1 Aralık 2008 Pazartesi

PEYGAMBERİMİZİN SEÇTİĞİ ÖRNEK ÖĞRETMEN MUS'AB B. UMEYR (r.a)

PEYGAMBERİMİZİN SEÇTİĞİ ÖRNEK ÖĞRETMEN MUS'AB B. UMEYR (r.a)

Sahabelerin ileri gelenlerindendi. Mekke'nin zengin ailelerinden olup, bakımlı ve güzel giyinen yakışıklı bir gençti. Anne ve babası onun üzerine titrerdi. Özellikle, Mekke'nin en zenginlerinden sayılan annesi, oğluna güzel elbiseler giydirir ve güzel kokular sürerdi. Mekkeliler de onu hayranlıkla seyrederlerdi. Bir defasında Hz. Peygamber de onun hakkında söyle buyurmuştu: "Mekke'de Mus'ab b. Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim"1 Mus'ab, Mekke'de o günün şartlarına göre zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken, Hz. Peygamber (s.a.s)'in insanları İslâm’a davet ettiğini öğrendi. Fazla vakit kaybetmeden Hz. Peygamber'e giderek iman edip Müslüman oldu.



Medinelilerden bir grup İslâm’ı kabullenmişti. Kendilerine İslâm’ı anlatmak ve diğerlerine de tebliğ yapmak için Rasulullah'tan bir öğretici (öğretmen) istediler. Hz. Peygamber de bu önemli görev için Hz. Mus'ab b. Umeyr'i görevlendirdi. Hz. Mus'ab onlara hem namaz kıldıracak, hem Kur'an öğretecek, hem de diğer insanlara İslâm’ı anlatacaktı ve yeni kimseleri İslâm’a davet edecekti.

Böylece Medine'ye ilk hicret eden sahabe Mus'ab b. Umeyr oluyordu. Medine'de ilk cuma namazını da Mus'ab b. Umeyr kıldırdığı kaynaklarda ifade edilir.2



Bir yıl sonra Mekke'ye, hac mevsiminde yanında yetmiş kişi ile gelen Mus'ab b. Umeyr, Hz. Peygamber (s.a.s)'e İslâm’ın Medine'deki hızlı yayılışının müjdesini verirken söyle demişti: "İslâm’ın girmediği ve konuşulmadığı ev kalmadı." Başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün Müslümanlar bu habere çok sevindiler. Oğlunun Mekke'ye döndüğünü haber alan annesi onu tekrar hapsetmek istedi. Ancak Mus'ab bütün bunlara karşı olgun bir Müslüman tavrını takınarak imanında direndi ve annesini bundan vazgeçirdi. Onun annesini İslâm’a daveti bir sonuç vermediği gibi annesi de Mus'ab'ı yolundan döndürememişti.



Bedir savaşında muhacirlerin sancağı onun elindeydi. "Rasulüllah'ın bayraktarı" olarak ün yapmıştı. Uhud savaşında da sancak yine onun elindeydi. Savaş esnasında Müslümanların gerilediğini gören Mus'ab b. Umeyr, atını sağa sola doğru sürüyor ve yüksek sesle su ayeti okuyordu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamberler gelip geçmiştir"3. Uhud Gazvesi’nde İslâm ordusunun sancağını taşıyan Mus'ab b. Umeyr'in önce sağ kolu kesildi. Hemen sancağı sol eline alarak savaşa devam etti. Fakat ardından sol eli de kesildi. Bu defa vücuduyla sancağa sımsıkı sarıldı. Sonunda müşriklerin bir mızrak darbesiyle şehid oldu.



Hz. Mus'ab şehid edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insani kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Mus'ab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi: "Seni Mekke'de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu. Şimdi ise, kefen olarak sarılmış hırkadan başın dışarıda kalıyor." Sonra onun için de bir kabir açtılar ve o mübarek sahabeyi de Uhud şehidleri arasına defnettiler.4

Dipnotlar:

1) (Ibn Sa'd, et-Tabakâtü'l-Kübrâ, Beyrut 1960, III, 116).

2) (Ibn Sa'd, a.g.e., III, 118)

3) (Alu imrân, 3/144)

4) (Buharî, Cenâiz 27; Ibn Sa'd, a.g.e., III, 121). ,

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR