26 Haziran 2008 Perşembe

Gül: Türkiye Avrupa'nın 6'ıncı büyük ekonomisi

Gül: Türkiye Avrupa'nın 6'ıncı büyük ekonomisi


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk
ekonomisinin 2002 yılının ilk çeyreğinden itibaren kesintisiz ve yüksek
bir büyüme sürecine girdiğini belirterek, "Buna göre Türk ekonomisi,
2002-2007 döneminde reel olarak yıllık ortalama yüzde 7 civarında
büyüyerek 659 milyar dolarlık bir milli gelire ulaşmıştır" dedi.
Uluslararası Ekonomi Birliğinin, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve
Sergi Sarayı’nda düzenlenen 15’inci Dünya Kongresi’nin açılışında
konuşan Cumhurbaşkanı Gül, 20’nci yüzyılın son çeyreğinden itibaren
ekonomi alanında etkilerini hissettirmeye başlayan küreselleşme
sürecinin, günümüzde hemen her alanda belirleyici hale geldiğini ve bir
anlamda dünyada yeniden yapılanmaya neden olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu süreçte demokratikleşme, hukukun
üstünlüğü, insan haklarına saygı, düşünce, ifade ve girişim özgürlüğü
ile saydamlığın dünyada ortak değerler olarak giderek daha çok
benimsendiğini belirterek, buna paralel olarak uluslararası ticaret,
rekabet, fikri haklar ve çevre gibi alanlarda yeni norm ve standartlar
getirilmekte olmasını da olumlu gelişmeler arasında saymak gerektiğini
kaydetti.
Gül, uluslararası ticarette serbestleşme, finansal piyasalarda
bütünleşme ve iletişim teknolojisindeki hızlı gelişme ile bilgiye erişim
imkanlarının artmasının, artık modern iktisadi hayatın gerçekleri
olduğunu dile getirdi.
Bu kapsamda ülke ekonomilerinin giderek serbestleşmesiyle, üretim ve
ticaret faaliyetlerinin artan oranda uluslararası alanda nitelik
kazandığını, dünya ticaret hacminin hızla genişlediğini belirten Gül,
finansal piyasaların bütünleşmesinin, tasarrufların kullanımında ve
kaynak kullanımında etkinliği artırdığını söyledi.

TÜRK EKONOMİSİNDEKİ BÜYÜME SÜRECİ

Cumhurbaşkanı Gül, teknolojik gelişme ve bilginin paylaşımındaki
kısıtlamaların büyük ölçüde ortadan kalkmasına paralel olarak, yüksek
oranlı verimlilik artışları sağlanabilmesinin de önemli bir gelişme
olduğunu ifade etti.
Bu gelişmeler sayesinde 2000’li yılların başlarından itibaren küresel
ekonominin büyüme yönünden önemli bir ivme yakaladığını ve dünya
genelinde enflasyon oranlarında belirli düşüş gerçekleştiğini dile
getiren Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:
"Dünyada gözlenmiş olan bu canlılığa paralel şekilde Türkiye
ekonomisinin de 2002 yılının ilk çeyreğinden itibaren kesintisiz ve
yüksek bir büyüme sürecine girmiş olduğunu biliyorsunuz. Buna göre Türk
ekonomisi 2002-2007 döneminde reel olarak yıllık ortalama yüzde 7
civarında büyüyerek 659 milyar dolarlık bir milli gelire ulaşmıştır.
Satın alma gücü paritesine göre bu miktar 1 trilyon dolara tekabül
etmektedir.
Bu milli gelir düzeyi ile Türkiye dünyanın 17’nci, Avrupa’nın ise 6’ncı
büyük ekonomisi haline gelmiştir. Bu dönemde Türkiye ekonomisinde dikkat
çekici verimlilik artışları gerçekleşmiştir. Buna ilaveten üretimde
teknolojik düzeyin yükselmesi ve eğitimli genç insan gücünün artması da
önemli gelişmelerdendir."

"KRONİK ENFLASYON SORUNU AŞILDI"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "büyük ekonomik ve sosyal maliyetler
yaratan kronik yüksek enflasyon sorunun aşılarak, enflasyonun uzun
yıllardan sonra tek haneli oranlara inmesinin sağlandığını, bunun bir
paradoks gibi gözükse de Türkiye’nin yüksek büyümeye paralel olarak
enflasyondu düşüş sağlamış olmasının kayda değer bir başarı olduğunu"
söyledi.
Türkiye ekonomisini bu performansında olumlu dış koşulların yanında
uygulanan yapısal reformlar ve makroekonomik politikalar ile bu süreçte
yurt içi ve yurt dışı piyasalarda tesis edilen güven ortamının ve AB ile
müzakere başlanmasının olmasının belirleyici bir rol oynadığın
vurgulayan Gül, Türkiye’de 2001 yılı sonrasında uygulanan ekonomik
program sonucunda kamuda mali disipline bağlılığın süreklilik
kazandığını, finansal sistemdeki kırılganlıkların önemli ölçüde
giderildiğini ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek güçlü bir finans
sistemin oluşturulması yönünde kurumsal ve hukuki altyapının tesis
edildiğini kaydetti.

"CAZİBE MERKEZİ"

Cumhurbaşkanı Gül, böylece ekonominin dış şoklara karşı daha dirençli
bir yapıya kavuşturulduğunu belirterek, bu kapsamda izlenen sıkı mali ve
para politikalarının büyümeyi sınırlandırıcı bir etkisi olmadığını,
aksine, kamu dengelerindeki iyileşme ve fiyat istikrarını sağlama
yönündeki gelişmelerin büyüme sürecine önemli katkılar sağladığını dile
getirdi. Gül, "Türkiye, siyasi ve makroekonomik istikrar sağlanmasıyla
ve uygun yatırım ortamının oluşturulmasıyla birlikte yabancı yatırımlar
açısından da bir cazibe merkezi haline gelmiştir" dedi.
Gül, 1990-2000 döneminde 6,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen net
doğrudan yabancı yatırımların 2002-2007 döneminde 52 milyar doları
aştığını, böylece Türkiye’nin bir yandan gelişmekte olan ülkelerin
sunduğu fırsatları sunan ama aynı zamanda gelişmiş ülkeler gibi riski
minimum hale getiren bir performans gösterdiğini kaydetti.

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR