1 Aralık 2008 Pazartesi

YERYÜZÜNÜN ÖĞRETMENLERİ “Öğretmenlik, Peygamberlik Mesleği…”

YERYÜZÜNÜN ÖĞRETMENLERİ

“Öğretmenlik, Peygamberlik Mesleği…”



İnsanın hiç şüphesiz bilmeye ihtiyacı var. Bilmesi ve bildiklerini diğer insanlara aktarması gerekiyor. Bilmeye, gereklilik olarak bakmanın yanında, ihtiyaç duyulan bir eylem de diye biliriz belki. Fıtrata yerleştirilen bir durum olarak değerlendirebiliriz. Bu açıdan bakarsak insanların yaratılış amacıyla da karşılaşıyoruz. Rabbimiz meleklere, “yeryüzünde halife yaratacağım” buyurmuştu. Halife olmak sadece peygamberlerin değil tüm insanların omuzlarında olan bir emanet. Halife olmak yani, iyiyi, doğruyu bilen, ilim sahibi, bununla birlikte bildiklerini anlatan, insanlara yol gösteren bir yol göstericisi demektir.

“Herkes bildiğinin hocasıdır” derler, daha da önemlisi bildiklerimizin üzerimizde hakları olduğu söylenir. “Ne hakkı? O da nereden çıktı şimdi?” diyenler olabilir. Evet, insanların bir biri üzerinde hakkı olduğu gibi bildiklerimizin de, insanlar üzerinde hakları vardır.

Her şeyin sahibi olan ve mutlak ilim sahibi olan yaratıcımız, ilmi de insanların hizmetine sunmuş. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyurarak bilmenin önemini vurgulamıştır. İnsan bildikçe, öğrendikçe hayatı kavramaya başlar, olayları değerlendirmesi, yorumlaması değişir. Bilgisizce yapılan değerlendirmelerle, bilerek yapılan değerlendirmelerin sonuçlarının bir birinden ne kadar uzak olduğunu kimse inkar etmez.

“Bilmek”, bir kavramı daha çıkarıyor önümüze… “bildirmek”, bildiklerimizi paylaşmak, insanlara anlatmak. Toplumu ayakta tutan bildikleri ve sahip olduğu değerleri değil midir? İnsan, bildiği şeylerin peşine takılır ve bildiklerinden sorumludur. Bilerek yaptığı işlerden lezzet alır. İlim, peşinden ameli getirir. Mesala bir işi ele alalım. İşi bilen, o işin ne olduğunu, nasıl yapacağını, yaptığında sonucunun ne olacağını bilip değerlendiren insan, o işi yapar.

Toplumdaki ilim sahipleri, âlimler toplumun temel taşlarıdır. Onlar toplumlara yön verirler. Öğretmenlerimiz, küçücük yaşta, işlenmeye hazır beyinleri alır ve bildiklerini öğretirler. Öğretmenlerin, çocukların yetişmesinde ve ruhi yönlerinin şekillenmesindeki rolleri büyüktür.

Öğretmenlik aynı zamanda peygamberlik mesleğidir. Peygamberler, insanlara tebliğ etmek için gönderilmiş, tebliğ vazifelerinin gereklerini yerine getirmişlerdir. Allah’ın onlara öğrettiklerini, onlar da insanlara bildirmişlerdir. Hz. Âdem’den, Peygamber Efendimize kadar tüm peygamberlerin, insanlara bildiklerini öğretmek için çaba sarf ettiklerini biliyoruz.

Peygamber Efendimizin (sav) hayatına baktığımızda, onun sadece dinin tebliğcisi olmadığını görüyor, hayatın tamamını kapsayacak öğreticiliğiyle karşılaşıyoruz. Medine’de inşa etmiş oldukları Mescid-i Nebevi’nin bir köşesini ilim talebeleri olan Ashab-ı Suffe’ye ayırması, onların ilim öğrenmeleri için tüm maddi manevi sıkıntılarını, başöğretmenleri olarak Rasulullah’ın üstlenmesi, hatta ilim öğrencilerini savaşmak için orduya almayıp onların sadece ilimle meşgul olmaları için elinden geleni yapması, onları en güzel şekilde yetiştirmesi, Allah Rasulü’nün ilme verdiği önemin yanında nasıl bir öğretici olduğunun da göstergesidir. O (sav), kadın erkek tüm insanlara öğreticilik yapmış, onlara yol göstermiştir.

Öğretmenlik; özveri, sabır, fedakarlık, paylaşma isteyen bir meslektir.

Evet, toplumların ilk öğretmenleri olan peygamberlerin meslekleri; öğretmenlikti…

ALINTI:www.gencistikbal.com

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR