13 Nisan 2008 Pazar

EFENDİM

EFENDİM

“Muhakkak ki, Allah ve melekleri, Peygamber'e salât ederler. Ey iman edenler; siz de Onun üzerine salâvat getiriniz ve onun için selamet dileyin” (Ahzap 33/056). Binlerce selât ve selam Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed Efendimizin üzerine olsun. Peygamber âşığı bir millet olan Türk Milleti, “Kutlu doğum” haftalarında Ona olan sevgi ve muhabbetleri çerçevesinde çeşitli etkinlikler düzenlemektedirler. Bu vesileyle her mümin, nasibince yüce Resul’ün muhabbetinden ve dolayısıyla Allah’ın rahmet ve bereketinden istifade etmektedir. Karanlık gönüller Onunla aydınlanmakta, kimsesiz ve garip kalmışlığını Onunla gidermeye çalışmaktadır. Çünkü O, bizatihi bizleri yoktan var eden Yüce Rabbimiz tarafından böylece taltif edilmiştir;
“Biz, seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya/107)

***
Bu konuda yaşanan güzellikler yanında, tabii ki her güzelliğin ve iyiliğin zıddı olan çirkinlikler ve kötülükler de yaşanmaktadır. Yüce Resulün kutlu doğumunu vesile kılıp rahmet ve bereketten nasiplenmeye çalışanların yanında; yarasa kafalı nasipsizler de kendi çapında zehirini kusarak üstlendiği şeytanla dostluk görevini ifa etmektedir. Çünkü; “rencide olur dide-i huffaş ziyadan” (yarasalar ışıktan rahatsız olur).

***
Akademik kariyer ve rütbelerine güvenen bazı nasipsizler, bazı televizyonların dedikodu programlarına çıkarak millet olarak asırlardır önemle üzerinde durup, rahmet vesilesi kıldığımız kandil gecelerini eleştirmeye kalkışmış, özellikle de “mevlit kandilini” yok saymakla da kalmayıp bu tür geceleri ihya etmeyi sapıklık çerçevesinde değerlendirmişlerdir. Bu tiplemelerin var olduğunu ve kıyamete kadar da var olacağını esasen yakinen bilmekteyiz. Bu millet, dün olduğu gibi bugün de onlara pirim vermeyecektir ancak, onlar da kendi nasipsizliklerini ortaya koymaktan geri durmayacaklardır.
Onlar, Allah’ın Habibim, dediği, “sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hitabına muhatap olacak kadar, Miracında Ona ayetlerinden bazılarını gösterecek kadar sevdiği Hazreti Muhammed (sav)Efendimizden bahsederken hüsn-ü edepten mahrum bir şekilde, sözüm ona din ıslahçıları rolüne bürünmüş nasipsizler güruhudur. Bu hareketleriyle Allah ve Resulünü incitmekle azabı dahi hak etmektedirler. İşte Kur’an-ı Kerim’in bu konudaki uyarısı:
“Muhakkak ki, Allah'ı ve Resulünü incitenlere Allah; dünya ve ahirette la'net etmiştir. Ve onlar için, horlayıcı bir azap hazırlamıştır” (Ahzap 033/057).
Mezhep imamlarımızın ittifakla verdiği bir kararı bile gayet rahatlıkla eleştiren ve bu davranışlarına “Bence” diye başlayıp kendi mantıkları çerçevesinde din yorumu yapmaya kalkışan insanları bakın ne gibi korkunç akıbetler beklemektedir. Peygamber Efendimizin buyruklarından aktarmaya çalışalım:
“Kim Kur’an hakkında kendi reyiyle konuşursa, cehennemdeki yerine hazırlansın” (Tirmizi).
“Müslümanlıkta iyi bir yol açan kimseye o yolun sevabı verileceği gibi o yolda gidenlerinde sevabı verilir; bunun yanında onların sevabından bir şey eksilmez. Müslümanlıkta kötü bir yol açana o yolun günahı verileceği gibi o yoldan gidenlerin günahı da verilir; bunun yanında o yoldan gidenlerin günahı eksilmez.” (Riyazüssalihin / Müslim).

***
Değerli dostlar, siz siz olun, bütün zamanlarınızı Yüce Resulün söz ve fiilleriyle (sünnetleriyle) donatın, hayatı Onun hayat ölçüleriyle anlamaya ve yaşamaya bakın. Göreceksiniz ki, soluk bile almanın zor olduğu, kapkara ve toz duman içindeki gönüller huzur bulacak, zamanınız ve gönlünüz Onunla bereketlenecektir. Bütün zamanlarınızda Onu sevin, Ona tâbi olun ki, rahmet bulasınız; "Ey Muhammed! De ki, Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder" (Âl-i İmrân, 3/31).
Binlerce selât ve selam üzerine olsun Efendim.(sav)

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR