14 Ocak 2009 Çarşamba

GÜLVEREN LİSESİ EDEBİYAT DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILI SINAV SORULARI

2006-2007 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI GÜLVEREN LİSESİ EDEBİYAT DERSİ 1. DÖNEM 1. YAZILI SINAV SORULARI
AD-SOYAD: SINIF: NO: PUAN:
(10p) S1. Aşağdaki numaralı parçalardan hangisi edebî metindir? Nedenleriyle birlikte yazınız.
I Konya ili;Anadolu Yarımadası'nın ortasında bulunan İç Anadolu Bölgesi'nin güneyinde,şehrin kendi adıyla anılan Konya bölümünde yer almaktadır. Topraklarının büyük bir bölümü,İç Anadolu'nun yüksek düzlükleri üzerine rastlar.Güney ve güneybatı kesimleri Akdeniz bölgesine dahildir. Konya,coğrafi olarak 36º 41' ve 39º 16' kuzey enlemleri ile 31º 14' ve 34º 26' doğu boylamları arasında yer alır.Yüzölçümü 38257 km2 (göller hariç)'dir. Bu alanı ile Türkiye'nin en büyük yüzölçümüne sahip olan ilidir.
II Konya bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu,bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bir rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk Sultanlarının şehrinde bulursunuz.















(15p) S2. Aşağıdaki parçada edebî eserin hangi özelliklerini görüyorsunuz, yazınız.
Mister Kok oturduğu yerden devam etti:
- Evet; İngiliz koruyuculuğunu hepiniz istemelisiniz. Özellikle Çanakkale’de öldürdüğünüz altmış bin İngiliz var. İçten bir pişmanlık olursa belki İngiltere bağışlayabilir.
Salonda soğuk bir sessizlik oldu. Askerlerin yüzlerine bakamıyordum.
- İngilizler, o bağışlamalarını isteyenlere yapsınlar.
Söyleyen Ayşe’ydi. Yerinden kımıldamıyor, yüzünde hareket yok. Yalnız gözleri siyah daireleri içinde sonsuzluğa açılmış, uçsuz bucaksız bir kendine güven ve gücü ile doğru bir Fransızca ile söylüyordu:
- Bağışı zulmedenler değil zulmedilenler verir. Çanakkale’de dövüşürken ne asi ne tutsaktık. Namuslu bir ulus gibi dövüştük, öldük; öldürdük.
- İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi madam?
- Siz bizden bağışlanma isteyiniz. Dün ateşkes yaptırdınız. Dün silahlarımızı bize bıraktırdınız. Bugün ülkemize katilleri gönderiyorsunuz. Yeşil İzmir’i kan ve alev içinde bıraktınız. Her evden koltuğunda bir bohça düşman neferi çıkıyor. Yaşlıların başı taşla ezilmiş. Sırf eğlence için beş yaşınde bir çocuğa nişan aşlıyorlar. ( Ateşten Gömlek – H.Edip ADIVAR )























(10p) S3. Aşağıda verilen parçalardan hangi bilim dallarlı yararlanır?
I ...Bunlar tiyatro seyrine mi gidiyorlar? Yoksa orada oynamaya mı? Çarşafları ha var ha yok, saçlar bütün dışarıda. Yüzlerine de basmışlar allığı , çekmişler sürmeyi…Bu soğukta kollar açık…Üşümez mi bu karılar?
— A nerden üşüyecekler… Otolobilin içi sıcak… Gittikleri tiyatro da mükemmel sobalı… Soğuk senin, benim için… Onların kıştan haberleri mi var?
(Hakka Sığındık - H.Rahmi GÜRPINAR)
II … İstanbul’da 311 senesinde bir Ermeni ayaklanması olmuştu. Maddi manevi her türlü esbab-ı istirahati yerinde olan bu nankör cemaat pek çok Müslüman kanı dökmüştü. ( Bağ Bozumu – Semiha AYVERDİ)



(10P) S4. Aşağıdaki şiir tanımlarını da göz önünde bulundurarak siz de kendi şiir tanımınızı yazınız.
“ Şiir nesre çevrilmesi mümkün olmayan nazımdır.” Ahmet HAŞİM
“ Şiir bir dilin iç kalesi, şuurun sesi, bir soyun nefesidir.” Sadık Kemal TURAL
“ Şiir nesirden bambaşka bir hüviyettedir. Musıkîden başka türlü bir musıkîdir. Şiirde nefes ve ses iki esaslı unsurdur.” Yahya KEMAL
“ Kurallar şiirden çıkar, kaç çeşit şiir varsa o kadar da gerçek kural vardır.” Giordano BRUNO



(20P) S5. Aşağıdaki iki şiirde ahenk hangi öğelerle sağlanmıştır? Karşılaştırınız.
I
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epiyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan VELİ
II
İLAHİ
N’oldu bu gönlüm, n’oldu bu gönlüm,
Derd ü gam ile doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Hacı Bayram VELİ
(15P) S6. Aşağıdaki şiirdeki hâkim zihniyeti açıklayarak, bu zihniyeti gösteren ifadeleri yazınız.
Halkın iki çeşmi reşahât-ı nem içindir reşahât-ı nem : Nemli, ıslak damlalar
Mihnetkede-i kevn ü mekân mâtem içindir Mihnetkede-i kevn : Varlığın eziyet yeri

Biz cûy-ı hurûşan-ı beyabân-ı firâkız cûy-ı hurûşan-ı beyabân-ı firâk : Ayrılık çölünün coşan ırmağı
Taşlarla döğündüklerimiz bir yem içindir. yem : Deniz, ulaşılmak istenen yer,menzil
Günümüz Türkçesiyle
(İnsanların iki gözü, gözyaşı akıtmak için; bir eziyet yeri olan bu dünya ise yas tutmak içindir.)
(Biz ayrılık çölünün coşan ırmağıyız. Taştan taşa vurarak akmamız, bir denize ulaşmak içindir.)




















(!5P) S7. Aşağıdaki şiirin kafiye düzenini ve çeşidini yazınız.
Yollarında bataklar çok
Eğri büğrü sokaklar çok
Issız kalmış yataklar çok
Sarpdur Alaman dağları
(5P) S8. Aşağıdaki parçada yazara göre edebiyatla dil arasında nasıl bir ilişki vardır?
“Edebiyat, dil bahçesinde esen bir rüzgardır.Yaprakları kımıldatır, bir fırtına olur onu savurur. Bütün bu kımıldanışlar, savruluşlar dil üzerindedir ve esaslı izler bırakır. İşte dil üzerinde bu geçici ve ya devamlı izler yani duygu, duygu ile karışmış fikir, bu ikisinin kendilerini ifade için sarıldıkları hayal gücü, bunları harekete getiren ilk heyecanın dile akseden ahengi edebiyat dediğimiz şeydir.”

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR