20 Temmuz 2009 Pazartesi

TV5 UYDUDAN GİTTİ

TV5 UYDUDAN GİTTİ....AMA HİÇBİR HABER YOK...ORTALIKTA DOLAŞAN HABER UYDU KİRASINI ÖDEYEMEDİĞİ İÇİN YAYINI KESİLDİ HABERİ....
TV5 BİR AN ÇNCE UYDUYA DÖNSÜN


Siz Yusuf Kaplan'ı Çooook Ararsınız
Çar, 01/03/2006 - 15:09 — ismail kılıçarslan

Yusuf KaplanBen asıl, “Yusuf Kaplan, TV5’in genel yayın yönetmeni oldu” haberini duyunca şaşırmıştım.

“Yusuf Kaplan, tam da şark politikacılarına mahsus bir takım ayak oyunları ile TV5’in yayın yönetmenliğinden el çektirildi” haberini duyunca, şaşırmadım. Bu, beklediğim bir şeydi benim.

Bakınız, hep böyle olmuştur ve hep böyle olacaktır. Daha geçen gün, SP’li bir ağabeyimiz, “ilçe teşkilatında en çok çalışan adam bendim. Günün birinde bana ‘seni kırklar meclisine alalım’ dediler. Bu, bana açıkça ‘git’ demekti. Ben de mesajı alıp gittim” diyerek anlatıyordu.

Ben, mevzii asla terk etmemiş bir adam olarak, evet, sabahlara kadar bayrak asan bir adam olarak, Milli Görüş’ün bu kasabalılığından, bu köylülüğünden bıktım usandım be abi.*

Şimdi olayları baştan alıp hatırlayalım. Neler olmuştu?

“Milli Görüş, bir televizyon kuruyor” haberi, gündeme bomba gibi düşmüştü. Televizyonun genel yayın yönetmenliğine Yusuf Kaplan’ın getirilmesi ise, hepimizi umutlandırmıştı. Çünkü, Yusuf Kaplan, bu memleketin en namuslu entelektüellerinden biriydi. Düpedüz “medeniyet savaşçısı” idi. Üstelik, “sinema nedir”, “televizyon nasıl bir şeydir” sorularına çok sağlam cevapları olan biriydi. Kulağımıza gelen haberler de Milli Görüş’ün TV5’e ekonomik anlamda kesintisiz destek olacağı idi. Yani, televizyonun başında iyi bir kaptan vardı. Parası da olacaktı TV5’in. O zaman, işte beklediğimiz televizyon karşımızdaydı.

Böyle sanmış ve heyecanlanmıştık.

Kurulma aşaması, test yayını bilmem ne kötü gidiyordu; ama bizdeki beklenti aynı idi: Nasılsa Milli Görüş, söz verdiği ekonomik desteği verir ve Yusuf Kaplan, hayalindeki birinci sınıf yayıncılığı gerçekleştirir.

O destek, bir türlü gelmedi. TV5, ekonomik krizden bir türlü çıkamadı. Milli Görüş, Yusuf Kaplan’ı ve TV5’i ters köşeye yatırdı. Yusuf Kaplan’ın, hayallerini gerçekleştirmesi bir yana, TV5’in yayınını devam ettirmek gibi bir sorunu vardı artık. Programcıların hemen hiç biri kendilerine vaat edilen ücretleri alamıyorlar; çalışanlar alamadıkları 5-6 aylık maaşlarıyla geçim savaşı veriyorlardı.

Yusuf Kaplan, bu zor dönemde, tam bir yatıştırıcı ve uzlaştırıcı görevi görüyor; risk alıyor ve yayının devam etmesi, işlerin düzelmesi için gayret ediyordu. Ben, Yusuf Kaplan’ın hatırı için TV5 ekranına çıkan, Yusuf Kaplan’ı kıramadığı için maaşının üçte birine talim eden insanlar tanıyorum. Şimdi size, bu isimleri tek tek sayabilirim. İçerde milyarlarca alacağı olan programcılar, aylarca maaş alamamış elemanlar sayabilirim.

Yusuf Kaplan, TV5’i bir “medeniyet platformu” haline getirmek istiyordu abiler. Bunu iyi etüt etmek lazım. Ekrana çıkardığı sunucudan tutun da yayınladığı filme kadar TV5’i bir “medeniyet platformu” olarak görmek istiyordu. İstiyordu ki TV5, şık cevaplar veren, önemli meselelerde referans kabul edilen, aktif, sözü olan bir televizyon olsun. Biz, zaman zaman bunun örneklerini de gördük o ekranda.

Doğrudur. Gelinen son noktada, TV5, parasızlıktan, imkansızlıktan, bir çeşit radyo, bir çeşit “dolgu yayınlayan yerel televizyon” haline dönüştü. Ama bu dönüşümde, Yusuf Kaplan’ın en küçük bir sorumluluğu yoktur. Aksine, o ekranda hala bir şeyler yayınlanabiliyorsa, hala o ekranda yayın varsa; bu tamamen Yusuf Kaplan’ın başarısıdır. İnsan ilişkilerindeki başarısı, uzlaştırmadaki başarısı, olaya bakıştaki başarısı.

Peki. 2 yılı aşkın süredir canhıraş gayretlerle bu televizyonu ayakta tutan Yusuf Kaplan’ın ödülü ne oldu?

Son günlerde Yusuf Kaplan’ın yakın çevresine “yakında iyi şeyler olacak, bir şeyler düzelecek” dediğini biliyorum ben. Bu, TV5’in ekonomisinde bir rahatlamayı ve Yusuf Kaplan’ın hayalindeki işleri gerçekleştirmeye başlayacağını işaret ediyordu.

Ancak, Yusuf Kaplan’ın hayallerini gerçekleştirmesine elbette müsaade edilemezdi. İşler iyi gitmeye başladığında “zorluğa katlanan” adamları mevcut yapıdan uzaklaştırmak, bizim mahallenin geleneklerindendir çünkü.

Üstelik, uzaklaştırma biçimi şık olsa gam yemeyeceğim. Yani, bir yetkili ağız Yusuf Kaplan’a gelip “bizim artık seninle işimiz bitti. Sen artık git” dese bunu anlayacağım. Ama bunun yerine bir kasaba politikacısı Yusuf Kaplan’a gelip “sana genel yayın danışmanlığı öneriyoruz” demiştir. Enteresan olan budur.

Maalesef, Türkiye’de İslamcı siyasetin gelip gelip tıkandığı, gelip gelip duvara tosladığı mesele, Yusuf Kaplan’a yapılan davranışta bir kez daha kendini göstermiştir. İslamcı siyasetçiler, entelektüelleri, kuramcıları, yazarları, şairleri hep zor zamanlarda, sıkışık anlarda hatırlarına getirirler. Onlarla işleri bitince de “sınırlı algılama biçimlerine” kesin dönüş yaparlar.

Bunca tozun dumanın arasında olan TV5’e olmuştur. TV5, “Müslüman-Türklerin ARTE’si olmak yerine Milli Gazetenin görüntü oynatanı” olmayı seçmiştir bu son hamleyle. Vatana millete hayırlı olsun.

*Ellinci Kere Not: “Kasabalılık” ve “köylülük” tanımları coğrafi değil, sosyolojik tanımlardır. Sözlükteki ikincil anlamları ile kullanılmışlardır. Buradan magazin çıkmaz yani. Boşuna heveslenmeyin

**Önemli Not: Yusuf Kaplan’ın TV5’teki görevine dönme ihtimali gündemde imiş. Keşke…

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR