıdır. İyi bir bağışıklık sağlamak için aşının bebek 15 aylık olduğunda tekrarı uygun olur. Bu devrede kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısı (MMR) önerilir.

Hepatit B

Hepatit B Aşısı, çocuk doğar doğmaz başlanmak koşuluyla 0. 1. 6. aylarda uygulanır. Beş senede bir tekrarlanır. Ailesinde hepatit taşıyıcısı olan bebekler 0. 1. 2. ve 12. Aylarda aşılanmalıdır. Eğer anne taşıyıcıysa bebeğine, aşıya ilaveten 0. ve 3. aylarda hepatit B�ye özgü gamma globulin (Hepatit B Hiperimmun Globulin) yapılması önerilmektedir.

Sağlık Bakanlığının önerdiği aşı takvimi aşağıdadır.

1. BCG
* 1. veya 2. Ayda
* İlkokul 1. sınıfta ( PPD kontrolu ile )
2. DBT ve POLİO
* 2. ayda
* 3. ayda
* 4. ayda
* 16. ayda
* İlkokul 1. sınıfta ( sadece polio )
3. KIZAMIK
* 9. ayda
* 15-59. ay arasında
* İlkokul 1. sınıfta
4. HEPATİT B
* Doğumda, 1. ayda ve 6 ayda
5. Td
* İlkokul 1. sınıfta
* İlkokul 5. sınıfta
6. T Lise 1. sınıfta

Bebek Odası Hazırlık Bebek Isimleri

Bebek Odası Hazırlık Bebek Isimleri
√ Bebek Giysilerini Seçmek
• Doğum yaklaşırken bebeğinize ilk haftalarda gerekli olacak temel çocuk kıyafetleri, bebek elbiseleri ve aksesuarlarını edinmeniz gerekecektir.

• Size başlangıç için şu önerilerimiz olacaktır:
♫ 3 veya 4 pijama takımı (ayakları da saran)
♫ 6 - 8 Tişört veya zıbın
♫ 3 adet tulum
♫ 2 süveter
♫ 1 uyku tulumu
♫ 2 bere (başlık)
♫ 4 çift çorap veya patik
♫ 4 - 6 adet battaniye (pamuktan yapılmış ince bir battaniye)
♫ 1 adet küçük havlu ve bornoz seti (bornozun başlığının olması tercih edilir).
♫ 3 - 4 düzine yeni doğan ölçülerinde hazır çocuk bezi.

• Başka çocuklarınız varsa bu bebek eşyalarının çoğu elinizin altında olacaktır. Eğer doğacak bebek ilk çocuğunuz olacaksa bunların birçoğunu dostlarınız ya da ailenizden temin edebilirsiniz.

√ Bunların dışındaki giysi ve malzeme gereksinimlerini temin ederken size yardımcı olacak bazı önerilerimiz aşağıda sıralanmıştır.
° Büyük ölçülerde alın. Bebeğiniz prematüre veya çok küçük değilse yenidoğan ölçülerinde olan giysiler önceleri tam gelseler bile bunları kullanabileceği günler sayılıdır. Üzerinde 3 aylık bebek ölçüsünde olduğu belirtilen giysiler bile ilk aydan sonra dar gelebilir. İlk günlerde giyebileceği birkaç parça giysi aldıktan sonra asıl yoğunluğu daha büyük ölçülerdeki giysilere verin. Merak etmeyin, bebeğiniz bir süre için giysilerinin hafifçe bol olmasına aldırış etmeyecektir!

° Türkiye de çocuk giyim sanayinde henüz yerleşmiş bir standart olmasa da; bütün çocukların ateşe dayanıklı giysiler giymeleri gerekir. Etikette bunun yazılmış olmasına dikkat edin. Bu tip giysilerin sabunla değil deterjanla yıkanması gerekir çünkü sabun ateşe dayanıklılık özelliğini kaybettirir. Kullanacağınız deterjan için etiketi inceleyin.

° Bezi değiştirirken giysinin bacaklarının kolayca açılıp açılmayacağını kontrol edin. Boynu, kolu ve bacakları çok sıkı saran giysilerden uzak durun. Bunlar sağlık açısından sakıncalı ve bebek için rahatsızdır.

° Yıkama talimatlarını okuyun. Çocuk giysilerinin hepsi yıkanılabilir özellikte olmalı ve ütü gerektirmemelidir.

° Yenidoğan bebeğe ayakkabı giydirmeyin. Yürümeye başlayana kadar ayakkabıya gereksinimi olmayacaktır. Erken giydirilen ayakkabılar bebeğin ayaklarını deforme edebilir. Aynı şey küçük gelen ayaklı pijamalar ve çoraplar için de geçerlidir.

√ Mobilya ve Bebek Gereçlerinin Alımı
• Bebek mağazalarına gittiğinizde, alabileceğiniz bebek gereçlerini seçmekte zorlanacaksınız. Bunlardan bir kısmı gerçekten gereklidir. Ancak, göz alıcı olan birçoğu gereksiz olmaktan öte kullanışlı bile değildir. Bu konuda size yardımcı olabilmek amacıyla; bebeğiniz doğduğunda elinizde olması gereken eşya ve temel gereksinimleri içeren bir listeyi aşağıda bulacaksınız.

▲ Bütün güvenlik önlemleri düşünülmüş bir çocuk karyolası (Bkz. Bebek Karyolaları Konusunda Güvenlik Uyarıları). A.B.D.de satılmakta olan çocuk karyolaları bu özelliklere sahip olmak zorundadır. Ancak, ülkemizde çocuk eşyalarının güvenlik standartlarına uygunluk olup olmadığını kontrol etme görevi anne babaya düşmektedir. Birkaç hafta içinde bebeğinize küçük gelmeye başlayacağından, ayıracak fazladan paranız yoksa, bebek sepeti almayı düşünmeyin.

► Karyolanın yatağı sertçe ve üstü kolayca temizlenebilecek şekilde kaplanmış olmalıdır. Bu amaçla bir yatak koruyucusu kullanabilirsiniz. Kullandığınız koruyucu kılıf plastik veya emici olmayan bir kumaştan yapılmışsa; bebek terlediği, kustuğu veya salyası aktığında ıslak yerde yatmaması için yatağın üstüne ıslaklığı emecek kalın bir kumaş serin.

▼Karyolanın kenar yastıkları veya diğer bir deyişle tampon ları, bebeğinizin başının karyolanın parmaklıklarına çarpmasını önlemek içindir. Bu yastıkların bütün iplerinin parmaklıklara bağlı olmasını sağlayın. Çocuğunuz ayağa kalkmaya başladığında bu tamponları kaldırın, yoksa onların üstüne basarak karyoladan dışarı çıkabilir. Yenidoğanın karyolasında yastık kullanmak hem gereksizdir hemde tehlikeli olabilir.

◄ Karyolanın yatağı naylon veya muşamba bir kılıf yerine yumuşak üstü suyu emici (pazen) ve altı tercihan su geçirmez özellikte (flanel) kumaşlardan yapılmış bir kılıfla kaplanırsa bebeğiniz için daha az terletici ve rahat olur. Bu tür kılıflar piyasada yatak koruyucusu veya Alez olarak bilinmektedir. Yatağa çift katlı bir çarşaf sermeniz ve yatağın ölçülerine uygun bir pamuk yorgan veya yumuşak bir battaniye bulundurmanız önerilir. Dışı yumuşak kumaşla kaplı ve içi parça sünger veya benzeri maddelerle gevşekçe doldurulmuş bebek yastıklarını asla kullanmayınız. Bu tür yastıkların kullanımı 36 bebekte boğulmaya neden oldukları gerekçesi ile ABD Tüketici Güvenliği Komisyonu tarafından yasaklanmıştır.

▲ Güvenlik özelliklerine sahip bez değiştirme masası. Bir halı veya kaygan olmayan bir yüzey üzerine kaymayacak şekilde yerleştirilmelidir. Pencere kenarları bebeğiniz için düşme riski oluşturduğu için pencere kenarına değil duvara dayanmalıdır.

• Bezlerin, çengelli iğnelerin ve bez değiştirirken gerekecek diğer malzemelerin bebeğin ulaşamayacağı ancak sizin elinizin altında olacak şekilde yerleştirilmesi gerekir. Çekmece raf ve sehpaları bu esaslara uygun olarak yerleştirirseniz; bez değiştirilirken -bir saniye için bile olsa- bebeğinizin yanından ayrılmak zorunda kalmazsınız.


► Geniş plastik bir bebek yıkama küveti. Eğer bebeğiniz bir aydan küçükse onu mutfak lavabosunda yıkayabilirsiniz ancak muslukların oynar başlıklı olması ve bebeği yıkarken uzaklaştırılması gerekir. Bir aydan büyük bebekler etrafa uzanıp muslukları açabilirler bu nedenle ilk aydan sonra bebeği ayrı bir banyo küvetinde yıkamanız daha güvenlidir. Bebeğinizi yıkayacağınız yerin temiz olduğundan emin olun. Küvetin içinin kaygan olmaması tercih edilir.

√ Güvenlik Uyarısı: Bebek Sepetleri ve Beşikler
• Birçok anne-baba bebeği kendi odalarına alırken kolaylık sağlaması yani; kolayca taşınabilme özelliğinden ötürü beşik ve bebek sepetlerini tercih ederler. Bu konuda karar verirken bebeklerin hızla büyüdüğünü unutmayın. Birinci ay uygun olan bir beşik veya sepet, bebeğiniz iki aylık olduğunda artık küçük gelebilir.

√ Bebeğin ilk yatağını satın almadan önce aşağıdaki özellikleri okumanız uzun süre kullanılabilen, güvenli bir yatak seçmeniz için size yardımcı olacaktır:
1. Beşik ya da sepetin tabanı dağılmayacak kadar sağlam olmalıdır.

2. Beşik ya da bebek sepetinin tabanı birisinin çarpması durumunda devrilmeyecek kadar geniş olmalıdır. Katlanabilir ayakları olan sepetlerin ayakları kullanım süresince düz bir şekilde kilitlenebilmelidir.

3. Bebek bir aylık veya beş kiloluk olduğunda (hangisi önce gelirse) artık sepette yatırılmamalı kendi yatağına terfi etmelidir.

• Bebeğin odası ve içindeki herşey temiz ve tozsuz olmalıdır. Pencereler ve yer döşemesi dahil her türlü yüzeyin yıkanabilir özellikte olması gereklidir. Aynı kural odanın içinde duran oyuncaklar için de geçerlidir. Popüler bir hediye olan oyuncak ayılar ve diğer doldurulmuş hayvan oyuncaklar bebeğiniz yanında sevimli durmalarına ve çocuk için eğlendirici olmalarına karşılık özellikle tüylü olanları çok toz tutar ve burun tıkanıklıklarına yol açarlar. Bebeğiniz bunlarla oynamayı aylar sonra öğreneceğinden o zamana kadar saklayabilirsiniz.

√ Bebek Karyolaları Konusunda Güvenlik Uyarıları
• Bebeğiniz karyolasında iken genellikle görme alanınızın dışında ve tek başına olacaktır. Karyolası bu nedenle tamamen güvenli bir ortam olmalıdır. En sık görülen karyola kazası olan düşmeler aynı zamanda önlemi en kolay alınabilecek olan kazadır. Karyola içinde yüksek yerleştirilmiş bir yatak, parmaklıkları indirilmiş durumda bırakılan bir karyola, çocukların düşme olasılığını artıran unsurlardır.

√ Çocuğunuza karyola seçerken şunlara dikkat etmeniz gerekir:
■ Parmaklıkların arası 6 cmden fazla yani çocuğun başını kıstıracak kadar aralıklı olmamalıdır.
■ Başucunda ya da ayakucunda başının sıkışabileceği açıklıklar olmamalıdır.
■ Karyolanın köşelerinde çıkıntı varsa bunları çıkarın veya kesin. Gevşek giysiler bunlara takılarak çocuğun boğulmasına yol açabilir.

• Eski karyolaların birçoğu kurşunlu boyalarla boyanmış olduklarından, parmaklık rayları aşındıkça karyolayı çiğnemeye çalışan çocukta zehirlenme yapabilirler (bu gerçekten olmaktadır). Önlem olarak eski boyaları kazıyın ve kurşunsuz, kaliteli, emayeli boyalarla boyayın. Havalandırması iyi olan bir odada kurumasını bekleyin. Yan parmaklıkların üstüne plastik şeritler yapıştırın (bunları çocuk mobilyaları dükkanlarında bulabilirsiniz).

√ Diğer çocuk karyolası kazalarından korunmak için şunlara dikkat etmelisiniz:
1. Yeni bir yatak aldığınızda bütün plastik paketleme materyalini çıkarıp atın. Bunlar çocuğun boğulmasına yol açabilirler. Yatağa kalın bir plastik kılıf veya yatak koruyucusu geçirecekseniz bunun gevşek olmamasına dikkat edin. Fermuarlı kılıfları tercih edin.

2. Bebeğiniz oturmaya başladığı anda yatağın seviyesini indirerek, kenarlara yaslandığında düşemiyeceği ve tırmanamayacağı kadar derin bir konuma getirin. Ayağa kalkmayı öğrendiğinde ise en alt seviyeye indirin. Düşmeler en sık, bebek tırmanmaya çalıştığında meydana gelir. bu nedenle, boyu 75 cm olduğunda veya parmaklık seviyesi boyunun 3/4ünün altında kaldığında onu başka bir yatağa alın.

3. En alt seviyeye indirdiğinizde, karyola rayının üst kısmı yataktan en az 10 cm yüksekte olmalıdır (yatak en üst seviyede olsa bile). Parmaklıkların kilidi çocuğunuz tarafından açılamayacak şekilde olmalıdır. Çocuğunuz karyolanın içindeyken parmaklıklar daima yukarı kaldırılmış olmalıdır.

4. Bebeğinizin yatakla karyola arasına kayıp sıkışmaması için yatağın karyolaya tam olarak oturması arada boşlukların kalmaması önemlidir. Yatağın kenarlarından üç veya daha çok parmağınız girebiliyorsa karyolaya tam olarak uyan bir yatak alın.

5. Metal parmaklıklarda sivri, çapaklı veya keskin herhangi bir kısım olup olmadığını düzenli olarak kontrol edin. Ahşap karyolalarda ise çatlak veya kıymık olmamasına dikkat edin. Karyolanın parmaklıklarında diş izleri görürseniz parmaklıkların üstünü plastik şeritlerle boydan boya kapatın (bunları çocuk mobilyası satan yerlerin birçoğunda bulabilirsiniz.).

6. Bebeğiniz küçükken karyola kenarlarına tampon yastıklarını yerleştirin. Bu yastıkların karyolayı çepeçevre sardığından ve kenarlara en az altı yerden sıkı bir biçimde bağlı olduğundan emin olun. Bebeğin boynuna dolaşmasına olanak vermemek açısından bu bağların en fazla 14 cm olmasına dikkat edin.

7. Çocuğunuz tutunarak ayağa kalkmaya başladığında kenar yastıklarını, oyuncak hayvanları, kısaca üzerine basarak dışarıya atlayabileceği herşeyi yatağın içindan çıkarın.

8. Eğer karyolanın üstünde dönence türü oyuncak varsa, bunun karyolaya sağlam bir şekilde takıldığından emin olun. Bu oyuncağın uzanamayacağı kadar yüksekte olması ve hangisi önce gelirse; 5 aylık olduğunda ya da oturabildiği zaman sökülmesi gereklidir.

9. Çocuk vücudunu el ve ayakları ile kaldırmaya başlar başlamaz, karyolaya asılan tüm oyuncakları kaldırın. Eli ile oynaması ve yakalaması için karyolaya gerilen beşik jimnastiği benzeri oyuncaklar çocuğunuzun çekmelerine ve yakalamalarına karşı dayanıklıdır ancak çocuk bunların üstüne düştüğü taktirde ona dolanabilir.

10. Düşmelerin en tehlikelisini önlemek için çocuğun karyolasını pencere yanına yerleştirmeyin.

(*) Çocuk eşyalarında güvenlik standartları henüz ülkemizde yerleşmemiştir.Örneğin A.B.D.de 1985den sonra yapılmış tüm çocuk karyolaları genel güvenlik standartlarına uygun olmasına karşın ülkemizde bebeğinize alacağınız eşyaların güvenli olup olmadıklarını kontrol görevi yine size; anne-babaya düşmektedir.

√ Bebek odasındaki hava çok kuru ise çocuk hekiminiz size odaya serin buhar verecek bir nemlendirici kullanmanızı önerebilir. Ayrıca, nezle grip gibi nedenlerle bebeğinizin burnu tıkandığında serin buharlı oda nemlendiricisi nden yararlanabilirsiniz. Eğer bir hava nemlendiricisi kullanıyorsanız kullanma kılavuzundaki talimatlara uyarak çalışmadığı zamanlarda suyunu boşaltın ve düzenli olarak temizleyin. Eğer bunu yapmazsanız içindeki suda bakteriler ve küf üreyebilir. Sıcak buhar çıkaran hava nemlendiricileri haşlanmalara-yanıklara yol açabileceğinden önerilmezler.

• Bebeğinizin kesinlikle zevk alacağı eşyalardan biri tepesine asılacak dönencelerdir. Değişik şekilli ve parlak renkli bir tanesini seçin. Bazıları çok güzel melodiler de çalarlar. Dönenceyi seçerken yanlardan veya üstten değil; ona bebeğinizin göreceği açıdan yani alttan bakın. Yanlardan ve üstten bakıldığında güzel görünenleri almamaya çalışın bunlar bebeğin değil, daha çok sizin zevkinize göre tasarlanmışlardır. Bebeğiniz oturmaya başladığında bu oyuncaklara uzanıp kendine zararlı bir hale getirebilir. Bu nedenle, oturmaya başladığında veya beş aylık olmadan önce bu oyuncakları kaldırın.

• Sallanan koltuk, müzik kutusu, kaset plak veya CD çalar; çocuk odası için akıllıca seçimlerdir. Oturduğunuz koltuğun sallanması kucağınızın yatıştırıcı etkisini arttırır. Bebeğiniz için hafif bir müzik çalmanız, yanında olmadığınız zamanlarda onu rahatlatacak ve uyumasına yardımcı olacaktır.
Bebeğinizin odasındaki ışıkların yumuşak olmasını isteyeceksiniz. Karanlık olduğunda ise bir gece lambası bırakabilirsiniz. Bu lamba onu daha rahat kontrol etmenize yardımcı olduğu gibi bebek daha büyüdüğünde gece uyanınca kendini güvende hissetmesini sağlar. Bütün lambaların ve kordonların bebeğin ulaşabileceği mesafeden uzak olduğuna emin olun.

√ Bebeğin Doğumuna Kendinizi Hazırlamak
• Hamileliğin son dönemlerinde değişik duygular yaşayacaksınız. Örneğin, hem herşeyin biran önce olmasını hemde yeterli zaman olmadığı ikilemini yaşayacaksınız. Bebeğin bir an önce doğmasını isterken o gelmeden önce herşeyin kusursuz ve düzenli olması için yeterli süre olup olmadığı konusunda endişe duyacaksınız. Beklenen doğum yaklaştıkça - hatta bazı durumlarda geciktikçe - kendi sıkıntılarınızın yanında başkalarının heyecanlarını yatıştırmak zorunda kalacak ve sizi merak eden sevdiklerinizden sayısız telefonlar alacak, onları yatıştırmak durumunda kalacaksınız. Hamileliğin getirdiği fiziksel sıkıntılara birde bu tür sosyal baskılar eklenince; dokuzuncu ay size hiç bitmeyecekmiş gibi gelebilir. Unutmayın, hikayenin güzel bir sonu vardır. Bu nedenle, boş zamanlarınızı mümkün olduğunca keyif alarak geçirin.

• Gebeliğinizin son dönemlerinde zamanınızı akıllıca kullanarak doğumdan sonra yapmanız gerekecek birçok işi aradan çıkarabilirsiniz. Örneğin:
♥ Doğumu haber vermeniz gereken insanların bir listesini yapın. Nasıl haber vereceğinize karar verin, mektup veya kartpostal ile bildirmeye karar verdiklerinizin zarflarına adresleri yazın.
♥ Bir miktar yemek pişirin ve buzluğa koyun. Bebek doğduktan sonra bir süre yemek pişirmek istemeyebilirsiniz.
♥ Çocuk bakımı ve ev temizliği için yardımcıya ihtiyaç duyuyorsanız ve maddi olarak karşılayabilecek durumdaysanız, adaylarla konuşun (Çocuk Bakımı için geçici eleman bulma bölümüne bakın. S:152) Yardımcıya ihtiyaç duymayacağınızı düşünseniz bile elinizde gerektiği anda ulaşabileceğiniz kişilerin bir listesi bulunsun.
♥ Doğum için son dakika hazırlıklarınızı dokuzuncu aya girmeden yapın.

√ Yapılacak işler listesinde şunlar bulunmalıdır:
▪ Hastanenin ismi, adresi ve telefon numarası.

▪ Bebeğinizin doğumunu yaptıracak hekimin veya ebe hemşirenin ve o anda hekim bulunamazsa yerine bakacak kişinin adı, adresi ve telefon numarası.

▪ Hastane veya doğum merkezine en çabuk ve kolay gidilen yol.

▪ Hastanenin doğum servisinin girişi.

▪ Acil bir durumda başvuracağınız ambulans servisinin telefon numarası.

▪ Sizi hastaneye götürecek olan kişiyle aynı evde oturmuyorsanız, onun telefon numarası.

▪ Doğum için ve hastanede kaldığınız süre boyunca gerekli olacak eşya ve malzemelerin hazır bir şekilde bulunduğu bir çanta. Bu çantaya; temizlik malzemeleri, giysileriniz, ziyaretçilerin ellerini mikroptan arındırmak için kolonya, arkadaş ve akrabalarınızın adres ve telefon numaraları, okumak için birkaç dergi veya kitap, bebeği taşımak için ince pamuk bir battaniye ve eve giderken bebeğe giydireceğiniz çamaşır ve giysiler yerleştirilmelidir.

▪ Bebeği güvenli bir şekilde eve getirebilmek için bebek araba koltuğu. Bu koltuğun güvenlik standartlarına uygun olması gereklidir. Bebeği, yüzü arabanın arkasına dönük olacak şekilde yerleştirin. Bebek desteksiz bir şekilde oturana veya dokuz kiloya ulaşana dek, ve en azından ilk 4-6 ay boyunca arkaya dönük pozisyonda oturtulmalıdır. Koltuk daha sonra bebeğin öne dönük olacağı konumda bağlanabilir.

▪ Başka çocuklarınız varsa, siz hastanede iken onlarla ilgilenecek kişileri ayarlayın.

Bebek Odası Hazırlık Bebek Isimleri

Bebek Odası Hazırlık Bebek Isimleri
√ Bebek Giysilerini Seçmek
• Doğum yaklaşırken bebeğinize ilk haftalarda gerekli olacak temel çocuk kıyafetleri, bebek elbiseleri ve aksesuarlarını edinmeniz gerekecektir.

• Size başlangıç için şu önerilerimiz olacaktır:
♫ 3 veya 4 pijama takımı (ayakları da saran)
♫ 6 - 8 Tişört veya zıbın
♫ 3 adet tulum
♫ 2 süveter
♫ 1 uyku tulumu
♫ 2 bere (başlık)
♫ 4 çift çorap veya patik
♫ 4 - 6 adet battaniye (pamuktan yapılmış ince bir battaniye)
♫ 1 adet küçük havlu ve bornoz seti (bornozun başlığının olması tercih edilir).
♫ 3 - 4 düzine yeni doğan ölçülerinde hazır çocuk bezi.

• Başka çocuklarınız varsa bu bebek eşyalarının çoğu elinizin altında olacaktır. Eğer doğacak bebek ilk çocuğunuz olacaksa bunların birçoğunu dostlarınız ya da ailenizden temin edebilirsiniz.

√ Bunların dışındaki giysi ve malzeme gereksinimlerini temin ederken size yardımcı olacak bazı önerilerimiz aşağıda sıralanmıştır.
° Büyük ölçülerde alın. Bebeğiniz prematüre veya çok küçük değilse yenidoğan ölçülerinde olan giysiler önceleri tam gelseler bile bunları kullanabileceği günler sayılıdır. Üzerinde 3 aylık bebek ölçüsünde olduğu belirtilen giysiler bile ilk aydan sonra dar gelebilir. İlk günlerde giyebileceği birkaç parça giysi aldıktan sonra asıl yoğunluğu daha büyük ölçülerdeki giysilere verin. Merak etmeyin, bebeğiniz bir süre için giysilerinin hafifçe bol olmasına aldırış etmeyecektir!

° Türkiye de çocuk giyim sanayinde henüz yerleşmiş bir standart olmasa da; bütün çocukların ateşe dayanıklı giysiler giymeleri gerekir. Etikette bunun yazılmış olmasına dikkat edin. Bu tip giysilerin sabunla değil deterjanla yıkanması gerekir çünkü sabun ateşe dayanıklılık özelliğini kaybettirir. Kullanacağınız deterjan için etiketi inceleyin.

° Bezi değiştirirken giysinin bacaklarının kolayca açılıp açılmayacağını kontrol edin. Boynu, kolu ve bacakları çok sıkı saran giysilerden uzak durun. Bunlar sağlık açısından sakıncalı ve bebek için rahatsızdır.

° Yıkama talimatlarını okuyun. Çocuk giysilerinin hepsi yıkanılabilir özellikte olmalı ve ütü gerektirmemelidir.

° Yenidoğan bebeğe ayakkabı giydirmeyin. Yürümeye başlayana kadar ayakkabıya gereksinimi olmayacaktır. Erken giydirilen ayakkabılar bebeğin ayaklarını deforme edebilir. Aynı şey küçük gelen ayaklı pijamalar ve çoraplar için de geçerlidir.

√ Mobilya ve Bebek Gereçlerinin Alımı
• Bebek mağazalarına gittiğinizde, alabileceğiniz bebek gereçlerini seçmekte zorlanacaksınız. Bunlardan bir kısmı gerçekten gereklidir. Ancak, göz alıcı olan birçoğu gereksiz olmaktan öte kullanışlı bile değildir. Bu konuda size yardımcı olabilmek amacıyla; bebeğiniz doğduğunda elinizde olması gereken eşya ve temel gereksinimleri içeren bir listeyi aşağıda bulacaksınız.

▲ Bütün güvenlik önlemleri düşünülmüş bir çocuk karyolası (Bkz. Bebek Karyolaları Konusunda Güvenlik Uyarıları). A.B.D.de satılmakta olan çocuk karyolaları bu özelliklere sahip olmak zorundadır. Ancak, ülkemizde çocuk eşyalarının güvenlik standartlarına uygunluk olup olmadığını kontrol etme görevi anne babaya düşmektedir. Birkaç hafta içinde bebeğinize küçük gelmeye başlayacağından, ayıracak fazladan paranız yoksa, bebek sepeti almayı düşünmeyin.

► Karyolanın yatağı sertçe ve üstü kolayca temizlenebilecek şekilde kaplanmış olmalıdır. Bu amaçla bir yatak koruyucusu kullanabilirsiniz. Kullandığınız koruyucu kılıf plastik veya emici olmayan bir kumaştan yapılmışsa; bebek terlediği, kustuğu veya salyası aktığında ıslak yerde yatmaması için yatağın üstüne ıslaklığı emecek kalın bir kumaş serin.

▼Karyolanın kenar yastıkları veya diğer bir deyişle tampon ları, bebeğinizin başının karyolanın parmaklıklarına çarpmasını önlemek içindir. Bu yastıkların bütün iplerinin parmaklıklara bağlı olmasını sağlayın. Çocuğunuz ayağa kalkmaya başladığında bu tamponları kaldırın, yoksa onların üstüne basarak karyoladan dışarı çıkabilir. Yenidoğanın karyolasında yastık kullanmak hem gereksizdir hemde tehlikeli olabilir.

◄ Karyolanın yatağı naylon veya muşamba bir kılıf yerine yumuşak üstü suyu emici (pazen) ve altı tercihan su geçirmez özellikte (flanel) kumaşlardan yapılmış bir kılıfla kaplanırsa bebeğiniz için daha az terletici ve rahat olur. Bu tür kılıflar piyasada yatak koruyucusu veya Alez olarak bilinmektedir. Yatağa çift katlı bir çarşaf sermeniz ve yatağın ölçülerine uygun bir pamuk yorgan veya yumuşak bir battaniye bulundurmanız önerilir. Dışı yumuşak kumaşla kaplı ve içi parça sünger veya benzeri maddelerle gevşekçe doldurulmuş bebek yastıklarını asla kullanmayınız. Bu tür yastıkların kullanımı 36 bebekte boğulmaya neden oldukları gerekçesi ile ABD Tüketici Güvenliği Komisyonu tarafından yasaklanmıştır.

▲ Güvenlik özelliklerine sahip bez değiştirme masası. Bir halı veya kaygan olmayan bir yüzey üzerine kaymayacak şekilde yerleştirilmelidir. Pencere kenarları bebeğiniz için düşme riski oluşturduğu için pencere kenarına değil duvara dayanmalıdır.

• Bezlerin, çengelli iğnelerin ve bez değiştirirken gerekecek diğer malzemelerin bebeğin ulaşamayacağı ancak sizin elinizin altında olacak şekilde yerleştirilmesi gerekir. Çekmece raf ve sehpaları bu esaslara uygun olarak yerleştirirseniz; bez değiştirilirken -bir saniye için bile olsa- bebeğinizin yanından ayrılmak zorunda kalmazsınız.


► Geniş plastik bir bebek yıkama küveti. Eğer bebeğiniz bir aydan küçükse onu mutfak lavabosunda yıkayabilirsiniz ancak muslukların oynar başlıklı olması ve bebeği yıkarken uzaklaştırılması gerekir. Bir aydan büyük bebekler etrafa uzanıp muslukları açabilirler bu nedenle ilk aydan sonra bebeği ayrı bir banyo küvetinde yıkamanız daha güvenlidir. Bebeğinizi yıkayacağınız yerin temiz olduğundan emin olun. Küvetin içinin kaygan olmaması tercih edilir.

√ Güvenlik Uyarısı: Bebek Sepetleri ve Beşikler
• Birçok anne-baba bebeği kendi odalarına alırken kolaylık sağlaması yani; kolayca taşınabilme özelliğinden ötürü beşik ve bebek sepetlerini tercih ederler. Bu konuda karar verirken bebeklerin hızla büyüdüğünü unutmayın. Birinci ay uygun olan bir beşik veya sepet, bebeğiniz iki aylık olduğunda artık küçük gelebilir.

√ Bebeğin ilk yatağını satın almadan önce aşağıdaki özellikleri okumanız uzun süre kullanılabilen, güvenli bir yatak seçmeniz için size yardımcı olacaktır:
1. Beşik ya da sepetin tabanı dağılmayacak kadar sağlam olmalıdır.

2. Beşik ya da bebek sepetinin tabanı birisinin çarpması durumunda devrilmeyecek kadar geniş olmalıdır. Katlanabilir ayakları olan sepetlerin ayakları kullanım süresince düz bir şekilde kilitlenebilmelidir.

3. Bebek bir aylık veya beş kiloluk olduğunda (hangisi önce gelirse) artık sepette yatırılmamalı kendi yatağına terfi etmelidir.

• Bebeğin odası ve içindeki herşey temiz ve tozsuz olmalıdır. Pencereler ve yer döşemesi dahil her türlü yüzeyin yıkanabilir özellikte olması gereklidir. Aynı kural odanın içinde duran oyuncaklar için de geçerlidir. Popüler bir hediye olan oyuncak ayılar ve diğer doldurulmuş hayvan oyuncaklar bebeğiniz yanında sevimli durmalarına ve çocuk için eğlendirici olmalarına karşılık özellikle tüylü olanları çok toz tutar ve burun tıkanıklıklarına yol açarlar. Bebeğiniz bunlarla oynamayı aylar sonra öğreneceğinden o zamana kadar saklayabilirsiniz.

√ Bebek Karyolaları Konusunda Güvenlik Uyarıları
• Bebeğiniz karyolasında iken genellikle görme alanınızın dışında ve tek başına olacaktır. Karyolası bu nedenle tamamen güvenli bir ortam olmalıdır. En sık görülen karyola kazası olan düşmeler aynı zamanda önlemi en kolay alınabilecek olan kazadır. Karyola içinde yüksek yerleştirilmiş bir yatak, parmaklıkları indirilmiş durumda bırakılan bir karyola, çocukların düşme olasılığını artıran unsurlardır.

√ Çocuğunuza karyola seçerken şunlara dikkat etmeniz gerekir:
■ Parmaklıkların arası 6 cmden fazla yani çocuğun başını kıstıracak kadar aralıklı olmamalıdır.
■ Başucunda ya da ayakucunda başının sıkışabileceği açıklıklar olmamalıdır.
■ Karyolanın köşelerinde çıkıntı varsa bunları çıkarın veya kesin. Gevşek giysiler bunlara takılarak çocuğun boğulmasına yol açabilir.

• Eski karyolaların birçoğu kurşunlu boyalarla boyanmış olduklarından, parmaklık rayları aşındıkça karyolayı çiğnemeye çalışan çocukta zehirlenme yapabilirler (bu gerçekten olmaktadır). Önlem olarak eski boyaları kazıyın ve kurşunsuz, kaliteli, emayeli boyalarla boyayın. Havalandırması iyi olan bir odada kurumasını bekleyin. Yan parmaklıkların üstüne plastik şeritler yapıştırın (bunları çocuk mobilyaları dükkanlarında bulabilirsiniz).

√ Diğer çocuk karyolası kazalarından korunmak için şunlara dikkat etmelisiniz:
1. Yeni bir yatak aldığınızda bütün plastik paketleme materyalini çıkarıp atın. Bunlar çocuğun boğulmasına yol açabilirler. Yatağa kalın bir plastik kılıf veya yatak koruyucusu geçirecekseniz bunun gevşek olmamasına dikkat edin. Fermuarlı kılıfları tercih edin.

2. Bebeğiniz oturmaya başladığı anda yatağın seviyesini indirerek, kenarlara yaslandığında düşemiyeceği ve tırmanamayacağı kadar derin bir konuma getirin. Ayağa kalkmayı öğrendiğinde ise en alt seviyeye indirin. Düşmeler en sık, bebek tırmanmaya çalıştığında meydana gelir. bu nedenle, boyu 75 cm olduğunda veya parmaklık seviyesi boyunun 3/4ünün altında kaldığında onu başka bir yatağa alın.

3. En alt seviyeye indirdiğinizde, karyola rayının üst kısmı yataktan en az 10 cm yüksekte olmalıdır (yatak en üst seviyede olsa bile). Parmaklıkların kilidi çocuğunuz tarafından açılamayacak şekilde olmalıdır. Çocuğunuz karyolanın içindeyken parmaklıklar daima yukarı kaldırılmış olmalıdır.

4. Bebeğinizin yatakla karyola arasına kayıp sıkışmaması için yatağın karyolaya tam olarak oturması arada boşlukların kalmaması önemlidir. Yatağın kenarlarından üç veya daha çok parmağınız girebiliyorsa karyolaya tam olarak uyan bir yatak alın.

5. Metal parmaklıklarda sivri, çapaklı veya keskin herhangi bir kısım olup olmadığını düzenli olarak kontrol edin. Ahşap karyolalarda ise çatlak veya kıymık olmamasına dikkat edin. Karyolanın parmaklıklarında diş izleri görürseniz parmaklıkların üstünü plastik şeritlerle boydan boya kapatın (bunları çocuk mobilyası satan yerlerin birçoğunda bulabilirsiniz.).

6. Bebeğiniz küçükken karyola kenarlarına tampon yastıklarını yerleştirin. Bu yastıkların karyolayı çepeçevre sardığından ve kenarlara en az altı yerden sıkı bir biçimde bağlı olduğundan emin olun. Bebeğin boynuna dolaşmasına olanak vermemek açısından bu bağların en fazla 14 cm olmasına dikkat edin.

7. Çocuğunuz tutunarak ayağa kalkmaya başladığında kenar yastıklarını, oyuncak hayvanları, kısaca üzerine basarak dışarıya atlayabileceği herşeyi yatağın içindan çıkarın.

8. Eğer karyolanın üstünde dönence türü oyuncak varsa, bunun karyolaya sağlam bir şekilde takıldığından emin olun. Bu oyuncağın uzanamayacağı kadar yüksekte olması ve hangisi önce gelirse; 5 aylık olduğunda ya da oturabildiği zaman sökülmesi gereklidir.

9. Çocuk vücudunu el ve ayakları ile kaldırmaya başlar başlamaz, karyolaya asılan tüm oyuncakları kaldırın. Eli ile oynaması ve yakalaması için karyolaya gerilen beşik jimnastiği benzeri oyuncaklar çocuğunuzun çekmelerine ve yakalamalarına karşı dayanıklıdır ancak çocuk bunların üstüne düştüğü taktirde ona dolanabilir.

10. Düşmelerin en tehlikelisini önlemek için çocuğun karyolasını pencere yanına yerleştirmeyin.

(*) Çocuk eşyalarında güvenlik standartları henüz ülkemizde yerleşmemiştir.Örneğin A.B.D.de 1985den sonra yapılmış tüm çocuk karyolaları genel güvenlik standartlarına uygun olmasına karşın ülkemizde bebeğinize alacağınız eşyaların güvenli olup olmadıklarını kontrol görevi yine size; anne-babaya düşmektedir.

√ Bebek odasındaki hava çok kuru ise çocuk hekiminiz size odaya serin buhar verecek bir nemlendirici kullanmanızı önerebilir. Ayrıca, nezle grip gibi nedenlerle bebeğinizin burnu tıkandığında serin buharlı oda nemlendiricisi nden yararlanabilirsiniz. Eğer bir hava nemlendiricisi kullanıyorsanız kullanma kılavuzundaki talimatlara uyarak çalışmadığı zamanlarda suyunu boşaltın ve düzenli olarak temizleyin. Eğer bunu yapmazsanız içindeki suda bakteriler ve küf üreyebilir. Sıcak buhar çıkaran hava nemlendiricileri haşlanmalara-yanıklara yol açabileceğinden önerilmezler.

• Bebeğinizin kesinlikle zevk alacağı eşyalardan biri tepesine asılacak dönencelerdir. Değişik şekilli ve parlak renkli bir tanesini seçin. Bazıları çok güzel melodiler de çalarlar. Dönenceyi seçerken yanlardan veya üstten değil; ona bebeğinizin göreceği açıdan yani alttan bakın. Yanlardan ve üstten bakıldığında güzel görünenleri almamaya çalışın bunlar bebeğin değil, daha çok sizin zevkinize göre tasarlanmışlardır. Bebeğiniz oturmaya başladığında bu oyuncaklara uzanıp kendine zararlı bir hale getirebilir. Bu nedenle, oturmaya başladığında veya beş aylık olmadan önce bu oyuncakları kaldırın.

• Sallanan koltuk, müzik kutusu, kaset plak veya CD çalar; çocuk odası için akıllıca seçimlerdir. Oturduğunuz koltuğun sallanması kucağınızın yatıştırıcı etkisini arttırır. Bebeğiniz için hafif bir müzik çalmanız, yanında olmadığınız zamanlarda onu rahatlatacak ve uyumasına yardımcı olacaktır.
Bebeğinizin odasındaki ışıkların yumuşak olmasını isteyeceksiniz. Karanlık olduğunda ise bir gece lambası bırakabilirsiniz. Bu lamba onu daha rahat kontrol etmenize yardımcı olduğu gibi bebek daha büyüdüğünde gece uyanınca kendini güvende hissetmesini sağlar. Bütün lambaların ve kordonların bebeğin ulaşabileceği mesafeden uzak olduğuna emin olun.

√ Bebeğin Doğumuna Kendinizi Hazırlamak
• Hamileliğin son dönemlerinde değişik duygular yaşayacaksınız. Örneğin, hem herşeyin biran önce olmasını hemde yeterli zaman olmadığı ikilemini yaşayacaksınız. Bebeğin bir an önce doğmasını isterken o gelmeden önce herşeyin kusursuz ve düzenli olması için yeterli süre olup olmadığı konusunda endişe duyacaksınız. Beklenen doğum yaklaştıkça - hatta bazı durumlarda geciktikçe - kendi sıkıntılarınızın yanında başkalarının heyecanlarını yatıştırmak zorunda kalacak ve sizi merak eden sevdiklerinizden sayısız telefonlar alacak, onları yatıştırmak durumunda kalacaksınız. Hamileliğin getirdiği fiziksel sıkıntılara birde bu tür sosyal baskılar eklenince; dokuzuncu ay size hiç bitmeyecekmiş gibi gelebilir. Unutmayın, hikayenin güzel bir sonu vardır. Bu nedenle, boş zamanlarınızı mümkün olduğunca keyif alarak geçirin.

• Gebeliğinizin son dönemlerinde zamanınızı akıllıca kullanarak doğumdan sonra yapmanız gerekecek birçok işi aradan çıkarabilirsiniz. Örneğin:
♥ Doğumu haber vermeniz gereken insanların bir listesini yapın. Nasıl haber vereceğinize karar verin, mektup veya kartpostal ile bildirmeye karar verdiklerinizin zarflarına adresleri yazın.
♥ Bir miktar yemek pişirin ve buzluğa koyun. Bebek doğduktan sonra bir süre yemek pişirmek istemeyebilirsiniz.
♥ Çocuk bakımı ve ev temizliği için yardımcıya ihtiyaç duyuyorsanız ve maddi olarak karşılayabilecek durumdaysanız, adaylarla konuşun (Çocuk Bakımı için geçici eleman bulma bölümüne bakın. S:152) Yardımcıya ihtiyaç duymayacağınızı düşünseniz bile elinizde gerektiği anda ulaşabileceğiniz kişilerin bir listesi bulunsun.
♥ Doğum için son dakika hazırlıklarınızı dokuzuncu aya girmeden yapın.

√ Yapılacak işler listesinde şunlar bulunmalıdır:
▪ Hastanenin ismi, adresi ve telefon numarası.

▪ Bebeğinizin doğumunu yaptıracak hekimin veya ebe hemşirenin ve o anda hekim bulunamazsa yerine bakacak kişinin adı, adresi ve telefon numarası.

▪ Hastane veya doğum merkezine en çabuk ve kolay gidilen yol.

▪ Hastanenin doğum servisinin girişi.

▪ Acil bir durumda başvuracağınız ambulans servisinin telefon numarası.

▪ Sizi hastaneye götürecek olan kişiyle aynı evde oturmuyorsanız, onun telefon numarası.

▪ Doğum için ve hastanede kaldığınız süre boyunca gerekli olacak eşya ve malzemelerin hazır bir şekilde bulunduğu bir çanta. Bu çantaya; temizlik malzemeleri, giysileriniz, ziyaretçilerin ellerini mikroptan arındırmak için kolonya, arkadaş ve akrabalarınızın adres ve telefon numaraları, okumak için birkaç dergi veya kitap, bebeği taşımak için ince pamuk bir battaniye ve eve giderken bebeğe giydireceğiniz çamaşır ve giysiler yerleştirilmelidir.

▪ Bebeği güvenli bir şekilde eve getirebilmek için bebek araba koltuğu. Bu koltuğun güvenlik standartlarına uygun olması gereklidir. Bebeği, yüzü arabanın arkasına dönük olacak şekilde yerleştirin. Bebek desteksiz bir şekilde oturana veya dokuz kiloya ulaşana dek, ve en azından ilk 4-6 ay boyunca arkaya dönük pozisyonda oturtulmalıdır. Koltuk daha sonra bebeğin öne dönük olacağı konumda bağlanabilir.

▪ Başka çocuklarınız varsa, siz hastanede iken onlarla ilgilenecek kişileri ayarlayın.

Süt çocuğunu Besleme Ek Gıdalar

Süt çocuğunu Besleme Ek Gıdalar
Süt çocuğunun tabii gıdası anne sütüdür.İlk altı ay hiçbir gıdaya ihtiyaç duymadan anne sütü ile mükemmelen beslenebilir.Yeterli kilo alan sağlıklı gelişme gösteren bebek altıncı ayı doldurduktan sonra alıştırmak için gıdalara başlanır.

Altı ay ile on ay arasında ek gıdalara başlanmayan bebeklerde çiğnemeye ve farklı tatlara alışma meydana gelemez ve anne memesine aşırı derecede düşkün olan bebek yemekleri reddeder.Bebek anne sütü ile doymuyor ise ilk dört ay anne sütü ve adapte formül mama dördüncü aydan sonra gıdalara başlanabilir.

Ek gıdalara başlamak için
1-Bebek sağlıklı ve alışkın olduğu ortamda bulunmalı
2-Aşı uygulanmış veya yeni bir ilaç uygulanmış bebek ona alışana kadar yeni gıda başlanmamalı.
3-Kendisine birinci derecede bakım veren kişi tarafından gıdalar denenerek verilmeli.
4-Gıdalar üç beş günlük alıştırma süresi içinde teker teker başlanmalı.Çok sevse ve istekli bile olsa alışana kadar doyurucu miktarda verilmelidir.
5-Gıdalar hepsi bir arada başlandığı takdirde meydana gelecek tahammülsüzlükler alerjilerden hangisi sorumludur ayırt edilemez ve aynı zamanda birden fazla miktarda yedirilen bebek anne sütünü bırakabilir.
6-Anne sütü 1.yaşta temel gıda 2.yaşta destekleyici gıda olarak beslenmenin temel unsurudur.

Altı ayını doldurmuş bebeğe hazmı kolay hipoallerjenik olması nedeniyle ilk başlanacak gıda olması nedeniyle yoğurt olabilir.1,2 tatlı kaşığından başlanarak miktar arttırılmak suretiyle bir hafta içinde bir çay fincanı(100-150mlt) kadar verilebilir.

Yapılışı:
200 mlt süt süzüldükten sonra kaynatılır.Kaynadıktan sonra 2-3 dakika karıştırarak kaynatmaya devam edilir.Pastörize sütler için kaynatma sırasında 200 mlt süte 1çorba kaşığı(15mlt) su ilave edilir.(pastörizasyon sırasında ve kaynatırken buharlaşma sütün olması gerekenden daha konsantre hale gelmesini önlemek için).Önceden yıkanmış kurutulmuş cam kavanoza alınan süt 40 dereceye kadar soğutulur.

Isı kontrolü mutfak derecesi veya elin serçe parmağı ile kontrol edilir.Parmağı yakmayan ama sıcaklığı hissedilen ısı aşağı yukarı 40 derece kabul edilir.200 mlt 40 dereceye kadar soğutulmuş süte bir tatlı kaşığı(2-3 mlt) yoğurt eklenir, karıştırılıp kapağı kapatılır,etrafı sarılır.6-7 saat bekletilir.Mayalanma işlemi biten yoğurttan bir miktar alınıp pudra şekeri ile tatlandırılarak 1-2 tatlı kaşığı kadar yedirilir,öğün anne sütü ile tamamlanır.Hergün 1-2 tatlı kaşığı arttırılan yoğurt 1 fincana kadar çıkarılır. Buzdolabında temizliğe özen gösterilerek saklanan yoğurt 2 gün yedirilebilir.Bebeğin yemesi için önceden ılık suya oturtup ılıtmak gerekir.

Yoğurda alıştırılmış olan bebek yeni bir gıdayı tatmak için hazırdır.Madeni tuzlar,vitamin,posa ve karbonhidrat ihtiva eden meyveler ikinci sırada bebeklere tattırılarak 150 mlt kadar verilebilir. Meyveler mevsime göre kışın elma, armut ,muz, portakal, mandalina, havuç;yazın şeftali,üzüm,domates gibi teker teker tercihen püre şeklinde verilir.Meyvelerin taze olgun ve çürüksüz olanları seçilir,oğuşturularak bol suyla yıkanır,bir süzgece konup üzerine kaynar su dökülür.

Sonra soyulur,çekirdekleri çıkarılır,cam rendede püre haline getirilir.1-2 tatlıkaşığından başlamak üzere miktar arttırılarak öğün halinde verilebilir.Alıştıktan sonra 2.3.4.5. meyveye geçilebilir.Daha sonra bebeğin iştahına yaşanılan çevrenin şartlarına göre meyve püreleri veya suları karışık olarak verilebilir.Meyvelerin tatlı ve olgun olanlarını tercih edip şeker ilavesinden kaçınmak gerekir.

Muz kabızlığa yol açması bakımından riskli olması sebebiyle olgun yumuşak olanı seçilip az miktarda denenir,armut veya kayısı ya da üzümle birlikte verilebilir.İlk yaşta çilek,yumurta akı,bal gibi allerjen gıdalardan kaçınmak gerekir.Yine inek sütü ilk 1 yaş hatta 2.yaşa kadar verilmemesi gerekir,esasında anne sütü alan bebeğin ihtiyacı da yoktur.

6-7 ay arasında sebze pürelerine alıştırılarak sebze yemekleri ve sofrada bulunan yemeklere geçilebilir.Sebzelerin taze mevsim sebzelerinden olmasına dikkat edilmelidir

Önce az çeşit sebze ile başlanıp giderek çeşit arttırılır. Sebzeler pişirilmeden bolsuyla yıkanır,soyulup doğranır,kısa sürede pişirilir ve piştikten sonra hemen yedirilir.Diğer gıdalarda olduğu gibi 2-3 kaşık ile başlanır. Mevsime göre kabak, havuç, patates, ıspanak, pazı, fasulye, bezelye,kereviz,kereviz yaprağı, maydanoz, domates eklenebilir.

İlk hazırlama için 1 küçük patates, 1küçük havuç,50 gr yağsız dana eti 3 su bardağı su ile iyice pişirilir.1 tatlı kaşığı irmik veya şehriye,1 tatlı kaşığı zeytinyağı,1 çimdik tuz eklenir.5-10 dakika daha kaynatılıp et içinden çıkarılır, tel süzgeçten geçirilip 24 saat içinde kullanılır.Bu süre zarfında buzdolabında saklamak gerekir.

Bebek sebze püresine alıştırılırken her hazırlamada yukarıda sayılan sebzelerden biri eklenerek çeşitlendirilir. 2.defadan sonra dana eti yerine çift çekilmiş 1 çorba kaşığı dana kıyma kullanılır ve onun da süzgeçten geçmesi sağlanır.Süzgeç yerine robot ya da blendır gibi aletler kullanmak asla uygun değildir.Bu yemekleri vermemizin maksadı doyurmak değil,tatlarına alıştırmak ve çiğnemeyi öğreterek katı gıdalara geçişi sağlamaktır.Bebeğin yemeği ağzına alıp ağzında çevirmesi yutabildiğini yutup,yutamadığını kusmadan tükürmeyi öğrenmesi gerekir.Anneler eldeki tabağı bitirme gayretine girmemelidir.

Sebze püresi içine pirinç, mercimek, bulgur eklenebilir.
7. aydan itibaren sebze püresine az miktarda tereyağı eklenebilir.Bebeğin iştahına göre sebzeler çeşitlendirilir. Az kilo alan bebeklerin sebze püresine 2-3 ölçek formül mama eklenebilir.
Sofra yemeklerine 7-8 ay arasında teker teker taze pişmiş baharatı olmayan yağı ve salçası az yemeklerden tadına baktırılarak geçilebilir.Sofra yemekleri süzgeçten geçirilmeden çatal ve kaşık yardımıyla ezerek verilebilir.Pişirme esnasında içine 1-2 patates koyulup bebeğe patatesli,etli ve sebzeli kısımlardan ekmek eklenerek verilir.

Yumurta: 6-7.aylar arasında katı pişmiş olarak sarısından az miktarda sebze püresine eklenerek başlanıp hergün bir miktar arttırılarak 1 katı yumurta sarısına çıkılabilir,bir gün verilip bir gün verilmeme şeklinde olabilir.

Balık: 7. aydan itibaren ızgara veya suda haşlanıp kılçığına dikkat etmek suretiyle tadına bakılarak öğle saatlerinde verilebilir. Köfte: 6-7 ay arasında çift çekilmiş kıymadan hazırlanan baharatsız köfte sahanda pişirilerek elle veya çatalla ezilip birkaç yudumda ilerleyen günlerde 2 köfteye kadar yedirilebilir.
Arada karaciğer et yerine sebze pürelerine eklenebilir.Tuzlu suda kaynatılarak sertleştirilen ciğer rendelenip sebze püresi içine eklenebilir.Haftada 2 kez verilmesi faydalı olabilir.

Beyin: Evvelce bütün çocuk yemekleri tarifinde bulunan beyin son yıllarda sünger beyin hastalığı riski nedeniyle bebeklere yedirilmesi tavsiye edilmemektedir.Zira bulaşma en çok beyin ve iç organlar sebebiyle olmaktadır.

Peynir:6. aydan itibaren gerek sebze püreleri gerekse kahvaltı içinde bebeğe verilebilecek gıdalar arasındadır.Pastörize veya pişmiş sütten olmasına dikkat edilmelidir.
Şayet bebek anne sütü ile doymuyorsa ve formül mama eklenmişse 4. aydan itibaren yoğurt,meyve püresi,sebze püresi ve peynir sırayla başlanabilir.6 aylık olana kadar sebze püresine dana eti konulup haşlandıktan sonra çıkarılır.

Tahıllar 4-6 aydan itibaren verilebilir.Kahvaltıda bisküvi ve ekmek muhallebiler içinde mısır ve buğday nişastası,pirinç unu-yulaf ve buğday unu kullanılabilir.

Sebze pürelerine pirinç,mercimek,bulgur veya irmik eklemek suretiyle kıvam ve kalori artışı sağlanır.
Pasta ve tatlılar 2 yaşından sonra verilebilir.

9 aydan itibaren bebek aile sofrasına oturtulur.Sofrada bulunan baharatsız,hazırlanma şartlarına uygun her şeyden yiyebilir.

Yemekler önceleri parmakla ezerek,çatal ve kaşıkla ezerek verilirken daha sonra katı parçalar halinde verilebilir.1-1.5 yaştan itibaren kendi beslenmeye hevesli olan bebek desteklenmeli, 2 yaşından itibaren tümüyle kendini beslemesi sağlanır.

ÖRNEK BESLENME
4-6 ay arası anne sütü ile doymayan formül mama veya ineksütü ile takviye edilen bebek için
Sabah
06:00-07:00 anne sütü
09:00-10:00 Kahvaltı meyve püresi+peynir+bisküvi 4-5 adet+pekmez 1 çay kaşığı takiben anne sütü verilerek uyutulur.
13:00-14:00 Sebze püresi+1-2 kaşık yoğurt,uyurken anne sütü 100-150 mlt
17:00-18:00 Yoğurt 100-150 mlt,şeker veya bisküvi veya meyvelerle tatlandırılarak+ uyku saatinde anne sütü
20:00-21:00 Kaşık maması:1 su bardağı su,2 tatlı kaşığı mısır nişastası,1 çay kaşığı şeker,1 çay kaşığı sıvı yağ karıştırılarak pişirilip,ılıyınca 4 ölçek formül mama eklenip yedirilir.

Gece uyandığında anne sütü verilir.
6. aydan sonra sebze püresi içine kıyma eklenir. Karaciğer, tavuk eti, balık eti arada katı yumurta sarısı eklenebilir.
7-8. ayda aile sofrası için pişirilen çorbalar,sulu köfte,dolma içleri tattırılabilir.

Bebeklerin bu uygulanan programa uyma mecburiyeti yoktur.Anne sütünün durumuna,bebeğin alımına ve ailenin o günkü şartlarına göre yumuşak ayarlamalar yapılabilir.

Anne sütü bol olan bebeğe verilen gıdalar az miktarda olup, bazı günler yoğurt, meyve püresi veya sebze püreleri atlanabilir. Yine formül mama ile beslenen bebek hazırlanan gıdadan yeterince doymazsa mamayı anne sütü gibi kabul ederek takviye edilir. Annenin içinde bulunduğu durum o gün için yemekleri hazırlamaya uygun değilse formül mama ile beslenmesinde mahzur yoktur.

Çünkü bazı anneler her gün aynı saatlerde şunu bunu yemeli diye aşırı bir gerginlik içine girip hazırlayamadığında veya bebek reddettiğinde mutsuz olurlar. Bu durum doğrudan bebeğe ve aileye yansır. Böyle bir gerginlik faydadan çok zarar verir. Hazırlanan gıdalar 10-11 aya kadar yemeklere alıştırmak için geçiştir.Her hazırlanan hazırlandığı miktarda yenecek diye bir kaide yoktur.

Şu anda piyasada bulunan bebek mamaları da bebeklerin beslenmesine uygun meyve ve sebze püreleri olarak kavanoz mamaları şeklinde hazırlanmıştır.4-6 ay arası herhangi bir ilave olmadan verilebilir.6-7 aydan sonra haşlanmış etlerin ilavesiyle verilebilir.


Süt çocuğunu Besleme Ek Gıdala

Bebeklerde ishal

Bebeklerde ishal: Bu sorun anne sütü ile beslenenlerde oldukça az rastlanan bir durumdur. Çünkü anne sütünde bulunan maddeler ishali oluşturan mikroorganizmaların oluşmasını büyük ölçüde engeller.
İshalin belirtileri; sık sulu dışkılama; dışkının sıklığının ve miktarının artması; sümüksü dışkı ve bazen de kusmanın birlikte görülmesidir.

İshal her mevsimde olabilir ancak yazları taze meyve tüketimi daha fazla olduğundan daha sık görülür. İshalin sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
• Hastalık
• Diş çıkarma
• Belirli gıdalara karşı olan hassasiyet
• Gerğinden fazla meyve ve meyvesuyu (özellikle elma ve üzüm) tüketimi
• Gastrointestinal enfeksiyon (bağırsaklarda mikrobik enfeksiyon gelişmesi)
• Antibiotik tedavisi (antibiotik tedavisi sırasında bebeğe yoğurt yedirilmesi içerdiği canlı kültürler nedeni ile onu ishalden koruyabilir.)

Nedenlere bağlı olarak ishalin tedavisi değişmekle beraber en yaygın ishal tedavisi diyet ile yapılanıdır. Bazen doktor ilaç önerebilir. Kesinlikle ishal olan bir bebeğe doktorun onayı olmadan ilaç uygulanmamalıdır, aksi takdirde bebeğin sağlığını tehlikeye atabilirsiniz.

Bebeğin altını tahrişten korumak için her dışkılamadan sonra değiştiriniz ve her değiştirmede pişik merhemi sürünüz. Bebek çok küçükse ve ağır bir ishal olduysa sıvı tedavisi için hastaneye yatırmak uygun olur. İshalde birçok durumda mama yada annesütü vermeye devam etmenizen iyi yöntemdir. İshalli bir bebek geçici olarak laktoza (inek sütünde bulunur) karşı dayanıksız olduğundan laktoz içermeyen bir gıda rejimi önerilir.

Şu tavsiyelere uymanızda fayda vardır:
• İshal nedeni ile oluşan sıvı kaybını önlemek için en azından iki saatte bir 50-60 ml sıvı verilmesi gerekir. Anne sütüne veya hazır mamalara ilave olarakhemen her eczanede bulunan ishal için hazırlanan bir rehidrasyon karışımı tavsiye edilir. İki veya üç dakikada bir bir kaşık, bardak veya biberon ile birkaç yudum verilmesi uygundur. Bebeğe kesinlikle tatlandırılmış yiyecekler, yapay meyve suları vermeyin.

• Eğer bebek düzenli bir şekilde alıyorsa katı yiyeceklere devam edebilirsiniz. Bebek ne kadar sık beslenirse ishalin etkisi o kadar az olur. Muz püresi, pirinç, patates ve makarna gibi nişastalı gıdalar iyi seçim oluştururlar.

• Eğer kusmada varsa katı gıdalar kusma durana kadar verilmemelidir. Ancak süzülmüş ve seyreltilmiş meyve suları verilebilir. Biraz daha büyük bebekler için sulandırılmış meyve suyu ile karışık gazoz verilebilir.

• Genellikle iki veya üç gün sonra dışkı normale dönmeye başladıktan sonra doktorunuz artık normal beslenmeye dönebileceğinizi tavsiye edecektir ancak yinede bir kaç gün daha süt ve süt içeren katı gıdaları kısıtlı tutmaya dikkat edin.

• Bir veya iki kere sulu dışkı pek önemli değildir ama bunun devam etmesi; beraberinde ateş ve kusmanında görülmesi, bebeğin iştahsız olası durumunda bir doktora başvurmanızda fayda vardır.
Uyarı: Sitede yer alan her türlü içerik sitemizin telif hakları kapsamında olup, koruma altındaki bilgilerin aynen kullanılması, 5846 sayılı FSEK ve 5651 sa. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Suçun Önlenmesi' ne ilişkin yasalara göre maddi ve manevi tazminat talep etme hakkımızı doğurmakta ve ceza davalarına muhatap olmanız yanında sitenizin kapatılmasını da sonuçlamaktadır.

Kekeleme

Çocuk konuşmaya başladıktan sonra arada sırada dilinin dolaşması normaldir. Belki çocuk kendini ifade edebildiğinden daha hızlı düşünüyordur. Dildeki bu dolaşmalar ve teklemeler konuşmanın gelişmesinde doğal bir geçiş dönemidir. Bu dönem çocuk yaklaşık üç yaşındayken başlar ve yaklaşık altı ay sürer. Çocuk dört yaşından sonra gerçekten kekeliyorsa, yani aynı harf ya da kelimeyi zorlanarak tekrarlıyorsa, beyindeki uyarı sisteminde bir işlevsel bozukluk vardır. Bu bozukluk kalıtsal olabilir, ya da ruhsal çatışma durumlarından kaynaklanabilir. Sürekli olarak çocuğun kekelemesine dikkat çekilirse, genellikle durum daha da kötüye gider.

0 DOKTORA GİTMEK GEREKİR Mİ?
Sorunun temelinde yatan fiziksel ya da ruhsal bozuklukların anlaşabilmesi için çocuğunuzu bir doktora göstermelisiniz.

0 DOKTORUN YAPABİLECEKLERİ:
> Gerçek bir kekeleme sorunu söz konusuysa, doktor bir logopedi tedavisi ya da gerekiyorsa, davranış eğitimi ve psikoterapi önerir.

0 SİZİN YAPABİLECEKLERİNİZ:
En iyisi çocuğun kekelemesini dikkate almayın, onunla sanki normal konuşuyormuş gibi konuşun. Sabırlı olun ve logopedi uzmanının tavsiyelerine uyun.
Uyarı: Sitede yer alan her türlü içerik sitemizin telif hakları kapsamında olup, koruma altındaki bilgilerin aynen kullanılması, 5846 sayılı FSEK ve 5651 sa. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Suçun Önlenmesi' ne ilişkin yasalara göre maddi ve manevi tazminat talep etme hakkımızı doğurmakta ve ceza davalarına muhatap olmanız yanında sitenizin kapatılmasını da sonuçlamaktadır.

Bebeklerde Soğuk Algınlığı

Bebeklerde Soğuk Algınlığı
Bebeklerde Soğuk Algınlığı
SOĞUK ALGINLIĞI VEYA ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU (ÜSYE)
Soğuk algınlığı bebekler ve çocuklar arasında en çok rastalanan hastalıklardan biridir. Genelde sanılanın tersine soğukta kalmak yada üşütmekle olmaz. Boğaz ve burunda gelişen bir enfeksiyondur ve etkeni genelde virüsler olan bulaşıcı bir hastalıktır.

Akciğerlerin yada kulakların etkilenme tehlikesi olduğu için bebeklerde ve çocuklarda görülen soğuk algınlığı daha ciddiye alınmalıdır. Çocuğunuzda sıradan grip belirtilerinin yanında kırmızı lekeler de çıkarsa kızamık yada kızamıkçık çıkarıyor olabilir. Bu hastalığın belirtileri akan bir burun, hapşırma, burun tıkanıklığı, ateş, halsizlik, iştah kaybı ve kuru bir öksürüktür. ÜSYE bütün bir yıl boyunca görülebilir ve sebebi bilinen 100 virüsten biridir.

Genelde el teması veya hava teması ile geçer. Hastalık genelde üç ile on gün arası sürer, ancak küçük bebeklerde daha uzun sürebilir.

√ Bilinen kesin bir tedavi yoktur ama aşağıdaki yöntemler uygulanır:
• Bebeğin burun içi temizliğinin yapılması,eğer sert ise önceden serum fizyolojik damlatılıp yumuşatılması gereklidir.
• Ortamın havasındaki nemin arttırılması faydalıdır. Bu hem burun tıkanıklığını önler hem de bebeğin daha rahat nefes almasını sağlar.
• Bebeği sırtüstü değilde yüzükoyun uyutun. Bebeğin daha rahat nefes almasını sağlamak için yastık veya benzeri şeyleri yatağın altına koyarak başının bir miktar havada kalmasını sağlayın.
• Burun tıkanıklığını açıcılar (dekonjestan) doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılabilir.
• Vazelin türü ürünler burun dışına, alt taraflara ve çevresine tahrişleri ve deri kızarıklıklarını önlemek için sürülebilir.
• Öksürük ilaçları sadece uykunun bölünmesine neden olan kuru öksürükler için kullanılmalıdır. Öksürük giderici bir ilaç hiç bir zamandoktor reçetesi olmadan kullanılmamalıdır. Antibiotiklerde başka bir mikrobik durum ortaya çıkmadıkça soğukalgınlığında bir fayda sağlamaz.

√ Bebeği beslerken de şunlara dikkat etmelisiniz:
• Eğer sizde gripseniz bebeğe virus sütünüz ilede geçmiş olabileceğinden doktorunuza danışarak bir süre bunu azaltabilirsiniz.
• Sıvı gıdaların çok miktarda verilmesi ateş ve burun salgıları ile kaybedilen sıvıyı yerine koyacağından faydalıdır.
• Bebek yeteri kadar C vitamini olan gıdalar almalıdır.

√ Soğuk algınlığı bazen bebeklerde kulak enfeksiyonlarına veya bronşite neden olabilmektedir. Bu bebeğinizin ilk soğukalgınlığı ise; bebeğiniz üç aylıktan küçük ve ateşi 38 derecenin üzerinde ise; eğer ateşi aniden çıkar ve iki günden uzun sürer ise; kuru öksürük iki günden fazla devam ederse; bebeğiniz uyuyamaz ve beslenemez durumda ise; nefes alma zorluğunu dışardan hissediyorsanız; koyu yeşilimsi bir sümük oluşuyorsa; kulaklarını çekiştirerek aşırı bir biçimde ağlıyorsa bebeğinizi hemen doktora götürmeniz gereklidir.
Uyarı: Sitede yer alan her türlü içerik sitemizin telif hakları kapsamında olup, koruma altındaki bilgilerin aynen kullanılması, 5846 sayılı FSEK ve 5651 sa. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Suçun Önlenmesi' ne ilişkin yasalara göre maddi ve manevi tazminat talep etme hakkımızı doğurmakta ve ceza davalarına muhatap olmanız yanında sitenizin kapatılmasını da sonuçlamaktadır.

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR