4 Ocak 2009 Pazar

Filistin şiirleri

Gözlerin bir diken
yürege saplanmis,
çildirasiya sevilen,
iskencesine dayanilamayan.
Gözlerin bir diken,
rüzgârdan korudugum,
ötesinde acilarin, gecelerin,
derinlere sapladigim.
Kandiller yanar isiginla,
geceler dönüsür sabaha.
Bense unuturum birden,
- göz rastlar rastlamaz göze-,
yasadigimiz bir vakitler
kapinin ardinda
yanyana.

*
Sakirdin sanki konusurken.
Isterdim konusmak ben de.
Dudaklarda hayir mi kalmisti ki,
O bahar gibi dudaklarda!

Sözlerin
güvercin gibi
yuvamdan
uçtu gitti.
Kapimiz,
sonbahar kadar sari
basamaklari ardindan
firladi gitti
caninin çektigi yere.
Aynalar oldu paramparça,
yigildi içimize
aci üstüne aci.
Topladik sesin küllerini
getirdik bir araya.
Böylece söyler olduk
acili türküsünü yurdumuzun.
Hep birlikte sazin bagrina
ektik bu türküyü,
evlerin damlarina tas firlatir gibi
firlattik attik bu türküyü,
alin, dedik,
sancidan kivranan kalplere.
Oysa her seyi unuttum ben simdi.
Ya sen, ya sen, sevgili,
sesini kimselerin bilmedigi!
Belki de gidisindir senin
ya da susmandir
sazi paslandiran.

*
Dün seni limanda gördüm,
yapayalniz, yolluksuz yolcu.
Bir yetim gibi sana dogru kosuyordum,
ariyordum sanki yasli anami.

Nasil, nasil, yemyesil bir portakal agaci
kapanir bir hücreye ya da bir limana,
nasil saklanir gurbet elde
ve yemyesil kalir?
Yaziyorum not defterime:
Limanda durakaldim…
En dondurucu kis kadar soguk gözler gibiydi dünya,
doluydu portakal kabuklariyla ellerimiz.
Ve hep çöl, ve hep çöl, ve hep çöldü ardim.

*
Seni yalçin daglarda gördüm,
kuzularinla, kovalanan çoban kizi.
Sen benim bahçemdin,yikintilar ortasinda.
Bendim o yabanci, bendim kapini vuran.
Ey gönül! Ey gönül!
Kapi kalbimin üzerinde yükseliyordu,
pencere, taslar ve çimento
Kalbimin üzerinde.

*
Seni su testilerinde gördüm,
bugday basaklarinda,
yikik dökük, parça parça, unufak.
Hizmet ederken gördüm gece kulüplerinde,
sancilarin simseklerinde gördüm ve yaralarda.
Bagrimdan koparilmis ciger parçasi sensin.
Dudaklarima ses olacak yel sen.
Ates ve akarsu sensin.
Gördüm seni bir magaranin agzinda
yetimlerinin çamasirlarini iplere asarken.

Gördüm sokaklarda seni ve ates ocaklarinda,
kaynayan kaninda günesin.
Ve ahirlarda…
Ve bütün tuzlarinda denizin.
Ve kumlarda…
Toprak gibi güzel,
yasemin gibi,
ve çocuklar gibi.

*
Ve ant içerim ki,
bir mendil isleyecegim yarina kadar,
gözlerine sundugum siirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatli:
“Bir Filistin vardi,
bir Filistin gene var!”

*
Gözleriyle Filistin,
kollardaki, gögüslerdeki dövmelerle Filistin,
adiyla saniyla Filistin.
Düslerin Filistin’i ve acilarin,
ayaklarin, bedenlerin ve mendillerin Filistin’i,
sözcüklerin ve sessizligin Filistin’i
ve çigliklarin.
Ölümün ve dogumun Filistin’i,
tasidim seni eski defterlerimde
siirlerimin atesi gibi.
Kumanya gibi tasidim seni gezilerimde.
Koyaklarda çagirdim seni bagira bagira,
inlettim senin adina koyaklari:

Sakinin hey
kayalari döve döve sarkimi koparan simsekten!
Benim gençligin yüregi!
Benim beyaz kanatli atli!
Benim yikan putlari!
Kartallari tepeleyen siirleri benim eken
tüm sinirlarina Suriye’nin!
Zalim düsmana bagirdim, ey Filistin, senin adina:
“Ölürsem, ey böcekler, vücudumu didik didik edin!”
Karinca yumurtasindan kartal çikmaz hiçbir vakit,
yalniz yilan çikar zehirli yilanlardan!
Ben barbarlarin atlarini iyi bilirim.
Bir ben dururum onlarin karsisinda,
bir ben,
gençligin yüregiyim her daim,
yüregiyim beyaz kanatli atlilarin.

Mahmut Derviş

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR