4 Aralık 2008 Perşembe

Tek kişilik dev ordu

Tek kişilik dev ordu

82 yaşında bir adam. Önce İnanan, sonra Savunan Adam. Şimdi Dövünen Adam. Benim ülkem, benim milletim diye dövünen. Uçurumun kenarındasın uyan diye Dövünen Adam. Yaşıtları elde 99’luk tespih torun severken; O çok sevdiği Eyüp Sultan Hazretleri gibi küfür surlarının dibinde. Fatih Sultan gibi hesap yapıyor. Ulubatlı Hasan gibi hücum ediyor.

Evet doğru, yaşıtlarından çok farklı. Hayalleri var, hedefleri var. Hayata dün gelmiş gibi. Mücadeleye dün başlamış gibi. Heyecanlı, azimli, içi içine sığmıyor. Yaşıtları ve hatta torunu yaşındakiler dünyanın gidişatı ile ilgili iki kelam demezken, O her konferansında, her mitinginde, her sohbetinde ibretlik dersler, öğütler, bilgiler veriyor. Tüm bilgi ve tecrübesini Allah rızası için aktarıyor. Efendimizden miras kalmış bitmek bilmeyen bir mücadele azmi. Yılgınlık hiç yok.

Kendimden utanıyorum. Farklı. Sahabe gibi. Hesapsız. Çocuk gibi. Saldırıyor. Filistinli çocuk gibi küfre, zulme ve Siyonizm’e saldırıyor.Yıllardır. Bıkmadan. Yorulmadan. Elinde ne kadar taş varsa kullanıyor. Tıpkı küçük Ammar! Güç hesabı yapmıyor. Reel politikten anlamıyor. Akılcı değil. Onun elinde füze, benim elimde taş demiyor. Hak hesabı yapıyor. İnanıyorsanız üstünsünüz. İnanıyorsanız siz galip geleceksiniz diyor. Hakkı konuşuyor. Dünyadan bakarsanız, melekleri hesaba katmazsanız, çocukça. Hatta delice. Ama biz melekleri hesaba katıyoruz. O da katıyor. Hatta omuz omuza. Hep kattı melekleri hesaba. O yüzden her seçimden zaferle çıktı. Başı dik.% 20 alsa da %2 alsa da büyük zaferler kazandı. Bizi hiç yanıltmadı. Başımızı öne hiç eğdirtmedi. Mağlubiyet nedir bilmedik. Öğretmedi. Çizgisinden, davasından hiç taviz vermedi. Tıpkı Efendiler Efendisi gibi. Bu yüzden bu devirde hiç kimseye bu kadar çok yakışmadı Mücahid sıfatı. Hiç kimseye O’nun kadar kullanılmadı.


Sevenleri O’nu gördüklerinde duyulan tek ses hep “Mücahid ERBAKAN” oldu. Mücadele eden. Gerçekten Hak için mücadele eden. Bu yolda karşısına kim çıkarsa çıksın. Millete kim uşaklık ve kölelik teklif ederse etsin. Karşısında O mücahidi buldu. Köle zihniyetlilerle, işbirlikçilerle mücadele etti. Tavizsiz. Arkadaşı da olsa talebesi de olsa Hakkı haykırdı. Dünyalık hesabı yapmadı. Yapsaydı. Çoktan sahip olurdu. Biraz taviz verse, biraz eğilse, 40 yıldır istediği makamda olurdu. Ama O hep Hak yolda yürümeyi, dünya makamına tercih etti. Birileri gibi (gerçekci!) olmadı. Hep saadet dünyasının hayalını kurdu ve kurdurdu. Hep ümit var oldu. Hep olumlu. Hep yapıcı. Hep pozitif oldu. Partisi kapatıldığı gün herkes ağlarken, O vakarıyla kameraların karşısında “Bu kararın hak-batıl mücadelesinde tarih karşısında okyanusta damla kadar değeri yoktur” diye haykırıyordu. Kararı verenlere ve verdiren Siyonistlere. Bu ne şuur bu ne iman Ya RABBİ.

Yine şimdiden görür gibiyim önümüzdeki ilk seçimin sabahını. Hocamın sesi yine arşı titretiyor. Dostu, Türkiye sevdalılarını sevindiriyor. Düşmanı ve işbirlikçileri kahrediyor. % kaç alırsak alalım Hocam bayram mesajı veriyor; “Bu seçimden Saadet Partisi en büyük parti olarak çıkmıştır. Gazanız mübarek olsun. Zafer İnanlarındır ve zafer yakındır.” İşittik ve inandık Hocam.

İnanıyoruz ve hiçbir seçimi kaybetmedik. Öyledir. Müslümanlar hiçbir mücadeleyi kaybetmezler. Çok ölseler de, az oy alsalar da ne savaşı ne de seçimi kaybederler. O yüzden bütün savaşları ve bütün seçimleri Milli Görüş kazanmıştır. En çok oyu hep Milli Görüş partileri almıştır. Milli Görüşe verilen oy altındır. Bir gram altın bir çuval samandan değerlidir. Hakka giden her oy batıla giden binlerce oydan değerlidir. Bize Hakça düşünmeyi, Hakça yaşamayı ve Hakça direnmeyi öğrettiğin için Allah Senden razı olsun Hocam. Senin mücadele ve azmine bizler şahidiz. Bu yolda Seninle beraber hakkınca koşamadığımız için hakkını bize helal et. Allah’ım biz O’nun; O “tek kişilik dev ordu”nun kıymetini bilemedik. Bizi affet…

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR