17 Aralık 2008 Çarşamba

Bu kadar özür yetmez!Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren
Bugün
Bu kadar özür yetmez!
Konuyu, bu haftaki Aksiyon dergisinde "Türküm, Sünniyim, suçluyum!" başlıklı yazımda değerlendirdim. Hazır "özür" ve "vicdan" kampanyası başlamışken, ben de bir özür sıralaması yaptım.

Ne nitelikte olursa olsun, "özür" insanda "vicdan" bulunduğunun göstergesi ise, alın size "Türklük adına" bir özür serenadı: "

-Balkanlar'da Bulgar çeteleri tarafından katledilen, ırzı namusu ayaklar altına alınan, evlerinden yurtlarından çıkarılan Türkler adına, çetecilerden özür diliyoruz.

Yine; -Balkanlar'da Etniki Eterya adına işlenen cinayetlerden dolayı, hayatını kaybedenler adına çetelerden özür diliyoruz.

-Balkan göçlerinde yollarda açlıktan, susuzluktan ve çete saldırılarından dolayı hayatını kaybeden kadınlar, çocuklar, yaşlılar adına, İstanbul'a ulaşmayı başaran yüz binlerce insanla birlikte sefaletle iç içe yaşamak zorunda kalanlar adına Türkleri göçe zorlayanlardan özür diliyoruz.

Yine; -Doğu Anadolu'da, işgalci Rus birlikleri ile el ele verip, köylerde insanları yakan, doğrayan Ermeni çetelerinden, ölen kadınlar, çocuklar, yaşlılar adına özür diliyoruz.

Yine; -Maraş'ta, Adana'da, işgalci Fransız birlikleri ile el ele verip cinayetler işleyen, kadınların ırzına tasallut eden Ermeni çetecilerden, özür diliyoruz.

Yine; -Ege'de, işgalci Yunan birlikleriyle işbirliği yapıp, köy yakan, kadın - kız - çocuk demeden katleden Rum çetecilerden özür diliyoruz" Burada serenada dahil etmeyi unutmuşum.

Bir de "Anzaklar"a karış özür borcumuz var. Taa bilmem nereden geldiler, bizi uygarlaştırmak istediler ve biz onlara silahla karşılık verip, 250 bin insanı kaybetmek pahasına birçoğunu öldürdük. Şehitler ve şehit çocukları adına onlardan ve onların çocuklarından özür diliyoruz. Yazı devam ediyor:

"Avrupa, Amerika bastırıyor: -Soykırımı kabul edin! Özür dileyin! İçerden de özür furyaları devreye giriyor: Lozan'da kabul edilen "Mübadele"nin hesabı bile "Türkler"in önüne konuyor. Mübadele sebebiyle yurdunu - yuvasını terk etmek zorunda kalan Türklerin dramı göz ardı edilerek...

Yarın PKK'dan özür dileme faslı başlarsa şaşırmamak gerek. Ortaya öylesine bir karmaşa çıkıyor ki, kimin kimden hesap soracağı, kimin kimden özür dilemesi gerektiği, kimin mağdur kimin gaddar olduğu belirsizleşmiş. Böyle bir ortamda sesi güçlü çıkan, ötekinden hesap sormaya kalkışmış. Fransız Senatosu, bir yığın "Soykırım" söyleminden sonra "Bu işi biz çözemeyiz, tarihçilere bırakalım" noktasına gelmişken, biz, içerden konuyu çoktan çözmüş ve "Türkler adına özür dileme gereği"ne inanmış durumdayız.

-Tarihçiye falan gerek yok. Olur ya, tarihçiler de kalkıp, "Bu işi bu noktaya getirenler Ermeni çeteleridir. İttihatçıların büyük günahı var ama, cinayetleri başlatanlar işgalci Rus birlikleriyle işbirliği yapan Taşnak ve Hınçak komiteleridir." gibi bir sonuca varırlarsa bizim insancıl çıkışlarımız anlamsız hale gelebilir. .

İnsan doğrusu, Balkan Savaşları'ndan beri, Osmanlı'nın çözülüş döneminde, bu toprakları yağmalamak isteyen güçler ve onlarla işbirliği yapanların eliyle, Türk - Kürt - Boşnak, Pomak - Çerkez - Gürcü - Sünni - Alevi bütün Müslüman kavimlerin karşı karşıya kaldığı cinayetlere ve yaşadığı acılara ağlayan bir yürek de bulmak istiyor.

Dünyadan birilerinin çıkıp, tıpkı bizim aydınlarımız gibi, "Osmanlı'nın çözülüş döneminde işlenen cinayetlerden dolayı Osmanlı çocuklarından özür diliyoruz" demesini istiyor gönül. Çıkmıyor herhangi bir yürek sahibi. Aksine suçlamalar suçlamalar, suçlamalar. Hep Türkler ve Müslümanlar suçlu!

Bir "özür" kampanyasıdır gidiyor. Bu süreçte "vicdan"ı da keşfettik ve onun üzerine serenatlar yazmaya başladık.

Bu dış söylemin bizim aydınlarımız tarafından içeriye "Hep Türkler ve Sünniler suçlu" diye tercüme edilmesi de garip.

Ben ki, asla bir kavmi duyarlılık adına hareket etmedim. Ben ki, asla bir kavmi duyarlılık adına, bir başka kavme zulüm edilmesine olumlu bakmam. Ben ki, Osmanlı barışının, din, kültür, dil farklılığına rağmen üç kıtada asırlarca hükümran olmasının, tarihi değerini vurgulayan bir insanım.

Ama, Osmanlı'nın son döneminin hesabı dikkate alındığında cinayetlerin hesabının tek taraflı görülmesini de içime sindiremiyorum. Acı çeken Ermeni'nin hikayesi yazılsın. Ama acı çeken Türk'ün de hikayesi yazılsın.

Böyle olmaz da, Avrupa - Amerika gibi tüm dünya platformlarında Türkler (Bir başka boyutta Müslümanlar) çarmıha gerilir, içerden birileri bile, bu Avrupa - Amerika oyununa katkıda bulunarak, Ermeni iddialarını tartışılmaz gerçekler haline getirmeye çalışırlarsa, bunun tepki doğurması kaçınılmaz olacaktır."

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR