4 Mart 2009 Çarşamba

MELİH GÖKÇEK İFTİRALARA CEVAP VERDİ

SEVGİLİ ANKARALILAR,

15 yıldır belediye başkanlığınızı yapıyorum.
9 yıl muhalefette kaldım, siyasi karşıtlarım kendi iktidarları döneminde benimle ilgili 500 adet inceleme ve soruşturma açtırdılar. Bazı müfettişlere benim hakkımda suçlama yapmaları karşılığında valilik vaat edildi. Ancak Allah'a hamd olsun en ufak bir açığımızı bulamadılar.

Meşhur bir atasözü vardır; "Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde yakalanırsın" Bir insanın 500 inceleme ve soruşturma geçirip 500 sefer sıçraması mümkün değildir. Şimdi seçim zamanı...

Baronlar İstanbul'da karar aldılar; "ANKARA'DA KARAYALÇIN CHP'DEN KOŞULSUZ ADAY OLACAK, DSP ANKARA'DA KARAYALÇIN'A KARŞI ADAY ÇIKARTMAYACAK, AK PARTİ ADAYINA KARŞI MHP'DEN ÇIKACAK ADAY CHP'Lİ MEDYA TARAFINDAN PARLATILACAK, AK PARTİ İKTİDARI VE ANKARA BELEDİYE BAŞKAN ADAYI HAKKINDA YAPILACAK YAYINLARLA O İNSAN HAKKINDA TERETTÜTLER MEYDANA GETİRİLECEK"

Bu plan eksiksiz uygulanıyor, CHP'li MEDYA Ankara'da Melih GÖKÇEK'le ilgili sistemli karalama ve iftira kampanyası yürütüyor. GÖKÇEK'e cevap hakkı verilmiyor.

Yanlı iğrenç bir kampanya olanca hızıyla devam ediyor.

Örneğin; son aylarda Hürriyet Ankara ilavesinde KARAYALÇIN 'la ilgili 102 olumlu 3 olumsuz haber çıkarken, Mansur YAVAŞ 'la ilgili 57 haberin tümü olumluydu. Buna karşılık Melih GÖKÇEK'le ilgili aynı gazetede aynı sürede 552 olumsuz, 12 olumlu haber yer alıyordu. Bu derece yanlı yayın Cumhuriyet tarihinde ilk defa görüldü.

Melih GÖKÇEK 4 Şubat 2009 tarihinden itibaren çıktığı her televizyon konuşmasında aşağıda size sıraladığımız iftiraların ve karalamaların muhatabı oldu.

Verilen sayısız cevaba rağmen aynı konular tekrar-tekrar soruldu.

Çünkü baronlar bu seçim kampanyasını karalama ve iftira zeminine oturtmakta kararlıydılar. Oysa belediye seçimlerinde tartışılması gereken tek konu projeler ve belediyecilikte yapılanların tartışılması olmalıydı. ŞİMDİ BU OYUNU BOZUYORUZ... 1 Mart 2009 tarihinden itibaren televizyonlarda, radyolarda ve gazetelerde sadece projelerimiz ve yaptıklarımız konusunda sorulanlara cevap vereceğiz.
Bize yapılan karalama ve iftiralar konusunda internet sayfamızdaki cevaplara bakmalarını isteyeceğiz. Yani bize sual soran kişilere www.melihgokcek.com.tr adresine giriniz "iftira ve karalamalara cevaplar" bölümünde "... numaralı cevabımızı okuyunuz" diyerek cevap vereceğiz.

1 Mart 2009'dan itibaren artık sadece ve sadece sizlere projelerimizi ve yaptıklarımızı anlatacağız. Bu sayede Belediye Başkan Adaylarının farkı fark edilecek...

Saygılarımla...

İ. Melih GÖKÇEK

İftira 1 Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni borç batağına soktu. GÖKÇEK'in hazineye 4 buçuk katrilyon lira borcu var.

Hazineye olan borç kesinlikle GÖKÇEK döneminde kalan bir borç değildir. KARAYALÇIN döneminde Büyükşehir, ASKİ ve EGO 2 Milyar dolar borca sokulmuştur. Bu borcun faizi de en az 2 milyar dolardır. Yani toplam borç 4 milyar dolar bir başka deyişle ve bugünkü rayiçle, 7 buçuk katrilyon liradır. Yaptığımız tüm ödemelere karşın halen hazineye 4 buçuk katrilyon borcumuz vardır.

KARAYALÇIN Ankara'nın 30 yıllık geleceğini ipotek altına sokmuştur. KARAYALÇIN bugün bunu inkâr etse de 03.01.1993 tarihinde Hürriyet gazetesine verdiği röportajda Ankara'nın istikbalini ipotek altına soktuğunu itiraf etmiştir. (Ek Belge - 1 ) ( Ek Belge - 2 )



Bu borçlanmalarda insafsız ve sorumsuz anlaşmalar yapılmıştır. Bu anlaşmaları Melih GÖKÇEK yapsaydı senelerce mahkemelerde sürünürdü.

Örneğin; Rahmetli Mehmet ALTINSOY tarafından Yap-İşlet-Devret metodu ile 428 milyon dolara ihale edilen Metro, KARAYALÇIN tarafından 4 yıl sonra anahtar teslimine çevrilerek aynı firmaya (Başka firmadan herhangi bir teklif almadan) 709 milyon dolara verilmiştir. Aradaki fark 281 milyon dolardır. Zaman içindeki faizinin de % 100 olacağını kabul edecek olursak belediyenin zararı 562 milyon dolar (bugünkü rayiçle 950 trilyon) dır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir zaman anahtar teslimi ihale Yap-İşlet-Devret' ten pahalı olmamıştır. KARAYALÇIN attığı bu kazıkla Ankaralının istikbalini karartmıştır.

Borcu yapan KARAYALÇIN olmasına rağmen, hazineye olan borcun Melih GÖKÇEK dönemine ait gibi gösterilmesi insaf ölçüleri ile bağdaşamaz.

Şu anda her ay Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin gelirlerinin % 40 ila % 65 'ine Maliye Bakanlığı tarafından KARAYALÇIN 'ın borçlarına istinaden el konulmaktadır.

Bütün bu gerçeklere rağmen, CHP'li MEDYA ve muhaliflerimiz hala bu borçlar yüzünden Melih GÖKÇEK'i yüzleri kızarmadan suçlayabilecekler midir?

İftira 2 Melih Gökçek Ankara'daki bazı iş merkezlerine ve otellere ortak (ARMADA, ÇEPA, KENTPARK, ANTARES, PANORA, REAL GORDİON iş merkezleri ile METROPOLİTAN OTEL)

Yukarıda adı geçen yerlere benim, eşimin, çocuklarımın veya bizim adımıza bir başka kişinin ortaklığı varsa dünyanın en onursuz insanı olmayı kabul ediyorum. Bu sözlerimi okumasına rağmen hala aynı iftirayı bana atmaya devam eden varsa oda dünyanın en onursuz insanıdır. Bu sözüm herkese...

Birde İslami kültürü olan kişilerin anlayacağı üslupla bir başka cevap daha vermek istiyorum. Bizim inancımızda Allah'ı şahit tutarak yemin edilmesi en ağır yemindir. Allah'ı şahit tutarak yalan yere yemin eden dünya gözüyle helak olmayı beklemelidir. Bu bizim inancımızdır.

Allah şahit ki yukarıda adı geçen işyerleri ve otele benim, eşimin, çocuklarımın veya bizim adımıza bir başka kişinin ortaklığı yoktur.

Bizim inancımızda en kötü şey insanlara iftira atmaktır. İftira atanlar bu iftiralarının hesabını öbür dünyada mutlaka vereceklerdir.


İftira 3 Melih GÖKÇEK'in oğullarının Ankara'da "TIR FİLOLARI" ve "TANKER FİLOLARI" var.

Ankara'da yeşil alan sulaması yapan 63 plakalı sulama tankerlerinin benim oğullarıma ait olduğu iddia edilmektedir. Araçların Urfa (63) plakalı olması nedeniyle böyle bir yakıştırma birileri tarafından uygun görülmüştür. Ayrıca oğullarımın TIR FİLOLARI olduğu da yaygın şekilde propaganda edilmektedir.

Oğullarım Ankara'da 3 ayrı iş merkezinde oto yıkama (oto kuaför) yerleri işletmektedir. Bu yerler kiralıktır. Geçen sene su tasarrufu nedeniyle musluklardan su kullanılması yasaklanmıştı. Bu nedenle oğullarımın işyerlerine su temin etmek maksadıyla bir tanker aldıkları doğrudur.

Bunun haricinde oğullarımın tek bir tanker veya tırı varsa dünyanın en onursuz insanları onlardır. Ancak bu açıklamayı okumalarına rağmen bu iftirayı atmayı devam edenlerde varsa onlar da dünyanın en onursuz kişileridir.

Birde İslami kültürü olan kişilerin anlayacağı üslupla bir başka cevap daha vermek istiyorum. Bizim inancımızda Allah'ı şahit tutarak yemin edilmesi en ağır yemindir. Allah'ı şahit tutarak yalan yere yemin eden dünya gözüyle helak olmayı beklemelidir. Bu bizim inancımızdır.

Allah şahit ki oğullarımın işyerlerine ait tek sulama tankeri dışında başkaca ne bir tırı ne de sulama tankeri vardır.

Çankaya Belediyesi'nin de piyasadan kiraladığı tankerler Urfa (63) plakalıdır. Orası ile ilgili neden dedikodu çıkmaz da oğullarım ile ilgili dedikodu çıkartırlar, takdiri vatandaşıma bırakıyorum.

Bizim inancımızda en kötü şey insanlara iftira atmaktır. İftira atanlar bu iftiralarının hesabını öbür dünyada mutlaka vereceklerdir.


İftira 4 Oktay VURAL : " Melih Gökçek mal varlığını gizliyor. Ankara İli Çankaya İlçesi Aziziye Mahallesi 7039 ada 11 parseli teşkil eden 1090 metrekare miktarındaki 340/4360 arsa paylı 1. kat (7) nolu bağımsız bölüm (Ek Belge - 1 ) Melih GÖKÇEK'in mal beyanında gösterilmemiştir. Melih GÖKÇEK halkı yanıltmaktadır ve derhal istifa etmelidir. "

Oktay VURAL aynı iddiasına Melih GÖKÇEK'in "Oktay'ın istifa teklifini kabul ediyorum, Oktay VURAL yalan söylüyorsa kendisi Milletvekilliği'nden istifa edecek midir, ya da en azından özür dileyecek midir?" şeklinde cevap vermesi üzerine kamuoyuna Çankaya Belediyesi'nden alınan Melih GÖKÇEK'e ait emlak vergisi beyannamesini göstermiştir. (Ek Belge - 2 )

Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Başkanvekili Oktay Vural mal varlığımı gizlediğimi, üzerime olan bir evi açıklamadığımı söyledi. İşte Çankaya 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nden alınan 17 Şubat 2009 tarihli belgede yazanlar: " 05 Temmuz 1991 tarih 3547 yevmiye ile İbrahim Melih Gökçek adına kayıtlı iken 15 Haziran 2006 tarih 11355 yevmiye ile satış suretiyle devir etmiş olup taşınmazla ilgili bir ilgisi kalmamıştır." (Ek Belge - 3 ) (Ek Belge - 4 )

Ayrıca benden bu daireyi alan Ahmet ARSLAN emlak vergisini yatırdığına dair belgelerini kamuoyuna ibraz etmiştir. (Ek Belge - 5 ) (Ek Belge -6 ) (Ek Belge -7 )

Çankaya Belediyesi'nden Melih GÖKÇEK'in Emlak Vergisi'ni ödemediğine dair verilen belgeler, sahtedir. Dolayısıyla Oktay VURAL'ın iddiaları tamamıyla gerçek dışı halkı Melih GÖKÇEK'e karşı güvensizliğe itmeye yönelik iftiralardır.

Bu iftira nedeni ile Oktay VURAL ve Çankaya Belediyesi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

İftira 5 Ankaraspor'a Büyükşehir Belediyesi'nden 6 trilyon para aktarıldı, ayrıca 2005'in 8. ayında bir futbolcuya 100 milyar lira buradan para ödendi. Ankara Belediyesi'nin paraları Ankaraspor'a peşkeş çekiliyor. Bu konuda Sayıştay Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni denetliyor. (Konu KARAYALÇIN tarafından dile getirilmiş, STAR ve Kanal D ekranlarında yer almıştır)

Yasal olarak Ankara Büyükşehir Belediyespor'a aktarılan paraların amatör branşlar haricinde harcanması yasaktır. Ankara Büyükşehir Belediyespor'a aktarılan paraların tamamı 2000 sporcu ve spor öğretmenlerine 16 ayrı branştaki yürütülen faaliyetleri dolayısıyla harcanmaktadır.

Ankara Büyükşehir Belediyespor'a Büyükşehir Belediyesi'nden aktarılan paraların profesyonel şube için harcanması yasal olarak mümkün değildir.

Kaldı ki Sayıştay'ın yaptığı bir soruşturma değil, sadece bir sorgudur. Sorgu demek, herhangi bir konuda belediyeden o konu ile cevap istemektir. Nitekim yukarıda adı geçen konu ile ilgili sorgulama yapılmış, Sayıştay'ca ilama bağlanmamıştır.

(Ek Belge - 1 )
(Ek Belge - 2 )
(Ek Belge - 3 )
(Ek Belge - 4 )
(Ek Belge - 5 )
(Ek Belge - 6 )
(Ek Belge - 7 )
(Ek Belge - 8 )
(Ek Belge - 9 )
(Ek Belge - 10 )
(Ek Belge - 11 )
(Ek Belge - 12 )
(Ek Belge - 13 )
(Ek Belge - 14 )
(Ek Belge - 15 )

Bu konuda Sayıştay Başkanlığı'nın konu ile ilgili yaptığı açıklama aynen şöyledir:

"Son günlerde çeşitli basın ve yayın organlarında, Sayıştay'ca denetlenmiş bazı kurumlar hakkında denetçiler tarafından sorumluların savunmalarını almak üzere düzenlenmiş sorguların, "kesinleşmiş Sayıştay kararları" gibi sunulduğu ve bu yolla kamuoyunda ilgili kurumlar ve yöneticileri hakkında olumsuz kanaatlerin oluşmasına sebebiyet verildiği gözlenmektedir. Bu nedenle aşağıda belirtilen hususların kamuoyu ile paylaşılmasına gerek duyulmuştur:


Bilindiği gibi Sayıştay, Anayasa'nın 160'ncı maddesine göre merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Aynı maddeye göre mahalli idarelerin hesap ve işlemlerini denetlemek ve kesin hükme bağlamakla da görevli olan Sayıştay, bu görevlerini tamamen bağımsız bir şekilde, başta 832 sayılı Sayıştay Kanunu olmak üzere ilgili mevzuat çerçevesinde yerine getirmektedir.

Kamu kurumlarının hesaplarına yönelik denetimlerde ise, denetçilerce mevzuata uygun bulunmayan veya noksan görülen iş ve işlemler hakkında "sorgu" düzenlenmekte ve bu sorgular sorumlularına tebliğ edilerek, savunma yapmaları istenmektedir. Yapılan savunmaların denetçiler tarafından değerlendirilmesi sonucunda, ihtiyaç duyulan hususların yargılanması amacıyla "yargı raporu" düzenlenmekte ve bu rapor Başkanlıkça ilgili daireye havale edilmek suretiyle yargılanması sağlanmaktadır. Yargılama sonucunda denetçi raporlarında yer alan iddialar hükme bağlanmakta, bu hükümler hakkında ilgili taraflar isterlerse; temyiz, yargılamanın iadesi ya da karar düzeltmesi yollarına başvurulabilmektedir. Kesin hüküm ise yargılama sürecinin tamamlanmasını müteakip tesis edilmektedir.


Dolayısıyla Sayıştay Denetçilerince yapılan denetim sonucunda düzenlenen sorgular; denetim ve yargılama sürecinin önemli bir unsuru olmakla birlikte nihai bir hüküm niteliği taşımamakta ve tespit edilen eksiklik ya da mevzuata aykırılıklar hakkında sorumluların savunmalarını almak amacıyla düzenlenmektedir.

Ayrıca Sayıştay her yıl çok sayıda kurum ve kuruluşu denetlemek suretiyle binlerce sorgu düzenlemektedir. 2008 yılında, sadece yerinde incelenen hesaplara ilişkin olarak 6516 (altı bin beş yüz on altı) madde sorgu yazılmış olup, sorgulara konu edilen meblağ yaklaşık 1,8 Milyar TL'dir. Sadece sorumlularına tebliğ edilen bu sorguların bir kısmının ya da belirli kurumlara ait olanların bir şekilde temin edilerek kamuoyuna sunulması, sadece belirli kurumların mevzuata aykırı ya da eksik iş ve işlemlerinin bulunduğu şeklinde bir kanaat oluşmasına yol açmakta ve dolayısıyla kamuoyunun yanılmasına sebebiyet vermektedir.

Bu şekilde denetçilerce yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen sorguların "kesinleşmiş Sayıştay kararları" olarak değerlendirilmemesi, ancak sorumluların savunmalarının alınması ve yargılama sürecinin tamamlanması suretiyle Sayıştay kararlarının tesis edildiğinin bilinmesi gerektiği hususu değerli basınımızın ve kamuoyunun bilgisine sunulur."

Asılsız ve kasıtlı haber yazan Hürriyet Ankara ile Kanal D'nin bu yazıyı okuduktan sonra benden özür dilemeleri gerekir. Ancak nerede o erdem?

Olaya en güzel cevabı Sayıştay vermiştir.

İftira 6 Büyükşehir Belediyesi'nde bazı şirket Genel Müdürleri yolsuzluğa bulaştıkları iddiası ile mahkemeye sevk edildiler. GÖKÇEK bunun hesabını vermelidir.

Özellikle Ankara Hürriyet ilavesinde Büyükşehir Belediye Şirket Genel Müdürleri ile ilgili Ankara Adliyesi'ne intikal etmiş olaylara ilişkin, sanki olay yeni ortaya çıkmış gibi haberler çıkmaktadır.

Bu haberlerde özellikle soruşturmayı kimin yaptırdığı ve sorumlular hakkında kimin suç duyurusunda bulunduğu belirtilmemektedir. Çünkü adliyeye intikal eden tüm dosyalarda soruşturma Melih GÖKÇEK tarafından yaptırılmış ve olay Melih GÖKÇEK tarafından Adliye'ye intikal ettirilmiştir.

Şayet Hürriyet Ankara doğru haber yapsa Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni ve Melih GÖKÇEK'i karalama imkânı bulamayacaktır.

Bu nedenle olaylar her seferinde gizlenerek tek taraflı verilmekte, olayı ortaya çıkaran kişi açıklanmayarak zımnen Belediye Başkanı töhmet altında bırakılmak istenmektedir.

Bu CHP MEDYASI'nın vazgeçilmez haber karakteridir. Bu haberler yapılırken hemen-hemen hiçbir sefer olayla ilgili belediye'nin veya belediye başkanının bilgisine başvurulmamıştır. Haber her zaman yanlı ve iftira ağırlıklı olmuştur. Oysa Hürriyet Gazetesi'nin yayın ilkelerinde aynen şöyle denilmektedir:

" Haberlerin araştırılması, hazırlanması ve yayınlanmasında her zaman dengeli, gerçeğe bağlı ve objektif davranılması şarttır.

a) Yayımlanan haberde suçlanan tarafın görüşüne yer verilir. İlgilinin yanıt vermemesi veya kendisine ulaşılamamış olma hali aynı haberde belirtilir"

Hürriyet Ankara bırakınız bugüne kadar bizimle ilgili yaptığı haberlerde bizden bir bilgi almak, tam tersine önceden haberimiz olan Hürriyet haberleri hakkında Hürriyet yöneticilerini aradığımızda "Bizim haberimizi nereden haber aldınız?" diyerek bize tepki koymuşlardır.

Biz soruşturmayı yaptıktan sonra mahkeme kararı olmadan hiçbir çalışanımızı şimdiye kadar suçlu ilan etmedik. Dolayısıyla mahkeme kararına bağlanmadan müfettişlerimizce suçlu görülen kişiyi medyaya teşhir etmemiz söz konusu olamaz. Ya teşhir edilen insanlar yarın beraat ederse onların medya yolu ile zedelenen onurlarını kim tamir edecektir? Ancak Hürriyet Ankara bugüne kadar sayısız konuda yargısız infazı maalesef alışkanlık haline getirmiştir.


İftira 7 Ankara'nın havası kirli

2009 yılında Ankara'nın havası son 23 yıl içinde en temiz olan yıldır. Bu konuda KARAYALÇIN Hıfzıssıhha'nın Sıhhiye'deki ölçüm aletlerinde meydana gelen iki saatlik arızadaki rakamları, bu konuda Hıfzıssıhha Enstitüsü açıklama yapmış olmasına rağmen, kasıtlı olarak kullanmaktadır.

Kasım ve Aralık 2008 aylarında kükürt dioksit oranları 18 ve 20 mikrogram/metreküp olarak gerçekleşmiştir. Kabul edilen sınır değer 300'dür. Bugüne kadar 2008 yılının Kasım ve Aralık ayı gibi temiz bir yaşanmamıştır.

Hava kirliliği KARAYALÇIN döneminin simgesi olmuştur. Adres yanlıştır. KARAYALÇIN dönemine ait hava kirliliği fotoğrafları aşağıda görülebilir.

(Ek Belge - 1 ) (Ek Belge - 2 ) (Ek Belge - 3 ) (Ek Belge - 4 ) (Ek Belge - 5 ) (Ek Belge - 6 ) (Ek Belge - 7 )
(Ek Belge - 8 ) (Ek Belge - 9 ) (Ek Belge - 10 ) (Ek Belge - 11 ) (Ek Belge - 12 ) (Ek Belge - 13 )







İftira 8 Yardımdaki kömürler alınıp satılıyor

110.000 aileye kömür dağıtılmaktadır. Bunların içerisinde belediyeyi yanıltarak yanlış bilgi verip belediyeden kömür alarak başkalarına satan birkaç kişi olsa da bu yanlış dolayısıyla tüm yoksulları cezalandırılması düşünülemez.

Kaldı ki yapılan yardım kömürlerini başka yere satan kişilerin belediyemize ihbar edilmesi istendiğinde maalesef hiç kimse elini taşın altına sokup adres vermemektedir. Bu da iddiacıların tezini çürütmektedir.


İftira 9 Dağıtılan kömürlerin kalorisi düşük, kükürt dioksit ve uçucuları fazla olduğu için Ankara'nın havası kirlenmektedir.

Ayrıca; Ankara Büyükşehir Belediyesi yakaladığı kaçak kömürleri yoksullara dağıtarak havayı kirletmektedir. Çünkü kaçak kömürlerin çoğu kent içerisinde dağıtılmaktadır.

Ankara'da yakalanan kaçak kömürler kesinlikle Ankara merkezinde dağıtılmamaktadır. Düşük kalorili kömürler Valilikçe çevre dış ilçe, belde ve köylerdeki okul ve kamu kuruluşlarına dağıtılmaktadır. Kaçak kömür dağıtımı ile Büyükşehir Belediyesinin ilgisi yoktur.

Dağıtılan kömürler Güney Afrika'dan getirilmekte olup, kalori değerleri yüksek, kükürt değerleri düşük kömürlerdir. Dolayısıyla bu kömürlerin Ankara'nın havasını kirletmesi söz konusu olamaz.


İftira 10 Ankara'daki kömürlerde arsenik oranı yüksek (Bu iddia Ortadoğu'daki bir bayan öğretim görevlisi tarafından ortaya atılmıştır)

Tamamıyla gerçek dışı, insanları paniğe sevk etmeye yönelten bir iddiadır.


İftira 11 Ankara Büyükşehir Belediyesi Doğalgazı fahiş fiyatla satıyor

İddia tamamen gerçek dışıdır. Doğalgaz satış fiyatlarını Ankara Büyükşehir Belediyesi belirlemez. Satış fiyatlarını BOTAŞ belirler.

Doğalgazın metreküpünden Büyükşehir Belediyesinin kazancı 5,5 cent'tir. Bu fiyat 10 sene boyunca çıkarılan kanunla standart hale getirilmiştir. BOTAŞ gaz fiyatını indirse de çıkarsa da, Büyükşehir Belediyesi'nin karı hiçbir şekilde 5,5 cent'i geçemez.


İftira 14 Kemal KILIÇDAROĞLU ve Murat KARAYALÇIN: Melih GÖKÇEK vatandaştan 100 dolar daha fazla doğalgaz sayaç parası alarak Ankaralıları soymuştur.

Ankaralıların soyulma iddiası tamamen gerçek dışıdır. 2004 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) devreye girinceye kadar, ön ödemeli sayaç ücreti olarak 300 dolar alınmış ve bu 300 doların 100 doları yatırımlar için kullanılmıştır.

Çünkü KARAYALÇIN döneminde yatırımlar alınan 203 milyon dolar kredi ile yapılmışken, KARAYALÇIN'ın kredi limitlerini doldurması nedeniyle mecburen EGO'nun doğalgaz yatırımları için kaynak bulması gerekmiştir. Belediyenin başka bir kaynak bulma şansı olmadığı için, ön ödemeli doğalgaz sayaçlarından alınan fazla 100 dolar yeni doğalgaz abonelikleri için kaynak olarak kullanılmıştır. Bu paralar bulunmasa doğalgaz Ankara'da nasıl yaygınlaştırılacaktır?

Gelelim esas KARAYALÇIN döneminde yapılan soyguna; KARAYALÇIN'ın Belediye Başkanlığı yaptığı dönemlerin OCAK ayları (en çok gaz tüketilen ay) baz alındığında 200 metreküp doğalgaz tüketen bir ailenin EGO'ya her ay ödediği ekstra para 100 dolar civarında olmuştur. Çünkü doğalgaz bu dönemde %77 karla satılmıştır. Buda 60 aylık KARAYALÇIN döneminde 6000 dolar demektir.
(Ek Belge - 1 ) (Ek Belge - 2 )
Doğalgaz Ocak Ayları Fiyat Mukayesesi KARAYALÇIN'ın doğalgaz kazığı

ŞİMDİ SORUYORUZ: Vatandaşa her ay 100 dolar kazık atan, KARAYALÇIN döneminde mi soygunculuk yapılmıştır yoksa sadece bir defa yatırım için 100 dolar alan GÖKÇEK döneminde mi?

Kaldı ki KARAYALÇIN döneminde EGO'nun herhangi bir borç ödemesi de yoktur. %77'lik karı mantıkla izah etmek mümkün değildir. Oysa GÖKÇEK döneminde doğalgaz %8 karla (ki bu para işletme giderlerini zor karşılamaktadır) satılmaktadır.

İnsan bir iddiada bulunurken, kendi döneminde yaptığı tatbikatları unutmamalı, laf söylerken yüzü kızarmalıdır.

İftira 13 Kızılırmak suyu içilemez, zehirlidir, içerisinde ağır metaller vardır.

Bu konudaki iddialar yoğun şekilde KARAYALÇIN tarafından ileri sürülmüştür. Kendisinden birçok kez rapor istenmesine rağmen bugüne kadar tek bir rapor ortaya çıkaramamıştır. İddia tümüyle asılsız bir iftiradır. Amaç insanları korkutmak ve zihinlerini bulandırmaktır.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Türkiye'deki pek çok üniversiteye ve kamu kuruluşuna müşterek ölçüm yapması için çağrıda bulunmuş, 10 kuruluş bu çağrıya cevap vererek Kızılırmak suyundan numuneler almış ve ilan edilen sonuçlarda (Ek Belge - 1 ) Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün kabul ettiği sınır değerleri aşan bir bulguya rastlanmamıştır.

Bu açık gerçeklere rağmen, bu tip iddiaların inanırlılığı yoktur.

İftira 12 KARAYALÇIN: Melih GÖKÇEK'in evinde arıtma tesisi var mı yok mu açıklansın.

Melih GÖKÇEK'in evinde arıtma tesisi yoktur. Bu tamamıyla KARAYALÇIN'ın uydurduğu kara bir iftiradır.

İftira 15 KARAYALÇIN yaptığı açıklamada şöyle diyor : "Melih GÖKÇEK su parasını 45 günde tahsil ederek halkı soymaktadır. Biz gelince 10 metreküpe kadar suyu bedava yapacağız. Atık suyu "Melih GÖKÇEK %50 olarak uyguluyor biz aşağı indireceğiz. GÖKÇEK halkı soymaktadır."

45 gün uygulaması GÖKÇEK zamanında başlanılan bir tatbikat değildir. Bugüne kadar da kimsenin şikâyet ettiği bir konu değildi. Ancak KARAYALÇIN bu konuyu siyasi istismar malzemesi yaparak, "Ben gelince su parasını tahsilâtını 30 güne indireceğim" demiştir.

Oysa KARAYALÇIN'ın söyledikleri tamamıyla ajitasyon amaçlıdır. Çünkü 45 gün uygulamasını başlatan Melih GÖKÇEK değil, KARAYALÇIN'dır (Ek Belge - 1 )

KARAYALÇIN'ın 10 metreküpe kadar suyu almayacağı ifadesi tamamen uydurmadır. Çünkü kendi Belediye Başkanlığı döneminde 0-12 metreküp parası ayrı tarifeden alınmakta iken 0-20 metreküp tarifesi 2. tarifeden alınmaktaydı. Yani 12 metreküp sınırını aşan her abone ücretin tamamını 2. tarife üzerinden ödemekteydi. Kendi döneminde bu kadar acımasız bir uygulama yapan KARAYALÇIN'ın bu sözlerini inandırıcı bulmak mümkün değildir.

(Ek Belge - 2 )
(Ek Belge - 3 )
(Ek Belge - 4 )
(Ek Belge - 5 )

Atık su oranlarının indirileceği vaadi ise tamamıyla seçime yönelik bir umut tacirliğinden başka bir şey değildir. Çünkü KARAYALÇIN döneminde atık su oranları %100 üzerinden alınmaktaydı. Madem bugün böyle bir tatbikat yapacağını söylüyor, niçin kendi döneminde tam tersi bir uygulamayı yaptı.

(Ek Belge - 6 )
(Ek Belge - 7 )
(Ek Belge - 8 )
(Ek Belge - 9 )
(Ek Belge - 10 )
(Ek Belge - 11 )
(Ek Belge - 12 )
(Ek Belge - 13 )
(Ek Belge - 14 )
(Ek Belge - 15 )
(Ek Belge - 16 )

Bu kadar gerçekdışı iddialarda ve iftiralarda bulunmak şık olmuyor...

İftira 16 Ankara'ya yeni katılan beldelerde çalışan taksilere Melih Gökçek tarafından şehir merkezinde çalışma hakkı verilecek

Taksici esnafı arasında, Ankara'ya yeni katılan beldelerde çalışan taksilere benim tarafımdan şehir merkezinde çalışma hakkı verileceği şeklinde yoğun propaganda yapıldı. Bu haber tamamıyla gerçek dışıdır. 15 senedir böyle bir uygulama yapmadım tam seçim arifesinde böyle bir uygulamayı neden yapayım? Buradaki amaç; taksici esnafını bana karşı kışkırtmaktı.

Tam tersi bir uygulamayla taşrada çalışan taksicilerin kapılarına özel bir bant koyarak, taşra taksilerinin merkezdeki taksilerden ayrılması sağlamayı amaçlamaktayız.

İftira 17 Mansur YAVAŞ: Çamlıdere, Kurt Boğazı, Eğrekkaya, Akyar ve Kavşakkaya'da toplam 85 milyon metreküp kullanılacak su kaldı. Melih GÖKÇEK Kızılırmak'tan vanaları kapatması dolayısıyla 85 gün sonra Ankara susuz kalacak.

Bu iddia tamamen bilgiden yoksun, olaya vakıf olmayan bir kişinin iddialarıdır. Şu anda barajlarımızda 275 milyon metreküp su bulunmakta ve bunun 204 milyon metreküpünün kullanılabileceği bilinmektedir. Suyumuz hiç gelmese 204 gün süresince Ankara'ya rahatlıkla buradan su verilebilir. Kaldı ki şu an baraj havzalarında yaklaşık 100 milyon metreküp su hacmini taşıyan kar vardır. Ayrıca Mart Nisan ve Mayıs ayları geçmiş yıllarda Ankara'nın en çok yağış alan ayları olmuştur. İnşallah bu karlarda eridiğinde bir yıllık su sıkıntımızın giderileceğini düşünüyoruz.

Anlaşılamayan nokta şudur; Düne kadar Kızılırmak'taki sülfat ve klorürün arıtılmasını ısrarla isteyen Mansur YAVAŞ şimdi lezzet ve kalitesi daha yüksek olan Çamlıdere ve havzasının sularının verilmesine karşı çıkmaktadır. Bunun anlaşılabilir yanı yoktur. Sayın Mansur YAVAŞ'ın tavır ve yorumları tamamen siyasidir.


Bu iftiraları kim nasıl çıkartıyor?
Bu iftiralar Ankara'da özellikle benim şahsıma karşı aşırı bir kin ve nefret ile hareket eden bir siyasi rakibim tarafından sistemli şekilde yaydırılmıştır. Şöyle ki; Bir ilçede bu kişinin kontrolünde tuttuğu küçük bir taksici esnafı ile emirleri altındaki bazı çalışanlar vasıtasıyla hemen-hemen her hafta benimle ilgili bir iftira uydurulmakta ve Ankara içinde bu iftiranın gerçek gibi insanlara ulaştırılması temin edilmektedir.

Örneğin ARMADA'nın önünden geçerken "Burası Melihin, Melih Ankara'nın en zengin adamı" dedirterek iftira kampanyası yaygınlaştırmaktadırlar. Aynı sözü değişik yerlerde üst üste işiten insanlar buna maalesef inanmaktadırlar.

Son seçimler dolayısıyla bu tip iftiralar ağırlıklı olarak iki siyasal partinin propaganda aracı haline gelmiştir.

Ama iftiracılar unutmamalıdır ki günün birinde bunun hesabını Allah katında vereceklerdir.
ANASAYFA | BİYOGRAFİ | YAPTIKLARIM | ENGELLENEN PROJELER | YAPACAKLARIM | VİDEOLAR | İLETİŞİM | BANNER
.
İbrahim Melih GÖKÇEK Kişisel Web Sitesi - © 2009 ' Her hakkı saklıdır.
mail : melihgokcek@melihgokcek.com.tr
04.03.2009
web oluşturma : talha.org
web barındırma: rehber bilişim

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR