11 Ocak 2009 Pazar

Mektup Yarışması 3. Eser İçimde Yaşayan Gerçek

Mektup Yarışması 3. Eser

İçimde Yaşayan Gerçek



Sevgili peygamberim; şimdi tenin gibi bembeyaz bu kağıdın üzerine resmini çizeceğim. Resmin için inan sahip olduğum en iyi malzemeleri kullanacağım. Kelimelerimi gözyaşlarımla sulayıp seni bu kuru kağıtta yeşerteceğim. Aslında kelimeler seni anlatmaya yetmez biliyorum. Ne desem yaşatamam senin yaşadıklarını,canlandıramam o muhteşem anılarını, geçen o büyülü zamanlarını...



Ne zorluklar yaşadın bizim için, yanlışların olduğu bir yerde, doğruları söyledin. Çünkü sen cesaretliydin. Doğruları söylemenin ne kadar zor olduğunu kendimden biliyorum, bazen ben de arkadaşlarımı uyarıyorum. Karşılaştıklarım, senin yaşadıkların karşısında bir hiç kalsa da senin cesaretin ve çalışkanlığın hakkında bana fikir veriyor. Çünkü benim karşımda bir sınıf senin karşında bir dünya vardı... Kazandığın başarılara hazır konmadın. Ortaya tek başına çıkmana rağmen tarihte benzeri görülmemiş başarılar kazandın; çünkü sen iyi bir önderdin. Kendini diğer insanlardan üstün görmezdin, çünkü sen alçakgönüllüydün. Çocukları sever onlarla ilgilenirdin, çünkü sen merhametliydin. Elindekileri herkesle paylaşırdın, çünkü sen cömerttin. İnsanların hatalarıyla dalga geçmez aksine onları düzeltmeye çalışırdın, çünkü sen hoşgörülüydün. Kısacası sen ahlakın her çeşidinin zirvesindeydin.



Sen övülesi ahlakınla herkese örnek olacak bir kişiydin. Çünkü sen hiç batmayacak bir güneştin, sen allah'ın elçisi, müslümanların efendisiydin. Herkes gibi ben de seni tanımak isterdim. Senin o merhametini tatmak isterdim. Gözlerim ismini ancak kitaplarda görebiliyor. Halbuki seni karşımda görmeyi çok isterdim. Dilim, "sevgili peygamberim" diye seslenmek ve kulaklarım sesinin huzuruyla dünyadaki bütün güzellikleri somutlaştırmak isterdi. Ama ne yazık ki ne yaparsam yapayım o somutluğu yaşayamam. Ama yine de seni içimde canlandırıyorum: işte bir yüz var karşımda: şimdi üzerine kaşlarını yerleştirdim, ama öyle kaşlar ki hiçbir zaman "v" şeklini almıyorlar. Ardından gözler geldi. Baktığımda içinde gerçeğin, gerçekle gelen tüm güzelliklerin ve umudun dans ettiği gözler... Burnun ve ağzın ise güzelliğini tamamlıyorlar. Gülümseyen dudaklar aydınlık yüzüne ne kadar yakışıyor. Görenleri serinleten bir ışıltı yayıyor çehren. Ama en önemlisi de dilin diyorum, o tatlı mı tatlı dilin. İnsanlara tüm gerçekleri anlatan, öğüt veren, cahillikleri düzelten, karanlıklara onunla ışık tuttuğun dilin. Ağzından çıkan her kelime aslında tarihe yazılacak bir destandır. Senin dilinden çıkanlar taa gönlüme ulaşıyor, içime siniyor. Sözlerin bana yabancı gelmiyor. Çünkü kendimi dinlediğimde vicdanım da aynı şeyleri söylüyor. Sanki, masum vicdanımın dili olmuş konuşuyorsun. Seni dinlemeyenlerin ya vicdanları dilsiz, veya kulakları sağırdır.



Seni böyle düşündüm ve "işte oldu" dedim içimden. "o muhteşem insanı oluşturdum." "kendi içimde onu ortaya çıkardım." şimdi ise yapmam gereken tek şey senin yaşamanı, hayatta kalmanı sağlamak. Ama nasıl? Yemek versem, su versem yiyemez içemezsin ki. Ama biliyorum senin nasıl hayatta kalacağını; senin gibi yaşayarak yaşatacağım seni! Bende yaşayacaksın. Ben seni hayalimde değil hayatımda yaşatacağım. Çünkü sen hayalde kalırsan ne bana ne başkasına bir şey veremezsin. Ama hayatıma girersen, hem bana hem beni gören herkese hayat verirsin. İnsanlar senin hatıralarını anlatmak yerine ahlakını yaşatsalardı dünya bu günkünden çok daha farklı olurdu. Ama ben seni yaşatacağım. En azından kendi dünyamı seninle güzelleştireceğim. Ve sanırım bunu, senin bize hediye ettiğin kitabına uyarak yapacağım. Ayrıca senin yaptığın gibi, bu güzellikleri insanlara anlatacağım. Çünkü insanlar fark etmeli seni, fark ettirmeliyim seni herkese...



Ey allah'ın son hediyesi! Sanki bir kitapsın; her satırın erdem dolu. Dokunduğu her yeri, her zamanı, herkesi nakışlarla süsleyen bir kalem gibisin. Adeta hem kitapsın, hem kalemsin, hem öğretmen... Her güzelliği öğreten, en güzeli (allah'ı) öğreten bir öğretmen... Seni nasıl anlatsam bilemiyorum ki? Sahi seni övmek bana mı kalmış, seni allah övmüş. Benim seni övmem ve sevmem mahrum olmamam içindir. Çünkü seni sevmek her kalbe nasip olmaz. Ben de sevginle nasiplenmek istiyorum.



Ey muhammed! Sana "gül" diyorlar. Ama sana "gül" demeye benim dilim varmıyor. Çünkü sen insanların halini görsen sanırım gülmez ağlardın. Ama sana "gül yüzlü" demekten kendimi alamıyorum. Ben seni çok seviyorum. İnsanların seni niye sevmediklerini ise bir türlü anlayamıyorum. Belki çok tuhafına gidecek ama bugün seni sevenleri bile sevmiyorlar. Sevgiden bahsediyorlar ama, sevginin kaynağından habersiz yaşıyorlar. Ama ben seni çok seviyorum.



Uzun zamandır sana bu mektubu yazmakla meşgulüm. Daha da fazla yazmak isterdim. Beni dinlemekten bıkmayacağını da biliyorum. Fakat senin daha okuyacak çok mektubun vardır. Dilerim hiçbir zaman mektupsuz kalmazsın. Şimdilik hoşça kal. Sana, bize hediye ettiğin her şey için ve beni dinlediğin için çok teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

reklam izle kazan

SPONSOR REKLAMLAR