30 Haziran 2009 Salı

Kadir Mısıroğlu Videolar

Kadir Mısıroğlu Videolar

Hânı Yağma ve Lozan Bölüm 1

http://rapidshare.com/files/226004563/LozanI.part1.rar
http://rapidshare.com/files/226026792/LozanI.part2.rar
http://rapidshare.com/files/226035497/LozanI.part3.rar

Hânı Yağma ve Lozan Bölüm 2

http://rapidshare.com/files/226262538/LozanII.part1.rar
http://rapidshare.com/files/226268689/LozanII.part2.rar
http://rapidshare.com/files/226269522/LozanII.part3.rar

Yahudi Meselesi Görüntülü Ders 1

http://rapidshare.com/files/23932459...si01.part1.rar
http://rapidshare.com/files/23934872...si01.part2.rar
http://rapidshare.com/files/23935939...si01.part3.rar
http://rapidshare.com/files/23962666...si01.part4.rar


Yahudi Meselesi Görüntülü Ders 2

...

Yahudi Meselesi Görüntülü Ders 3

...

Güncellenecek.
komodo72 is offline Alıntı ile Cevapla

29 Haziran 2009 Pazartesi

Çikolata mı, Kabe mi?

Peygamberimizin (asm) sözü yerinde kullanmasına dair şu küçük anektod bana, yazın Kur'an eğitimi alacak çocuklarımızı hatırlattı:

Bir göçebe Arap Müslüman olma niyetiyle gelmiştir. Fakat henüz kararı kesin değildir. Netleştirmek için Peygambere sorar:
-İnsanları neye çağırıyorsun?
- Yalnız Allah'a ibadet etmeye. O Allah ki, başın bir derde girdiğinde O'nu çağırırsın. Seni kurtarır. O Allah ki bir kuraklık olduğunda O'nu çağırırsın. Yeri yeşertir. O Allah ki, çölde yolunu şaşırdığında O'nu çağırırsın. Yolunu buldurur.

Gelen adamın arayışına birebir karşılıktır bu sözler. Çünkü Efendimiz (asm) davet ettiği dini, bir çöl sakininin ihtiyaçlarını gözeterek anlatmıştır. Kuralın ve kanunun olmadığı çölde, her göçebenin başı derttedir, derde girmek üzeredir. Kuraklığın hüküm sürdüğü çölde yaşayanlar, en çok da yeri yeşertecek, vahalara gökden sular indirecek Bir'ini arar. Çölün zemini sürekli hareketlidir, bir rüzgarla tepe ve rüzgar yer değiştirir, yön ve yol bir anda kayboluverir. Çölde yolunu kaybedenler en çok kendilerini yola getiren Bir'ini arar.

Gelelim çocuklarımıza... Onlara dualar öğretiyoruz. Ayetleri Arabca aslıyla ezberletiyoruz. Hacca ve umreye gitme hayalleri telkin ediyoruz. Peygamberimizin savaşlarına dair şiirleri büyük bir heyecanla okutuyoruz. Hiç şüphesiz iyi niyetliyiz ve iyi ediyoruz. Başkaca şeyler öğretmekten elbette ki daha anlamlı bir iş yapıyoruz.

Ama Efendimizin bir çöl bedevisine gösterdiği inceliği çocuklarımızdan esirgiyor olabilir miyiz? Soruyor muyuz kendimize: "Çocuklar en çok neyi arar?"

Bence, Kabe'den önce şeker ve çikolata arar.. Bence, Hacca gitmeye hasret duymadan önce, bisiklete binmeyi, dondurma yalamayı özler. Bence, savaş şiirleri dinlemekten çok daha önce, kül kedisini, yedi cüceleri, kırmızı şapkalı kızı, belki keloğlanı, pinokyoyu, tom ile jerry'yi, şirinleri ve onların şen şakrak serüvenlerini dinlemek ister..

İhtimal ki, bu sözlerim yaralayıcı olacak.. Kabe'nin karşısına şeker ve çikolatayı koyuyorum diye... Peygamberimizin hayatına karşılık Batılıların masallarını öne çıkarıyorum diye.. Hacc ve umrenin rakibi olarak bisiklete binmeyi, dondurmayı yemeyi zikrediyorum diye...

Ben başlatmadım bu rekabeti.. Asıl, çocukların çocukluğunu, Peygamberimizin bedevinin bedeviliğini ciddiye aldığı kadar ciddiye almayan anabablar başlattı.. Nasıl oldu da, en önce çikolatayı ve şekeri, bonbonu ve boncuğu seven çocuğu, bir anda Kabe'yi ve umreyi sever hale getirebildik dersiniz? Başarı mı bu, yoksa bir aldanma mı? Çocuklar biz büyüklerin küçümsediği şekeri ve bonbonu küçümser gibi yapıp, yerine bizim öncelediklerimizi koyar gibi yapıyor olmasınlar? Çocuk babası gibi olgun olmak zorunda değil.. Çocuk annesi gibi dünya süslerini bir tarafa bırakmak zorunda değil.. Hele de çocuklar büyüklerin dinlediği şiirleri, büyüklerin edasıyla okumak zorunda değil... Çocuk çocukça şiir okur. Şaşırır. Kekeler.. Harfleri yutar.. Kocaman adamlar gibi kollarını romantik bir edayla açıp, başını göğe çevirip, gözlernii huşu ile yummaz.

Hadi, diyelim ki, gerçekten de Kabe'yi çikolatadan önce istiyorlar, savaş menkıbelerini çocuk masallarından daha çok seviyorlar.. Samimiler... Tam da bizim istediğimiz formatı tutturdular..

İyi ama.. Allah'ı sadece "Kabe'nin Allah'ı" olarak tanıtmak onlara zulüm değil mi? Allah'ı sadece Mekke'nin Medine'nin Yaradan'ı olarak, çöl ve devenin Rabbi olarak tanıtmak haksızlık değil mi? Niye Peygamberimizin hayatını, İslam'ı anlatan imajlar, resimler, sarıklı ve cübbeli adamlar ve çocuklar üzerinden, çöller ve develerle anlatılır? Demek ki şu güzel kumsalın Rabbi -haşa- Allah değil? Demek ki tişörtle gezen çocuklar -haşa- Peygamberimizin dostu değil. Allah'a kul olmak çöl kadar uzak, develer kadar egzotik bir şey... Öyle mi? Niye burada ve şimdi varolan şeyler üzerinden tanıtmaktan kaçınırız Allah'ı çocuklara? Neden ellerine tutuşturduğumuz Elif Ba kitapcıkları ille de derme çatma mizanpajlı, renksiz ve zevksiz, albenisiz ve tatsız tuzsuz olmak zorundadır?

Güzel ve çekici olan şeylerle anlatmaktan korkuyor muyuz Allah'ı? Yoksa, kimilerinin ısrarla ve sistematik bir biçimde anlattığı, telkin ettiği gibi "asık suratlı" bir din midir bizimkisi? "Kızan", "taş yapan", "kullarını yakmaya hevesli" bir Rabb midir bizim Rabbimiz? İlle de "çarpar" mı Kur'an? Hiç okşamaz mı? Hiç hikaye anlatmaz mı?
Oysa, Allah çikolota da verir çocuklara. Oysa Allah dondurmayı da sevdirir çocuklara.. Oysa Allah bisikletin de Rabbidir.. Oysa Allah masallardaki güzel kızların ve prenslerin de Yaradan'dır. Oysa, Kur'an "masal" da anlatır çocuklara? Oysa, Peygamberimiz oyun oynar çocuklarla? Oysa, Peygamber namazının en hassas yerinde, secdede, başının üzerine oturmasına ses etmez çocukların... Allah da, Kur'an da, Peygamber de, yeri geldiğinde "çocukça"dır çocuklara.. Çocuklaşırlar.. Kendi asık suratımızı Allah'a yamamaya çalışmak haddimize mi? Çocukluğunu ve içindeki çocukluğu unuttuğu için çocuklarından yetişkinlik bekleyen bizler gibi göstermeye hakkımız var mı Peygamberi (asm)? Çikolatayı babasından, dondurmayı annesinden isteyebileceğini, ama Allah'tan ancak Kabe gibi, hacc gibi, Peygamberimizi rüyasında görmek gibi büyük ve soyut şeyleri isteyebileceğini öğrenen bir çocuğun zihninde nasıl bir Allah imajı inşa ediyoruz? Hiç düşündük mü?

Yıllar önce beş altı yaşındaki bir kız çocuğuna sormuştum: "Dua biliyor musun?" "Evet," dedi ve hemen "Rabbi yessir..."i okuyuverdi.. Sonra tuttum ellerinden, gözlerinin içine baktım. "Bugün Allah'tan ne istersin?" diye sordum. "Gerek yok ki.." dedi, "annem babam benim istediklerimi alıyor." Duanın Allah'tan bir şey istemek demek olmadığnı bilmeden "dua ediyor" kızımız. Ne garip! Babası araya giriyor: "Hocam, o en çok Kabe'yi görmek ister!" Bak sen işe! Dünya tatlısı küçücük kız çocuğu, ona çikolata yiyecek dili damağı dudağı hiç yoktan veren, gözlerinin her iki kapağına süslü mü süslü kirpikler takan Rabbini, çikolata ve şeker isteyebileceği Biri olarak tanımıyor. Ancak, babasının istediği ya da istemesini istediği Kabe söz konusu olunca, Rabbine başvuruyor. Söyler misiniz, Kabe'ye şekeri ve bonbonu, çikolatayı ve oyuncağı rakip eden kimler? Söyler misiniz, güzeller güzeli dini çöl imajlarıyla, deve resimleriyle çocuğun dünyasından uzak bir yere atan kimler?

Gelin bir sünneti icra edelim. Efendimizin çölde yaşayan göçebeye hitabını çocuklarımıza uyarlayalım..

Yalnız Allah'tan iste, çocuğum. O Allah ki, oyuncaklarını kaybettiğinde O'nu çağırırsın. Sana yeni oyuncaklar gönderir. O Allah ki bisiklete binmek istediğinde, O'nu çağırırsın, sana bisiklet alacak anne baba verir. O Allah ki bir canın dondurma çektiğinde sana seve seve dondurma yapacak, dondurma alacak, dondurma satacak amcaları teyzeleri, ağabeyleri ablaları verir..


Devamını siz getirin.. "Sünnettir!" dedim ya...

Senai Demirci

http://www.ebedi.com/forum/index.php?topic=3918.0

27 Haziran 2009 Cumartesi

Hacet namazı nasıl kılınır

Hacet namazı

Sual: Hacet namazı nasıl kılınır?
CEVAP
Hacet namazı birkaç şekilde kılınır:
1- Eshab-ı kiramdan Osman bin Huneyf hazretleri anlatır: Gözleri görmeyen bir kimse, gözlerinin açılması için Resulullaha ricada bulundu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Abdest alıp iki rekat namaz kıl, sonra şöyle dua et!: "Allahümme inni eselüke ve eteveccehü ileyke binebiyyi Muhammedin sallallahü aleyhi ve sellem nebiyyirrahmeti." Daha sonra gözlerinin açılması için "Ya Rabbi Resulünün hürmeti için gözlerimi aç!" diye dua et!) [Nesai]
O kişinin, namaz kılıp dua ettikten sonra, gözlerinin açıldığını gördük. (Tergib)

2- Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allah’tan veya insanlardan bir isteği bulunan kimse, güzelce abdest alıp iki rekat namaz kılsın! Sonra Allahü teâlâya hamd etsin, Resulüne salevat getirsin, sonra şu duayı okusun!

(La ilahe illallah-ül-halim-ül-kerim. Sübhanallahi Rabb-il-arş-il-azim. Elhamdü lillahi Rabbil âlemin. Eselüke mucibati rahmetike ve azaimi mağfiretike vel ganimete min külli birrin vesselamete min külli ismin la teda li zenben illa gafertehü vela hemmen illa ferrectehü vela haceten hiye leke rıdan illa kadayteha ya erhamerrahimin.) [Halebi]
[Bu duayı İslam harfleriyle yazıp doğru olarak okumak gerekir.]

Hacet namazı iki, dört veya oniki rekat olarak kılınır. Birinci rekatta Fatihadan sonra üç kere Âyet-el kürsi okunur, diğer rekatlarda Fatiha ile birer kere İhlas ve Muavvizeteyn [iki kuleuzü] okunur. Yahut her rekatta Fatiha, Âyet-el-kürsi ve İhlas okunur.

3- Bir başka hacet namazı da şöyle:
Yatsı namazını kılıp vitri kılmadan önce, dört rekat namaz kılınır. Birinci rekatta bir Fatiha, üç kere Âyet-el-kürsi okunur. İkinci rekatta Fatihadan sonra üç kere İhlas ve Muavvizeteyn [yani iki kuleuzü] okunur. Üçüncü rekatta ilk rekatta okunanlar okunur. Dördüncü rekatta ise ikinci rekatta okunanlar okunur. Namazdan sonra dileğini ister. (İmad-ül-islam)

Türkçe olarak şöyle dua etmek de olur:
(Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçı eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!)

Bu duayı müslümanlar, her zaman okuyup maksatlarına kavuşmuşlardır. Bu duaları bir kere okuyup bırakmamalı, kırk gün kadar devam etmek iyi olur.

İstihare Namazı

İstihare Namazı




İstihare "hayırlı olanı istemek" anlamına gelir. İnsanlar, kendileri için önemli olan bir karar verecekleri veya bir seçim yapacakları zaman, bazen belki eldeki verilerin yetersizliği sebebiyle veya çeşitli sebeplerle dünya ve ahiret bakımından kendileri için hangi seçimin hayırlı olacağını kestiremezler ve bunu bilmek için çeşitli çarelere başvururlar. Mesela, Peygamberimizin nübüvvetle görevlendirildiği sıralarda Araplardan bir kimse yolculuğa çıkmak istendiğinde, bu yolculuğun kendisi için hayırlı olup olmadığını anlamak için fal oklarına başvururdu. Peygamberimiz bu adeti kaldırarak onun yerine istihareyi getirmiş ve şöyle buyurmuştur: (1)

"Biriniz bir iş yapmaya niyetlenince farzın dışında iki rekat namaz kılsın ve şöyle desin: Ey Allahım, ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Sınırsız lütfünden bana ihsan etmeni istiyorum, gücüme güç katmanı istiyorum. Ben bilmiyorum, ama sen biliyorsun, ben güç yetiremem ama sen güç yetirirsin. Ey Allahım! Yapmayı düşündüğüm bu iş, benim dinim, dünyam ve geleceğim açısından hayırlı olacaksa, bu işi benim hakkımda takdir buyur, onu bana kolaylaştır, uğurlu ve bereketli eyle. yok eğer benim, dünyam ve geleceğim için kötü ise, onu benden, beni ondan uzaklaştır. Ve hayırlı olan her ne ise sen onu takdir et ve beni hoşnut ve mutlu eyle!" (2)

Namazda, makbul olanı; ilk rekatta Fatiha ve Kafirun Suresi, ikinci rekatta ise Fatiha ve ihlas suresi okumaktır. İki rekat namaz kılıp bu duayı yaptıktan sonra, kalbe doğacak istek veya nefretle, yahut yapıcı veya engelleyici sebeplerle işin hayırlı olan tarafı gerçekleşmiş olduğuna kanaat beslenir ve buna rıza gösterilir. Namazı kıldıktan sonra dünya kelamı etmemek, sağ tarafa ve kıbleye doğru yatmak, uymaya çalışırken kalpten "Allah Allah" demek güzel olan şeylerdir. Bu namazı buradan okuyup, tatbik etmek isteyenlerden bir dileğimiz olacak, Yukarıdaki Peygamber efendimizin yukarıdaki duasını kendi sıkıntısına, problemine uyarlayıp kalbinden okuduktan sonra;

3 ihlas ve 1 Fatiha'yı da başta Peygamberimize, sevdiklerine ve Zamanın Sahibine hediye eylesin. Onların yüzü suyu hürmetine bu aciz kulunun anlayacağı şekilde her şeyi aşikar göstersin, perdeleri aralasın diye Allah'a dua etsin. Dua esnasında:

* Allah ile konuşur gibi dua etsin,
* Etrafını saran melekleri hissetsin,
* Dua esnasın da gözlerini kapatsın,
* Boynunu büksün,
* Allah'ın aciz bir kulu olduğunu hissetsin.

Birinci defada sonuç alınamazsa üç kere veya yedi defa tekrarlanabilinir.

Sammi olarak yapıldığı takdirde, kalbe doğuş olabilir, istihare sonucu bir ferahlık ve rahatlık olursa o işin hayırlı olacağına, sıkıntı ve darlık olursa olumsuz olacağına işaret edilir. Gündüz yapılacağı gibi, iyice konsantre olunabilmesi için geceleyin yatmadan hemen önce yapılması tavsiye edilir. İstihare için uykuya yatma ve rüya bekleme şartı olmadığıda unutulmasın. Allah bunu samimi olarak isteyenlere bir işaret veya ipucu verir.

O kapısına geleni geri çevirmez. O'nun kapısı umutsuzluk kapısı değildir.

Kaynaklar:
1) İlmihal 1, İman ve İbadetler, Türkiye Diyanet Vakfı, 1999
2) Buhari, Teheccüd, 25

23 Haziran 2009 Salı

ERBAKAN'IN D-8 KONUŞMASININ TAM METNİ

ERBAKAN'IN D-8 KONUŞMASININ TAM METNİ
21 Haziran 2009 Pazar 23:18

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ESAM'ın organize ettiği D8'in 12. yılı etkinliklerinde yaptığı konuşma metni...
Sayın Esam Genel Başkanı Recai KUTAN beyefendi.
Sayın D-8 Ülkeleri Parlamento Üyeleri,
Sayın D–8 Genel Sekreteri Dr.Dipo Alam beyefendi,
Sayın D–8 Direktörü Kıa Tabatabai beyefendi,
Sayın D–8 Ülkeleri Türkiye Büyükelçileri,
Sayın T.C. 54. Hükümeti’nin kıymetli Bakanları,

Kıymetli Misafirler
Hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum, sevgiyle kucaklayarak bağrıma basıyorum.
Bugün 20 Haziran 2009
Dünyanın başşehri İstanbul’dayız.
Bundan tam 12 yıl önce 15 Haziran 1997 tarihinde D-8 kuruluşunun yapıldığı İstanbul’dayız ve İstanbul’un tarihi mekanlarından 4. Vakıfhanda yeniden inşa edilen Legacy Ottoman Otelindeyiz.
D-8’in kurucu Devlet Başkanları, Başbakanları, Parlamento üyeleri ve D-8 ülkelerinin Türkiye’deki Büyükelçilerinin davet edilmiş oldukları bu toplantıda:
D-8’lerin önemini vurgulamak,
D-8’lerin kuruluşunun 12. yılını kutlamak,
D-8’lerin bütün insanlığın kendisinden beklediği hizmetleri yapabilmemiz için ne zamana kadar, hangi adımları atması gerektiğini müzakere etmek,
üzere bir arada bulunmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz.
Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler ederiz.
Sözlerime başlarken, önce bu kıymetli ve büyük mana taşıyan toplantıyı tertip etmiş olmasından dolayı ESAM’a ve onun kıymetli Genel Başkanı Sayın Recai Kutan beyefendiye ve kıymetli mesai arkadaşlarına teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum.
Bu toplantıya teşrif eden, Başta, D–8 ülkelerinin parlamento üyeleri, Büyükelçileri olmak üzere bütün iştirak edenlere, bu arada bilhassa Endenozya’lı D–8 Genel Sekreteri Dr. Dipo Alam Beyefendiye ve İranlı Büyükelçi D–8 Direktörü Kıa Tabatabai Beyefendiye, katılımları ve şeref vermeleri dolayısıyla saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Bahusus toplantının açılışından şu ana kadar yaptıkları konuşmalarındaki kıymetli görüşler, fikirler ve katkılarından dolayı da bütün konuşmacılara teşekkürlerimi sunuyorum.

I- D-8’LER NEDİR? NİÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIMAKTADIR.

A) YENİ BİR DÜNYANIN KURULMASI NİÇİN ZORUNLUDUR?

(EK-1)’de BM’lerin istatistiklerine göre içinde bulunduğumuz dünyadaki çarpıklıklar, mevcut glabol sömürü sisteminin iflas ettiğinin göstergesidir. Hiç kimse bu dünyanın adil temeller üzerine kurulduğunu iddia edemez. Bugün dünyamızda yaklaşık 6 milyar insan yaşıyor. Bu insanların hepsi eşit yaratılmasına rağmen, nimetlerin bölüşümüne gelince, hiç de eşit olmadıkları çok açık bir şekilde gözler önündedir.
EZİLENLER :
EZENLER :
GELECEK KARANLIK GÖZÜKÜYOR :


B) DÜNYANIN BU HALE GELMESİNE VE BU GİDİŞATIN TEMELİNDE YATAN SEBEP NEDİR:

Doğru TEDAVİ için, doğru TEŞHİS şarttır. (TABLO – 1)’de insanlık tarihi boyunca hakkı üstün tutan medeniyetlerle, kaba kuvveti üstün tutan medeniyetler bir birlerini nasıl takip etmişlerdir ve bugün hangi tarihi dönüm noktasındayız, bir şema halinde görülmektedir.

a) HAKKI ÜSTÜN TUTAN MEDENİYETLER PEYGAMBERLERİN İNSANLARA ÖĞRETTİKLERİ GERÇEK HAK ANLAYIŞINA SAHİP OLAN MEDENİYETLERDİR.

Bu Medeniyetin Temelinde Hakkın Ancak 4 Sebepten Doğduğu Yatar:
1- İnsan Hakları (Yaşamak, mülkiyet, inanma hürriyeti, aklın korunması, ırz ve nesebin korunması)
2- Emek
3- Karşılıklı Rıza İle Yapılan Mukaveleler
4- Adalet
Başka hiçbir sebepten dolayı hak doğmaz.
Kuvvet, çoğunluk, imtiyaz ve menfaat hak sebebi olamaz.
Bu temele mukabil;

b) FİRAVUNLARIN HAK ANLAYIŞINDA İSE HAK ŞU 4 SEBEPTEN DOĞAR:
1- Kuvvet
2- Çoğunluk
3- İmtiyaz
4- Menfaat
Firavunlar insanlara zulmederken biz size zulmediyoruz dememişlerdir.
“Bunları yapmak sizin vazifeniz, bizimde hakkımızdır” demişler ve bunu söylerken de kuvvet ve menfaati hak sebebi saymışlardır.
İşte zulümler buradan kaynaklanmaktadır.

C) BURAYA NASIL GELDİK:

a) (TABLO – 1)’de bulunduğumuz tarihi dönüm noktasının önemi açık bir şekilde görülmektedir.
Tablodan da görüldüğü gibi asırlar boyu çarpışan medeniyetler ve bunların temelindeki hak anlayışıdır.
“Yanlış Hak Anlayışı” insanlara zulmetmiş, “Doğru Hak Anlayışı” ise insanlara saadet getirmiştir.

b) Tarih boyunca yanlış hak anlayışının öncülüğünü 5767 sene önce Mısır’da yazılan Kabala’dan beri ırkçı emperyalizm yapmakta ve amentüsündeki (4) maddeyi gerçekleştirmek için gece gündüz çalışmaktadır.
Büyük İsrail’i kurup, onun güvenliğini sağladıktan sonra bütün insanlığı kendisine köle yapmak için çalışan bu zihniyet, 5767 seneden bire inançla çalıştı.
- Protestanlığı kurdu. (Faizci Kapitalist nizamı yerleştirmek için)
- Doları dünya parası yaptı. (Bütün insanlığı sömürmek için)
- (1) Doların üzerindeki “Dünya Hakimiyetine Ulaşıldı = ANNUIT COEPTIS” mühründe gösterilen 13 katlı piramit’in üzerinde gösterilen işbirlikçiler yapısını kurmak. Para ve insan gücüyle, büyük İsrail’i kurup, bütün insanlığı köle yapmak için çalışıyor.
Bunun için 1000 yıl boyunca 19 haçlı seferini yaptı.
Bunları ecdadımız önledi.
2. Viyana kuşatmasından sonra maddi güç 350 seneden beri ırkçı emperyalizmin eline geçti.
Birinci Cihan Harbini yaptı. Osmanlıyı yıkıp, Büyük İsrail’i kurmak için ve söz dinlemeyen imparatorları tasfiye etmek için.
İkinci Cihan Harbini yaptı. Söz dinlemeyen diktatörlerin tasfiyesi için
Birinci Yalta Konferansı ile bugünkü Dünyayı kurdu.
Bu dünya ırkçı emperyalizm dünyasıdır.
1990 yılında ilan ettiği 20. Haçlı Seferi ile şimdi amentülerindeki 4. hedefi gerçekleştirmek için canla, başla çalışıyorlar.
1990’da komünizm iflas edip, Sovyetler dağıldığında İngiltere Başbakanı Margret Teacher İskoçya’daki NATO toplantısında yaptığı konuşma ırkçı emperyalizmin plan ve niyetini apaçık ortaya koymaktadır.

Nitekim bu konuşmada :
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra (Şimdi ne yapacağız, Nato’yu fesih mi edeceğiz ?) sorusuna Teacher ,
“Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İSLAM olacaktır.
NATO’nun kırmızı düşman rengi şu anda hükümsüzdür, ancak önümüzdeki gelişmelere bakarak bu rengin “yeşil” olması kuvvetle muhtemeldir…”
Cevabını vermiştir.
Bu konuşmayı takiben 19 yıldan beri insanlık huzura, barışa hasret kaldı.
Tek kutuplu bir dünya ile savaş, kan ve gözyaşına boğuldu.
(TABLO – 1)’deki daire, bulunduğumuz noktayı, yani ırkçı emperyalizmin hali hazır zulüm dünyasını göstermektedir.
İşte bu saydığımız gerçekler yüzünden 1. Yalta Konferansında kurulmuş olan, “Zulüm Dünyası” yerine, “Yeni Bir Saadet Dünyası”nın kurulması zorunlu hale gelmiştir.

D-8’LER “YENİ BİR SAADET DÜNYASI” KURULMASI ADIMI VE BU DÜNYANIN ÇEKİRDEĞİDİR.

D- D-8’LERİN KURULUŞUNUN BÜYÜK ÖNEM VE MANASI :

D-8’ler, kuvveti üstün tutan zulüm dünyası yerine, hakkı üstün tutan yeni bir saadet dünyasının kuruluşu hareketedir.
D-8’ler, bu yeni Saadet Dünyasını 5 milyar insanı bağrında toplayan “EZİLENLER” camiasının çekirdeğini oluşturmaktadır.
Yukarıda söylediğimiz sebeplerden dolayı, bu zülüm dünyasının yanlış temellere dayalı olarak devam etmesi mümkün değildir.
Bundan dolayı 15 Ekim 1996’da Çırağan Sarayında alınan tarihi bir kararla yeni bir saadet dünyasının kurulmasına karar verilmiş ve D-8’ler adımı bu münasebetle atılmıştır.

a) D-8’LER NE ZAMAN, NİÇİN VE NE GAYE İLE KURULDU.

İnsanlık 20 asır boyunca bütün uğraşmalara ve çektiği ızdıraplara rağmen,
Ne, 20. asrın, 4 Şubat 1945’de akdedilen YALTA KONFERANSI’na kadarki ilk yarısında, ne de YALTA KONFERANSI’ndan sonraki 2. yarısında özlediği huzuru, barışı, adaleti, refahı ve saadeti bulamamıştır.
20. asrın 4 Şubat 1945’de akdedilen YALTA konferansı’ndan önceki ilk yarısında 1. Cihan Harbi, 2. Cihan Harbi gibi büyük acı veren olaylar yaşanmıştır.
Birinci Cihan Harbi, Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, İngiltere Krallığı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi büyük imparatorluklara son vermiş, yerini bazı ülkelerde faşist diktatörlere bırakmıştır.
İkinci Cihan Harbi, Stalin, Hitler, Mussolini, Franko gibi diktatörleri tasfiye maksadıyla yapılmış ve 2. Cihan Harbinde insanlar çok büyük acılar çekmişlerdir.
İnsanlık diktatörlerin tasfiyesinin arkasından hürriyet, insan hakları ve demokrasinin tesisi için büyük hasret yaşamış, sözde bunları tesis için Yalta Konferansında Dünyanın yeniden tanzimine teşebbüs edilmiş ve fakat 50 yıldan fazla süren bir mücadele dönemine rağmen bir türlü bu arzu ve hedeflerine kavuşamamıştır.

Bunun üç önemli sebebi vardır.
1- Yalta Konferansı bir galipler konferansı olarak yapılmış. Yeni Bir Dünya, hürriyet, insan hakları ve gerçek demokrasi ve Adil Bir Düzen esaslarına uygun olarak kurulmamıştır.
2- İkinci Cihan Harbinde diktatörlerin hepsi temizlenememiştir. Stalin kalmıştır. O diktatörlüğü İkinci Cihan Harbinden sonrada devam ettirmiştir. Bu yüzden yeryüzünde 1945’ten, 1990 yılına kadar bir “SOĞUK HARP” dönemi yaşanmıştır.
3- Soğuk harp döneminin arkasından 1990’dan, D-8’lerin kurulduğu 1997’ye kadar, Batı liderleri ırkçı emperyalizmin yönlendirmesiyle doğru hak anlayışına dayalı bir barış dünyası kurulması yerine, yanlış hak anlayışına dayalı bir zulüm dünyası kurulması yoluna sapmışlardır.
Bunun en açık delili, 1990’lı yılların başında, İngiltere Başbakanı Margaret Teacher’in İskoçya’daki NATO toplantısında yaptığı konuşmadır.

Yukarıda açıkladığımız gibi Yeni Bir Saadet Dünyasının kurulması 20. Asrın sonunda artık kaçınılmaz bir zorunluluk halini almıştır.
D–8 grubu oluşturma fikrinin temellerini, Ekim 1996’da İstanbul Çırağan Sarayında düzenlediğimiz “Kalkınmada İşbirliği Konferansı” esnasında atmıştık.
8 ay gibi kısa bir sürede zirveye kadar, komisyonlar, üye ülkelerin katılımları ve yoğun bir çalışma temposuyla 15 Haziran 1997 tarihine yetişecek şekilde çalışmalarını tamamlamışlardır.
Zirvede D–8 teşkilat yapısı ve işleyiş kuralları tespit edilmiş ve D-8’lerin kuruluşu Devlet ve Hükümet Başkanlarının katılımıyla İstanbul Deklarasyonu vasıtasıyla Dünyaya duyurulmuştur.
Devlet veya Hükümet Başkanı düzeyinde temsil edilmek üzere gerçekleşen bu zirvede bütün üye ülkelerin konuşmacıları büyük takdir almış, bu oluşum heyecanı bu büyük coğrafyada sevinçle karşılanmıştır.

b) D-8’LERİN YENİ BİR DÜNYA PROJESİNDEKİ YERİ :

(TABLO -2)’de Yeni Dünya Projesi özet halinde şema olarak gösterilmiştir.
Bu şemadan görüldüğü gibi Yeni Dünya Projesi 3 kademede gerçekleştirilecek bir projedir.
1- D-8 çekirdeğinin kurulması.
2- D-60’lar ve D-160’ların katılmasıyla ve Yeni Dünyanın 10 küresel kuruluşu ile 5 milyar ezilen insanın ırkçı emperyalizmin sömürüsünden kurtulup Adil Bir Dünya Kurmak için bir araya toplanışları.
3- İkinci Yalta Konferansı ile G-8’lerle D-160’ların bir araya gelerek Yeni Adil Dünyanın Kuruluşunu sağlamaları. Bu Yeni Dünyanın bir Saadet Dünyası olması için temel şart kuruluşun doğru hak anlayışı temeline dayanan Adil Bir Düzen içinde yaşayan, ezen, ezilen olmayan, herkese hakkını veren barışçı bir dünya olmasıdır.
Bundan dolayı bu dünyanın çekirdeği olarak D-8’ler düşünülmüş ve D-8 armasında yer alan 6 tane yıldızla sembolize edilen temel ilkeler esas alınmıştır.

c) D-8’LERİN BÜTÜN DÜNYA İÇİNDE İFADE ETTİKLERİ MANA:

D-8’lerin Kuruluşu 8 Ülkenin Katılımıyla Başlamıştır:

Bu ülkeler; TÜRKİYE, PAKİSTAN, BANGLADEŞ, MISIR, NİJERYA, İRAN, ENDONEZYA, MALEZYA’DIR.
8 Ülkenin meydana getirdiği D–8 topluluğu istatistiklerin gösterdiği gibi:
Bugün toplamı 6,2 milyarı bulan dünya nüfusunun, takriben 1 milyarlık bir kısmını yani % 16’sını teşkil etmektedir.
Bu 8 ülkenin yüzölçümü 7.5 milyon km2’dir.
Dünyanın kanıtlanmış petrol rezervlerinin % 15.4’üne sahiptir.
Dünyadaki yıllık petrol üretiminin takriben % 12’sini yapmakta.
Dünya petrol tüketiminin % 6’sını yapmakta.
Dünyadaki kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin % 22.5’una sahiptir.
Dünya doğalgaz üretiminin % 11’ini yapmakta.
Dünya Doğalgaz tüketiminin % 8’ini yapmakta.
Ayrıca; bor, krom, gibi stratejik maden rezervlerinin büyük çoğunluğunu ihtiva etmekte,
Pamuk ihracatının büyük kısmını sağlamakta.
Dünyanın merkezindeki geniş bir bölgeyi kapsamakta ve ucuz işgücüne mukabil yetişmiş eleman kadrolarına sahip büyük bir potansiyel ve mana ifade etmektedir.
Ve Yine;
Toplam nüfusu 1 milyarı bulan D-8 ülkeleri, ekonomik bakımdan büyük bir pazar payı sahibi olduğu gibi, çok büyük de bir PAZAR POTANSİYELİ ne sahip bulunmaktadır.
Aşağıdaki TABLO’da D-8 çalışmaları esnasında önerilen sadece 7 proje Pazar payının 260 milyar $ tutması, D-8’lerin ne kadar önemli bir ekonomik güç potansiyeline sahip olduğunu açıkça göstermektedir.

ÖNERİLEN PROJELER

10 YILLIK CİROLAR

1- 1000 kg taşıma kabiliyetinde, 3-5 kişilik versiyonlu pikap tasarımı ve üretimi 60 milyar $

2- Sivil Amaçlı helikopter tasarımı ve üretimi 8 milyar $

3- Doğalgaz ve petrol sondaj ekipmanları üretimi 12 milyar $

4- Güneş ve Rüzgar ile enerji üretimi 1,5 milyar $

5- Doğalgaz’in (LNG) taşınması depolanması ve gemilere yüklenmesi 15 milyar $


TOPLAM 100 milyar $



Ve yine D-8’ler, 60 üyeli İslam Konferansının toplam yaklaşık GSMH’nın % 60’ını, nüfuslarının % 65’ini, İslam Ülkelerinin dış ticaretinin toplam % 58’ini temsil etmektedir.

d) D-8’LERİN 6 TEMEL İLKESİ

D-8’lerin Bayrağında Yer Alan 6 Tane Yıldız, D–8’lerin Temel İlkelerini Sembolize Etmektedir.
Bu ilkelerden her biri 20 Asır boyunca hep yanlışlarda ısrar edilmesi ve bu ısrarın bir fayda vermemesi yüzünden, artık dönülmesi gereken doğruları göstermektedir.
Bu gerçekler karşısında yeryüzünde huzur, barış ve saadetin tesisi için artık temeldeki bu yanlışların yapılmayacağı yeni bir yola girilmesi, doğrulara dönülmesi zorunluluğu apaçık ortaya çıkmış ve işte 15 Haziran 1997’de D-8’ler bu zorunluluktan kurulmuş ve ortaya çıkmıştır.
İşte 20. asrın gerçekleri, yaşanan olaylar, alınması gereken dersler, zorunluluk D-8’in doğuşunu gerekli kılmıştır.
D-8’ler 20. yüzyılın en önemli olaylarından birisi, 20. yüzyılın 21. yüzyıla en kıymetli bir hediyesidir.
D-8’lerin kurulması, baştan sona harpler ve çatışmalarla geçen 20. asrın sonunda, aydınlığa açılan bir kapı gibidir.

20. ASIRDA MEYDANA GELEN OLAYLARDAN ALINAN DERSLERİN ORTAYA KOYDUĞU TEMEL İLKELER :
1- Saadet İçin “Materyalizm Değil, Maneviyatçılık” Esas Alınmalıdır.
2- Saadet İçin “Çatışma Değil, Diyalog” Esas Alınmalıdır.
3- Toplulukların Saadeti İçin, “Çifte Standart Değil, Adalet” Esas Alınmalıdır.
4- İnsanların Mutluluğu İçin “Üstünlük, Tekebbür Değil, Eşitlik” Esas Alınmalıdır.
5- İnsanların Saadeti İçin “Sömürü Değil, İşbirliği” Esas Alınmalıdır.
6- Toplumların Saadeti İçin “Baskı Ve Faşizmin Değil, İnsan Hakları, Özgürlük Ve Demokrasi”nin Esas Alınması Gerekmektedir.
D-8’lerin bayrağında yer alan 6 tane yıldız D–8’lerin temel ilkelerini sembolize etmektedir. Bu ilkelerden her biri 20. Asır boyunca hep yanlışlarda ısrar edilmesi ve bu ısrarın bir fayda vermemesi yüzünden, artık dönülmesi gereken doğruları göstermektedir.
D–8’lerin bayrağında 6 temel ilkeyi sembolize eden altı yıldızın anlamları şunlardır:
1- Savaş değil, barış!
2- Çatışma değil, diyalog!
3- Çifte standart değil, adalet!
4- (Tekebbür) Üstünlük taslamak değil, eşitlik!
5- Sömürü değil, işbirliği!
6- Baskı ve tahakküm değil, insan hakları hürriyet ve demokrasi!
Bu prensipler sadece D-8’lerin kendi prensipleri değil, Yeni bir Dünya’nın kurulmasının da temel esaslarıdır.

II- D-8’LERİN ÖZELLİKLERİ, D-8’LER 12 YILDA NE YAPTI, G-8’LER 12 YILDA NE YAPTI.

A) D-8’LERİN ÖZELLİKLERİ :

1- D-8’ler En Yüksek Seviyede Küresel Bir Kuruluştur.

2- D-8’ler G-8’lerle Çatışmak İçin Değil, Tam Tersine Yeni Dünyayı Birlikte Kurmak İçin Teşekkül Etmiştir.

3- D-8’ler Gelişmekte Olan Bütün Ülkeleri Ve Ezilmekte Olan Bütün Halkları (ABD Halkı Dâhil) Kucaklamak Ve Aynı Zamanda Süratle Karar Alabilen Dinamik Bir Yapıya Sahip Olmak Üzere Kurulmuştur.

4- D-8’ler, Üye Ülkelerin İç İşlerine Karışmamak Ve Her Birinin Bölgesel Anlaşmalarındaki Taahhüt Ve Haklarına Halel Getirmemek Temel Prensibi İle Kurulmuştur.

5- D–8 ler Gelişmekte Olan Bütün Ülkelerin Birlikte Ve Hızlı Kalkınmalarını, Uluslar Arası Münasebetleri Tanzim Eden Mekanizmalara Katılım Güçlerinin Artırılması Ve Dünya Ekonomisindeki Etkinliklerinin Güçlendirilmesi Ve Halklarının Daha İyi Bir Yaşam Standardına Sahip Olmasını Sağlamak Amacıyla Kurulmuştur.

6- D-8’ler Kurulur Kurulmaz Bütün Üye Ülkelerin Dinamiklerini Harekete Geçirerek Faydalı Projeleri Süratle Gerçekleştirmek Üzere Kurulmuştur.

Hedefleri açısından laf değil, iş üretmeyi benimseyen D-8’ler daha kuruluşları sırasında hangi sahalarda, hangi konulara öncelik vereceklerini uzmanlarıyla araştırmalar yaparak olgunlaştırmışlar, her bir ülkenin hangi konuda yürütücü olacağı, hangi projelerin gerçekleşmesine öncülük yapacağı plan ve programa bağlanmıştır.
Bu planlama sırasında Türkiye’ye sanayi sahasında atılım yapacak projelerin öncülüğü görevi verilmiştir.
Bütün ülkeler gibi Türkiye de D–8 projelerine heyecanla sarılmış ve 54. T.C.Hükümeti döneminde bu sahada büyük adımlar atılmıştır.
Bütün D-8’ler için büyük önem taşıyan zirai ilaçlama uçaklarının üretimi projesi, 54. Hükümet döneminde başarıyla sonuçlandırılan projelerden birisi olmuştur.
D–8 ülkelerinin hedef olarak belirlediği bütün projeler üye ülkelerin kalkınmasına öncülük edecek niteliktedir. Bunların biran evvel gerçekleştirilmesi D–8 hedefleri bakımından gerek o ülke halkı ve gerekse insanlık için çok büyük önem taşımaktadır.

B) D-8’LER 12 YILDA NE YAPTILAR

1- ÇALIŞMALAR:
Zirve Toplantıları:
— 15 Haziran 1997 İstanbul Zirvesi
— 1–2 Mart 1999 Dakka Zirvesi
— 25–26 Mart 2001 Kahire Zirvesi
— 18 Şubat 2004 Tahran Zirvesi
— 12-13 Mayıs 2006 Bali-Endonezya Zirvesi
— 8 Temmuz 2008 Kualalumpur-Malezya Zirvesi
Olmak üzere 6 zirve toplantısı

Dış İşleri Bakanları Konsey Toplantıları:
11 adet Dış İşleri Bakanları Konsey Toplantısı,
Komisyon Toplantıları:
25 adet komisyon toplantısı yapılmıştır.
Teknik nitelikli toplantılar:
Çeşitli sektörlerde uzman toplantısı, seminer ve eğitim programları şeklinde 110’a yakın teknik nitelikli toplantı düzenlenmiştir.

2- EKONOMİK İŞBİRLİĞİ VE TİCARETİN GELİŞTİRİLMESİ:
12 senelik dönemde D-8’lerin toplam nüfusu, takriben 780 milyondan, 1 milyara çıkarak takriben dünya nüfusunun %16 olmuştur.
Gayri Safi Milli Hâsılası, takriben 660 milyar $, 1.300 milyar $,
Fert başına milli gelir, 860 dolardan, 1.319 dolara,
İhracat 225 milyar dolardan, 450 milyar dolara,
İthalat 225 milyar dolardan, 414.5 milyar dolara
Artmıştır.
Diğer bir ifadeyle dış ticaret hacmi 450 milyar dolardan, 862.5 milyar dolara artmıştır.
Üye ülkeler arasındaki ticaret 1997’de 14,5 milyar dolar iken, 2004’de 33 milyar dolara artmıştır. Yani 6 yılda % 127 artış göstermiştir.

3- ORTAK PROJELER:
— Türkiye’de TAİ’nin zirai ilaçlama uçağı üretmesi,
— Mısır’ın ticaret data bank’ı,
— Pakistan’ın zirai alanlar için sanal alan network,
— Endonezya’nın fakirliğin giderilmesi için Internet sitesi,
— Nijerya’nın enerji konusunda web sitesi

4- ZİRVE DEKLARASYONLARINDA BATI’NIN YERYÜZÜNDEKİ ADALETSİZLİĞİ GİTTİKÇE ARTIRMASINDAN BUNLARI YAPMAMASI, DÜZELTMESİ GEREĞİNDEN TEKRAR TEKRAR BAHSEDİLMİŞTİR.

C) G-8’LER 12 YILDA NE YAPTI.
12 sene evvel D-8’ler kurulurken yapılan konuşmalar ve 15.06.1997 tarihli İstanbul zirvesi deklarasyonunda;
- İnsanlığın barış ve adalete dayalı bir Dünya ihtiyacının 3 Şubat 1945 tarihli Yalta Konferansı ile 1990 arasında soğuk savaş nedeniyle kurulamadığı,
1990’dan D-8 kuruluncaya kadar geçen 7 senelik dönemde de Batı’nın Yalta’dan sonra yürütülen yanlış temel kabullerde ana değişikliği yapmayıp, yine yanlış prensiplerde ısrar ettiği için barış ve adalet yerine sömürü, çatışma ve savaşların arttığı, bu yüzden D-8’lerin kurulmasına zorunluluk doğduğu belirtilmiştir.
1997’den 2009’a kadar geçen son 12 yıl esnasında ise başta ABD’yi yönlendiren ırkçı emperyalist dış mihraklar olmak üzere, onların etkisiyle G-8’ler Dünyayı her geçen gün daha da büyük bir sömürüye ve pek çok Dünya bölgesinin savaş alanına dönmesine sebep olmuşlardır.
Bu 12 senede NATO bir savunma paktı olduğu halde üç sene evvel İstanbul’da yapılan toplantıda belirtildiği gibi şimdi artık Fas’tan Endonezya’ya kadar bütün Müslüman ülkeleri hedef alan bir saldırı kuruluşu haline dönüştürülmüştür.
Bu arada gerçek dışı bahaneler ileri sürülerek Filistin’de 50 yıldan fazla bir zaman devam eden katliamlara ilaveten, Afganistan, Irak ve Somali işgal edilmiş, buralarda her türlü işkence ve şiddet uygulaması bütün hızıyla sürdürülmüştür.
Bu 12 yılda, başta AB yönetimini yönlendirenler olmak üzere ırkçı emperyalist dış mihraklar dünyayı büsbütün sömürü ve çatışma alanı haline getirmişler ve insanlığın Barış ve Adil Bir Düzen’e olan hasreti ve ihtiyacı büsbütün artmıştır.
Bugün D-8’lerin niçin kurulduğunu, bunun zorunluluğunu ve bütün insanlık için önemini D-8’lerin 12 yıl öncesine nazaran çok daha açık bir şekilde ve şiddetle hissediyoruz.

G-8’LERDEKİ DEĞİŞİKLİK:
İşte 12 yılda G-8’ler adım adım, kendilerini yönlendirenlerin etkisiyle değişerek, yukarı ki prensipleri benimseyecek hale dönüştüler. Bunları kamufle edecek çeşitli tabirleri kullanılmak suretiyle soğuk harp dönemindeki Sovyetler Birliği’ni aratacak şekilde insanlığı karanlık bir istikamete doğru sürüklemektedirler.
Nitekim geçen 2007 de bizim D–8 Toplantısını anma için yaptığımız toplantıdan önce yapılan aşağıda belirtilen toplantılarda;
1- ABD’de yapılan 8–12 Haziran 2004 Tarihli G–8 toplantısında bu değişikliğin siyasi esasları,
2- “ABD ve AB İşbirliği ve uyum toplantısı”yla bu siyasi değişimin Avrupa Birliği’ne de kabul ettirilmesi.
3- İstanbul’da 28-29 Haziran 2004 tarihlerinde yapılan NATO Zirvesi toplantısında da bu değişikliğin askeri yönleri tanzim edilmiş bulunmaktadır.
1) 12 yıl boyunca D-8’lerin zirve beyannamelerindeki daha adil bir dünya düzeni talepleri ve feryatları hiçbir fayda vermemiştir.
2) Bu 12 yıl esnasında G-8’ler ABD yöneticilerini yönlendiren dış mihrakların etkisiyle yukarıda belirttiğimiz 6 olumsuz prensibi benimsemişler ve bu meyanda eşitlik değil, üstünlük zihniyetiyle, barışçı bir diyalogla yeni bir dünyanın D-8’ler ve G-8’lerin yuvarlak masa etrafında toplanarak kurulması imkan ve teklifine karşı mütekebbir bir tavır takınarak, “biz emredeceğiz, siz uyacaksınız” yolunu benimsemiş bulunmaktadırlar.

III- D-8’LER ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE NE YAPMALIDIRLAR. NASIL YAPMALIDIRLAR İLE İLGİLİ TEKLİF

A) DİKKATE ALINACAK ÖNEMLİ HUSUSLAR :

1) D-8’ler Yeni Bir Dünya Projesinin çekirdeği olarak, dinamik, hızlı ve verimli çalışmak üzere kurulmuştur.
2) Kuruluş yılında bu maksatla gayretle çalışılmıştır.
3) 10 yıldan beri, iyi niyetle gayretle çalışıldığı halde, gereken adımlar atılamamıştır. Kaybedilen zamanın telafisi için önümüzdeki dönemde çok daha büyük gayretle çalışmak mecburiyetindeyiz.
4) D-8’ler tarafından atılacak olan adımlar, gerçekte D-8’lerin hükümetleri tarafından ve D-8 Genel Sekreteri tarafından takip ve intaç edilecek konulardır.
Ancak D-8 ülkelerinin halkları bu çalışmalara, tıpkı ecdadımızın vakıflar yoluyla yaptıkları hizmetlere benzer tarzda, sivil toplum kuruluşlarıyla katkıda bulunmalıdırlar.
Bu toplantıyla örnek bir çalışma yapıyoruz.
5) Çalışmalarımız toplanıp, dağılmak, nihai bildiri okumak olmamalıdır.
Her seferinde yeniden başlayıp, vakit kaybetmemeliyiz.
Batılıların Penisilin icadı, Kobald Zenginleştirilmesi ve Enerji Komisyonu misallerinde olduğu gibi ciddi ve netice ortaya koyucu bir şekilde çalışmalıyız.
6) Bu yolda gereken adımların atılabilmesi için bu toplantımızı “D-8’ler Sivil Toplum kuruluşları Genel Kurulu” olarak kabul etmemiz mümkündür.
7) Bundan böyle verimli çalışabilmek için bu Genel kurulda yapılan çalışmaları değerlendirmek, takip ve intaç etmek için sürekli çalışma dmüzenine ihtiyaç olduğundan dolayı, bu umumi heyetin “Bir Yönetim Kurulunun” “D-8’LER YÖNETİM KURULU” teşkilinde büyük fayda vardır.
Uygun görülürse bu Yönetim Kurulu, D-8’lerin kurucuları veya onların temsilcilerinden teşekkül etmiş 8 kişilik bir kurul olabilir.
8) Yönetim Kurulu mesela 15 Ağustos 2009 tarihinde toplanarak (B) Bölümünde Teklif edilen çalışma takvimini olgunlaştırıp, izlemeye alabilir.



B- ÖNÜMÜZDEKİ 1 YILDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK PROJELER VE D-8’LERİN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK HER BİR D-8 ÜLKESİNDE ÖNCELİKLE KURULMASI LAZIM GELEN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI NELERDİR. NE ZAMANA KADAR KURULMALIDIR. PROGRAMI (TABLO - 3)’DE ÖZET OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR.


C) BU TAKVİMİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ NASIL SAĞLANACAK.


1) Bu programa göre 1 yıl esnasında D-8 ülkesinde 6 önemli kuruluş kurulmuş olacaktır.

2) Bu kuruluşlar kendi aralarında toplantılarını yapmalı ve 15 Haziran 2010 tarihindeki Genel Kurula Faaliyet Raporlarını getirmelidirler.


Tevfik Allah’tandır.

KAPANIŞ
Sayın Esam Genel Başkanı Recai KUTAN beyefendi.
Sayın D-8 Ülkeleri Parlamento Üyeleri,
Sayın D–8 Genel Sekreteri Dr.Dipo Alam beyefendi,
Sayın D–8 Direktörü Kıa Tabatabai beyefendi,
Sayın D–8 Ülkeleri Türkiye Büyükelçileri,
Sayın T.C. 54. Hükümeti’nin kıymetli Bakanları’na teşekkürlerimi arz ediyorum.

20 Haziran 2007 bu “D-8’lerin Önemi ve Kuruluşunu Anma” toplantısı vesilesiyle
- D-8’lerin önemini,
- Kuruluşun anılmasını,
- 12 yıldan beri yapılanlar,
- Bu günkü D-8’ler ve dünya durumu,
- D-8’lerin hali hazır şartları muvacehesinde önümüzdeki dönemde neler yapılması gerektiği hususunda program, takvim, teklif, görüş ve teklifler ortaya konmuş oldu.
Bu toplantının ve bu toplantıda ileri sürülen görüş ve fikirlerin ve alınan kararların dünyanın geleceği için hayırlara vesile olmasını ve D-8’lerin bütün insanlığın Saadet’ine, Barış ve Adalet’e dayalı bir dünyanın kuruluşuna öncülük yapmasını diliyor,
Hepinizi ve bütün insanlığı Allah’a emanet ediyor, müteakip anma toplantılarının saadetler ve başarılar içinde yapılmasını temenni ediyorum.
Selam ve saygılarımla.

Ajans5

16 Haziran 2009 Salı

ParaBabası İnternetten para kazanmanın en kolay yo

ParaBabası
DAHA ÖNCE İNTERNETTEN BİNLERCE DOLAR KAZANANAN İNSANLARI DUYDUNMU?
EMİNİMKİ DUYMUŞSUNDUR...

(www.OnlinePara.net 'in kurucusundan yeni bir ürün "ParaBabası")

ParaBabasI Box

Ülkemizde çok bilinmemesine rağmen, dünyada milyonlarca insan evinde bilgisayarının başında günde sadece 1-2 saat çalışarak aylık onbinlerce dolar kazanmaktadır. İngilizce “home-business” diye tabir edilen işler vasıtasıyla artık birçok kişi evinin rahatlığında, patron veya müdür stresi yaşamadan çalışmaktadır. Hem az çalışıp, hem de çok kazanan bu insanlar kendilerine ve ailelelerine daha çok vakit ayırabilmektedirler.

Üniversiteden yeni mezun olduğum bir dönemde “home-business” yani ev-iş olarak çalışan bir insanla tanıştım. O güne kadar, birçok iş başvurusu yapmış, değişik işlerde çalışmıştım. Ancak çalıştığım hiçbir iş beni maddi olarak tatmin etmiyordu. Günde 10-11 saat çalışmak, hatta birçok defa mesaiiye kalmak ve karşılığında sadece temel ihtiyaçlarımı karşılamaya yeten bir maaş.

ParaBabası

“Home-Business” olarak çalışan yabancı bir insanla tanışmam bütün hayatımı değiştirdi. Kendisi günde sadece 1-2 saatini bilgisayarının başında geçirerek aylık $30,000 kazanıyordu. Ben ise 11 saat çalışmaya karşılık sadece $1,000. Üstelik nerdeyse tüm günümü bilgisayar başında geçiriyordum.

Kendisinden bana yardımcı olmasını ve bildiklerini öğretmesini istedim. Bana, internetten para kazanabilmeyi öğrenmem için çeşitli İngilizce kaynaklar önerdi. Arkadaşımın bana önerdiği kaynakların hepsini okudum. Her yeni kaynağı okudukça kendimi “home-business” yani ev-iş konusunda daha çok geliştiriyordum ve kazancım sürekli olarak artıyordu.

Aşağıda, bu işe yeni başladığım dönemlerdeki kazancımı görebilirsiniz...



Nihayet bu konuda artık bir profesyonel olmuştum ve kendi yöntemlerimi geliştiriyordum. Geliştirdiğim yöntemleri kısa vadede kazançlı yöntemler ve uzun vadede kazançlı yöntemler, az kazandıran yöntemler ve çok kazandıran yöntemler olarak kategorilere sokuyordum.

Tabii bu arada kazançlarım da sürekli olarak artıyordu.





Peki Sonra..?

“Home-Business” konusunda iyice profesyonel olduktan sonra kullandığım sistemleri daha kolay hale getirmeye başladım. Böylece aynı anda birçok tekniği kullanıp kazançlarımı katlıyordum. Ancak bu da bana yeterli gelmemişti. Daha çok kazanmak için sistemleri otomatikleştirmem gerekiyordu. Yani ben hiçbirşey yapmadan sürekli para kazanıyor olmalıydım.

ParaBabası

Sonunda bütün metodları en ince ayrıntılarına kadar tektek analiz ettim. Analizimin sonunda yanlış yaptığım bazı yerlerin olduğunu farkettim. Amerika Birleşik Devletleri’nde “home-business” işlerinin kurucu babalarıya temasa geçtim ve onlardan da yardımlar aldım.

Artık internetten para kazanma tekniklerini hem çok kolaylaştırmıştım, hem otomatikleştirmiştim, hem de kuruğum sistemlerden elde ettiğim kazançlarımı katlamıştım.

Şimdi öğrendiklerimi benim gibi “home-business” çalışmak isteyenlere öğretme zamanıydı...

İşte bu yüzden sizler için “ParaBabası” isimli bu ürünü hazırladım.

Hazırladığım bu üründe internetten nasıl para kazanacağınızı çok kolay bir şekilde öğreneceksiniz. “ParaBabası ” nın en iyi tarafı, sıradan bir internet kullanıcısını bile usta bir internet pazarlamacısına dönüştürebilmesidir. Bahsettiğim teknikleri kullanmak o kadar kolay ki bu işten süratle para kazanmaya başladıkça siz bile kendinize inanamayacaksınız.

Artık bu üründen öğreneceğiniz teknikler sayesinde internette boş boş chat yapmaktansa, binlerce dolar kazanacaksınız, üstelik hiç vakit kabetmeden yani hemen para kazanmaya başlayabileceksiniz.

Google - eBay - Facebook

Programı alan ilk 100 kişiye para kazanmaya hazır websitesi kurulumu hediye edeceğim. Böylece "ParaBabası"nda anlattıklarımı anında kendi websiteniz üzerinde uygulamaya koyabileceksiniz.



“ParaBabası” nda öğreneceğiniz teknikler kesinlikle reklam oku para kazan, yada arkadaşını üye yap para kazan tarzı aslında kullanıcılarına hiç para kazandırmayan ve vakit kaybı olan tekniklerden oluşmamaktadır. Bu üründe anlattığım teknikler, Amerika’daki birçok üniversitede birebir ders konusu olan tekniklerdir.

“ParaBabası” isimli üründe, sizelere direkt olarak hiç sermaye sahibi olmadan internet üzerinde satış yapabilmeyi ve buradan komisyon kazanmayı öğreteceğim. Yani buradaki teknikleri kullanarak, sanki bir emlak danışmanı gibi yada borsa brokerı gibi çalışmayı öğreneceksiniz. Kurduğunuz sistemler otomatik olarak çalışacak. Size düşen sadece bankaya gidip kazandığınız parayı tahsil etmek olacak ve birde daha çok para kazanmak için yeni yeni sistemler oluşturmak olacak.

İnternet üzerinden para kazanacak o kadar çok metod varki, para kazanmanın sınırı tamamen sizsiniz. Yani bu ürüne sahip olduktan sonra kendiniz de yeni yeni metodlar geliştirebiliceksiniz.

ParaBabası

Yukarıda da söylediğim gibi “ParaBabası”nın kullanımı son derece kolaydır. Sıradan bir internet kullanıcısı bile bu üründe anlattığım teknikleri kolayca uygulayabilir. Burada size düşen tek şey, e-kitapta anlattığım metodları iyice okumak, sizler için özel olarak hazırladığım videoları dikkatlice izlemek.

“ParaBabası” nda anlatılan teknikleri yerliyerince uygulamanız durumunda sizinde geliriniz aşağıdaki gibi olabilir.

Kanıt2





Belki birçok kişi buradaki rakamları ömründe asla kazanamayacağını zannedebilir. Evet bu doğru. Eğer sıradan işlerde sıradan insanlar gibi çalşırsanız bu rakamları asla kazanamazsınız. Ancak sizlerde benim gibi yeniliklere açık biri iseniz yukarıda gördüğünüz rakamlardan çok daha fazlasını bile kazanmanız mümkün.

Peki “ParaBabası ”nda neler anlatıyorum?

Aslında, “ParaBabası” nda anlattıklarım hepinizin günlük hayatında defalarca kullandığı ama onlardan para kazanmanın hiç aklınıza gelmediği yöntemler. Örneğin, hepimiz Google’da günde en az 8-10 defa birşeyleri ararız ama bu aramalardan para kazanmayı düşünmeyiz, yada hepimizin Facebook hesabı vardır ama buradan hiç para kazanmayız. İşte, “ParaBabası”nda buralardan para kazanmayı öğreneceksiniz. Daha önce kurmuş olduğumwww.OnlinePara.netisimli websitemde sizlerle birçok “home-business” iş yöntemini bedava olarak paylaştım.

“ParaBabası” nda ise www.OnlinePara.net ‘te anlatmış olduğum yöntemlerin çok daha sert halini göreceksiniz. Bu üründe www.OnlinePara.net ‘te sizlerle paylaşmış olduğum metodların dibine kadar inip işin bütün inceliklerini, bütün taktiklerini öğreneceksiniz.

ParaBabası

“ParaBabası”nda gereksiz ve para kazandırmayan hiçbir yöntem görmeyeceksiniz. Anlattıklarımı daha kolay anlamanız için sizlere birçok video hazırladım. Sadece o videoları izlemeniz bile size çok para kazanacağınız yöntemler öğretecek.

Birçok kişinin pazarlama konusunda son derece zayıf olduğunu bildiğim için sizlere değeri $220 olan kullanıma hazır öldürücü satış-pazarlama yazıları hazırladım. Yine, birçok kişinin İngilizce’sinin olmadığını bildiğim için İngilizce yazılmış satış-pazarlama yazıları hazırladım. Yani hiç İngilizce bilmeden yurtdışına bile satış yapabileceksiniz. Ne kadar güzel değil mi?

Bir website kurmayı hayal bile edemeyenler, burada öğrendikleriyle aylık binlerce dolar kazandıran websiteleri kurabilecekler üstelik hiçbir webmasterlık bilgisine ihtiyaç duymadan. Hazır websitesi bulunanlar, ellerindeki para kazanmayan websitelerini para makinesine dönüştürebilecekler. Üstelik çok az emek harcayarak..

Programı alan ilk 100 kişiye para kazanmaya hazır websitesini ücretsiz olarak vereceğim. Böylece hiçbirşey yapmadan anında para kazanmaya başlayacaksınız.

İnternetten para kazanmak ile hiç ilgisi olmayıp tek derdi, websitesine ziyaretçi kazandırmak isteyenler bile bu üründen fayadalanabilirler. Çünkü “ParaBabası” isimli bu üründe $100 değerindeki en büyük gizli silahlarımdan olan bedava ziyaretçi bulabilme yöntemlerimide “bonus” olarak vereceğim.

ParaBabası

“ParaBabası” isimli bu ürünü hemen alman karşılığında değeri tam $722 olan 7 adet bonusa ücretsiz olarak sahip olacaksın...

NOT: Eğer "ParaBabası" nı almak istiyorsan acele etmelisin çünkü kısa bir süre sonra aşağıda ücresiz olarak verdiğim bu bonusları, daha sonra para ile vereceğim...

BONUS#1. “ParaBabası”nın gelecekteki bütün güncellemelerinden ücretsiz yararlanma:Böylece ben yeni metodlar keşfettikçe sende bunlardan ücretsiz olarak yararlanabileceksin. ($47)

BONUS#2. Anında Para Kazanma Metodu:Bu metod sayesinde ürünü aldıktan 30dk sonra bile para kazanmaya başlayabilirsin üstelik websitesi kurmadan. ($70)

BONUS#3. Bedava Website Trafiği Sağlama Rehberi:Bu rehber ile websitene ziyaretçi çekmek için aylık yüzlerce dolar ödemekten kurtulacaksın ve websiteni bir para makinesine dönüştüreceksin. ($100)

BONUS#4. Kullanıma Hazır İngilizce ve Türkçe Satış Yazıları:Hazırlamış olduğum İngilizce ve Türkçe satış yazıları ile İngilizce bilmeden dahi yurtdışına anında ürün satmaya başlayabilirsin. Yapacağın satışlar karşısında gelirini sadece Türkiye'den değil tün dünyadan sağlaycaksın. ($220)

BONUS#5. Detaylı Video Anlatımları: Size özel olarak hazırlamış olduğum video görüntüleri ile hiçbir ayrıntıyı atlamadan internetten para kazanmak ile ilgili herşeyi öğreneceksiniz. ($95)

BONUS#6. eBay gibi Açık Arttırma Sitelerinden Para Kazanmak: Niş pazarlama yöntemleriyle açık arttırma sitelerinden binlerce dolar kazanmayı öğreneceksiniz. ($50)

BONUS#7. Para Kazanmaya Hazır Website Kurulumu: Evet yanlış duymadınız; hostunuza sizin satış linklerinizden oluşan para kazanmaya hazır website kurulumu hediye ediyorum. Bu websitesiyle anında para kazanmaya başlayabileceksiniz! ($140)



ŞİMDİ ÖNÜNDE 2 SEÇENEK VAR...

YA BURADA OKUDUKLARINI YOK FARZEDİP ZENGİN OLMA HAYALİYLE MUTLU HAYATINA DEVAM EDERSİN.

YA DA HAYATINI DEĞİŞTİRECEK BU ÜRÜNE BEDAVA VERDİĞİM BONUSLARI VE İNDİRİMLİ FİYATI İLE SAHİP OLUP HAYALLERİNE ULAŞMA İMKANI YAKALARSIN...

KARAR SENİN....





NORMAL FİYATI $297

KISA BİR SÜRE İÇİN

89TL

Sipariş Vermek İçin?

" ParaBabası" sahip olabilmek için ödemenizi kredi kartıyla yapabilirsiniz. Ödeme yapacağınız websitesi SSL güvenlik sertifikalıdır ve taksit imkanı sağlamaktadır.

ParaBabası Box

PARABABASI'nı Güvenli Link Üzerinden Satın Almak İçin Tıklayın.


Ödemenizi gerçekleştirdikten sonra sistemin sizi yönlendireceği sayfadan "PARABABASI" na size özel şifreyle anında ulaşabilirsiniz..!









Şerafettin Arslan
E-Mail: parababasi@parababasi.net
E-Mail2: onlinepara@onlinepara.net

14 Haziran 2009 Pazar

2009-ÖSYS ÖSS Soruları ve Yanıtları için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz.

http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFD4AF1EF75F7A796852D9F167AA0D97E6

2009-ÖSYS ÖSS Soruları ve Yanıtları için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz.

11 Haziran 2009 Perşembe

YAZIM (İMLA) KURALLARI

YAZIM (İMLA) KURALLARI


İmla: Bir dilin kelimelerinin yazıya geçirilmesini sağlayan ortak yazma şekline İMLA denir.

BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI

Özel adlar büyük harfle yazılır: (yeryüzü, kişi, ülkeler, diller...)
Minik kedisine hep Pamuk diye seslenirdi...
Kurum ve kuruluş adlarını oluşturan kelimelerin işlk harfleri:
Devlet demir Yollarında ...
Milli Eğitim Bakanlığına yazılan ...
Dergi, kanun, eser, gazete, isimlerinin her kelimesi:
Tarihi Galata Köprüsünün ...
Birden çok kelimeden oluşan kişi, yer adlarının ilk harfleri:
Gazi Osman Paşa Mahalle sakinleri ...
Mahalle meydan, bulvar, cadde ve sokak adları:
Bu gün Akdeniz Caddesi'nde ...
Cümlelerin ilk kelimesi büyük yazılır. Nokta, soru, ünlem işaretlerinden sonra gelen her cümlenin ilk harfi:
Dışarı çıktı. Acaba paradan kıymetli olan neydi? Düşündü ama bulamadı.
Şiirde mısraların ilk kelimesi:
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Mektup başlıklarının ilk kelimesi:
Sevgili yeğenim.
Levha ve açıklama Yazılarının ilk harfi:
Giriş, Vezne, Müdür ...
İki nıktadan sonra bir kimseden alınıp tırnak işareti içinde verdiğimizsözlerin ilk kelimesinin ilk harfi:
O yıl soğuk ülkelerden gelen biri: "Ne olur beni geri götür." demiş.
Gazete ve dergi adlarının her kelimesi büyük harfle başlar:
Genç Kalemler, Resmi Gazete ...
Kİtap adları ve yazı başlıklarının her kelimesi büyük hafrle başlar. Başlıklarda geçen "ve, ile, ya, veya, ki" bağlaçlarıyla "mi" soru ekleri küçük harfle yazılır.
Bin Bir Gece Masalları, Ali Baba ve Kırk Haramiler ...
İsimlerle birlikte kullanılan unvanların da baş harfleri:
Sayın Profösör, Bay Ahmet

SAYILARIN YAZIMI

Sayılar gerekli görülen yerlerde yazıyla yazılabilir. Bu durumda sayı adları yazıya ayrı ayrı geçirilmelidir:
Pazardan beş kilo patates, üç kilo elma aldım.
Banka işlemlerinde ve parasal işlemlerde araya başka sayı katılmasını önlemek amacıyla sayılar bitişik yazılır:
Birmilyondokuzyüzbin gibi...


TARİHLERİN YAZIMI

Bilinen bir tarihi anlatan ay ve gün adları her yerde büyük harfle yazılır:
31 Mart ayaklanması ...
Ay ve gün adları yanlarında sayı olmadan kullanıldıklarında küçük harfle başlayarak yazılır.
Bu yıl şubat ve mart ayları çok soğuk geçti.
Gün bildiren tarihler aşağıdaki gibi yazılır:
19 Mayıs 1919 - 19.05.1999 - 19 / 05 / 2000
Tarih bildiren sayılardan sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır.
23 Nisan 1920'de TBMM açıldı.


DÜZELTME (Uzatma) İŞARETİ NİN KULLANILIŞI (^)

Yazılışları birbirine benzeyen, anlamları ayrı birtakım yabancı kelimeleri ayırt etmen için uzun ünlülerin (sesli) üzerinde düzeltme işareti konur:
adet=sayı - âdet=alışkanlık - aşık=küçük kemik - âşık=tutkun ...
Arapça ve Farsçe kelimelerde "g" ve "k" ünsüzlerinin (sessiz) ince okunduğunu göstermek için bu ünsüzlerden sonra gelen "a" ve "u" ünlülerinin üzerinde:
dükkân, gâvur, gikâye, kâğıt, kâr, tezâh, mekân ...
Ayrıca Arapça ve Farsça'dan gelen kelimelerde " l " ünsüzünün ince olunduğunu göstermek için de bu işaret kullanılır:
ahlâk, evlât, felâket, é¥lù’3c—ô±´ `/¢'ŠZş–m@Öº;"Ô[Rl, lâle, selâm, sülâle, lâmba, lâhana, plâk, plâj, plân ...


İKİLEMELERİN YAZILIŞI

İkilemeler ayrı yazılır:
Baka baka, konuşa konuşa, kem küm, ev bark, soy sop ...
"m" ile yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
Dolap molap, kitap mitap, çocuk mocuk ...
İsmin hâl ekleriyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
Baş başa, göz göze, diz dize, yan yana ...
İyelik eki almış ikilemeler de ayrı yazılır:
Boşu boşuna, ucu ucuna, günü gününe ...
isim ve sıfatları tekrarlayarak yapılan ikilemeler de ayrı yazılır:
Akın akın, ağır ağır, kara kara, çeşit çeşit, uslu uslu ...
İkilemeler arasına virgül konmaz:
Ağır ağır konuşursak daha iyi anlaşılır.

DEYİMLERİN YAZILIŞI

Deyimler birden çok kelimeden oluşan, gerçek anlamlarından ayrı bir anlamı bulunan kelime gruplarıdır.
Deyim ya da deyim niteliği taşıyan kelimeler ayrı yazılır:
Can kulağıyla dinlemek.
Canını dişine takmak ...

BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZILIŞI

Dilimizde önemli bir yer tutan pekiştirme sırfatları bitişik yazılır:
Apaçık, kapkara, kupkuru, sipsivri, sapasağlam, dümdüz ...
Birleşik kelime durumuna girmiş kelimeler bitişik yazılır:
Babayiğit, dedikodu, delikanlı, gecekondu, kabadayı, yelkovan ...
Ev, ocak ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır:
Bakım evi, aş evi, radyo evi, sağlık ocağı, öğrenci yurdu, sağlık yurdu ...
Hane kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır:
Pastahane, hastahane, yatakhane, yemekhane ...
Birleştirmede yer alan kelimeler eski anlamlarını koruyorlarsa bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır:
Kara yolu, gül suyu, kuru üzüm, ay tutulması, balık yumurtası, yıl sonu...
Yardımcı fiillerle yapılan birtakım birleşik fiiller ayrı yazılır:
Yardım etmek, yol olmak, göç etmek, hayret etmek, gelin olmak...
Dilimizdeki "af, his, ret, zan" gibi birtakım kelimeler "etmek, olmak, eylemek" yardımcı fiilleriyle birleşirken söylenişlerine uyularak yeni ses alırlar. Bu kelimeler bitişik yazılır:
af + etmek __ affetmek, His + etmek __ hissetmek ...
"Emir, hüküm, keşif, nakil, kayıp" gibi birtakım kelimeler "etmek, eylemek, olmak" yardımcı fiilleriyle birleşirken ikinci hecelerdeki ünlüleri düşürürler. Bu kelimelerle yapılan birleşik fiiller bitişik yazılır:
emir + etmek __ emretmek, kayıp + olmak __ kaybolmak ...
"-a, -e, -ı, -i, -u, -ü" ekleriyle yapılan birlşeik fiiller bitişik yaılır:
Bakmak + kalmak __ bakakalmak
yapmak + bilmek __ yapabilmek ...
İki ya da daha çok kelimeden oluşan yerleşim merkezi adları bitişik yazılır:
Karaköy, Dörtyol, Gürgentepe, Tepeköy ...
Sıfat ya da isim tamlaması biçiminde oluşmuş ve bu şekilde kalıplaşmış yer adları ve dağ, deniz, ova adları bitişik yazılır:
Kızılırmak, Çukurova, Uludağ, Akdeniz, Ulukışla...

KURULUŞ ADLARININ YAZILIŞI

Kurum, kuruluş, işletme, okul, birlik ve derneklerin resmi adlarının her kelimesi büyük harfle başlar:
Devlet Demir Yolları, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Fatih İlköğretim okulu ...
Kurum ve kuruluş adlarında geçen kelimeler cins isim olarak geçtiğinde küçük harfle yazılır:
Hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi için ...
Demir çelik işletmelerinin

"-de" EKİ VE "de" KELİMESİN YAZILIŞI

Hal eki olan "de" kelimeye bitişik yazılır. Özel isimlerin sonuna geldiğinde kesme işaretiyle ayrılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar.
Ayakta durmaktan canım çıktır.
Otomobil bozulunca yolda kalmışlar.
Yurtta sulh cihanda sulh!
Dolabın anahtarı Ali'de olmalı.
Bağlaç olan "de" ayrı yazılır. Kendisinden önce gelen kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyar.
Onları da gördünüz mü?
Kerem de çalışmasını tamamlamış


"-ki" EKİ ve "ki" BAĞLACININ YAZIMI

Ek olan "-ki" ünlü uyumuna uymaksızın kendinde önce gelen kelimeye bitişik yazılır:
Bu sayfadaki yazıyı okudunuz mu?
Bağlaç olan "ki" ayrı yazılır:
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
Atatürk diyor ki: ...
"Ki" bağlacı bazı kelimelerle zamanla kalıplaştıkları için bitişik yazılır:
Halbuki, oysaki, sanki, mademki ...


"mi" EKİNİN YAZILIŞI

Soru eki olan "mi" kendinden önce gelen kelimeden ayrı yazılır.Kendinden önceki kelimenin son ünlüsüne göre ünlü uyumuna uyar.Kendisinden sonra gelen ekler bu eke bitişik yazılır:
Oğlunu işe almadılar mı?
Bitirdiğinde bana verecek misin?
Tahtadaki şekli görüyor musun?



"ile" KELİMESİNİN EK OLARAK YAZILIŞI

"ile" sözü, ünlüyle biten kelimelere ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü "y"'ye dönüşür ve büyük ünlü uyumuna uyar:
balta + ile __baltayla - çifte + ile__çifteyle
III.şahıs iyelik ekinden sonra ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü "y"'ye dönüşür, büyük ünlü uyumuna uyar:
annesi + ile __ annesiyle -arkadaşı + ile__arkadaşıyla
Ünsüz ile biten kelimelere ek olarak geldiğinde başındaki "-i" ünlüsü düşer ve büyük ünlü uyumuna uyar.
kardeş + ile __kardeşle - ayak + ile __ayakla


"yor" EKİNİN YAZILIŞI
"-yor" eki ünlü uyumuna uymaz. Eklendiğini fiilin ünlüsünü ince de olsa, bu ekin ünlüsü kalın kalır:
Atatürk Mudanya yolu ile Bursa'ya gidi-yor-du.
gel-i-yor,sür-ü-yor,sev-i-yor,sor-u-yor,görüş-ü-yor...
konuş + u + yor __ konuşuyor
fiil kökü bağlantı ünlüsü -yor eki

bekle + yor __ bekliyor: -e, -i ye dönüşüyor.
fiil kökü -yor eki

Fiil kökü ünlü ile bittiğinde, bağlantı ünlüsü almıyor.Ancak sondaki, "-a" sesi "-ı" veya "-u" ya,"-e" sesi "-i" veya "-ü" ye dönüşüyor.
başla + yor __ başlıyor: -a ünlüsü -ı' ya dönüştü.


"-ken" EKİNİN YAZILIŞI

"-ken" (iken) büyük ünlü uyumuna uymaz.; getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa, bu ekin ünlüsü ince kalır:
okur + iken __ okurken
bakar + iken __ bakarken
çalışır + iken __ çalışırken
durmuş + iken __ durmuşken

"İMEK" EK FİİLİNİN YAZILIŞI

İmek ek fiili ayrı yazıldığında ünlü uyumuna uymaz:
Aldığı elbise oldukça kaba idi.
Meğer bana kırgın imiş.
Her yıl yaz tatilinde Antalya'ya gider idim.
İmek ek fiili bu gün daha çok bitişik olarak kullanılmakta ve ses uyumuna uymaktadır. Ünlü ile biten kelimeye eklendiğinde "-i" ünlüsü düşer ve araya "y" girer:
tatlıcı idi __ tatlıcıydı - ne ise __neyse
yabancı imiş __yabancıymış - sinirli imiş __ sinirliymiş
ÜnlüyLE biten kelimelere eklendiğinde "-i" ünlüsü düşer:
gider imiş __gidermiş - ker*** imiş __ker***miş
bakar ise __bakarsa - görecek ise __ görecekse

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR